Bölüm 1078: Taolordu Karakuzey'in Adı

“Kılıç Tao’n kalpgücünden daha mı güçlü?” Taolordu Saltsema şaşkın suratıyla Ji Ning'e baktı ve sormadan edemedi. “Ji Ning, tam olarak ne tür bir seviyeye ulaştın sen?!”

“En güçlü Taolordları'nı yenemeyebilirim ama onlardan kaçmakta sorun yaşayacağımı sanmıyorum.” Aslında, Ning artık ikinci sınıf Taolordları'nın zirvesinde yer alıyordu ve Kongsan'dan çok ama çok daha güçlüydü.

Kral Gorsch gibi birinci sınıf Taolordları'na karşı yapacağı mücadelelerde, eğer rakibin Tao kalpleri zayıfsa kazanabilirdi! İllüzyonlara yakalandıktan sonra şansları kalmazdı. Fakat üstün Taolordları'nın çoğu güçlü Tao kalplerine sahip oldukları için onlara bir şey yapabilmesi pek mümkün görünmüyordu.

Yine de hükümdarın zırhına sahip olan Ning, aynı zamanda hayatta kalmak konusunda da çok yetenekliydi. Dokuz öz sanatı, kalpdünyası yansıması, uzayı aşma yeteneğine ve dahasına sahipti. Gerçekten de Taolordları'ndan sadece ufak bir kısmı ona dokunabilirdi.

“A-ama…” Taolordu Saltsema afallamıştı.

“Karakuzey, ne ara Kalpgücü Gelişimcisi oldun ki?” Taolordu Cenkefendi çok meraklıydı.

“Gelişim yolunun başlarında, kalpgücündeki ilerleyişim Kılıç Taosu’na kıyasla daha hızlıydı.” Ning'in gözlerinde geçmişi yad eden bakışlar vardı. “Daha sonrasında yaşanan olaylar kalbime bir gölge düşürdüğü için kalpgücünde gelişme kaydedemedim. Bu kez çıktığım macerada yaşadığım şanslı tesadüfler neticesinde, kalpgücünde sınırlarımı aşarak kalpdünyamı oluşturmayı başardım. Doğal olarak gelişmeye başlayan kalpdünyam beni bugünlere kadar getirdi.”

“Kılıç Taosu’nun ve kalpgücünün üstadı. Etkileyici, gerçekten etkileyici.” Taolordu Parlakbalık şaşkınlıkla iç geçirdi.

Kalpgücü Gelişimcileri garip, insanın sinirini bozan saldırılarıyla ünlüydü. Aynı zamanda yakın dövüşte de yetenekli olurlarsa, dehşet verici birer rakip haline geliyorlardı. Ning tam da böyle biriydi.

“Oh, doğru ya Karakuzey. Taolordu Saltgerçek'in gitmesine neden izin verdin?” Taolordu Parlakbalık ekledi. “Sadece tek bir kez saldırdığını hayal meyal de olsa hissettim; ayrıca hiç illüzyon kullanmadın?”

“Evet.” Ning başını salladı. “[Yıkımın Kalpgücü]'nden sağ çıktığı için onu salmaya karar verdim. Bugün yaşananları başkalarına anlatacak ve kendi arkadaşlarını uyaracaktır. Böylece haberlerin çabucak yayılacağı ve eşik seviye Taolordları'nın bu durumu öğreneceğini düşünüyorum. Bu sayede bize bela çıkarmaya gelen kişi sayısında da azalma olacaktır.”

“Doğru karar. Sürekli buraya gelecek kişilerle uğraşamayız ya?” dedi Saltsema.

“Karakuzey.” Cenkefendi biraz endişeliydi. “Taolordları'nın çoğu korktukları için buraya gelmeyebilir ama buna cüret edenler güçlü olacaktır.”

“O halde hepsini öldürürüm.” Ning'in gözlerinden ölümcül ışıklar yükseldi. “Bakalım kim daha güçlüymüş.”

Ning kendine güveniyordu. Avatarı bir Ki Arıtıcısı, Habistanrı ve bir Kalpgücü Gelişimcisi'ydi! İlahi yetenekleri ve gizli sanatları kullanabiliyordu. Fakat Ning, Dokuz Kaos Mührü'nü avatarına kopyalayamadığını fark etmişti ve avatarı, ruhunun sadece küçük bir kısmını taşıyordu. Zaten gerçek vücudundan daha zayıf olmasının sebebi buydu.

 Her varlığın yaşam özü, ruhundan ve gerçekruhundan geliyordu. Ruh yahut gerçekruhu parçalanacak olursa, gelişimin hayatta kalması mümkün değildi. Genel bağlamda ruhunuz ve gerçekruhunuz zayıfsa ilahi güç miktarınız, Ölümsüz enerji miktarınız ve vücudunuzdaki kalpgücü de zayıf oluyordu. Aynı zamanda zinde kalmak da zorlaşıyordu! Dolayısıyla gerçek vücudunuzun ruhuyla sürekli bir iletişimde kalarak onu beslemeniz gerekmekteydi.

 Taolordları bu nedenle bir avatardan fazlasını yapmıyorlardı. Bir avatarın ruhunu zinde tutmak kolay iş değildi ve çok zaman alıyordu.

 Lakin tabii bir Kadimikizi'niz varsa, o halde ikinci bir avatar yaratabilirdiniz. Ning'in hem gerçek vücudu hem de Kadimikizi vardı; ayrıca Kadimikiz'inin ruhu en azından gerçek vücudunun ruhu kadar güçlüydü. İkisi de ayrılamaz bir şekilde bağlıydı. Fakat Ning sadece bir avatar yaratmış ve hem gerçek vücudunun hem de Kadimikizi'nin ruhlarını kullanarak onu beslemişti.

Sonuç olarak Ning'in avatarı çoğu Taolordu'nun avatarlarından daha güçlüydü. Karakuzey kılıçlarını denklemden çıkarırsak, avatarın gücü yaklaşık olarak gerçek vücudun %70'i kadardı!

Avatarının başka avantajları da vardı. Bunlar büyülü hazinelerden oluşturulan şeyler oldukları için formasyonlarla kaplıydılar ve yaşamkanı hazineleri gibi kadim özlerle dolabiliyorlardı. Ning'in avatarında Nihai Kılıç Taosu’nun özü bulunuyordu ve bütün avatarların ortak özelliği olan yerel formasyonlarla mutlak iş birliği, ona da bir avantaj katıyordu. Formasyonların desteğiyle gücü gerçek vücudunun gücüne yakın oluyordu!

Bu yüzden Taolordları'nın büyük bir kısmı kendi evlerini korumak adına avatarlarını geride bırakıyordu.

………

Ning'in varsayımları doğruydu. Kaçıp kurtulduktan sonra Taolordu Saltgerçek en iyi arkadaşlarını uyardı ve onlar da kendi arkadaşlarını uyardı. Haberler hızla yayılınca Sonsuz Diyarlar'daki sayısız Taolordu'nun dikkati Kemdiyar Salonu ve Genişgök Sarayı ikilisine odaklandı.

Taolordu Kemdiyar eşiyle birlikte saklanıyor ve kimse onları bulamıyordu. Kıyas bakımından daha zayıf olan Taolordları'nın tek şansı Genişgök Sarayı'ydı.

“Ne?! Kalpgücü Gelişimcisi mi?!”

“Taolordu Pustaşıyan'ın tek bir bakışıyla mı öldürdü? Taolordu Saltgerçek zar zor mu kaçmış?”

“Avatarı o kadar güçlü yani?”

“Bu korkunç adamın adı ne?”

“Karakuzey! Adı Karakuzey!”

Haberler hızla yayılıyordu. Ning, Kongsan'ı öldürdüğünde kendini tanıtmak için uğraşmamıştı ve bu yüzden onu öldüren kişinin Ning olduğunu kimse bilmiyordu. Dolayısıyla Sonsuz Diyarlar'da ciddi manada bir itibara sahip değildi. Fakat sadece avatarıyla sergilediği bu inanılmaz performans ile sayısız Taolordu'nun anında şaşkına çevirmişti. Daha gerçek manada dövüşmüş bile sayılmazdı! Taolordu Pustaşıyan'ı tek bir bakışla öldürüvermişti!

Bu, anında şöhreti getiren bir savaştı! Nihayet Ning Sonsuz Diyarlar'da ünleniyordu. Sayısız Taolordu artık Karakuzey adında dehşet verici bir Kalpgücü Gelişimcisi'nin olduğunu biliyordu!

…….

Sıradan bir kaosdünyasındaki sıradan bir ölümlü şehrinde…

Taolordu Kemdiyar ve eşi bu köydeki bir dağ villasında yaşıyor, rahatça günlerini geçiriyorlardı.

“Ne? Taolordu Karakuzey bir Kalpgücü Gelişimcisi mi olmuş? Taolordu Pustaşıyan'ı tek bir bakışla mı öldürmüş?” Taolordu Kemdiyar rahatça şarap içtiği sırada aniden şoke oldu.

“Ne dedin? Taolordu Karakuzey mi?” Güzeller güzeli eşi de şaşkındı.

“Evet, Taolordu Karakuzey. Onu hatırladın mı? Zamanında Kemdiyar Salonu'nda kalan şu ufaklık, Ji Ning. Hatırladığım kadarıyla Kemdiyar Salonu'na geldiğinde sadece bir Üstün Tanrı'ydı. Daimtanrı Malikanesi'nden dönüşünde bir Dünya Seviye gelişimci olduğunu öğrenmiştik. Dünya Seviyesi’ndeki hallerini dün gibi hatırlıyorum! Şimdiyse Taolordu Pustaşıyan gibi figürleri tek bir bakışla öldürebilecek bir seviyeye gelmiş. Üstelik sadece avatarını kullanarak… Benden çok ama çok daha güçlü olduğu kesin.” Taolordu Kemdiyar gerçekten şaşkındı. Kehanette yetenekli olsa da, evrenin üzerinde daimi bir kavrayış yeteneği yoktu. Kişi ne kadar güçlüyse, onun kaderini okumak da bir o kadar zorlaşıyordu.

“Avatarı bile bu kadar güçlüyse, kim bilir gerçek vücudu nasıldır?” Eşi afallamış durumdaydı. “Kısacık bir sürede ulaştığı yere bak… Gelecekte Sonsuz Diyarlar'ın en kadim Taolordları'ndan biri olacağa benziyor.”

“Bugün bile onu kimse küçümseyemez.” Taolordu Kemdiyar başını iki yana salladı. “Çünkü burada… Bir Kalpgücü Gelişimcisi'nden bahsediyoruz.”

……

Parkıyı'nın istihbarat ağı her zamanki gibi hızlı ve etkiliydi. Haberi alır almaz On İki Saray'da yer yerinden oynadı.

“Kılıç Sarayı'ndan Taolordu Karakuzey bir Kalpgücü Gelişimcisi mi olmuş?”

“Kılıç Taosu’nda inanılmaz derecede yetenekli olduğunu duymuştum. Kalpgücünde böyle bir gelişmeyi nasıl kaydetmiş olabilir ki?”

“Kalp Sarayı'ndaki Taolordu Saltrüzgar yetenekli olabilir ama avatarıyla Taolordu Pustaşıyan'ı tek bir bakışla öldürebileceğini hiç sanmıyorum.”

…

“Karakuzey?” Prens Uluneşe haberi aldığında Parkıyı'ya daha yeni adımını atmıştı. Gülümseyerek düşündü. “Enteresan. Alternatif evrene giden dördümüzden Karakuzey'in öne geçeceğini düşünmemiştim. Sanırım daha sıkı çalışmam gerekiyor…”

……

Garip, ateş kırmızısı bir ağacın yaprakları altında, cılız bir kel genç oturuyordu. Genç gülümsüyor olsa da gözleri kapalıydı. Vücudunun üst kısmı arkasındaki devasa ateşli ağaçla birleşiyormuş gibi görünen sayısız kırmızı sembolle kaplıydı. Semboller arada sırada dağılıyor, bazense birleşiyordu…

“Eh?” Gözlerini açan Saltrüzgar gülümsedi. “Kardeşim Karakuzey bir Kalpgücü Gelişimcisi mi olmuş? Hem de söylenenlere göre epey güçlü. Gayet iyi gittiğimi düşünüyordum; [Tüylibas'ın Ruhani Şarkısı]'na denk bir gizli sanat yarattıktan sonra kendime olan güvenim iyice artmıştı. Fakat Karakuzey'in Kalpgücü Gelişimcisi olduktan sonra bu alanda beni geçmesini beklemiyordum.”

Aslında Saltrüzgar kalpgücünde çok yetenekliydi. Dünya Seviyesi’ndeyken Uluneşe ve Ning gibi ucubevari figürlere denkti. Taolordu olmasıyla birlikte eşiğe ulaşmakta zorlanmayacak ve en güçlü Kalpgücü Gelişimcileri'nin arasına girecekti.

Yaratılış Toprakları'na yaptığı yolculukta bir Kalpgücü Hükümdarı'nın mirasını ele geçirdiği için önünde olağanüstü bir kaderin uzandığına şüphe yoktu ve halihazırda [Tüylibas'ın Ruhani Şarkısı]'na denk bir gizli sanat yaratmıştı. Her ne kadar gizli sanat daha erken aşamalarda olsa da, temeli gayet sağlamdı.

Temel ne kadar sağlamsa, eğitiminiz bir o kadar yavaş ve dengeli ilerlerdi. Saltrüzgar şu anda sadece ikinci adımdaydı.

……

“Hayır. Olamaz. İmkânsız. Aramızdaki güç farkı nasıl bu kadar açılabilir ki?!” Ateşhürya parçalanmış bir tapınaktaydı ve öfkeden köpürüyordu. “Olamaz! Canımı dişime takarak çalışmama rağmen sürekli aramızdaki farkı açıyor!”

Alternatif evreni ziyaret eden dört rakipsiz deha arasında en zayıf zihne ve kalbe sahip olanı Ateşhürya'ydı. Sürekli en güçlü olacağına inansa da… Kılıç Taosu’nun üstadı olan Karakuzey, bir Kalpgücü Gelişimcisi olmuş ve üstelik bu alanda inanılmaz seviyelere yükselmişti.

……

Haberler hızla yayıldı ve herkes olaya farklı bir tepki verdi. Ning asıl amacını yerine getirmişti; Taolordları'ndan çoğu Genişgök Sarayı'na yapmayı planladıkları ziyaretlerden vazgeçiyordu. Aralarından çok ama çok azı bir Kalpgücü Gelişimcisi'yle karşılaşmaya cüret edebilirdi.

………