Bölüm 1130: Son Komuta Tılsımı 

Proofreader: Wias

“[Tao Kalbi] dediğiniz teknik de neyin nesi?” Kral Paleos uzaktan seslendi.

“Tao kalbini güçlendirmeye yarayan bir teknik.” Beş üstün Taolordu'ndan biri hemen cevapladı.

Kral Paleos, İrfanırüya ve diğerleri heyecanlanmadan edemediler.

“Baylar, farklı bir geçit seçmeyi kabul ederseniz [Tao Kalbi] tekniğini sizlerle paylaşabilirim.” dedi Ning.

“Gerek yok. Onlarla daha önce ettiğimiz hayatözü yemininde, bulacağımız her tekniği paylaşacağımızı söylemiştik.” Taolordu Tigrone boğuk bir ses tonuyla konuştu. Saldırıya geçmeyerek arkada kalmasının tek sebebi, bulacakları teknikleri ve meyveleri birbirleriyle paylaşacaklarına dair verdikleri söz ile yemindi.

 “Oh?” Ning sakindi. “Fark etmez. Karşı tarafa geçemezsiniz.”

Ning'in savunması öyle güçlüydü ki henüz bir saldırı bile vücuduna ulaşmayı başaramamıştı. Aslında, saldırıya maruz kalsa dahi hükümdar zırhı sayesinde yara almazdı. Dört üstün Taolordu'nu durdurmak onun için zor iş sayılmazdı.

“Bu gidişle geçemeyeceğiz.” Kral Paleos zihinsel yoldan gönderdi. “Tigrone, Parçalıgök, bir an önce [Değişim] sanatını kavrayın. Daha sonra bize katılacaksınız. Altı kişi saldırırsak, muhtemelen bizi durduramaz.”

“Tamam.” Tirgone, Parçalıgök ve diğerleri [Değişim] sanatını kavramadıkları için arkada duruyorlardı. Dolayısıyla Ning onları görmezden gelerek sadece önündeki dörtlüye odaklanmıştı.

Bir süreliğine ortam sessizleşti. Ning yedi renkli zincirlerin önünde dikilmeyi sürdürüyordu; koca orduyu durdurabilecek tek bir adam gibiydi.

Beş gün geçti.

“Hahaha…” Geniş bir kahkahanın beraberinde Dokuztoz üç renkli zincirlere adım atarak ilerlemeye koyuldu.

“Kahretsin.” İrfanırüya, Paleos ve diğerleri durumdan memnun değildi.

“Güzel.” Ning ise keyifliydi.

Dokuztoz üç renkli zincirlerde ilerliyordu. İlerledikçe acı seviyesi artmaktaydı ama yine de bu acıya direnebilen Dokuztoz, sunağa ulaşarak alt kısımda bulunan altıncı komuta tılsımını almıştı.

“Haha, Karakuzey, [Tao Kalbi]ni öğreneceğim diye yıllarımı harcadım. Utanmadım desem yalan olur.” Dokuztoz başını çevirerek Ning'e seslendi.

“Oyalanmayı bırak da parçala şu sunağı! Unutma, geçici zaman hızlandırma hazinesini kullan! En zor meydan okumayla karşı karşıyasın.” Ning seslendi.

“Anlaşıldı!” Dokuztoz cevapladı.

…….

Kral Paleos ve diğerleri kaygılıydı, ellerinden bir şey gelmezdi. Ning bütün odağını tamamen onlara veriyordu. Kalpdünyası yansıması ve dokuz öz sanatının da onları hedef aldığı düşünülürse, dört kişilik grubun zincirlere ulaşması gerçekten imkansızdı.

On beş gün daha geçti. Nihayetinde hem Tigrone hem de Parçalıgök [Değişim] sanatını kavramayı başardı.

“Gidelim.”

“Bakalım şimdi ne yapacak!”

Paleos, İrfanırüya, Karamekik, Habistanrıça, Tigrone ve Parçalıgök güç birliği yaparak yedi renkli zincirlere doğru ilerlemeye başladılar.

“Ha? Neler oluyor?” Taolordu Tigrone… Hiçbir şeyin yaşanmadığını fark etti. Kimse onu durdurmaya çalışmıyordu.

“Eh? Geçtim mi?” Habistanrıça da şaşkındı.

İkili hemen zincirlere geçti. Fakat İrfanırüya, Paleos, Karamekik ve Parçalıgök dörtlüsü Ning tarafından durduruldu.

“Size izin yok.” Ning'in sesi yankılandı. Hangi Taolordu'nu geçireceğini özellikle seçmişti. Genç adam altısına karşı koyamayacağını bildiği için kimi geçireceğini ve kimi geçirmeyeceğini çoktan seçmişti.

İlk başta geçmelerine izin verdiği beşli, birinci sınıf Taolordları arasındaki listenin son sıralarında yer alan kimselerdi. Bunlar tehdit oluşturamazdı.

Peki ya Habistanrıça? Ning buraya ilk geldiği zamanda bile onun dengiydi fakat o zamanlar Dokuztoz dördüncü adıma yeni geçmiş ve özel bir teknik geliştirememişti. Antik Hükümdar'ın mirası ve Kızıldalga Tapınağı'ndaki tecrübeleri sayesinde, artık üç ölümcül saldırıya sahipti ve güç konusunda kesinlikle Habistanrıça'ya üstündü.

Unutulmamalıdır ki 9000 bariyeri parçalamak için gereken tek şey saldırı gücüydü! Dokuztoz Habistanrıça'dan güçlü olduğu için ona bir zorluk çıkaramazdı.

Peki ya Taolordu Tigrone? Adamın savunması gerçekten rakipsizdi ama saldırıları çok zayıftı. O da Dokuztoz'a sorun çıkaramazdı.

Öte yandan İrfanırüya, Karamekik, Parçalıgök ve Paleos dörtlüsü buraya gelen en tehlikeli dörtlüydü. Ning'in onları durdurması gerekiyordu!

“Çirkin savaşıyorsun, Karakuzey.”

“Tigrone ve Habistanrıça, o komuta tılsımını almadan gelmeyin. Dokuztoz'u öldürürseniz daha iyi olur.”

“Size güveniyoruz.”

İrfanırüya ve diğerleri istemeseler de pes etmek zorundaydılar.

“Aydınlık Kralı, Feich'i ve diğerlerini bulalım. Son mühür Feich'teydi.” İrfanırüya emretti. Karamekik, Parçalıgök ve Paleos ile gitmekte olan diğer Taolordları'nı yanına alarak Taolordu Feich'i aramaya başladılar.

……..

Ortalık sessizdi.

Habistanrıça, Tigrone ve diğerleri [Tao Kalbi] tekniğine odaklanmış durumdaydı. Dokuztoz ise çoktan sunağa ulaşmıştı. Önce geçici zaman hızlandırma hazinesiyle bariyerleri kapladı ve ardından saldırıya geçti.

“Kimse gelmiyor demek?” Ning artık rahattı. “Belki de gidip diğer geçide bakmalıyım.” Ning Şarapbilgesi'nin geçidine doğru ilerledi. Geçidin sınırlarına ulaştığında mesafedeki adalara baktı.

“Vov!” Ning şoke oldu.

Bu geçitteki durum daha karmaşıktı. Şarapbilgesi, Şafakyıldızı, Bulutyürüyen ve Dokuztaş sunağın tepesinde oturuyor, 9000 bariyere saldırmanın yanında birbirine de saldırıyordu.

İkinci adadaki durum ise daha karmaşıktı! Aydınlık Kralı, Karneşe, Shaka, Yıldızkralı, Feich ve bir grup üstün Taolordu savaşmaktaydı.

“Feich!” diye bir ses duyuldu ve Paleos, İrfanırüya, Karamekik ile Parçalıgök olay yerine ulaştı. Yedi renkli zincirleri geçerek vahşi manzaraya katıldılar.

“Kahretsin.” Aydınlık Kralı ve diğerlerinin suratları değişti.

………

Gerçekten de vahşi, karmaşık bir savaştı. Sunağın üstünde yer alan mücadele sekizinci komuta tılsımı için yapılırken, ikinci boşluğun önündeki savaşın odağı Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimi'ydi.

Bölgedeki tek huzur dolu yer dış kısımdı ve orada da Taolordları sakince [Tao Kalbi] tekniğini kavramaya çalışıyorlardı.

“Karmaşık.” Ning iki bölge arasındaki sınırda durdu ve olayları izlemeye başladı. Savaşa katılacak değildi, çünkü herkesin gözü ona dönebilir ve toplu bir saldırıya uğrayabilirdi!

………

Zaman akıp geçti. Kaşla göz arasında bir yıl geride kaldı. Bu süre zarfında hız kesmeyen vahşi mücadelede iki üstün Taolordu can verdi. Zayıf kişilerdi ve ikisi de Taolordu İrfanırüya tarafından öldürülmüştü. Kankılıcıyla resmen terör estiriyordu.

Boom! Devasa bir patlama duyuldu ve sunağın üstündeki 9000 bariyer parçalandı. Dokuztaş uluyarak Şarapbilgesi'ne doğru fırladı. Tigrone gibi Dokuztaş da inanılmaz savunma yeteneklerine sahipti.

“Alın!” Bulutyürüyen ve Şafakyıldızı da ilerledi.

“Kaybolun.” Şarapbilgesi tılsımı onlara kaptırmak istemiyordu.

BOOM!!

“Hahaha… Kardeşim Şarapbilgesi, geçitteki diğer iki komuta tılsımını zaten sen aldın. Fazla açgözlü davranıyorsun, değil mi?” Şafakyıldızı tılsımı ele geçirince Bulutyürüyen, Dokuztaş, Karneşe ve Shaka grubu keyiflendi. Aynı grupta oldukları için elde edilen meyveleri paylaşacaklardı!

“Kahretsin.” Şarapbilgesi'nin suratı ekşidi. Geçide ilk gelen kişi oydu ve birinci ile ikinci tılsımları hızla almıştı. Fakat 9000 bariyerle başa çıkmak gerçekten de zordu.

Şafakyıldızı, Bulutyürüyen ve Dokuztaş üçlüsü de sunağa hızla gelmişti. Onlar geldiğinde Şarapbilgesi 8000.bariyeri parçalamaya çalışıyordu… Fakat nihayetinde kupa Şafakyıldızı'nın ellerine geçmişti.

“Sekizinci komuta tılsımı Saray Efendisi Şafakyıldızı'nın ellerine geçti.” Alemruhu Polo hemen son gelişmeleri duyuldu. “Şu anda ele geçirilmeyen tek bir tılsım var; yedinci komuta tılsımı. Taolordları, başka tılsım kalmadı! Bu fırsatı kaçırırsanız, muhtemelen böyle bir başka fırsat daha bulamayacaksınız!”

………

Ning, Polo'nun sesini duyunca hemen Dokuztoz'un geçidine baktı. O sırada Dokuztoz, Tigrone ve çok tanınmayan bir Taolordu bariyerlere saldırıyordu. Ning, Tigrone ile o zayıf Taolordu'nun böylesine olağanüstü Tao kalplerine sahip olmalarını beklemiyordu.

Bu komuta tılsımları Ning için her şeyden daha önemliydi. Genç adam, Dokuztoz'a yardım için elinden geleni yapmıştı. Artık her şey ona bağlıydı.

“Dokuztoz…” Ning kaygıyla izledi. Meyveler büyük güçlerle yapacağı konuşmalarda koz olarak kullanacağı şeylerdi. Ne kadar fazla alırsa, o kadar iyiydi.

………

Neyse ki son komuta tılsımı için yapılan mücadeleye Şarapbilgesi ve diğerleri katılmadı. Aslında isteseler de katılamazlardı. Sonuçta, her Taolordu sadece tek bir geçit seçebiliyordu.

Onlara göre Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimleri daha önemliydi!

“Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimi.”

“Çabuk.”

“Alın!”

Adeta sessiz bir anlaşma yapılmış gibi Şarapbilgesi, Şafakyıldızı, Bulutyürüyen ve Dokuztaş hızla üç renkli zincirlere atladılar ve ikinci boşluğun önündeki kıyasıya savaşa katıldılar.

Beş mühürden ilki İmparator Saltsema, ikincisi Aydınlık Kralı ve üçüncüsü Dokuztoz tarafından kullanılmıştı. Dokunulmayan sadece iki mühür vardı ve bunlardan ilki Şarapbilgesi ve ikincisi Feich'in ellerindeydi. Şarapbilgesi'nden mührü almak imkansızdı. Geriye kalan tek seçenek Taolordu Feich'ti!

“Hadi”

“Gebertin şunu!”

Savaş ne kadar karışırsa, Taolordları da o kadar vahşi bir hal alıyordu. Tek çarenin böyle vahşi ve karmaşık bir savaşta olacağını biliyorlardı.

……

Zaman geçti ve savaş devam etti.

Feich gerçekten de hayatta kalmak konusunda başarılıydı. Daha önce birlikte yemin ettiği bazı Taolordları da ona yardım ediyordu. Dolayısıyla, beş üstün Taolordu'nun ölümüne rağmen Feich hala ayaktaydı.

Boom!

Dokuztoz'un geçidi…

Artık sunaktaki 9000 bariyere saldıran kişi sayısı dörde çıkmıştı. Nihayetinde, son bir patlamayla birlikte bariyerler parçalandı ve ansızın bir su dalgası tılsıma yöneldi.

“Ahahaha!” Dokuztoz geniş bir kahkaha patlattı. “Karakuzey, tılsımı aldım!”

Bunu gören Ning o kadar heyecanlanmıştı ki aurası heybetle yükseldi ve o da güldü. “Haha, gökler bana yardım etti!”

……