Bölüm 1029: Saldırın!

avatar
3434 31

Desolate Era - Bölüm 1029: Saldırın!



Bölüm 1029: Saldırın!

 

“Tarikat Efendisi.” Taolordu Zekiruh başını çevirerek Dokuztoz Tarikat Efendisi'ne baktı. “Bu adam yalnızca ikinci adımda. Geldiğimizi biliyor olmasına rağmen kapılarının önünde durmaya cüret ediyor. Bize bir düşman gibi davrandığı açık. Hmph, kardeşlerimizden birini göndermeme izin verin. Gebertelim şunu.”

 

“Mm.” Dokuztoz Tarikat Efendisi sakince başını salladı. Onun gibi yüksek pozisyondaki birinin İkinci Adımın Taolordları'nı umursaması olacak iş değildi.

 

“Kardeşim Huzhen.” Taolordu Zekiruh hemen aşağıya baktı. “Şu adamın icabına bakmanı istiyorum! Sen saldıran ilk üyemiz olacaksın ve zaferi çabucak elde etmen gerekiyor. Onları şaşırt ve korkut. Boyun eğmenin ve pes etmenin doğru karar olacağı konusunda hepsine net bir mesaj ver ve eğer bize karşı çıkarlarsa hayatlarını kaybedeceklerini anlasınlar.”

 

“Anlaşıldı.” Taolordu Huzhen saygıyla başını salladı. Kendisi tarikattaki üçüncü adımda olan üç Taolordu'ndan biriydi ve epey başarılı bir savaşçıydı. Vhoosh! Taolordu Huzhen vakit kaybetmeden tapınaktan dışarı fırladı.

 

…….

 

“O kim?”

 

“Şu beyaz cübbeli genç Doğudiyar Tarikatı'nın önünde durarak Dokuztoz Tarikatı'nın yolunu kapatmaya cüret mi ediyor? Sanki biraz düşüncesizce hareket ediyor gibi, değil mi?”

 

“Eğer yanlış hissetmediysem kendisi yalnızca ikinci adımda.”

 

Uzaktan izleyen gelişimciler, Ning'e merakla bakıyorlardı. Dokuztoz Tapınağı'nın bölgeye indiğini görmesine rağmen İkinci Adımın Taolordu orada durarak pek de mantıklı bir hareket dahili izlemiyordu.

 

…….

 

“Her şey Taolordu Karakuzey'e bağlı.”

 

“Acaba Taolordu Karakuzey gerçekten de söylediği kadar güçlü mü, merak ediyorum. Ne olursa olsun, kendimi hiç güvende hissetmiyorum.”

 

“Ah.”

 

“Bekleyip göreceğiz.”

 

Doğudiyar Tarikatı'nın müritleri, tapınağın tam önlerinde durmaya başladığı andan itibaren gerginliğe kapılmışlardı. Taolordu Karakuzey gerçekten de onlara karşı koyabilecek miydi?

 

“Taoist Dostum Karakuzey…” Taolordu Yıldırımalaz sessizce izliyordu. Diğer herkesten daha gergindi, zira koskoca Doğudiyar Tarikatı'nı korumak ve yönetmek ona kalmıştı. Ning'e güvenmeyi seçen kişi de kendisiydi.

 

Ning dağ tepesinde duruyor, kendisine doğru gelmekte olan Taolordu'nu izliyordu. O Taolordu uzaktan seslendi. “Ben Dokuztoz Tarikatı'ndan Taolordu Huzhen. Beni dinle çocuk. Dokuztoz Tarikatı buraya Doğudiyar Tarikatı'na boyun eğdirmek için geldi. Ne cüretle önümüzde durur ve bize sorun çıkarmaya kalkarsın? Yaşamaktan bu kadar mı sıkıldın? Sana bir yaşama şansı sunacağım; derhal boyun eğ ve bize katıl, yoksa… Bugün burada öleceksin.”

 

Sesi göklerde yankılanıyordu. Büyük bir gösteri sergilemek istediği açıktı. Taolordu Zekiruh'un verdiği talimatlar dahilinde Doğudiyar Tarikatı'nı korkutmak ve onlara boyun eğmenin en ideal karar olduğunu göstermek istiyordu.

 

“Haha…” Dağ tepesinde duran Ning geniş bir kahkaha attıktan sonra seslendi. “Taolordu Huzhen'di, değil mi? Boyun eğmek istiyorsan seni takipçim olarak alabilirim. Fakat saldıracak olursan geberip gidersin, ona göre.”

 

“Şaka gibi. Geber o vakit!” Taolordu Huzhen öfkeli bir kahkaha attıktan sonra parmağını kaldırdı. Boom! Gökyüzünde bir dizi ahşap levha belirdi ve sayıları binden fazlaydı. Her levha karmaşık rünlerle çevriliydi; olağanüstü güce sahip bir büyülü hazine seti olduklarına şüphe yoktu. Rünler titremeye başlayınca bini aşkın ahşap levha aniden mavi bir kılıç ışığı hüzmesine dönüşerek Ning'i hedef aldı.

 

Ning başını iki yana salladı. Tam mavi kılıç ışığı vücuduna ulaştığı sırada, genç adam elini salladı ve BOOM!! Mavi kılıç ışığı paramparça oldu.

 

“Ne?” Taolordu Huzhen'in beti benzi attı.

 

“Öl bakalım.” Ning'in gözlerinde soğuk ifadeler belirdi. Ansızın dünya kararmaya ve bir kılıç iradesinin hüzmeleri ortaya çıkmaya başladı. Dehşet verici kılıç iradesi Taolordu Huzhen'in vücudunu saran bir dizi kılıç ışığına dönüştü ve ardından… Svish! Kılıç ışığı sayısız değirmen taşı misali adamın vücudunu ezmeye koyuldu.

 

“Hayır…” Taolordu Huzhen'in yüzünde korku dolu bir bakış vardı. Kendini savunmak için büyülü hazinelerini kullanmak istiyordu ama… Çat. Binlerce kılıç ışığı vücudunu parçaladı ve gerçekruhunu hiçliğe karıştırdı. Oracıkta hayatını kaybetti.

 

Öne doğru bir adım atan Ning, gökleri katederek Taolordu Huzhen'in demin öldüğü yere ulaştı ve elini sallayarak adamdan geriye kalan hazineleri topladı. Göklerde heybetli bir rüzgâr esiyor, cübbelerini dalgalandırıyordu. Ning bu savaşı fırsat bilerek Nihai Kılıç Taosu’nu geliştirmek istiyordu. Savaştan kaçacak hali yoktu.

 

Beyaz cübbeli Ning başını kaldırarak mesafedeki gri tapınağa baktı. Soğuk bir sesle konuştu. “Dokuztoz Tarikatı, derhal giderseniz belki hayatta kalabilirsiniz. Aksi halde… Doğudiyar Tarikatı'nın sınırlarını geçmeye kalkan herkesi gebertirim.”

 

“Herkesi gebertirim.”

 

“Herkesi gebertirim.”

 

Ölümsüz enerjiyle dolu sesi göklerde yankılanıyor, dünya çapına yayılıyordu. Mesafedeki gelişimciler şaşkına dönmeden edememişlerdi ve Doğudiyar Tarikatı'ndakiler de ne diyeceklerini bilemiyorlardı. Dokuztoz Tarikatı ise hala daha yaşananları sindirebilmiş değildi.

 

“Ne?! Sadece kılıç iradesini kullanarak üçüncü adımda olan bir Taolordu'nu mu öldürdü?”

 

“Sırtındaki kında duran kılıçları bile kullanmadı. Ne yakın dövüşe girdi ne de büyülü hazinelerini kullandı. Kılıç iradesiyle işi bitirdi.”

 

“Ama…”

 

“Gerçek gibi değil.”

 

“O adam sıradan biri değil. Var olan en dehşet İkinci Adımın Taolordları'ndan biri olmalı.”

 

……

 

Herkes şaşkındı. Doğudiyar Tarikatı artık Taolordu Karakuzey'in gerçekten de muazzam bir güce sahip olduğunu anlamıştı! Dokuztoz Tarikatı ise beyaz cübbeli genç adamın Doğudiyar Tarikatı'na uzanan yolda duran en büyük engel olduğunu görebiliyordu.

 

“Kardeşim Huzhen!”

 

“Huzhen!”

 

“Usta!”

 

 Dokuztoz Tapınağı'ndan acı dolu çığlıklar saçıldı. Çığlık atan gelişimciler çok öfkeliydi. Dokuztoz Tarikat Efendisi ise oturduğu tahtından hafifçe gülümsedi. “Enteresan. Görünüşe göre şu adamın birkaç taktiği varmış. Yine de… Nihayetinde, kendisi sadece ikinci adımda. Zekiruh, Zarafet, Gaddaralev, kendinize fazla güvenmeyin. Doğudiyar Tarikatı'nı çürük odun parçaları gibi ezip geçmeliyiz. Üçünüz de aynı anda saldıracak ve o adamı paramparça edeceksiniz.”

 

“Aynı anda mı?” Taolordu Zarafet doğru duyup duymadığını merak ediyordu. Onlar Taolordu Huzhen'den farklıydılar, zira dördüncü adım ile üçüncü adım arasındaki fark gerçekten de fazlaydı. Dördüncü adıma ulaşmak demek seçilen kişisel Taolar'da zirve noktaya adım atmak demekti. Taolordu Zekiruh bilhassa inanılmaz bir güce sahipti ve sıradan Dördüncü Adımın Taolordları'nı öldürebiliyordu.

 

“Gaddarateş ve ben yeteriz.” Taolordu Zarafet konuştu. “Birlikte çalışırsak en ucubevari İkinci Adımın Taolordları'nı bile öldürebiliriz.”

 

“Hayır.” dedi Dokuztoz Tarikat Efendisi. “Daha fazla zaman harcamayacağız. Üçünüz de aynı anda saldıracak ve Doğudiyar Tarikatı'na direnişin nafile olduğunu göstereceksiniz.”

 

“Anlaşıldı.” Taolordu Zekiruh, Taolordu Zarafet ve Taolordu Gaddaralev saygıyla onayladı. Dokuztoz Tarikat Efendisi kararını verdiyse, meseleyi daha fazla tartışmanın bir anlamı yoktu.

 

“Gidelim.” diye kükreyen Gaddaralev bir ışık hüzmesine dönüşerek fırladı.

 

“Gidelim.” Zarafet ve Zekiruh ikilisi onu takip ediyordu.

 

“Üç Yardımcı Efendi de saldırıya geçiyor. Bu İkinci Adımın Taolordu var olan en efsanevi dehalardan biri olsa da, kesinlikle ölecek.”

 

“Muhtemelen o üçlü, Doğudiyar Tarikatı'nı bile parçalayabilir.”

 

Dokuztuz Tapınağı'ndaki gelişimciler kendilerine çok güveniyorlardı.

 

…….

 

Tapınaktaki üçlünün harekete geçmesiyle birlikte gökyüzü karardı. Tırırırım… Dehşet verici, sonsuz görünen bir sabre ışığı gökleri kapladı ve uçlarında gri bir sis ile sonsuz ateşleri de taşıyordu.

 

Sabre ışığı, sis ve ateşler…

 

Üçlünün varlığa bürünen heybetli Taoları'nı gökyüzünün sayısız kilometrelik çapını kaplıyordu. Üç Yardımcı Efendi çevre bölgelerde sayısız yıldır nam salmış kişilerdi ve Taoları'nın ortaya çıkışı bile herkesi şaşkına çevirmeye yeterdi.

 

“Dokuztoz Tarikatı üç yardımcı efendiyi aynı anda mı gönderiyor? Biraz abartmıyorlar mı? Dördüncü adımda olan bir Taolordu'nun ikinci adımda olan birine karşı mücadele etmesi bile zorbalık denebilecek bir olaydır. Peki ya üçe karşı bir?”

 

“Zorbalık falan değil. Bu bir savaş ve Dokuztoz Tarikatı karşı tarafa net bir mesaj vermek istiyor.”

 

 İzleyen gelişimciler, özellikle de çevre bölgelerdeki organizasyonlara ait olanları, buraya uzun zaman önce yerleştirilmiş gözcülerdi. Başlarını sallayarak iç geçirmeden edemediler. O üçlünün ne kadar güçlü olduğunu biliyorlardı. Her bir inanılmaz derecede etkileyiciydi ve üçü bir araya geldiği için o beyaz cübbeli gencin yakın zamanda öleceğini düşünüyorlardı.

 

“Hmph.” Havada duran Ning burnundan soludu. Tırırırım… Sonsuz miktarlardaki kılıç ışığı devasa bir dalga misali gökleri kaplayarak sabre ışığına, sise ve ateşlere karşı saldırdı.

 

Sabre ışığı, sis ve ateşler bir yönden, Ning'in kılıç ışıklarıyla oluşturduğu dalga tam karşı yönden ilerliyordu. İki güç dalgası çabucak çarpıştı. Bulanık sis ve öfkeli ateşler anında bastırıldılar, sabre ışığı ise Ning'in kılıç ışığına karşı koymaya çalıştı; ikisi de birbirini bastıramıyordu.

 

 Taolar’ın heybetli çarpışması devam ediyordu. Yardımcı Efendiler ise Ning'e doğru bakıyorlardı. Artık karşılarında gerçekten de sağlam bir rakibin olduğunu anlamışlardı.

 

……

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44224 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr