Bölüm 1179: Meditasyon

avatar
3365 29

Desolate Era - Bölüm 1179: Meditasyon



Bölüm 1179: Meditasyon 

Proofreader: Wias

 

 

İmparator Anchen, İmparator Duug ve İmparator Adapostu üçlüsü şaşkına döndüler. Daha demin Karakuzey ve Dokuztoz'a tehditler savuruyorlardı… Şimdiyse iki ufacık Taolordu tek bir kelime bile etmeden ortadan kaybolmuştu. Tavırlarına bakılırsa Mengüler'den gerçekten de hiç korkmuyorlardı.

 

“Malikane ruhu, öylece nasıl gittiler? Onları sen mi gönderdin?” İmparator Anchen öfkeli bir ifadeyle beyaz saçlı kadına döndü. Mengüler bu malikaneyi terk etmek istediklerinde, malikane ruhuna bel bağlamak zorunda kalıyorlardı.

 

Kadın sakince cevapladı. “Size demiştim; buraya Tiran'ın madalyonunu kullanarak geldiler. Çıkmak için de aynı yöntemi kullandılar! Benimle bir ilgisi yoktu. Ayrıca, onları dışarıya göndersem bile Mengü Krallığı'nın sınırlarından başka bir yere gönderemem! Fakat Tiran'ın madalyonu sayesinde çok ama çok uzaklara ışınlandılar.”

 

“Tiran'ın madalyonu mu?” İmparator Anchen ve diğerleri hem öfkeli hem de çaresizdi. Daha önce böyle bir madalyonun varlığından haberdar değillerdi ama malikane ruhunun sözlerine güvenleri tamdı. İster istemez iç geçirdiler. Oh, Tiran… Bu dünyayı bizlere bırakmalıydın. Neden yabancılar kullansın diye bir madalyon yaptın ki?

 

Fakat işin aslı farklıydı… Tiran Bolin madalyonları yarattığında henüz Mengü ırkını oluşturmamıştı!

 

“Lütfen bizi dışarı gönder.” dedi İmparator Anchen.

 

“Pekala.” dedi kadın. “Geriye hala bir milyon kaos döngünüz kaldı. Tiran'ın kanını özümseme şansınız var. Diyarıdüzlem parçalandığında bu diyarı terk edeceğim.”

 

“Biliyoruz.” dedi İmparator Anchen ama içten içe bunu kabullenmek istemiyordu. Vhooosh. Kadın elini sallayarak düzlemsel bir dalga çağırdı ve üç İmparatoru da uzay zaman aracılığıyla dışarıya gönderdi.

 

……

 

İmparatorlar bir kez daha antik tapınakta belirdiler.

 

“Eh?” Anchen gözlerini kapattı ve görünmez bir güç dalgası yayarak Mengü Krallığı'nın tamamını kapladı.

 

“Mengü Krallığı'ndan aldığım bilgiye göre…” dedi İmparator Anchen gözlerini açarak. “Atasak topraklardan merkezimize herhangi bir canlı girmemiş. Görünüşe göre malikane ruhu doğru söylüyormuş; Karakuzey ve Dokuztoz bizden çok ama çok uzaklara ışınlanmışlar.”

 

“Kahretsin.”

 

“Şu madalyon meselesini ilk defa duyuyorum. İstedikleri gibi atasal topraklara girip çıkabiliyorlar yani?” Diğer iki İmparator da durumu kabullenmek istemiyordu.

 

“Yin-Yang Samsara Çarkları yakın zamanda Alevejder Diyarıdüzlemi'ni tamamen paramparça edecek. Tiran'ın kanını önümüzdeki bir milyon kaos döngüsünde özümsemek… Pek mümkün görünmüyor.” dedi İmparator Anchen. “Yıllar boyunca çok sayıda meyve topladık ama onların çoğunu Taolordları'nı yetiştirmek için kullandık. Sonsuzmahşer Ağacı’nda bulunan Tiran'ın kan özüne ihtiyacımız var.”

 

“Kesinlikle.” dedi diğer iki İmparator. Tiran'ın kanı, Mengü soyunun temeliydi ve bu temelde yetişmiş olan Sonsuzmahşer Ağacı beraberinde otuz milyon kaos döngülük bir özü taşıyordu. Nesiller boyunca yaşadığı değişimi kelimelere dökmek kolay değildi. Ağaçtaki kanı özümsemek işlerine yarayacaktı. Mengüler'in aklında sadece bu vardı.

 

“Duug.” diye emretti İmparator Anchen. “Derhal müsait olan güçlerimizi harekete geçir ve şu Karakuzey ile Dokuztoz'u araştırmaya başla. İzlerini bulur bulmaz hemen saldıracak ve ağacımızı geri alacağız.”

 

“Pekala.” dedi İmparator Duug. “Bu meseleyi bizzat yöneteceğim!”

 

“Adapostu.” İmparator Anchen talimatını verdi. “Farklı türlerden İmparator olan dostların var. Onları ikna etmenin bir yolunu bul; Karakuzey'i aramak konusunda bize yardımcı olsunlar.”

 

“Tamamdır.” İmparator Adapostu başını salladı. Mengüler ve Tao İttifakı baş düşmanlar olsalar da, Mengüler altı büyük oluşumun en zayıf halkasıydı. Parkıyı, anormaller ve antik gelişimciler birer Hükümdar'a sahipti; Karanlık Krallık ise farklı bir diyarıdüzlemden buraya göçen ve dolayısıyla sıkı bir birliktelik içinde yaşayan figürlerdi. Yıllar yılı gördükleri ayrımcılığa rağmen sağlam kalmayı başarmışlardı.

 

Şarapbilgesi, Parçalıgök… Hepsi Karanlık Krallık'ın üyesi olan Taolordları'ydı. Sahip oldukları elit Taolordları bile güçlerini gösteriyordu.

 

Peki ya Tao İttifakı? Tao İttifakı'ndan bahsetmeye gerek bile yoktu. Sonsuz Diyarlar'ın %99'unu kontrol eden bu devasa oluşumun içinde sayısız Taolordu ve geniş kitleler tarafından kabul gören, hatta yıllardır kendini göstermeyen bir sürü İmparatoru vardı. Tao İttifakı diğer beş gücü de hiç umursamıyordu.

 

Öte yandan Mengüler farklıydı. Bir kere aralarında Hükümdar seviyesinde olan kimse yoktu. Sayı bakımından da nüfusları acınası denebilecek kadar azdı! Mengü Krallığı adlı hazine sayesinde yok olmadan yaşamlarını sürdürebiliyorlardı. Fakat tabii aralarından dikkat çekici bir figür Taobirleşimi'ni tamamlar ve Hükümdar olarak Tiran'ın kanını özümseyebilirse… İşte o vakit Mengü ırkı Alevejder Diyarıdüzlemi'nin zirvesine yerleşebilirdi. Ancak ne yazık ki sayısız yıldır Mengüler'den bir Hükümdar çıkmamıştı.

 

Sonuç olarak Mengüler altı büyük gücün en zayıf halkasıydı… Ve Tao İttifakı'yla aralarındaki soruna çözüm bulmak mümkün değildi. Dolayısıyla üst düzey Mengüler ellerinden geldiğince Tao İttifakı'nın üst düzey üyeleriyle buluşuyor, konuşuyor, takas yapıyor ve onlarla dost olmak için uğraşıyordu. Tao İttifakı bu nedenle Mengü ırkına karşı topyekûn bir savaş açmamıştı.

 

Hatta Tao İttifakı'ndaki üst düzey üyelerin kimisi şuna inanıyordu: Mengüler'in varlığı, kendi saflarında yer alan sayısız Taolordu'nu geliştirmek ve törpülemek için iyi bir fırsattı.

 

İmparator Adapostu farklı türlerle ve ırklarla anlaşmalar yapmaktan sorumlu ana figürdü.

 

“Üç yüzü aşkın Hükümdar'ın mirası ve Sonsuzmahşer Ağacın’daki öz! İkisi de bizim için çok önemli.” İmparator Anchen'in gözleri keskin ışıklarla parladı. “Bugünden itibaren, Karakuzey ve Dokuztoz Mengü ırkının en büyük düşmanları olacak. Onları bulmak zorundayız.”

 

“Kaçmalarına izin vermeyeceğiz.” dedi İmparator Duug.

 

“Er ya da geç elimize düşecekler.” İmparator Adapostu gözlerini kıstı.

 

…….

 

Vhoosh. Dokuztoz Mengü Krallığı'ndan hatırı sayılır bir uzaklıkta bulunan boşluğu görünce biraz afalladı. Ardından elini sallayarak Ning'i çıkardı.

 

Çat. Dokuztoz'un elindeki madalyon parçalanıyordu. “İçindeki enerjiyi harcadık.” Dokuztoz başını iki yana salladı. “Çok yazık. Oraya tekrar giremesek de, kaçarken işimize epey yarardı. Gerçi artık işlevsiz bir parçaya dönüştü.”

 

“Doğru diyorsun. Hükümdarlar'ın bile durduramayacağı bir hazineydi.” dedi Ning. “Ve uzay zamanda ciddi manada uzaklara ışınlayabiliyor…” Ning kendi yetenekleriyle uzay zamanı aşmaya çalışsa, muhtemelen bu kadar uzun bir mesafeyi katetmesi en azından yarım yıl sürerdi.

 

“Karakuzey, ne yapmayı düşünüyorsun?” Dokuztoz sordu.

 

“Çok şey bulduk ve çok şey kazandık.” Ning gülümsedi. “Bilhassa şu Hükümdar mirasları işimize çok yarayacak! Mengüler'in peşimize takılacağını zaten biliyoruz, ağacı almak istiyor ve mirasların yayılmasından korkuyorlar. Öyle ya da böyle, Sonsuz Diyarlar'ın en güçlü altı oluşumundan biriyle karşı karşıyayız. Muhtemelen bizi bulmak için birtakım yöntemlere sahiplerdir.”

 

“Katılıyorum.” Dokuztoz ciddiyetle başını salladı. “Dikkatli olmalıyız. Kimseye nerede olduğumuzu söyleyemeyiz.”

 

Ning katıldı. “Birbirimizden başka kimseye söyleyemeyiz. O mirasları doğru düzgün inceleyecek zamanımız olmadı. Düzgün bir yer bulup çalışmaya başlasak iyi olur.”

 

“Pekala.” Dokuztoz güldü. “Ben de aynı şeyi düşünüyordum.”

 

Hızla yola koyuldular. On yıllık yolculuğun ardından Tao İttifakı'na ait bölgenin derinliklerine girdiler ve bir gezegen seçtiler.

 

“Şurayı seçelim.” Svoosh. Svoosh. Ning ve Dokuztoz ikilisi gezegenin yüzeyine indi.

 

“Bulutlar!” Dokuztoz heybetle kükredi ve gezegenin yüzeyini çok sayıda bulut kaplamaya, bulutların içinde de semboller belirmeye başladı. Böylece gezegen dış dünyadan soyutlanıyor, sadece ikiliye ait yerel bir diyar yaratılıyordu. Dokuztoz ve Ning auralarının dışarıya sızmasını istemiyordu. Güçlü Dünya Seviye gelişimciler ve Taolordları da genelde bir gezegene indiklerinde benzer önlemler alırlardı.

 

 Örnek olarak Ning'in Kemdiyar Bölgesi'nde ziyaret ettiği Sistaşı verilebilirdi.

 

“Yağmur!” Dokuztoz bir kez daha kükredi ve yağmur yağmaya başladı. Çok geçmeden ıssız gezegende göller ve hatta denizler oluştu.

 

Ning ve Dokuztoz gibi figürler için bu gezegeni değiştirmek birkaç günlük işle yapılabilecek bir şeydi. Artık gezegen bir atmosfere, bulutlara, göllere, okyanuslara, bitkilere ve hatta böcekler gibi basit canlı formlarına bile sahipti.

 

“Git.” Dokuztoz elini salladı ve malikanesinde yaşayan bazı canlı varlıkları bu yeni dünyaya saldı. Canlıların içinde on binlerce sıradan insan, hayvan, kuş ve balık da vardı.

 

Gezegen yavaş yavaş canlanıyordu.

 

“Hükümdar miraslarını doğru düzgün inceleyemedik.” Dokuztoz'un heyecanı gözlerinden okunuyordu. “Bunu yaptıktan sonra ilginç gelişmeler yaşayabiliriz. Belki Taobirleşimi'ndeki şansım daha da artar.”

 

“Ben de aynı şeyi düşünüyorum.” Ning son adımda takılı kalmış ve bir türlü dördüncü adıma geçememişti. Bunu yaptığında Sonsuz Diyarlar'ı umarsızca ve rahatça gezebilecekti. Muhtemelen sadece üç yüce Hükümdar ondan güçlü olacaktı… Fakat bu adım, hiç de kolay bir adım değildi.

 

Artık peşlerinde Mengüler vardı. Bu nedenle Hükümdar miraslarına odaklanmaya ve inzivaya çekilerek meditasyona başlamaya karar verdiler.

 

………

 

(W: Geç artık be dördüncü adıma Ji Ning yorma bizi. Artık başlıklarda “Dördüncü Adım” yazmasını beklemeye başladım.)

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr