Bölüm 951: Evren Hazinesi

Ji Ning ve diğer üçlü geriliyordu. Bu yolculuğun asıl amacı Kökateş Parkıyı'yla birlikte Hasyuva Bölgesi’ndeki maceralara atılmaktı. Yolculuk bu Parkıyı imparatorluk üyesinin Yaratılış Toprakları'na girememesiyle birlikte sonlanmayacaktı, değil mi? İşte bu gerçekten komik olurdu.

 “Hm.” Ning üç takipçiye döndü. Kaos Ölümsüzü Sırtboğaz, Dünya Tanrıçası Kurtsema ve Ateşperisi Su Youji gayet rahat görünüyorlardı. En rahatları ise Sırtboğaz'dı; kendisi Ning ve diğerlerine doğru gülümseyerek bile bakmıştı. Kurtsema ve Su Youji, iki kadın, yüzlerinde pek de hoş olmayan ifadeler taşıyorlardı ve vücutları hafiften titriyordu. Yine de buna dayanabilecekmiş gibi görünüyorlardı.

Uzunca bir süre geçti.

Güç ağı dünyanın her bir karışını kaplamaya devam ediyor ama artık onlara saldırmıyordu.

“Sonunda…” Kökateş Parkıyı rahat bir nefes çekti ve Dünya Tanrıçası Kurtsema ile Su Youji ikilisi rahatladı.

“Utanç vericiydi. Neredeyse bitiyordum.” Kökateş Parkıyı gülümsedi ve başını iki yana salladı. Doğduğunda Dünya Tanrısı seviyesinde bir güce sahipti ve hayatının erken aşamalarında hep tek başına yaşamıştı. Hatta doğduktan kısa bir süre sonra yüce hükümdar tarafından kaçırılmıştı. Dolayısıyla ruhu ve iradesi diğer dörtlüye kıyasla daha zayıftı. Buraya kadar hayatta kalabilmesinin tek nedeni sahip olduğu olağanüstü doğuştan yeteneklerdi.

Irkının her bir üyesi olağanüstü özelliklerle doğuyordu. Ruhu bir Taolordu'nunki kadar güçlüydü ve irade konusunda Ning ile diğerlerinden zayıf olsa da bu imtihanı başarıyla geçmişti.

“Sekizimiz de girebileceğiz. Kutlamaya değer bir hadise.” Prens Uluneşe gülümsedi.

“Fena değil.” Ning, Su Youji'ye baktı ve ona övgü dolu birkaç söz söyledi.

“Efendim, son yıllarda ustam Yüce Feixian'ın tekniklerine çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum. İrade ve zihinsel güç konularında epey ilerledim. Aksi takdirde bu imtihandan sağ çıkamazdım.” Su Youji zihinsel yoldan gönderdi.

Ning başını salladı. Su Youji cazibe ve kontrolü seçmişti. Bu yol kişinin güçlü bir zihne sahip olmasını gerektiren bir yoldu.

……

Uçan araç, Yaratılış Toprakları'nın derinliklerine ilerliyordu.

Karşılarında boyutlarını kelimelere sığdıramayacağınız bir dünya vardı. Trilyonlarca kilometreye kadar uzadıkça uzuyor ve adeta hiç son bulmuyordu.

“Ne büyük ama.” Su Youji hayranlıkla iç çekti.

“Koca evreni doğuran bir yere bakıyoruz.” Ning de etrafını süzdü. Karşısında duran dünyanın belirli noktalarında gittikçe güçlenen bir takım inanılmaz auraların yattığını sezebiliyordu.

“Çabuk, şuraya bakın!” Prens Uluneşe mesafeye döndü.

“Eh? Ning ve diğerleri adamın gösterdiği yöne baktılar; orada altından bir halının üstünde oturan güçlü mü güçlü bir üstat vardı. Alnında tek bir boynuz olup koyu kızıl pullarla kaplıydı ve altından halıda da çok sayıda lezzet, şarap bulunuyordu. Adam etrafını izlerken bir yandan da yemek yiyor ve şarap içiyordu.

“Selam, çocuklar!” Boynuzlu üstat, Ning'in grubunu gördü ve hemen seslenerek onlara doğru uçmaya başladı.

Ning'in grubu adamdan çekinmiyordu; zira burada mücadelenin yasak olduğunu biliyorlardı. En yüce büyük güçlerin çoğu öğrencisi buradaydı! Hasyuva'nın başka noktalarında kendi akranlarına rastlamaları zor olabilirdi, lakin bunun asıl sebebi büyük çoğunluğun Yaratılış Toprakları'nda olmasıydı. Burada yaşayan çok sayıda Taolordu vardı!

Sonuç olarak, Yaratılış Toprakları'nda epey Taolordu ve Dünya Seviye gelişimci bulunuyordu. Eğer mücadeleyi yasaklayan bir kanun olmasaydı, Dünya Seviye gelişimcilerin büyük bir kısmı çoktan öldürülmüş olurdu.

“Yeni misiniz?” Boynuzlu üstat keyifle sırıtarak uçan araca indi.

“Selamlar, üstat.” Ning ve diğerleri saygıyla eğildi.

“Dünya Seviyesi’nde olmanıza rağmen Yaratılış Toprakları'na girebildiniz demek? Hiç de fena değil!” Boynuzlu üstat sırıtarak onları övdü. “Ben buraya yalnızca Taolordu olduktan sonra girebildim. Hadi, hadi! Bana en iyi şarabınızı ve yiyeceklerinizi sunun. Tadına bakalım! Buna karşılık olarak bendeniz Yunakyarasa, sizlere buraya dair birtakım kuralları ve sırları açıklayayım!”

“Lütfen buyurun, üstat.”

“Lütfen.”

Ning ve diğerleri hemen yiyecek ve şarap çıkardılar.

“Fena değil. Glug, glug. Hey, bu şarap da iyiymiş. Biraz daha alabilir miyim?” Boynuzlu üstat sadece yemiyor ve içmiyor, aynı zamanda hiç utanmadan birazını da istifliyordu.

Boynuzlu üstat geğirdi, ardından keyifle konuştu. “Merak etmeyin, bütün yiyeceğinizi karşılığında bir şey vermeden tüketecek değilim. Yaratılış Toprakları devasadır. Öyle kafanıza göre rastgele gezerseniz canınızdan olabilirsiniz.”

Ning ve diğerleri dikkatle dinliyor, uslu ve masum bir tavır sergiliyorlardı.

“Yaratılış Toprakları'nı genel bağlamda iki ana bölgeye ayırabiliriz: ‘Dış Kısımlar’ ve ‘İç Kısımlar'. ‘İç Kısımlar'ın asıl ismi Has Kısımlar'dır ve içinde koca evrenin merkezini, kadim özlerini barındırır. Aynı zamanda Has Kısımlar'da çok sayıda kadim güçlerin cesetleri de vardır. Bu bölge, evrenin en önemli bölgesidir.” Boynuzlu üstat rahattı. “Her gelişimci Yaratılış Toprakları'ndaki Has Kısımlar'a girme hayaliyle yaşar. Has Kısımlar tam ortadadır ve onu görür görmez hemen ne olduğunu anlayacaksınız.” Glug, glug, glug. Şaraptan ağız dolusu yudumlar aldı.

Ning ve diğerleri başlarını salladılar. Aslında, bütün bunları zaten biliyorlardı! Moksha hepsini anlatmıştı.

“Yaratılış Toprakları'na girebilen her Dünya Seviye gelişimciye bir deha gözüyle bakılır.” Boynuzlu üstat konuştu. “Lakin belki de bu figürler arasında, yüz kişiden yalnızca biri İç Kısımlar'a girmeyi başarabilir!”

Ning ve diğerleri şoke oldu. Yüz kişiden yalnızca biri mi? İlk defa böyle bir şey duyuyorlardı. Genelde, buraya girebilen Dünya Seviye gelişimciler istedikleri zaman Taolordu olabilecek figürlerdi! Kim bu figürlerin İç Kısımlar'a girişte bu kadar zorlanacağını düşünebilirdi ki?

“Ama Dış Kısımlar da fena değildir. Dış Kısımlar evrenin oluştuğu zamanlarda ortaya çıkmıştır ve içinde çok sayıda gizemli bölgeyle birlikte saklı servetleri de barındırır.” Boynuzlu üstat konuştu. “Ben burada, Dış Kısımlar'da kalıyorum. Ancak ne yazık ki… Her yüz Dünya Seviye gelişimciden sadece bir tanesi İç Kısımlar'a girebiliyor olsa da, mesele bizim gibi Taolordları için daha da beter. Belki de on bin Taolordu'ndan biri bile İç Kısımlar'a giremeyebilir!”

“Dış Kısımlar hazinelerle doludur, ancak İç Kısımlar inanılması güç bir yerdir. Neredeyse bütün Ebediyet İmparatorları hazine arama maksadıyla oraya girer.” Aniden boynuzlu üstadın gözlerinde gizemli bir ifade belirdi. “Duydunuz mu? Katliam Kilisesi'nin efendisi bir Ebediyet İmparatoru olduktan kısa bir süre sonra İç Kısımlar'a girmiş… Ardından, bir nedenden ötürü dehşetengiz bir güce, koca evreni birleştirebilecek ve bütün büyük güçlere boyun eğdirebilecek bir heybete kavuşmuş.”

“Oh?” Ning ve diğerleri gitgide meraklanıyordu.

Neredeyse bütün Ebediyet İmparatorları İç Kısımlar'a mı giriyordu? Katliam Kilisesi'nin efendisine koskoca evreni birleştirebilecek kadar korkunç bir gücü veren yer Has Kısımlar mıydı?

“Herkes Has Kısımlar'ın sonsuz olasılıklarla dolu olduğunu söyler. Daha kısa bir süre önce, üç kaos döngüsü önce bir Taolordu, Has Kısımlar'da bir Evren Hazinesi buldu.” Boynuzlu üstat gizemli bir ses tonuyla konuştu.

“Evren hazinesi mi?” Saltrüzgar ve Kökateş ikilisi şoke oldu. Uluneşe ve Ning ise karmaşık ifadelere sahiplerdi.

Evren Hazinesi de neyin nesiydi?

Bu ifadeleri gören boynuzlu üstat sırıttı. “Görünüşe göre, aranızdan bazıları bu kavramdan haberdar değil. Aslında ben de bu hazineleri Yaratılış Toprakları'na girdikten sonra öğrendim. Ebediyet Hazineleri güçlüdür, ancak onların üstünde… Evren Hazineleri olarak bilinen efsanevi güce sahip bir hazine türü bulunur. Genelde onlara Üstün Hazineler de derler. Ebediyet İmparatorları'nın bile elde etmek için varını yoğunu ortaya koyacağı kadim eserlerdir. İnanılmaz derecede güçlü ve gizemli oldukları söylenir.”

“Ancak ne yazık ki…” Boynuzlu üstat başını iki yana salladı. “Evren hazineleri gerçek üstünlüğe erişmiş hazinelerdir; onları güç kullanarak bağlayamazsınız! Bir Evren Hazinesi’ni bağlamanın tek yolu hazinenin onayını kazanmaktır.”

Ning, Uluneşe ve diğerleri biraz şoke olmuşlardı.

O esnada Kalp Efendisi Saltrüzgar diğerlerine zihinsel bir mesaj gönderdi. “Karakuzey, Uluneşe, Ateşhürya… Evren Hazineleri akla hayale sığmayacak güçler taşıyan efsanevi şeylerdir. Üstün hazinelerdir ve inanılmaz derecede nadir oldukları için değerleri olağanüstüdür. Ebediyet İmparatorları bile böyle bir hazineyi elde etmek için yalvarmaya razıdır! Bu tarz hazineleri arayamaz, sadece onlara rast gelmeyi umabilirsin. Doğru ya… Karakuzey, aslına bakarsan Kılıç Sarayı'nda ‘Kılıçkırığı’ adlı bir Evren Hazinesi var.”

“Kılıçkırığı mı?” Ning şoke oldu. Şimdi hatırlıyordu; Kılıç Sarayı'na ilk girişinde, Hazine Vadisi'nde fiyat etiketi olmayan ve hatta yanına bile yaklaşamadığı kırık bir kılıç vardı.

Ning hala daha Hazine Vadisi'nin görevlilerine bu kılıcı sorduğunu hatırlıyordu. Kılıçbeş ve Kılıçaltı'nın ona verdiği cevap netti; kaderinizde bir olmak yokmuş tarzında bir cümle kullanılmıştı ve hatta Kılıç Sarayı'nın önceki iki Saray Efendisi bile bu kılıcın onayını alamamıştı. Kılıçkırığı'nın asıl sahibi öldükten sonra kendisi sessizliğe bürünmüş ve kimseye yanıt vermemişti.

“Demek o kırık kılıç aslında bir Evren Hazinesi’ydi. İki Saray Efendisi'ne bile onay vermemesine şaşırmamalı.” Ning mırıldandı.

“Üstat, Has Kısımlar'da Evren Hazineleri var mı?” Saltrüzgar sormadan edemedi.

“Var.” Ama boynuzlu üstat başını iki yana salladı. “Tarih kitaplarına göre, geride kalan sayısız yılda onları bulan büyük güçlere onay veren sekiz Evren Hazinesi vardır ve bunlar, efendilerini Yaratılış Toprakları'ndan başka yerlere kadar takip etmeye razı gelmiştir! Söylentilere göre, Has Kısımlar'da başka Evren Hazineleri de uyumaktadır ama dürüst olmak gerekirse… Evren Hazineleri’nin pek önemi yok. İnsanları asıl çılgına çeviren şey Katliam Kilisesi'nin efendisinin kazandığı muazzam gücün ardında yatan sır… Lakin tabii, bunlar evrenimizin en yüce gelişimcilerini ilgilendiren meseleler. Sizin gibi Dünya Seviye gelişimcilerin bu olaylara fazla takılmaması lazım. Henüz yaşananlara müdahale edebilecek güçte değilsiniz.

“Yine de, Has Kısımlar gerçekten de gizemli bir yerdir. Daha önce bizzat girmedim ve sanıyorum ki sizden de oraya girebilen kimse çıkmayacak.” Boynuzlu üstat konuştu.

…….