Bölüm 1093: Odak Noktası

avatar
3105 28

Desolate Era - Bölüm 1093: Odak Noktası



Bölüm 1093: Odak Noktası

 

“İkinci mühür tek şansımız. Ne olursa olsun onu almalıyız!” Dokuzuncu katmandaki çoğu Taolordu'nun aklından geçen düşünceler bu şekildeydi. Alemruhu Polo'nun sözlerinden sonra onuncu katmandaki üç mühre ulaşamayacaklarını, bunu sadece üstün Taolordları'nın yapabileceğini anlamışlardı. Doğal olarak ikinci mühür için ellerinden geleni yapmak istiyorlardı!

 

Saniyeler sonra Alemruhu Polo parmağını kaldırarak mesafeyi gösterdi. “İkinci mühür orada.”

 

“Hadi, çabuk!”

 

“Hızlı!”

 

Dokuzuncu katmandaki Taolordları telaş içerisinde harekete geçtiler. Sekizinci katmandaki Taolordları da aynı umudu taşıyordu: “Belki de mührü ele geçirenler bize doğru kaçar.”

 

Boom! Boom! Boom! İkinci mührün olduğu yere birbiri ardına kalpdünyası yansımaları indi.

 

Zamanırüya ve Tigrone gibi üstün Taolordları da çok telaşlıydı. Taolordu Tigronu'un sergilediği güç ile Kral Gorsch'a karşı sürekli bir avantaj içinde savaşması, Ölümsüzler Sarayı'nın sıralamayı yeniden güncellemesine sebebiyet verdi. Kral Gorsch artık listede yoktu ve yedi numarada Taolordu Tigrone bulunuyordu.

 

“Taolordu Karakuzey oraya çok yakın.”

 

“Genişgök Sarayı'ndan Taolordları Karakuzey ve Saltsema mührün yakınlarında!”

 

Kalpgücü Gelişimcileri konu hakkında aralarında konuşuyorlardı. Daha önceleri Ning de bu grubun bir parçasıydı ama mühre yakın olduğu için artık diğer Taolordları'nın düşmanı olarak görülüyordu.

 

“Bastıralım.” dedi Zamanırüya.

 

“Onları bir an önce durdurmak lazım.” Şarapbilgesi zihinsel yoldan gönderdi. Şarapbilgesi de epey telaşlıydı. Birinci ve ikinci mühürde yaşanan duruma bakılırsa, güç bu mücadelede büyük bir rol oynuyordu ama şansın da ne kadar önemli olduğunu görmek mümkündü! Şarapbilgesi şu an için en güçlü Taolordu olsa da, mühürleri ele geçiremeyeceği kadar uzak bir mesafedeydi.

 

…….

 

BOOM!

 

Yaşananları anlatmak zaman alsa da, her şey aniden yaşandı. Tarikat Efendisi Zamanırüya'nın kalpdünyası yansıması inişe geçerek Ning, Dokuztoz, Saltsema ve Kemdiyar dörtlüsünü baskılamaya çalıştı.

 

Boom! Boom! Boom! Dokuz öz sanatı, Dalgalısu sanatı ve Ning'in kendine ait kalpdünyası yansıması üstlerine inen bu güce direniyordu.

 

Ning'in kalpdünyası yansıması sürekli çöküyor olsa da, dokuz öz sanatı ve Dalgalısu sanatı titremelerine rağmen direnmeyi başarıyordu. Sonuç olarak Ning ve diğerleri hiç etkilenmeden nehre doğru ilerlemeyi sürdürdüler.

 

“Millet, ikinci mühür Taolordu Karakuzey ve ekibinin yakınlarında. Ekiplerinde Taolordu Saltsema ve Taolordu Kemdiyar da var.” Tarikat Efendisi Zamanırüya bölgeye yakın olan diğer ekipleri bilgilendirdi. “İnanılmaz derecede güçlü gizli sanatları ve bir de kalpdünyası yansımaları var, bu sayede kalpdünyası yansımama dayanabiliyorlar. Onlara karşı dikkatli olmalısınız.”

 

“Taolordu Karakuzey'in ekibi mi?”

 

“Genişgök Sarayı gerçekten şanslıymış.”

 

“Onları durdurmalıyız.”

 

Bölgeye yakın olan Taolordu ekipleri telaş içerisinde Ning'in olduğu yere ilerliyorlardı.

 

……

 

“Kahretsin!” Rüzgâr eşliğinde cübbeleri dalgalanan Şarapbilgesi'nin yüzünde çirkin bir ifade vardı. “İlki ne kadar uzaksa, ikinci mühür de o kadar uzakta.”

 

Birinci mühür Şarapbilgesi'ne epey uzaktaydı; Ning'in grubu onlardan daha yakındı. İkinci mühür biraz daha yakınlardaydı ama Kral Gorsch'u kovaladıkları için herkes birbirine yaklaşmaya başlamıştı. Diğer Taolordları'na kıyasla Şarapbilgesi, Ning'in ekibine çok ama çok uzaktaydı!

 

“Neler oluyor böyle? Güç konusundaki muazzam avantajımı dengelemek adına şansım kötüye mi gidiyor?” Şarapbilgesi'nin yüzünde kaygılı bir ifade vardı.

 

Svish! Yaşananlardan sebep öfkeli ve kaygılı olsa da Ning'in grubuna doğru ilerlemeyi sürdürdü. Aralarında uzun bir mesafe vardı ve bazı üstün Taolordları bölgeye ondan daha yakındı. Buna rağmen adam ilerliyordu. Bir umut kırıntısı gördüğü sürece pes etmeyecekti.

 

…….

 

Boom! Boom! Boom! Boom!

 

Dörtlü birbiri ardına nehre daldı. Dokuztoz en öndeydi, Ning ikinci ve Saltsema ile Kemdiyar ikilisi de üçüncü ve dördüncü sıradaydı. Fakat nehre yakın oldukları için aralarındaki mesafe fazla değildi.

 

“Nerede?”

 

“Mühür nerede?”

 

Nehre ilk giren kişi olan Dokuztoz telaşla mührün yerini arıyordu.

 

“Şuradan geliyor!” Nehir o kadar geniş ve derindi ki altında bir takım su altı dağları, vadileri vardı. Beyaz ışık sütunu o vadilerden birindeydi.

 

Svoosh! Dokuztoz hemen vadiye atıldı.

 

“Şurada!” Biraz yavaş kalan Ning de ilerlemeye koyuldu. Saltsema ve Kemdiyar onları takip ediyordu.

 

İyi birer dost olmalarına karşın bu meselenin ucunda Taobirleşimi vardı. Yalnızca dost oldukları için böylesine bir fırsatı tepemezlerdi! Yaptıkları anlaşmaya göre mühür, onu alan ilk kişinin olacaktı! Saltsema zamanında Kemdiyar'dan yardım istediğinde bil Kemdiyar avatarını buraya Kalpdeğişen İncisi olarak bilinen bir hazineyi ele geçirmek için göndermişti. Kalpdeğişen İncileri de Taobirleşimi'ne yarayan hazinelerdi ama bu konuda Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimleri'ne yaklaşmaları mümkün değildi.

 

Aslında, Kemdiyar Kalpdeğişen İncisi'ni pek umursamıyor, içten içe bir Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimi'ni ele geçirmek istiyordu.

 

Svoosh! Svoosh! Svoosh! Svoosh! Su altındaki vadiye daldılar.

 

“Nerede? Mühür nerede?” Vadiye girdikten sonra Ning hemen kalpdünyası yansımasıyla bölgeyi taradı ama mühürden iz yoktu.

 

“Parçalan!” Dokuztoz uzun değneğini savurduğu gibi heybetli bir saldırı yaptı. Tabii Ning ile diğerlerine vurmamak için dikkat ediyordu. Zaten buraya gelmeden önce birbirlerine zarar vermeyeceklerine dair hayatözü yemini etmişlerdi.

 

Boom! Boom! Boom! Su altı vadisi parçalanmaya, sular ve taşlar dört bir yana dağılmaya başladı.

 

Saltsema ve Kemdiyar da Ning ile birlikte telaş içerisinde saldırıyordu.

 

“Burada olmalı!” Saldırılarını vadiye odaklıyorlardı.

 

BOOM! Taolordu Saltsema acımasızca bir yumruk savurdu ve dağlardan birinin ön yüzeyi parçalandı. Parçalanan yüzeyin içinde taştan bir sütun duruyor, sütunun üstündeki mühürden etrafa bembeyaz ışıklar saçılıyordu. Mührü bulmuştu!

 

Svoosh! Svoosh! Svoosh! Ning, Dokuztoz ve Kemdiyar üçlüsü aynı anda dönüp ona baktılar.

 

Taolordu Saltsema bir anlığına afalladı, hemen ardından hızla yumruğunu savurarak koruyucu formasyonu parçaladı ve mührü aldı.

 

“Ama…” Dokuztoz şaşkındı.

 

“Büyük kardeşim Saltsema…” Ning'in suratında karmaşık bir ifade vardı.

 

“Bütün bu yaşananları kehanet yoluyla görmem imkansızdı…” Kemdiyar başını iki yana salladı.

 

Hayat boyu dostlar olmalarına rağmen karşılarında üstün bir Taobirleşimi hazinesi duruyordu. Kimse böyle bir fırsattan vazgeçemezdi.

 

“En hızlınız ve en güçlünüz bendim… Buna rağmen hazineyi sen kazandın, Saltsema. Diyecek bir şeyim yok.” Dokuztoz başını iki yana salladı.

 

Taolordu Saltsema çok mutluydu. Vadiyi parçalamak için dört kişi birlikte çalışıyordu ve tesadüf eseri Saltsema mührün hemen yanındaydı. Tek bir şanslı yumruk ile mührü bulmuştu! Doğal olarak mühür onundu. Dokuztoz ve Ning'in araya girebilecek zamanları bile olmamıştı.

 

“Dostlarım, şans eseri kazandım. Fakat, şu anda asıl önemli olan şey mühürle birlikte kaçmak. Yakında bir sürü Taolordu'nun buraya toplanacağını düşünüyorum.” Taolordu Saltsema endişeyle diğerlerine baktı.

 

“Ne bakıyorsun? Yoksa kaçmana yardım edeceğimizi falan mı sanıyorsun?” Yüzü ekşiyen Dokuztoz'un ses tonu soğuktu. “Kaçış çok tehlikeli olacaktır. Kral Gorsch bile mühürle kaçmak isterken can verdi! Eğer sana yardım etmeye çalışırsak muhtemelen canımızdan oluruz ve kurtulsak bile, mühür bizim işimize yaramaz. Neden sana yardım edelim ki? Ayrıca zayıflığından hiç bahsetmiyorum, o düşmanlara karşı bize destek bile olamazsın.”

 

Aynı takımdaydılar ve birbirlerine zarar vermemek için hayatözü yemini etmişlerdi ama bu yemin, birbirleri için hayatlarını riske atacakları anlamına gelmiyordu!

 

“Çok… Çok şey istediğimi biliyorum.” Bir anlığına şaşkına dönen Saltsema hemen kendine geldi.

 

“Büyük kardeşim Saltsema, karşı koyma.” Ning elini sallayarak Saltsema'yı kendi malikane dünyasına çekti.

 

“Karakuzey, ne halt yediğini sanıyorsun sen?!” Dokuztoz afalladı.

 

“Büyük kardeşim Saltsema zamanında hayatımı kurtarmıştı ve ikimiz de Genişgök Sarayı'ndan geliyoruz. Ne yani, onu öylece bırakacak mıydım?” Ning başını iki yana salladı. “Merak etme, kardeşim Dokuztoz. Çaresiz değilim. Elimden geldiğince kaçarım. Bir çıkmaza girersem de mührü direkt veririm.”

 

……

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr