Bölüm 976: İmparator Gonateş

İmparator Gonateş onunla mı tanışmak istiyordu? Ji Ning tereddüt etti. Kendisi sadece bir Dünya Seviye gelişimciydi. Muhtemelen İmparator Gonateş'in onunla tanışmak istemesinin asıl sebebi… Hapların Efendisi'ydi!

İmparator Gonateş, Hapların Efendisi'nin takipçilerinden biriydi ve Hapların Efendisi ile Ji Ning'in ustası olan hükümdar arasında çok yakın bir ilişki vardı. Muhtemelen o kadın, Ji Ning'in ustasının eşiydi ve bir nevi vaftiz annesi sayılırdı.

“Yolu göster.” Ning dedi.

“Beni takip edin.” Görevli hemen yürümeye başladı; ancak içten içe bu Dünya Seviye gelişimci ile İmparator arasında ne tür bir ilişkinin olduğunu merak ediyordu.

……..

Kısa bir süre sonra devasa, huzurlu bir bahçeye ulaştılar. Bahçede biri kavrulan lavlarla dolu, diğeri buzul bir sıvıyla kaplı olmak üzere iki göl bulunuyordu. Göllerin arasında antik bir ağaç vardı.

Ağacın altında bir masa, bir sandalye ve bir de adam vardı.

Kıpkırmızı saçlara sahip olan adamın üst vücudu çıplaktı ve oturduğu sırada Ning'i süzüyordu.

“İmparator.” dedi görevli saygıyla. “Karakuzey geldi.”

“Çekilebilirsin.” diye talimat vardı İmparator. Görevli hemen geri çekildi ve Ning ile İmparator'u baş başa bıraktı.

“Küçüğünüz sizi selamlıyor, İmparator.” Ning saygıyla eğildi.

“Resmiyete gerek yok Karakuzey, gel otur.” İmparator Gonateş gülümseyerek karşısında duran sandalyeyi işaret etti. Bunu gören Ning hemen sandalyeye kuruldu.

“Tadına bak. Bu şarabı benden yardım isteyen Taolordları getirmişti. Şarapların isimlerini bile bilmiyorum ve aslında bu hiç umurumda değil. Zaten farklı farklı malzemelerin özlerini ve kaynaklarını incelemek için sayısız yılımı harcadım. Aynı şeyi yediğim ve içtiğim şeyler için de yapacak değilim.” dedi İmparator Gonateş.

Ning başını salladı. “Bu koca evrenin bir numaralı yapı ustası olmak için kim bilir ne kadar çalışmışsınızdır.”

“Aslında bu işi seviyorum. Efendimin yanında geçirdiğim zaman boyunca, onun çok sayıdaki öğrencilerinden ve takipçilerinden yalnızca biriydim. Dikkatleri üstüne çeken bir adam sayılmazdım.” İmparator Gonateş'in gözlerinde geçmişi anımsayan ifadeler belirdi. “Bir gelişimci olarak hızlı ilerlediğim söylenemez; ancak yapı sanatını seviyordum ve bu yüzden bütün çabalarımı tek bir yere odakladım. Dördüncü Adımın Taolordu olduğumda, doğal bir şekilde Ebediyet İmparatoru seviyesine geçiş yapacağımı kim düşünebilirdi ki? Efendim gizliden gizliye bana yardım ettiğini öğrenmem uzun zaman aldı. Meğerse uzun zamandır bana fark ettirmeden yardım ediyormuş.”

Ning iç çekmeden edemedi. İmparator Gonateş'in ebediyeti kazanma şekli, bir noktaya kendinizi odakladığınızda bazı mucizelerin gerçekleşebileceğini kanıtlıyordu, lakin tabii bunun mümkün olması için arkanızda Hapların Efendisi gibi büyük bir güç olmalıydı. Sonuçta Hapların Efendisi, bu evrenin varlığa büründüğü ilk günden beri yaşayan biriydi. Silah sanatına pek zaman ayırmamış olsa da evrende bu konudaki ilk üç isimden biriydi. İmparator Gonateş'e gösterdiği rehberlik gayet tabii adamın oldukça işine yaramıştı.

Eğer böyle bilge bir öğretmene sahip olmadan körü körüne ilerleseydi, ebediyeti kazanması pek da olası olmazdı!

“Buraya gelir gelmez seni fark ettim.” dedi İmparator.

“Ha?” Ning şaşırdı.

“Mm. Gördüğün onca hazineye rağmen kalbindeki arzuya kapılmadın. Nihayetinde seçimini bir yaşamkanı kılıcından yana kullandın.” İmparator Gonateş gülümsedi ve başını salladı. “Fena değil. Görünüşe göre gerçek manada güçlü olmak için yalnızca kendi gücüne bel bağlaman gerektiği gerçeğini anlamışsın. Garip ve antik eşyalara güvenmek… Seni yenilmez yapabilecek bir yok değil.

“Bir kılıç ustasısın. Kendi dönemlerinde baskın figürler olmayı başaran kılıç gelişimcileri, genelde sadece kılıçlarına güvenen yahut bir takım gizli sanatlar geliştiren figürlerdir.” İmparator Gonateş konuştu.

Ning başını salladı; söylenmek istenen şeyi anlıyordu. Kılıç Sarayı'nın antik kütüphanesinde de çok sayıda gizli sanat görmüş ve bunların güçlü Taolordları'nın ürettiği şeyler olduğunu görmüştü. Bu neredeyse bütün ucubevari dehaların ortak noktasıydı!

“En dehşetengiz Taolordları'nın ve İmparatorlar'ın kendilerine özgü teknikleri vardır.” İmparator Gonateş iç çekti. “Bazı Taolordları var ki ben bile onlardan uzak durmak zorundayım. Örneğin, kendi Tao’suyla akılalmaz bir gizli sanat yaratan Taolordu Ötekiyol. Camların Wugang Denizi'yle tamamen birleşmeyi başardı ki bu deniz, kadim kaosun bizzat gebe kaldığı bir oluşumdur. Wugang Cam Formu'nu kavradıktan sonra tek bir düşüncesiyle koca bir cam denizine dönüşebiliyor ve hepsini üstüne gönderiyor. Eğer o denize kapılacak olursam… Ben bile oradan sağ çıkamam.”

Ning ne diyeceğini bilemiyordu. Yine de bu durum kulağa mantıklı geliyordu. Üç Alem'den çıktıktan kısa bir süre sonra Taolordu Kemdiyar'la karşılaşmıştı. Adam yalnızca Üçüncü Adımın Taolordu olmasına rağmen kehanet konusunda çok yetenekliydi. Tehlikenin yaklaştığını hissedince hemen çekiliyor ve böylece ölüm riskine girmiyordu. Daha kötüsü de eğer onun gibi birine saldırır ve onu öldürmeyi başaramazsanız, gelecekte size karşı her türlü kehaneti kullanarak başınıza türlü türlü sorun çıkarabilirdi. Bu yüzden Taolordu Kemdiyar aslında tehlikeli biriydi.

“O olağanüstü Taolordları kendi Taolar’ını zirveye kadar çalışmış olan kimselerdir. Daha da beteri, hepsi Ebediyet İmparatorları'nı öldürerek kendilerine bir isim yapmaya çalışmaktadır.” İmparator Gonateş başını iki yana salladı ve iç çekti. “Ebediyeti kazanmak zor iştir, ancak buna rağmen zayıf Ebediyet İmparatorları yüzlerini bile gösteremeyecek kadar korktukları için saklanmak zorunda kalıyorlar; zira ortaya çıktıkları an, o ucubevari Taolordları'nın yemi olmaktan öteye geçemiyorlar.”

Ning sırıtmadan edememişti. Bu durum Sonsuz Diyarlar'da da geçerliydi. Taolordu Daimtanrı zamanında İmparator Melobo'yu evrenin en uç köşelerine kadar kovalamış; Sabre Sarayı'nın Efendi Şafakyıldızı ise sabresinin üç hamlesiyle bir Ebediyet İmparatoru'nu öldürmüştü! Bu yüzden etrafta çok az Ebediyet İmparatoru vardı ve hayatta olanlar genelde akılalmaz güce sahip figürlerdi. Sonsuz Diyarlar'ın üç hükümdarı buna iyi bir örnekti ve İmparator Miratkar da hayatta kalma konusunda bir ustaydı. Aynı şekilde, İmparator Üçlüipek de hayatta kalmayı iyi biliyordu.

“Büyülü hazineler, peh… Bir ya da iki tanesi yeterli olacaktır. Bütün odağını büyülü hazine toplamaya verirsen, hiçbir yere gelemezsin!” İmparator Gonateş, Ning'e baktı. “O ucubevari Taolordları'na temkinli yaklaşırım, ancak doğru yolu seçtiklerini söylemeden edemeyeceğim. Sonuçta, ebediyeti kazanmakta başarılı olurlarsa hükümdarların arasındaki hükümdarlar olacaklar. Katliam Kilisesi tarafından ‘Yıldızkralı’ unvanına layık görülecek ve inanılmaz güçleriyle hüküm sürecekler.”

Ning merakına yenik düştü. “Katliam Kilisesi'ndeki on altı Yıldızkralı'nın hepsi hükümdar seviyesinde mi?”

“Yok artık. Tabii ki hayır!” İmparator Gonateş başını iki yana salladı. “Sadece çok güçlü olan Ebediyet İmparatorları’na bu unvan verilir. Hepsi hükümdar olsaydı ‘Yıldızkralı’ unvanı almak için beklemez, direkt ‘Yıldızkralı’ olurlardı! Örneğin İmparator Haylimühür; duyduğum kadarıyla kendisi Mühür Taosu’nda gerçek dışı bir seviyeye ulaşmış, ancak bir hükümdar olmaktan fazlasıyla uzak.”

“Ya da üç Kadim Yıldızkralı'nı düşün. Onlar zamanın başından beri üstün unvanlara sahip kişilerdi, zira üçü de hükümdar seviyesindedir.” dedi İmparator.

“Oh.” Ning başını salladı. Demek düşündüğü gibi, Hapların Efendisi bir hükümdar'dı.

“Hapların Efendisi gerçekten inanılmaz biridir.” İmparator Gonateş konuştu. “Efsanelere göre, Taolordu'yken bile Ebediyet İmparatorları'nı kolayca öldürebilen bir dehaymış. Ebediyet kazandıktan sonra ise hükümdarlığa ulaşmış! Lakin… mutlak diye bir şey yoktur. Efsanelere göre uzun, upuzun yıllar önce kendisi bir hükümdar değilmiş. Ebediyet İmparatoru olduktan ve yıllarca çalıştıktan sonra bu seviyeye ulaşmış.

“Öte yandan İmparator Haylimühür, dikkat çekmeyen bir figürdü ve Tao Mühürleri'ne odaklanıyordu. Şimdiyse ciddi bir güce ulaşmış durumda.” İmparator Gonateş gülümsedi. “Ebediyet İmparatoru olduktan sonra yavaş yavaş çalışarak güçlenebilir ve hükümdar seviyesine ulaşma şansını elde edebilirsin, lakin… Bunu başarmak çok zordur. Sayısız yılın geride kaldığı bu evrende, böyle bir şeyi başaran tek kişi Hapların Efendisi'dir.”

Ning şoke oldu. Parkıyı Krallığı'ndayken sadece ebediyeti kazanan ucubevari Taolordları'nın hükümdar olabileceğini duymuştu. Hapların Efendisi'nin bir istisna olduğunu hayal dahi etmiş değildi. Gelişimin gerçekten de her zaman size son şans sunan bir yol olduğu doğruydu.

………

İmparator Gonateş ve Ning ikilisi uzunca bir süre muhabbet etti; Ning yepyeni şeyler öğreniyordu.

“Evet, şimdi ana konumuza gelelim; bir yaşamkanı silahı istiyordun, değil mi?” İmparator Gonateş Ning'e baktı, ardından güldü. “O zaman işimiz basit. İlk defa tanıştığımız için hediye olarak sana bir tane yaşamkanı silahı üreteceğim.”

“Mükemmel.” Ning keyiflendi.

Yeni üretilen yaşamkanı silahları arasında da farklar olduğunu biliyordu. Bazıları çok ağır olup sadece Gökkıran duruşu gibi şiddetli sanatlara uygun tasarlanmış olabilirdi. Bazıları ise Kan Damlası duruşu ve Gölgesiz duruşuna uyabilirdi, lakin tabii yaşamkanı kılıçları sürekli gelişebilen silahlardı. Silah ilk başta uygun görünmese de, geçen zamanla birlikte efendisine daha uyumlu bir hale gelecekti!

En başından beri efendisine uygun olan bir yaşamkanı silahı gayet tabii daha hızlı güçlenebilirdi. Koskoca evrenin bir numaralı yapı üstadının onun için özel olarak bir yaşamkanı silahı üretecek olması… Gerçekten de nadir bir fırsattı.

“İmparator, lütfen izleyin.” Ning kılıç sanatlarını sergilemeye başladı. “Kılıç Tao’m beş farklı Üstün Tao'dan oluşuyor.”

Ning kılıç sanatlarını sergilemeye başlayınca, İmparator Gonateş şoke olmadan edemedi.

“Ne… Bir de üstüne hepsini mükemmel şekilde birleştirdin, öyle mi? Kılıç Taosu’nun her yönünü kapsıyor!” İmparator Gonateş, Ning'e baktı. Eğer bu çocuk ilerlemeye ve gelişmeye devam ederse, sadece güçlü bir Taolordu değil, en güçlü ucubevari Taolordları'ndan biri olacak. Muhtemelen kılıcının tek bir hamlesiyle zayıf Ebediyet İmparatorları'nı öldürebilecek.

“İmparator.” Kılıç sanatlarını sergilemeyi bitiren Ning, İmparator Gonateş'e baktı.

“Hmm…” İmparator Gonateş çenesini ovdu. “Yaşamkanı silahının her konuda mükemmeliyete erişmesi gerekiyor. Kolay olmayacak ve çok malzeme gerektirecek.”

Sıradan bir kılıç gelişimcisi için bir yaşamkanı kılıcı yapmaya kalksaydı, sadece on milyon küp Kaos Nektarı kadar masraf yapması yeterli olurdu ve markette sattığında muhtemelen fiyat yirmi otuz milyon civarına çıkardı; ancak Karakuzey'in Kılıç Taosu bütün kılıç sanatlarını kapsayan ve gerçek mükemmelliği arayan bir Tao'ydu. Muhtemelen sadece malzemeler bile otuz milyon küp Kaos Nektarı edecekti!

“Haha. Pekâlâ, madem söz verdim, sana bir tane yapacağım.” İmparator Gonateş güldü. “Bir silah yaptım diye batacak değilim ya…”

“İmparator.” dedi aniden Ning. “Bu küçüğünüzün sizden… Aşırıya kaçan bir isteği olacak.”

“Aşırıya kaçan mı?” İmparator Gonateş güldü. “Utanmana gerek yok. Konuş bakalım.” Daha demin otuz milyon küp Kaos Nektarı ederindeki malzemeleri kullanarak bedavaya bir kılıç yapacağına söz vermişti. O esnada kendini epey yüce gönüllü ve cömert hissediyordu.

“Bu küçüğünüzün kılıç sanatlarını gördünüz. Dürüst olmak gerekirse… Altı yaşam kanı kılıcım olsaydı, buna hayır demezdi. Böylece gücüm kat be kat artardı.” Ning alelacele konuştu. “Lakin tabii, bu küçüğünüz ona altı kılıcı da hediye etmenizi istemeyecek… İhtiyaç duyduğunuz bir şey varsa bana söyleyin, elimden geleni yaparım. Yanımda bazı değerli hazineler ve biraz Kaos Nektarı da var. Sizi kesinkes zarara uğratmayacağım.”

Ning gerçekten de altı yaşamkanı silahı elde etmek istiyordu. Ne pahasına olursa olsun altı tane istiyordu. İmparator Gonateş'in ona karşı takındığı tavırlara bakılırsa, muhtemelen adam altı kılıcı da normal fiyatın altına verebilirdi. Mantıken Ning bu kılıçları almak için yeterli hazineye sahip olmalıydı.

“ALTI MI?!” İmparator Gonateş'in gözleri fıldır fıldır açıldı. “Altı yaşamkanı silahı mı? Gerçekten de biraz aşırıya kaçtın!”

….