Bölüm 1067: İkinci Tehlike

avatar
3361 32

Desolate Era - Bölüm 1067: İkinci Tehlike



Bölüm 1067: İkinci Tehlike

 

“Karakuzey!” Dokuztoz Tarikat Efendisi Taolordu Laya'nın arkasına geçerken Ji Ning'in hala daha yerini koruduğunu görünce şaşırdı. Ning'in güç konusunda aşağı yukarı kendisine denk olduğunu biliyordu. O, bu saldırıyı kafa kafaya karşılayamazken Karakuzey bunu nasıl yapacaktı? Fakat artık endişelenmekten başka elinden bir şey gelmezdi; son saldırı çoktan inişe geçmişti.

 

BOOM!! Devasa el göklerden inen bir sütun misali üstlerine çöktü. Saldırı yıldırım muhafızının tam gücünü içeriyordu ve sarayın gücünden de destek almaktaydı.

 

Taolordu Laya ve Dokuztoz Tarikat Efendisi'nin etrafını beyaz ışık yüzükleri sardı; saldırıya dayanmalarını sağlıyordu.

 

Vhoosh. Yıldırım muhafızı elini çekti, ardından üçlüye bakarak gülümsedi. “Aranızdan birinin kendi gücüyle son saldırıma karşı koyabileceğini düşünmemiştim. Görünüşe göre epey etkileyici bir koruyucu ilahi yeteneğin var, genç adam. Önünüzde bir imtihan daha var, umarım sağ çıkarsınız.”

 

Yıldırım muhafızı bir adım attı ve sayısız yıldırım hüzmesine dönüşerek dört bir yana dağıldı. Artık önlerindeki yol tamamen açıktı.

 

“Karakuzey, etkileyicisin.” Dokuztoz Tarikat Efendisi, Ning'in yanına yürüdü.

 

“Türümün kayıtlarına göre, sadece en üstün Taolordları böyle bir saldırıyı kafa kafaya karşılayabilir. Karakuzey, etkilendim.” Taolordu Laya gerçekten şaşkındı. O saldırının gücü sıradan Ebediyet İmparatorları'nın gücünden bile fazlaydı; sarayın formasyonları tarafından desteklenen yıldırım muhafızının tam gücüyle yaptığı bir saldırıydı!

 

“Eh, sadece ilahi koruyucu yeteneğim güçlü, o kadar. Vücudum hala uyuşuk bir halde. Bacaklarım her an çökebilir.” Ning'in bacakları gerçekten titriyordu ama genç adam gülümsedi. “O muhafız birden fazla saldırı yapsaydı dayanamazdım.”

 

“İmparatorlarımızdan birinin benim için bizzat ürettiği kemik mühürlerinden birini öylece harcadım.” Taolordu Laya güldü. “Birden fazla saldırı olsaydı, kemik mühürleri de bizi kurtaramazdı.”

 

 Ning de şaşırmadan edememişti. İlahi vücudu şu anda tam anlamıyla bir alt kademe Ebediyet Silahı’na denk olmasa da, bu seviyeye uzak sayılmazdı. Genç adam saldırıya dayanmak için hükümdarın zırhına bel bağlamıştı. Ne yazık ki koruyucu ilahi yeteneğini geliştirmek için gereken hazineler çok nadirdi. Ejderbalık Ki'sini bulsa da başka hazinelere de ihtiyacı vardı. Bir an önce vücudunu orta kademe Ebediyet Hazineleri’ne denk bir hale getirmeliydi.

 

………

 

Ning, Dokuztoz Tarikat Efendisi ve Taolordu Laya sarayın rüzgârlı koridorlarına yürüyorlardı. Yıldırımlıgüney Sarayı çok büyük ve çok güzeldi. Arada sırada süzülen ebediyet yıldırımlarını görseler de bu hüzmeler onlardan uzak duruyordu. İlk imtihanı geçtikleri için artık ebediyet yıldırımı onlara sorun çıkarmayacaktı.

 

“Durun!” Taolordu Laya aniden seslendi.

 

“Eh?” Ning ve Dokuztoz Tarikat Efendisi duraksadılar. Önlerinde donuk enerji auraları saçan bir göl uzanıyordu ve gölün yüzeyinde hafif bir soğuk sis topluluğu vardı. Gölün karşısına kadar uzanan bir de ahşap köprü bulunuyordu.

 

“Önümüzdeki ahşap köprü, Yıldırımlıgüney Sarayı'nda karşılaşacağımız ikinci tehlike olup hayatımızı tehlikeye atabilecek son imtihandır.” Taolordu Laya'nın ifadesi ciddileşti. “İlk imtihandan bile daha tehlikeli olacak.”

 

“Daha tehlikeli mi?” Ning ve Dokuztoz Tarikat Efendisi ikilisi şaşırdı. Dokuztoz Tarikat Efendisi'nin yüzü ekşidi. “İlk imtihanda bir imparatorun kemik mührünü kullanmak zorunda kalmıştın. Şimdiyse bu imtihanın daha tehlikeli olduğunu mu söylüyorsun?”

 

“Evet.” dedi Taolordu Laya. “Türümün buraya gelen üyelerinden hepsine bir adet kemik mührü verilse de, yarısı burada can verdi! Çünkü burada bir değil, iki tehlikeli imtihan var. İlk tehlikede bir kemik mührü kullanarak hayatta kalmak mümkün… Bunu yapmayanlar ise orada can veriyorlar.”

 

Ning ve Dokuztoz Tarikat Efendisi'nin kalpleri sıkıştı. Taolordları'ndan yarısı ölmüş müydü?

 

“Yine de kendime güveniyorum.” Taolordu Laya gülümsedi. “İmparator bu imtihandan sağ çıkma olasılığımın %70 civarında olduğunu söyledi. Merak etmeyin, baylar. Ahşap köprüyü deneyeceğim. Burada ölecek kadar şanssızsam direkt bölgeyi terk edebilirsiniz. Türümün yerleştirdiği görünmezlik formasyonu sadece dışarıdan gelenlere etki ediyor; içeridekilere değil.”

 

“Kardeşim Laya, bu ahşap köprüdeki tehlikenin kaynağı nedir?” Ning sordu.

 

“Ahşap köprüye adım attığında bir illüzyona kapılıyorsun.” Taolordu Laya çok ciddiydi. “Hem de korkunç bir illüzyona! Eğer illüzyon tarafından ele geçirilir ve göl sularına düşersen öleceğine şüphe yok.”

 

“İllüzyonları kullanarak Tao kalbimi güçlendirmek istiyorum. Kendime güvenim tam; Tao kalbimi daha da geliştirebilirsem, gelecekte bu Taobirleşimi'nde bana yardımcı olacaktır.” Taolordu Laya'nın suratında ciddiyet dolu bir ifade vardı. Taobirleşimi'ne hazırlandığı için ne olursa olsun, bu yoldan geri dönemezdi.

 

“İllüzyonlar mı?” Dokuztoz gözlerini açıp kapadı.

 

“Dehşet verici bir illüzyon?” Ning boş boş Taolordu Laya'ya baktı. “Ve geçme şansın %70?”

 

“…Suratınızdaki o garip ifadeler de neyin nesi?” Taolordu Laya hemen sordu. “İmparator şansımın yüksek olduğunu söylese de başarısız olma şansım hala var. Tao kalbimi güçlendirmek için böyle bir fırsat karşıma çıkmışken geriye dönemem. Merak etmeyin, karşıya geçebilirsem geri döner ve size yardım ederim. Aksi halde siz de göle düşebilirsiniz.”

 

Ning ve Dokuztoz Tarikat Efendisi yine gözlerini kırptılar.

 

“Duydun mu, Karakuzey? İkinci imtihanda illüzyonlar varmış.” Dokuztoz Tarikat Efendisi güldü.

 

“Ben de gerilmiştim. Hayret bir şey.” Ning başını iki yana sallayarak gülümsedi.

 

“Ne oluyor yahu?” Taolordu Laya olaya anlam veremedi.

 

Dokuztoz Tarikat Efendisi geniş bir kahkaha patlattı. “Kardeşim Laya, gel seni dostum Taolordu Karakuzey'le daha ‘resmi’ bir şekilde tanıştırayım.”

 

“Resmi mi?” Taolordu Laya hala anlamakta zorluk çekiyordu.

 

“Kardeşim Karakuzey'in kılıç sanatlarındaki yeteneğini zaten biliyorsun. Kendisi aynı zamanda başarılı bir Kalpgücü Gelişimcisi'dir.” Dokuztoz Tarikat Efendisi kendini beğenmiş bir edayla konuştu. “Daha demin, güçlü bir Kalpgücü Gelişimcisi'ne bu illüzyon köprüsünü geçmekte yardım edeceğini söyledin… Hah! Gülmemek için kendimi cidden zor tuttum.”

 

Taolordu Laya şaşkındı. “Kalpgücü Gelişimcisi mi?” Kalpgücü Gelişimcileri nadiren karşılaştığınız figürlerdi; Sonsuz Diyarlar'daki altı büyük güçten biri olan Parkıyı Krallığı'nda bile bu figürlerden toplamda on tanesi bile yoktu; üstelik Parkıyı hükümdarı belirli aralıklarla Sonsuz Diyarlar'daki yetenekli Dünya Seviye gelişimcileri kaçırıyordu! Doğal olarak Akanyıldız türünde Kalpgücü Gelişimci sayısı daha da azdı. Bu çağda onu aşkın güçlü Eşik Seviye Taolordları vardı ama içlerinden biri bile Kalpgücü Gelişimcisi değildi!

 

“Kardeşim Laya…” Ning de gülümsedi. Tek bir düşüncesiyle kalpdünyası yansımasını çağırdı ve yansıma bölgeye indi.

 

“Kalpdünyası mı? Karakuzey, sen…” Saniyeler sonra Taolordu Laya da gülmeye başladı. “Haha, kendimi aptal gibi hissediyorum. İllüzyonlar sana hiçbir şey yapamaz, kardeşim Karakuzey. Yıldırımlıgüney Sarayı'nın efendisi illüzyonları bizzat üstüne salsa bile seni etkileyebileceğinden şüpheliyim.”

 

Ning güldü. Durum gerçekten de böyleydi. Sadece illüzyon konusunda akılalmaz yeteneğe sahip olan birisi onu etkileyebilirdi; örneğin Kalpgücü Gelişimcisi olan bir Ebediyet İmparatoru, genç adamı illüzyonlara hapsedebilirdi. Peki ya arada sırada illüzyonlara çalışan hükümdarlar? O illüzyonlar Kalpgücü Gelişimcisi olan heybetli Taolordları'na etki etmezdi.

 

Lakin tabii hükümdarların illüzyonlarla uğraşmasına gerek yoktu. Örneğin, yüce Parkıyı hükümdarı uzay zaman üzerindeki olağanüstü yeteneğiyle Ning'i kolayca öldürebilirdi. Fakat bunun yerine illüzyonları kullanmayı seçerse… Kalpgücü Gelişimcileri'nin ondan korkmasına gerek kalmazdı. Ning'e göre bu sarayın efendisi Yıldırım Taosu’nda yetenekliydi.

 

“Karakuzey, senden bir isteğim var.” dedi Taolordu Laya.

 

“İhtiyacın olan bir şey varsa bana söylemen yeterli.” dedi Ning.

 

“Bu fırsatı kullanarak Tao kalbimi güçlendirmek istiyorum. Söyledikleri kadarıyla illüzyonlar bu konuda iyiymiş.” dedi Taolordu Laya. “Tehlike altında olurasm lütfen bana yardım et, göle düşmek istemiyorum.”

 

“Lafı bile olmaz.” Ning başını salladı.

 

Taolordu Laya da başını salladı ve ardından ahşap köprüye adımını attı. Adımını atar atmaz durdu ve bir saat boyunca hiç kıpırdamadı.

 

Ning ve Dokuztoz sabırla beklediler. Yaklaşık bir saat sonra Taolordu Laya'nın gözlerindeki ifade netleşti ve ciddiyet dolu bir ifade takınarak yürümeye başladı. Fakat farkına bile varmadan köprünün yan tarafına yürüdü. Göle doğru yürüyor olsa da bunun farkında değildi. Gitgide göl ile arasındaki mesafe azaldı; göl onu yutmak için bekliyordu.

 

“Dikkat.” Ning elini düzinelerce metreye kadar uzatarak illüzyonlara daldı ve aralarından geçerken zihnine yaptıkları saldırılara direndi. Bu saldırılar adeta taşlara çakılan su dalgaları gibi dağılıyorlardı; Ning'i hiç mi hiç etkileyemediler. Genç adam, Taolordu Laya'nın sırtını yakaladı ve onu direkt geriye çekti.

 

Taolordu Laya şaşkındı. “Neler oluyor?” O kadar şaşkındı ki yaşananlara inanamadığı için Ning'e baktı. “Aklım yerindeydi. İllüzyonların etkisini atlatmıştım.”

 

“Atlatmış mıydın? Karakuzey olmasaydı şu anda gölün sularıyla mücadele ediyor olurdun.” Dokuztoz sırıttı.

 

……

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44316 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr