Bölüm 1042: Gökyüzü ve Yeryüzünden Öğrenmek

“Efendim, şu ‘Ölümsüz Dağtüyü'nü gözüm hiç kesmedi.” Su Youji, Ji Ning'e baktı.

Ning başını iki yana salladı. “Aceleye gerek yok.” Ardından bakışlarını mesafedeki genç efendi Gökyel'e çevirdi ve genç adamın kaderini incelemeye başladı. Bir adamın geleceğini görmek çok zordu; üstelik Dünya Seviyesi’ne ulaşmak üzere olan bir Üstün Tanrı söz konusu olduğunda, bu daha da zorlaşıyordu. Öte yandan geçmişini görmek kolay sayılırdı.

Gelecekte henüz yaşanmamış olaylara gebeydi; her şey mümkündü. Fakat geçmiş, halihazırda yaşanmış anılar bütününden oluşuyordu.

Habisyel Valisi uzun zamandır yaşayan bir Dünya Seviye gelişimciydi. Sayısız güzel metrese sahip kaba saba bir adamdı. Dünya Seviye gelişimciler için çocuk yapmak zor olsa da, sayısız yıllık hayatında bu adamın dokuz çocuğu olmuştu. Gökyel ise en küçük çocuğuydu. Gökyel'in annesi o henüz gençken öldüğü için genç adam yalnız bir çocukluk geçirmişti. Büyüdükten sonra ise Peri Mornilüfer adıyla bilinen güzeller güzeli bir kadına rastladı.

Peri Mornilüfer ona karşı sıcak ve nazik davranıyor, böylece genç adamın dünyası hiç olmadığı kadar güzelleşiyordu. Onunla Tao eşi olmakta tereddüt etmedi, ebediyen kendisini ona adamaya hazırdı.

Fakat kim hayatındaki en mutlu anın korkunç bir kabusa dönüşeceğini bilebilirdi ki? Kadın aniden heybetli bir güce sahip olduğunu göstererek güç seviyesini yaraladı. Ona işkenceler yaptı ve vücudunu ağza alınmayacak acılarla test etti… Ama Gökyel'e göre yaşadığı en muazzam acılar fiziksel vücudundan değil, kendi benliğinden kaynaklanıyordu. Hayatta en çok sevdiği kadın acımasız bir alçak çıkmıştı. Meğerse kadının Gökyel'e yaklaşmasının tek sebebi, Habisyel Valisi'nden intikam almak istemesiydi.

Daha sonraları Habisyel Valisi, oğlunu buldu ve onu kurtardı. Ardından vücudunu yeniden yaparak onu gelişim yoluna tekrar sokmayı başardı.

Ama o günden itibaren genç efendi Gökyel'in kalbi saklı bir acıyla kaplanmıştı. Hatta bir daha hiçbir kadını sevmemeye bile yemin etmişti. Böylece dünyayı gezmeye, dağlara ve nehirlere çıkmaya başladı.

Habisyel Valisi, en küçük oğluna dair umutlarını yitirmişti; çocuk zaten yalnız biriydi ve gelişim yolunda çok yavaş ilerliyordu. Bu nedenle oğlunu rahat bıraktı, ne istiyorsa yapmasına izin verirdi. Fakat kim Gökyel'in dünyayı gezerken kılıç sanatlarına aşık olacağını düşünebilirdi ki? Kendini tamamen kılıç sanatlarına kaptıran genç adam, gökyüzü ve yeryüzünü ustası olarak belledi. Doğal dünyaya dayanan ve gitgide güçlenen kılıç sanatları geliştirdi. Sadece yüz bin yılda Üstün Tanrı seviyesine adım atarak içinde bulunduğu güç seviyesinde neredeyse yenilmez bir figüre dönüştü.

“Ne?!” Ning şoke olmadan edemedi.

“Sorun ne?” Su Youji ve Dokutoz Tarikat Efendisi duruma anlam veremedikleri için Ning'e baktılar.

“Yok bir şey.” Ama Ning hala daha yaşadığı şokun etkisini atlatamamıştı. Gökyel bugüne kadar bir ustası olmadan mı çalışmıştı? Gökyüzü ve yeryüzünü ustası olarak bellemesine rağmen bu seviyelere ulaşabilmiş miydi?

Daha önceleri Dokutoz Tarikat Efendisi, bu genç adamın kılıç sanatlarıyla dalga geçmişti. Aslında Gökyel'in bir Üstün Tanrı için inanılmaz yerlere geldiğine şüphe yoktu!

“Kılıç sanatlarında bu denli bir yeteneğe sahipmiş demek?” Ning uzaklardaki Gökyel'e baktı ve ardından başını salladı. “Ve fena biri sayılmaz.” Genç adam birini öğrencisi olarak almayı düşündüğünde, asıl baktığı şey o şahsın kişiliğiydi; yetenek ikinci sırada yer alıyordu.

……

“Gidelim.” Ölümsüz Dağtüyü ve Peri Mornilüfer büyük kuşun sırtındaki çadıra geri döndüler. Gittiği sırada Peri Mornilüfer genç efendi Gökyel'e yandan bir bakış attı ve gülümsedi. “Bir daha asla kendine gelemeyeceksin.”

Genç efendi Gökyel ona sessizce bakıyordu. Kalbi acıyla dolu olsa da ondan nefret etmiyordu. Dünyadaki en kahrolası insanların bile acınası özellikleri vardı. Peri Mornilüfer'in ona karşı yaptığı davranışların tek sebebi, Habisyel Valisi'ne duyduğu nefretti.

Vhoosh. Büyük kuş kanatlarını açtı ve havalandı.

Ejderkanat Valisi bunları görünce başını iki yana salladı ve iç geçirdi. “Gökyel, Ölümsüz Dağtüyü sana sorun çıkarmak istiyor olmalı. Kendisi Kılıç Efendisi Doğuboşluk'un en sevdiği öğrencisidir; sorun çıkarmak isterse, Kılıç Efendisi'nin rehberliğine asla giremezsin.”

“Sorun değil.” dedi Gökyel. “Ama babam bunu öğrenince büyük bir hayal kırıklığı yaşayacak.”

“Gökyel.” Aniden Gökyel'in kulaklarına bir ses yankılandı ve genç adam şoke oldu. Ses Ji Ning'e aitti. “Derhal yanıma gel.”

Genç efendi Gökyel oyalanmaya cüret edemezdi; hemen yola koyuldu.

……

Ning, Su Youji ve Dokutoz Tarikat Efendisi hep birlikte oturuyor, bir şeyler içiyorlardı. Tam o esnada Gökyel yanlarına geldi ve saygıyla eğildi. “Selamlar, üstatlar.”

“Gökyel.” Ning ona baktı.

“Üstat.” Dedi Gökyel.

Ning gülümsedi. “Öğrencim olmak istiyordun, değil mi?”

Gökyel bir anlığına afalladı, ardından keyiflenerek hemen diz çöktü ve başını yere koydu. “Öğrenciniz sizi selamlıyor, usta.”

“Karakuzey, sen…?” Dokutoz Tarikat Efendisi ve Su Youji çok şaşırdılar. Ning'in nasıl bir güce sahip olduğunu biliyorlardı. Genç adam Sonsuz Diyarlar'da öğrenci alacağını duyuracak olursa, kapısına sayısız Dünya Seviye deha koşardı. Hatta bazı Samsara Taolordları bile ona yalvarabilirdi.

Ning ikiliye bakarak güldü. “Canım istedi, ben de yaptım.”

Genç adam öğrenci seçimlerinde kalbini takip ediyordu. Alternatif evrendeyken Yeşil Bambu lakabıyla bilinen Yang Quding'den hoşlanmış ve onu ikinci öğrencisi olarak alıvermişti.

Üçüncü öğrencisi olan Gökyel'i gördüğünde ise ona empatik bir yaklaşım sergilemişti. Gökyel bir aşk yaralısıydı ve Ning de kendi eşi Yu Wei için pişmanlıkları olan bir adamdı. Gökyel Kılıç Taosu’nda inanılmaz derecede yetenekli olduğu için kendini bu yola adamıştı. Ning aniden çocuğa bir şans vermek istemişti.

“Bugünden itibaren üçüncü öğrencim olacaksın.” dedi Ning. “Artık rehberliğime girdiğine göre, emirlerime itaat etmen gerekiyor.”

“Anlaşıldı.” Gökyel minnettardı.

“Mm.” Ning başını salladı, ardından parmağını uzatarak onu hafifçe salladı. Parmağının ucu Gökyel'in alnına dokundu. O esnada genç efendi Gökyel'in zihnine akılalmaz miktarlarda bir bilgi akışı gerçekleşiyordu.

Ning'in aktardığı Kılıç Taoları sırayla [Kan Damlası] kılıç sanatı, [Gölgesiz] kılıç sanatı, [Yalnızkalp] kılıç sanatı, [Yin Yang] kılıç sanatı ve [Gökkıran] kılıç sanatıydı. Bu beş sanattan herhangi biri onu Taolordu yapabilirdi. Ayrıca Ning iki heybetli kılıç iradesi de bırakmıştı; ilki Nihai Kılıç Taosu’nun birinci aşamasına aitti ve ikincisi de Nihai Kılıç Taosu’nun ikinci aşamasındaydı.

“Beş kılıç sanatını birleştirmek mümkün. İşte bunu başardığında, gerçek Kılıç Tao'mu görebileceksin. Ayrıca iki kılıç iradesine odaklanmayı unutma. Ne kadar kavrayabileceğin ise tamamen yeteneklerine bağlı.” dedi Ning.

Taolordu olmak isteyen her gelişimci kendine has bir yol bulmak zorundaydı. Ona birkaç kılıç duruşu öğretmenin pek yardımı olmayacağı için Ning kendi kılıç iradesinden iki anıyı da onunla paylaştı. Gökyel bunlara çalışacaktı. Belki günün birinde kendine has bir Kılıç Taosu geliştirebilirdi.

“Tehlikeye düştüğünde, bu iki kılıç iradesini zihninden çağırabilirsin. İlki üçüncü adımdaki çoğu Taolordu'nu öldürmeye yetecektir ve ikincisi de dördüncü adımda olan sıradan Taolordları'nı öldürebilecek güçtedir.

“Kılıç iradelerinin asıl amacı Tao'ya dair eğitimlerine yardımcı olmaktır. Gerekmedikçe onları sakın kullanma.”

“Ve unutma… İlahi yetenekler ve gizli sanatlar sadece dış güç kaynaklarından ibarettir. Onları öğrenebilirsin ama sırf onlar için kendi Kılıç Tao'nu asla bırakmamalısın. En nihayetinde Tao her şeyin asıl ve daimi temelidir.” Ning zihinsel yoldan gönderdi.

İlahi yeteneklerini yahut gizli sanatlarını aktarmadı. Bu gezegen epey olağanüstüydü; öğrencisi öğrenmek istiyorsa maceralara atılabilirdi ve dürüst olmak gerekirse, Ning'in ona verecek iyi bir ilahi yeteneği ya da gizli sanatı yoktu. Sahip olduklarının en iyisi, yani Kılıç Hükümdarı'nın bıraktığı miraslar ise başkalarına öğretilemeyen şeylerdi!

Ayrıca Ning “Tao” hakkındaki sözlerinde doğruyu söylüyordu. Tao'nuz ne kadar güçlüyse, o ilahi yetenekler ve gizli sanatlar bir o kadar önemlerini yitiriyordu.

Örneğin, Dokutoz Tarikat Efendisi ilahi yeteneğini kullandığında ilahi gücü aniden bin katı bir güce ulaşıyordu. Fakat gerçek savaş gücünün sadece belli bir kısmı artıyordu! Çünkü savaş gücünün en büyük parçasını “Tao”nun gücü oluşturmaktaydı. Ning dördüncü adıma ulaşırsa tek bir bakışla yıkıcı bir etki yaratabilirdi. Şu anda Nihai Kılıç Taosu’nun yalnızca ikinci aşamasındaydı ama buna rağmen kılıç iradesi dokuz öz sanatından daha güçlüydü ve çoğu Dördüncü Adımın Taolordu'nu öldürebilecek bir heybete sahipti.

……

Gökyel, Ning'in emirlerine karşı çıkmayacağına dair bir hayatözü yemini etti. Ning'in anılarını aldıktan sonra önünde yepyeni, geniş bir Tao yolu açıldı. Nihai Kılıç Taosu’nun iki kılıç iradesi… Ona gelişim yolunda eşlik edecek ve yolunu aydınlatacak iki fenerdi.

“Teşekkürler, usta.” Gökyel heyecanlıydı. İki kılıç iradesi anlaşılmayacak bir derinliğe sahipti ama beş kılıç sanatı onu Taolordu seviyesine kadar götürebilirdi. Her bir duruş detaylıca açıklanmış ve Ning'in bu Taolar'a dair nası aydınlanmalar yaşadığı teker teker anlatılmıştı. Bunlar işine çok yarayacaktı.

“Kişisel sorunlarına burnumu sokmayacağım. Her şeyi kendi başına halledeceksin.” dedi Ning.

“Anlaşıldı.” diye cevapladı Gökyel. Gerçekten de yapmak istediği ama geçmişte yapamayacak kadar zayıf olduğu bazı şeyler vardı. Şimdiyse…

“Ayrıca bir süreliğine yanımdan ayrılmayacaksın.” Ning konuştu. “Kafana takılan bir soru olursa bana sorabilirsin.”

Er ya da geç Ning buradan gidecekti. Yeni öğrencisini yanında götürmek gibi bir planı yoktu, zira herkesin kendine has bir yolu vardı. Ning öğrencilerine böyle davranıyordu. Buna örnek olarak ikinci öğrencisi Yeşil Bambu verilebilirdi; ona Tao'yu aktardıktan sonra Ning anında ortadan kaybolmuştu. Sonuçta, ikinci öğrencisi ölümlü sayılabilecek bir dünyadaydı; üçüncü öğrencisi ise daha güçlü bir gezegende taşıyordu, dolayısıyla Ning gerektiğinde güvende olması için o iki kılıç iradesini bırakmıştı.

Peki ya sonrasında? Yaşayıp yaşayamayacağı ona kalacaktı.