Bölüm 1075: Genişgök Sarayı'nın Başı Belada!

Dehşetin Yıldızdenizi, Akanyıldız Nehri. Yıldırımlıgüney Sarayı.

Ji Ning ve Dokuztoz hala daha sakince çalışıyorlardı.

“Eh?” Dokuztoz'un suratı ansızın soldu ve gözlerini açan adam seslendi. “Karakuzey. Karakuzey!”

“Ne oldu?” İbadet minderlerinden birinde oturan Ning, Birleşimin Taştan Tütsülüğü'nü kullanarak çalışmaktaydı. Beş Kılıç Taosu da üçüncü aşamaya ulaşmış olmalarına rağmen genç adam onları üçüncü aşama Nihai Kılıç Taosu için birleştirmeye çalıştığında bir sınıra toslamıştı. Taştan tütsülük bu konuda ona yardımcı oluyordu ama karşılaştığı bariyer, şimdiye dek önüne çıkanların en zorlusuydu.

“Büyük bir haber geldi.” Dokuztoz heyecanlı görünüyordu. “Tao İttifakı'nın Kemdiyar Bölgesi'ndeki Dalgadeğişen Alemi'ni daha önce duymuş muydun?”

“Evet.” Ning şaşırdı. Bahsi geçen yer evine, Üç Alem'e çok yakındı ve büyük kardeşi Saltsema şu anda oradaydı.

“Dalgadeğişen Alemi'ndeki Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimleri ortaya çıkıyormuş.” dedi Dokuztoz heyecanla. “Sonsuz Diyarlar'daki altı büyük organizasyon da haberleri almış. Eşik seviye Taolordları çılgınlar gibi Kemdiyar Bölgesi'ne akın ediyormuş.”

“Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimleri mi?” Ning şoke oldu. Bu mühürler Taobirleşimi için akılalmaz hazinelerdi! Eşik seviye Taolordları'nın uğruna çıldıracağı türden şeylerdi! Eşik seviye Taolordları'nın Dehşetin Yıldızdenizi'ne ve benzeri korkunç yerlere girmelerinin asıl sebebi, çoktan ölüm korkusunu bir kenara bırakmış olmalarıydı; hepsi Taobirleşimi'ndeki şanslarını artırmak için ellerinden geleni yapıyordu. Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimleri'nin ortaya çıkma haberi yayılınca eşik seviye Taolordları gayet tabii Dalgadeğişen Alemi'ne akın etmeye başlamıştı.

“Büyük kardeşim Saltsema orada.” Ning'in kalbi titredi. “Sıkıntı.” Saltsema zaten oraya girerek bir risk almıştı. Şimdiyse ortaya çok sayıda eşik seviye Taolordu'nun çıkması… Saltsema gibi yeterince güçlü olmayan birinin sayısız ucubeyle karşılaşacağı anlamına geliyordu. Artık hiç olmadığı kadar büyük bir tehlikedeydi.

“Henüz yaşamımın sonlarına yaklaşmış bile değilim. Fakat…” Dokuztoz'un gözleri heyecanla ışıldıyordu. “Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimleri efsanevi hazinelerdir! İmparator Dalgadeğişen gittiği günden beri o hazinelerden ses çıkmadı. Böyle bir fırsatı kaçırırsak, muhtemelen bir daha o mühürlerle karşılaşamayız. Karakuzey, ben gidiyorum. Peki ya sen? Neden benimle gelmiyorsun? Güç birliği yaparsak kimseden korkmamıza gerek kalmaz.”

Dokuztoz, dördüncü adıma geçerek Saray Efendisi Şafakyıldızı, Taolordu Baltagök, Kral Gorsch ve benzeri figürlerle aynı güç seviyesine ulaşmıştı. Fakat yenilmez olduğunu iddia edemezdi. Örneğin illüzyonlara ve heybetli Kalpgücü Gelişimcileri'ne karşı zayıftı. Ning'in henüz yalnızca ikinci sınıf bir Kalpgücü Gelişimcisi olduğunu unutmamak gerekiyordu. Eğer Dokuztoz Parkıyı'daki Kalp Sarayı'nın Saray Efendisi gibi figürlerle karşılaşırsa… Gerçekten ne yapacağını bilemiyordu. Ancak işler Ning için farklıydı. Belki Ning onlara bir şey yapamazdı ama en azından kendini savunacak kadar güçlüydü.

Ruh ve gerçekruh saldırılarıyla mücadele söz konusu olduğunda, saldırı her daim savunmadan daha zordu. Yani aradaki fark akılalmaz boyutlarda olmadığı sürece Kalpgücü Gelişimcileri bu tür saldırılara karşı çıkabiliyorlardı.

“Gidelim.” Ning başını salladı. “Böyle bir fırsatı kaçıracak değiliz.”

“Hahah! Mükemmel. Bahse varım Sonsuz Diyarlar'ın en ünlü ve güçlü Taolordları çoktan yola çıkmıştır. Üstelik bunlar sadece haberdar olduğumuz figürler. Bunca zamandır saklanan ama inanılmaz güçlü olan Taolordları da oraya gidiyor olmalı.” Dokuztoz heyecanlıydı. “Karakuzey, ikimiz de Sonsuz Diyarlar'da pek ünlü sayılmayız ama güç birliği yaptığımız sürece kimseden korkmamıza gerek yok.”

“Katılıyorum. Her türlü saldırıya karşı koyabiliriz.” Ning kendine güveniyordu. Henüz ünlü sayılmazlardı. Ning, Kongsan'ı öldürse de “Taolordu Karakuzey” ismini bilen çok az kişi vardı. Dokuztoz da aynıydı. Henüz Kral Gorsch, Baltagök, Şafakyıldızı ve bunlara benzer diğer figürler kadar şöhret sahibi değillerdi.

“Zaman kaybetmememiz lazım. Derhal yola çıkalım.” dedi Ning.

“Katılıyorum. Hemen yola koyulalım. Yavaş kalırsak fırsatı kaçırabiliriz.” Dokuztoz da boşa zaman harcamak istemiyordu.

…..

Sonsuz Diyarlar. Genişgök Sarayı.

Taolordu Saltsema ve Taolordu Cenkefendi konu hakkında konuşuyorlardı.

“Ne?!” Taolordu Cenkefendi şaşkındı.

“Argh. Böyle bir şey olacağını tahmin etmiyorduk. Epey dikkatliydik ve bildiğin gibi, Kemdiyar kehanet konusunda epey dikkatlidir. İmparator Dalgadeğişen'in tuzağı bizi çok hazırlıksız yakaladı. Resmen arı kovanına parmak soktuk.” Taolordu Saltsema başını iki yana salladı. “Bildiğim kadarıyla Sonsuz Diyarlar'daki büyük organizasyonlara haber çoktan ulaştı. Boşlukdenizi'nin Mührüyeşimleri'nin ortaya çıkışı kesinlikle çok sayıda eşik seviye Taolordu'nun dikkatini çekecektir. Onlara kıyasla biz, hiçbir şeyiz.”

“Büyük kardeşim Saltsema, fazla endişelenmene gerek yok. Bana kalırsa İmparator Dalgadeğişen başından beri bunu planlıyoruz. Mühürlerinin kolayca ele geçirilmesine izin vereceğini hiç sanmıyorum. Muhtemelen onlara dokunur dokunmaz bütün bunları tetikleyen birtakım büyüler aktifleşti. Adam olabildiğince fazla eşik seviye Taolordu'nun dikkatini çekerek hepsinin mühürler için savaşmasını istiyor olmalı.” dedi Cenkefendi.

“Evet. Ben de aynı şeyi düşünüyorum.” Saltsema başını salladı. “Tek bir Taolordu'nun beş mührü de ele geçirilmesi mümkün olur mu hiç? Büyük bir savaş bizi bekliyor.”

Cenkefendi yaptığı birkaç hesaplamanın ardından şaşkınlıkla iç geçirdi. “Ölümden ve kandan başka hiçbir şey göremiyorum! Dalgadeğişen Alemi, katliamın ve cinayetin hüküm sürdüğü kaotik bir yer haline gelecek. Kaç Taolordu'nun bu işe karışacağını bile göremiyorum.”

“Kehanette yetenekli büyük güçler Dalgadeğişen Alemi'nin ne kadar ölümcül bir hale gereceğini görebiliyor olmalı, fakat bu Taolordları'nı herhangi bir tehlikenin durdurması mümkün değil.” dedi Saltsema.

Genel bağlamda, yüz bin Taolordu arasından bir tanesi bile Taobirleşimi'nde başarılı olamıyordu ve bunu başaranlar da genellikle sıradan Taolordları'ydı. İnanılmaz güce sahip olanları… Sonsuz Diyarlar'da geçen sayısız yılda bu figürlerden kaçı Ebediyet İmparatoru olmayı başarabilmişti?

Hesaplamalarına göre, bu nesildeki güçlü Taolordları arasından bir Ebediyet İmparatoru çıkma olasılığı yoktu! Dolayısıyla herkes mühürlerin peşine korkusuzca, ölüm nedir bilmeyerek düşüyordu.

“Cenkefendi, Genişgök Sarayı da tehlike altına girebilir.” dedi Saltsema. “Hepsi benim hatam. Dalgadeğişen Alemi'ne girerken böyle devasa bir olayın patlak vereceğini öngörememiştim. Bu yüzden oraya gittiğimi kimseden saklamadım. Sonsuz Diyarlar'daki figürlerden bazıları uzun bir süre önce oraya girdiğimi biliyor olmalı. Genişgök Sarayı'na sorun çıkarmak için gelebilirler. Gerçek vücudunla diğer kardeşlerimizi güvenli bir yeter götür ve bir süreliğine saklanın.”

“Saklanmak mı?” Taolordu Cenkefendi'nin yüzü ekşidi. “Pekâlâ. Hayal meyal de olsa bir tehlikenin yaklaştığını hissedebiliyorum. Derhal kardeşlerimizi götüreceğim.”

Genişgök Sarayı'ndaki Taolordları'ndan Saltsema, Parlakbalık ve Ning üçlüsünün sadece avatarları geride duruyordu. Burada gerçek vücudu ve avatarı bulunan tek kişi Cenkefendi'ydi! Cenkefendi de kehanet konusunda yetenekliydi. Dördüncü adıma ulaşmış olmasına rağmen kehanet konusunda Kemdiyar'ın dengi sayılmazdı ama yine de Kehanet Taosu’nu takip ederek dördüncü adıma ulaşmıştı. Genişgök Sarayı'ndaki kardeşlerini kurtarmak isterse onları bulmak kolay olmazdı.

Tam bu meseleyi konuştukları sırada…

“Büyük kardeşim.” diye bir ses yankılandı ve Ning'in altın cübbeler giyen avatarı yanlarına geldi.

“Ji Ning.” Saltsema gülerek ona baktı. “Tam da yanına geliyordum.”

“Dalgadeğişen Alemi'ndeki olaylar yüzünden mi?” Ning sordu.

 “Haberleri aldın demek?” Saltsema şaşırdı.

“Demin duydum. Bu konunun seninle bir alakası var mı?” Ning biraz endişeliydi. Aslında genç adam henüz ikinci adımdaydı ve bir Taolordu olarak fazla zaman geçirdiği söylenemezdi. Dolayısıyla Parkıyı Krallığı ona haber vermemişti ve gerçekte, bunu yapmalarına da gerek yoktu. Ning'in Dünya Seviyesi’ndeki hizmetkarı, uzaklarda bulunan Parkıyı Krallığı'yla kolay kolay iletişime geçemiyordu.

“Biraz. Dürüst olmak gerekirse, bütün bunların sorumlusu Kemdiyar ve benim.” Saltsema başını iki yana sallayarak acı acı güldü. “Elimizden geleni yaptık ama mühürlerden birini bile alamadık. Aslında alacağımızı zaten düşünmüyorduk. Benim asıl amacım ‘Kalpdeğişen İncisi'ni elde etmekti. Tesadüf eseri mühürlerin ortaya çıkmasına sebep olacağımız aklımın ucundan bile geçmezdi.”

Saltsema kendi sınırlarını bilen bir adamdı. Geride kalan sayısız kaos döngüsünde bu mühürlerden biri bile ele geçirilemediğine göre, bunu onun yapması pek mümkün değildi. Birini suçlayacaksa muhtemelen kehanet konusunda inanılmaz yeteneklere sahip olan Taolordu Kemdiyar'ı suçlardı. Kemdiyar onun için bazı kritik soruları çözerek İmparator Dalgadeğişen'in geride bıraktığı o yansımaları aktifleştirmişti.

“Endişelenmeye gerek yok.” dedi Saltsema. “Zaten Dehşetin Yıldızdenizi'nde endişelenecek çok şeyin var. Bizi boş ver!”

“Evet. Karakuzey, Dehşetin Yıldızdenizi korkunç bir yerdir. Büyük kardeşim Saltsema'nın yanında en azından Kemdiyar'ın avatarı var. Kemdiyar sayesinde belanın büyük bir kısmından kaçabilirler.” dedi Cenkefendi.

Bunu duyan Ning rahat bir nefes çekti. Doğru ya, başkalarını korumak konusunda muhtemelen Ning bile Kemdiyar'ın avatarı kadar faydalı olamazdı. Kemdiyar Kehanet Taosu’nda çok yetenekliydi.

“Karakuzey.” Taolordu Cenkefendi hemen sordu. “Büyük kardeşin Saltsema Dalgadeğişen Alemi'ne doğru yola çıkarken bu durumu kimseden saklamaya çalışmadı. Dolayısıyla Genişgök Sarayı'nın başı belaya girebilir. Gerçek vücudumun kardeşlerimle birlikte sarayın içinde saklanacak. Avatarın bize eşlik edebilir mi?”

“Durun biraz, Genişgök Sarayı'nın başı belaya mı girecek?”

…..