Bölüm 982: Yıldız Haritası

avatar
3699 32

Desolate Era - Bölüm 982: Yıldız Haritası



Bölüm 982: Yıldız Haritası

 

Ji Ning, Su Youji'yle birlikte Efendi Odungüz'ü takip ederek Kılıç Sarayı'na giriş yaptı. Kılıç Sarayı'nda epey gelişimci vardı, ancak çoğu siyah zırhlı Taolordları'ydı.

 

“Kılıç Efendisi Karakuzey geldi.”

 

“Yanındaki Ateşperisi Su Youji.”

 

“Yaklaşık seksen bin yıldır ortalıkta gözükmüyordu, değil mi? Efendi Odungüz'ün onu bizzat karşıladığına inanamıyorum.”

 

“Seksen bin yıl önce, On İki Saray'daki antik pagodaların onayını alan bütün Dünya Seviye gelişimcilere geri dönmeleri için emir verildi ve ardından hepsi Taolordu Bulutdünyası'na meydan okudu. Daha sonrasında Kılıç Efendisi Karakuzey, Prens Uluneşe, Kalp Efendisi Saltrüzgar ve Su Efendisi Ateşhürya dörtlüsü aniden ortadan kayboldu. Duyduğum kadarıyla inanılmaz bir fırsatı elde etmişler. Prens Uluneşe, Kalp Efendisi Saltrüzgar ve diğerleri on binlerce yıl geri dönmüştü. Su Youji'nin de geri döndüğünü bildiğim için Kılıç Efendisi Karakuzey'in öldüğünü düşünmüştüm.”

 

 Siyah zırhlı Taolordları kendi aralarında konuşuyor, Ning'e yakın olanlar da mütevazi bir edayla onu selamlıyordu. “Kılıç Efendisi Karakuzey.”

 

Siyah zırhlı Taolordları'nın neredeyse tamamı Sahte Samsara Hapı kullanarak Taolordu seviyesine geçiş yapmış kimselerdi. Sonsuza dek Birinci Adımın Taolordları olarak kalacakları kesindi. Dolayısıyla gelişimlerine pek zaman ayırmıyor, bunun yerine son yaşananları merakla konuşuyorlardı.

 

Yüce hükümdar, Ning ve diğerlerini seçtiğinde insanlar yaşananları çabucak fark etmişti. Aslında hükümdar ufak detayların herkes tarafından bilinmesini umursamıyordu; alternatif evren gerçeği saklı tutulduğu sürece geri kalanlar önemsizdi.

 

“Gel.” Efendi Odungüz, Ning'i antik bir pagodaya doğru götürdü. “Su Youji, sen dışarıda bekleyebilirsin.”

 

“Anlaşıldı.” Su Youji uslu uslu pagodanın dışına geçti ve Ji Ning içeri girdi.

 

Pagodanın iç kısmı basit ve sıradandı. Derinliklerinde taştan bir sunak duruyor ve üstünde yanmakta olan bir dizi kalplambası bulunuyordu. Kalplambaları şekil bakımından nilüfer çiçeklerine çok benziyordu ve gerçekruhlara ait kıvılcımlarla doluydular. Efendileri hayatta olduğu sürece ateşleri sönmeyecekti.

 

Taş sunağın beş seviyesi vardı. İlk seviye iki binin aşkında kalplambası bulunuyordu. İkinci seviyede ise sadece altmış tane vardı. Üçüncü seviyede yalnızca seksen iki ve dördüncü seviyede de otuz beş kalplambası mevcuttu. Beşinci ve son seviyedeyse sadece iki lamba seçilebiliyordu.

 

“Taş sunağın beş seviyesi vardır. İlk seviye Birinci Adım'ın Taolordları içindir ve ikinci, üçüncü, dördüncü seviyeler de aynı şekilde yükselen sıralara ayrılmıştır. Beşinci seviye Ebediyet İmparatorları'na aittir.” Efendi Odungüz beşinci seviyedeki iki kalplambasına baktı, ardından iç çekti. “Kılıç Sarayımız bugüne kadar sadece üç Ebediyet İmparatoru yetiştirebilmiştir. Biri ölmüş olsa da diğer ikisi maceralara atılmaktadır…”

 

Ning başını salladı. Kılıç Sarayı'nda yalnızca yüz gerçek Taolordu vardı. İlk seviyede çok sayıda lambanın olmasının tek sebebi, bunların siyah zırhlı Taolordları'na ait olmasıydı.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim, Kılıç Sarayımız Dördüncü Adım’da olan otuz beş Taolordu'na mi sahip yani?” Ning sordu. Dördüncü Adım, Eşik Seviye Taolordları'nı temsil ediyordu; kesinlikle güçlü figürlerdi.

 

“Taolordu Ebedibaş'ı düşün; kendisi sayısız kaos döngüsüdür kayıplara karışmış durumda. Sence hayatta mı, yoksa değil mi?” Efendi Odungüz, Ning'e baktı. “Kalplambası hala yanıyor, çünkü onu hissedemiyor. Hayatta olup olmadığını söylemek hiç de kolay değil.”

 

 Ning başını salladı. Örneğin, genç adam alternatif evrende ölmüş olsaydı, bunu kimse hissedemezdi.

 

“Hayatta olduklarını bildiğimiz Dördüncü Adımın Taolordu sayısı ise yirmi ikidir.” Efendi Odungüz konuştu. “Diğerlerinden emin değiliz. Dördüncü Adımın Taolordları fırsatlar ve servetler aramakla meşguldür; Taobirleşimi'ne yardımcı olabilecek şeyleri bulmak adına riske girerler ve ölümcül bölgelere adım atarlar… Bazıları asla geri dönmez.”

 

Ning iç çekmeden edemedi. Taolordu Saltsema buna iyi bir örnekti; Taobirleşimi için Dalgadeğişen Alemi'nin tehlikelerine göğüs germeye karar vermişti.

 

“Pekala. Gel de bir kalplambası yak.” Efendi Odungüz konuştu. “Normalde sadece Taolordu seviyesinde olan kişiler Parkıyı'yı terk edebilir, lakin sen istediğin an Taolordu seviyesine geçiş yapabilecek bir adamsın. Şimdilik birinci seviyeye bir kalplambası koymana izin vereceğiz.”

 

Ning'in önünde karanlık, kasvetli bir kalplambası süzülüyordu. Genç adam parmağını uzatarak lambaya ruhundan bir parça gönderdi. Poof! Kalplambasındaki nilüfer yaprakları anında parladı. Ning artık gerçekruhuyla o kavrulan ateşlerin arasında güçlü bir bağlantı olduğunu hissedebiliyordu. Sanki fazladan bir klon kazanmış gibiydi.

 

 Ning diledi ve kalplambası taş sunağın birinci seviyesine yerleşti.

 

“Taolordu olduktan sonra gelişim hızın ilk başlarda artacaktır. İkinci Adım’a kısa bir sürede ulaşacaksın! Üçüncü Adım’a ulaşman biraz zaman alacak ve Dördüncü Adım’a ulaşmak seni zorlayacak.” Efendi Odungüz'ün yüzünde karmaşık bir ifade vardı. “Taobirleşimi ise… Tamamen şansa kalmış bir şeydir.”

 

Ucubevari Taolordları'ndan kim bilir kaçı can vermişti? Bunlardan sadece çok ama çok az bir kısmı Ebediyet İmparatoru seviyesine ulaşmayı başarıyordu.

 

“Lakin… Taobirleşimi'nde başarısız olmak o kadar da büyütülecek bir hadise değildir. Evreni 108,000 kaos döngüsü boyunca özgürce dolaşmak yeterlidir.” Odungüz gülümsedi. “Eğer korkar ve zayıf bir Tao seçersen… Bir Ebediyet İmparatoru olmayı başarsan dahi hayatın boyunca o güçlü Taolordları'nın tehdidi altında yaşamak zorunda kalırsın. Sonsuza kadar yaşayabilecek olsan da… Hayatın boyunca ufacık bir böcekten öteye geçemezsin!”

 

Ning antik, sıkıntılı Odungüz'e baktı. Aniden adamın vücudundan yayılan dehşet verici bir kılıç iradesini hissetti. Başını sallamadan edemedi.

 

Ölümlülere göre gelişimciler sonsuza kadar yaşayabilen figürlerdi; Kutsal Ölümsüz seviyesine geçiş yapıldığında, gökler kadar uzun süre yaşayacağınız söyleniyordu, lakin aslında her şeyin bir sınırı vardı! Koskoca kaosdünyalarının ve içinde bulundurdukları göklerin bile elbet yok olacağı ve yeniden varlığa bürüneceği zamanlar geliyordu. Dünya Seviye gelişimciler ve Taolordları için ise zaman sınırı 108,000 kaos döngüsüydü! Verilen bu süre zarfında Taobirleşimi'nde başarılı olmaları gerekiyordu.

 

Taobirleşimi'ni başaramazlarsa, o halde zaman dolduğunda hayatlarını kaybediyorlardı. Dolayısıyla… En ucubevari Taolordları bile 108,000 kaos döngüsünden uzun yaşayamıyordu. İşte bu yüzden Kılıç Sarayı'nın koca tarihinde 80,000 heybetli Taolordu bulunsa da, yalnızca yüz tanesi hala hayattaydı.

 

Gerçek ebediyeti kazanmak için Taobirleşimi'ni tamamlamak şarttı. Hükümdar gibi en nihai figürler ise geçen sayısız zamanın ardından zirvedeki yerlerini korumaya devam edebiliyorlardı. Yüce Hükümdar On İki Saray'ın tarihinden bile daha uzun zamandır yaşıyordu.

 

……..

 

Kalplambasını yaktıktan sonra Ning pagodadan çıktı.

 

Su Youji dışarıda bekliyordu. Orada bir de yüzlerce dokunaca sahip, yeşil cübbeli ve altın gözlü bir yaratık vardı.

 

“Selamlar, efendim.” Yeşil cübbeli yaratık, Ning'i görür görmez hemen diz çöktü ve saygıyla seslendi.

 

“Sen…?” Ning onu tanımıyordu.

 

“Yeni hizmetkarınla tanış.” dedi Odungüz. “Parkıyı Krallığı'nın senin için hazırladığı bir hizmetkar.”

 

“Parkıyı bana bir hizmetkar mı veriyor? Dünya Seviye bir hizmetkar?” Ning'in aklı karıştı. Bunun ne manası vardı ki?

 

Odungüz konuştu. “Onu küçümseme. Senin için gelecekte çok önemli olacak! Normalde, sadece On İki Saray'ın ‘gerçek’ Taolordları bunun gibi hizmetkarlara sahiptir. O siyah zırhlı Taolordları'na asla böyle hizmetkarlar verilmez. Hepsi Parkıyı Krallığı'nın bizzat yetiştirdiği ve inanılmaz ruhlara sahip olmakla birlikte kendilerini çoğaltabilen figürlerdir. Önünde gördüğün şey aslında klonlarından yalnızca bir tanesi; diğer klonu ise Parkıyı'da kalacak.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim, yani…?” Ning anlamaya başladı.

 

“Aynen öyle. Mesajlarını iletmekte kullanacağın bir hizmetkar.” Odungüz, Ning'e baktı. “Dış dünyada başın derde girer ve yardıma ihtiyacın olursa, hizmetkarın aracılığıyla Parkıyı'ya bir mesaj gönderebileceksin! Parkıyı Krallığı da bu mesajı Sonsuz Diyarlar'daki bütün Ebediyet İmparatorları'na ve Taolordları'na aktarır. Sana yakın olanlar hemen yardımına koşacaktır!” Efendi Odungüz gülümsedi.

 

Ning'in gözleri parladı. İnanılmazdı. Klonları kullanan bir hizmetkara sahip olmak mükemmel denebilecek bir fırsattı. Böylece Parkıyı'nın Taolordları ve Ebediyet İmparatorları sürekli iletişim halinde kalabiliyorlardı.

 

“Lakin Sonsuz Diyarlar gibi devasa bir yerde sıradan Dünya Tanrıları'nın bin civarı bölgeyi aştıktan sonra geride kalan klonlarını hissedebilmesi pek mümkün değildir. Dolayısıyla, Parkıyı sana özel bir hizmetkar hazırladı. Ruhu çok güçlüdür.” Odungüz konuştu.

 

 Ning başını salladı. Bir klonun varlığını hissetmenin de bir sınırı vardı. Örneğin Üstün Tanrı ve Atasal Ölümsüzler'in klonlarıyla aralarında onu aşkın bölge kadar bir fark olursa, aralarındaki iletişim kopuyor ve sadece varlıklarını hissedebiliyorlardı. Dünya Seviye klonlar için ise bu miktar bini aşkın bölgeydi. Tabii burada bölge olarak ifade edilen şey Kemdiyar Bölgesi, Genişgök Bölgesi gibi yerlerdi.

 

Bahsi geçen “hissetme” yöntemi aslında ruhlar arasındaki bir yankılanma süreciydi. Dolayısıyla, ruh ne kadar güçlüyse mesafe açıldığında aradaki bağlantının kopmama olasılığı da bir o kadar artıyordu! Örnek olarak Ning'i gösterebilirdik. Genç adam sadece Dünya Seviyesi’nde olsa da ruhu bir Taolordu'nunkine denkti! Parkıyı'nın özel olarak yetiştirdiği bu Dünya Seviye hizmetkarlar ise sıradan Dünya Seviye gelişimcilerden çok ama çok daha güçlü ruhlara sahiplerdi. Böylece daha uzak mesafeleri de hissedebiliyorlardı.

 

“Dünya Seviye gelişimciler arasından klona sahip olanlarını nadir bulursun.” Ning duygusal bir şekilde iç çekti. “Böyle güçlü ruha sahip olanlar ise daha da nadirdir.”

 

“Parkıyı'da çok sayıda Taolordu olmadığını biliyordun. Bu yüzden böyle bir hizmet sunabiliyoruz.” Efendi Odungüz konuştu. “Ama örneğin Tao İttifakı böyle bir şeyi yapamaz. Yine de onlar da kendilerine has yöntemlere sahipler… Tabii yöntemleri bizimkiler kadar hızlı değil.”

 

Ning başını salladı. Parkıyı Krallığı bilgi aktarımını şaşırtıcı bir hızda yapabiliyordu.

 

“Dış dünyada gezdiğinde, Parkıyı Krallığı sahip olduğun en güçlü kalkanlardan biri olacaktır.” Efendi Odungüz gülümsedi. “Ve Parkıyı'nın bütün Taolordları buraya girdikleri gün birbirlerine saldırmayacaklarına dair hayatözü yemini ederler.”

 

Ning gülümsedi. Kılıç Sarayı'nın madalyonunu aldığında o da bir hayatözü yemini etmişti. On İki Saray'ın üyeleri birbirini öldüremezdi.

 

“Parkıyı'nın büyük güçleri mükemmel bir bütün halindedir; bilhassa dış dünyada birbirlerine epey yardım ederler. Eğer Parkıyı'daki Taolordları'nın tehlikede olduğunu görürsen, sen de onlara yardım etmelisin.” Odungüz konuştu.

 

“Anlaşıldı.” Ning başını salladı.

 

“Pekala. Bu da Parkıyı tarafından keşfedilen bütün bölgelerin bulunduğu bir yıldız haritasıdır.” Odungüz, Ning'e bir parşömen uzattı.

 

Ning parşömeni açar açmaz şoke oldu.

 

“Şaşırdın, değil mi? Sonsuz Diyarlar gerçekten devasadır ve bazı tehlike bölgeleri inanılmaz boyutlardadır. Hatta kimisinin tamamlanmış bir haritası bile yoktur.” Odungüz iç çekti.

 

Ning şoke olmuş bir şekilde yıldız haritasına bakıyordu. Yüce gökler. Bu… Koskoca alternatif evrenin haritasından bile kat be kat daha büyüktü!

 

…..

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr