Bölüm 949: Sekiz Kişilik Grup

Saklı Ölümsüz Diyarı'nı terk ettikten sonra Ji Ning ve ekibi üç yüz yıllık bir kaçış süreci yaşadılar. Bu sürecin ardından, kendilerini nihayetinde yeterince uzaklaştıklarına ikna ettiklerinde ganimetleri bölüşmeye başladılar.

Bir uçan araç tembel tembel Hasyuva'nın boşluğunda süzülüp gidiyordu. Ning ve diğerleri araçta oturuyor, ganimetlere bakıyorlardı.

“Öldürdüğümüz zayıf Taolordu'nda meğerse epey hazine varmış; iki Prizmatik Ağıryaprak Çiçeği bile buldum. Topladığımız birini de araya katarsak, çiçekten üç taneye sahibiz! Ayrıca adamda bir Hasyuva Madalyonu ve başka hazineler de var…” Kalp Efendisi Saltrüzgar çok sayıda hazineyi güverteye diziyordu.

“Epey fazla.”

“Ahahah! Zayıftı ama çok sayıda hazineye sahip çıktı.” Ning ve diğerleri için bu durum keyifli bir sürprizdi. Asıl fark etmedikleri şey ise kambur, yeşil cübbeli Taolordu'nun bütün o ağır işlerden, işkencelerden ve çiçek bakımından sorumlu şahıs olduğuydu. Prizmatik Ağıryaprak Çiçeği'nin ekim ve bakım işleri aslında zorlu bir dizi aşamayı içeriyordu. Ayrıca bir çiçek yetişkinliğe eriştiğinde onu toplayan kişi de kambur adamdı. Topladığı çiçekler geçici bir süreliğine üstünde kalsa da, grup Saklı Ölümsüz Diyarı'ndan çıktığında adam eğer ölmeseydi o çiçekleri siyah cübbeli Taolordu'na verecekti.

“Nasıl bölüşüyoruz?” Kökateş Parkıyı hemen sordu.

“Sen Parkıyı İmparatorluk Üyeleri'nin saygıdeğer bir bireyisin. Ne diye bizim gibi halktan sıradan insanların hazinelerine karışıyorsun?” Ateşhürya hemen dalga geçti.

“Şuna ne diyorsunuz? Üç çiçeği hazinelerin üç ‘payı’ olarak sayalım; Hasyuva Madalyonu bir pay ve diğer hazineler de beşinci pay olsun. Herkes bir pay alacak ve isteyen istediğini söyleyecek.” Kalp Efendisi Saltrüzgar önerdi.

Ning ve diğerleri başlarını salladılar.

Kambur Taolordu'nda gerçekten de oldukça fazla hazine vardı ve içinde biraz da olsa Karauzay Ateştaşı bulunduran bir koleksiyon söz konusuydu. Ateştaşları'nın sayısı fazla değildi, ancak yine de ederleri bir milyon küp kaos nektarına yakındı.

“Hasyuva Madalyonu’nu istiyorum.” Prens Uluneşe ilk konuşan kişi oldu.

“Ben…” Ning de onunla aynı anda söze girdi, ardından duraksadı; biraz şaşkındı. O da bir Hasyuva Madalyonu istiyordu! Su Youji Yüce Feixian'ın mirasını ilk aldığında bir usta seviye Kaos Ölümsüzü'ydü. Yüce Feixian kendi zamanında olağanüstü derecede güçlü olan Taolordları'ndan biriydi ve mirası Youji'ye bir hayli uyuyordu. Sonuç olarak kadının gücü bir üstün Kaos Ölümsüzü'nünkine ulaşmıştı. Hasyuva Bölgesi’ndeki böyle bir fırsatı kaçırmamalıydı!

Bir Hasyuva Madalyonu alabilirse beşliye eşlik edebilirdi. Biraz daha güçlenebilir ve böylece tek başına Samsara Taolordu seviyesine geçiş yapabilirdi! Yüce Feixian'ın sırlarını bilen bir Samsara Taolordu gerçekten muazzam bir yardımcı olarak iş görebilirdi ve Su Youji zaten yetenekli bir kadındı.

Atasal Ölümsüz olmak için sadece ve sadece kendi tekniklerine bel bağlamış olan Su Youji, Dünya Seviyesi’ne ulaşmak adına tek bir adım atması gereken o dönemde Ning ile tanışmış ve Daimtanrı malikanesine yapılan yolculukta nihayet o adımı atmayı başarmıştı! Gerçekten de inanılma bir hızda ilerliyordu. Ning'le kıyaslanamazdı, ancak yine de dikkat çeken bir figürdü. Ning doğal olarak bu kadına daha fazla zaman ve yardım ayırmak istiyordu.

“Kardeşim Karakuzey, sen de mi istiyordun?” Prens Uluneşe şaşırdı.

“Cidden bize yardım eden cömert kardeşlerimizsiniz. Bu madalyonların tanesine yaklaşık bir milyon küp değer biçtik.” Ateşhürya gülümseyerek bir Prizmatik Ağıryaprak Çiçeği aldı. “Ben bu ufak, güzelim çiçeği seçiyorum.”

“Takipçim olmadığı için ben de çiçeklerden birini alacağım.” Kökateş Parkıyı da bir çiçek seçti.

“Karakuzey, sen de Hasyuva Madalyonu istiyorsan çözüm basit. Bana ganimetlerden alacağın payı verirsen ben de sana madalyonlarımdan birini verebilirim.” Saltrüzgar gülümsedi. “Öldürdüğüm siyah cübbeli Taolordu'nda meğerse iki madalyon varmış.”

Siyah cübbeli Taolordu'nun kendine ait bir madalyonu vardı ve birini de depo tipi hazinesinde bulunduruyordu.

“Tamamdır.” Ning başını salladı. “Teşekkürler.”

“Teşekküre gerek yok. Bedavaya vermiyorum ki. Satın alıyorsun.” Saltrüzgar konuştu. “Birkaç takipçim var, ancak zaman harcamaya değecek tek bir kişiye sahibim.”

Ning, Saltrüzgar ve Uluneşe üçlüsünün takipçileri vardı. Ateşhürya'nın da takipçileri vardı, ancak hiçbirinin gelecek potansiyeline sahip olmadığını düşündüğü için onlara pek ilgi göstermiyordu. Kökateş Parkıyı ise… Parkıyı Krallığı'na getirilmeden önce yalnız bir gezgindi. Krallıkta bile takipçisi olmayan yalnız bir figürdü.

……..

Ganimet dağıtımı yapıldıktan sonra Ning'in grubu bir kez daha yola koyuldu.

Ning'in malikane dünyasında. Su Youji ve Dünya Tanrısı Hapazizi, diğer Dünya Seviye gelişimcilerle birlikte pratik yapıyorlardı.

Vhoosh. Aniden Su Youji'nin arkasında güzeller güzeli bir çift ateşten kanat belirdi. Kadının gözlerinden ışıklar parladı ve önünde duran kaslı Dünya Tanrısı afalladı. Adamın yüzünde debelendiğini gösteren bir ifade vardı ve kendine gelmesi hiç de kısa sürmemişti.

“Ateşperisi'nin cazibe üstündeki yetenekleri gün geçtikçe etkileyici bir hale bürünüyor. Bendeniz Qiyang, size hayranım.” Kaslı Dünya Tanrısı övgü dolu sözler sarf etti.

“O kadar uzun bir süre boyunca afallamış kaldın ki, isteseydi seni yüz kere öldürebilirdi.”

“Ateşperisi gerçekten inanılmaz.”

Bunlar Ning'in Zarifmavi Tarikatı'nın yan oluşumundan aldığı Dünya Seviye gelişimcilerdi. Ateşperisi Su Youji'nin Yüce Feixian'a ait olan mirası aldığını biliyorlardı ve o günden beri kadın gitgide cezbedici bir hale geliyordu. Doğal olarak yaydığı cazibe o kadar dikkat çekiciydi ki bazı zayıf Dünya Seviye gelişimcileri ister istemez ona kapılıyorlardı. Güçlüler bile onu gördüklerinde bir süre kendilerine gelemiyorlardı.

Anlaşılmalıdır ki bir ölüm kalım mücadelesinde yaşayacağınız ufacık bir boşluk bile ölümünüze sebep olabilirdi.

Ning'in kontrolündeki diğer üstün Dünya Seviye gelişimcilerden biri bile Su Youji'nin dengi değildi. İşte güçlü bir miras bu denli bir fark yaratabiliyordu! Tabii bu durum aynı zamanda Su Youji'nin takip ettiği Tao ile Yüce Feixian'ın Taosu arasındaki uyum sayesinde de gelişen bir durumdu.

 Çekici cazibesi nedeniyle bütün Dünya Seviye gelişimciler kadının etrafına üşüşmeden edemiyorlardı. Hatta bazıları onunla günü birinde Tao eşi olmayı bile hayal ediyordu. Ancak ne yazık ki Su Youji onlara ilgi duymuyordu.

“Youji.” Aniden bir ses duyuldu.

“Efendim.” Başını çevirerek dönüp bakan ve mesafede beliren beyaz cübbeli Ning'i gören Su Youji'nin yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. Gördüğü şey Ning'in ilahi yansımalarından biriydi.

“Efendim.” Diğer Dünya Seviye gelişimciler de korku dolu ifadeleriyle saygıyla seslendiler. Ning'in saldırılarını tecrübe etmiş bu figürler, karşılarında duran genç adamın onlardan bambaşka bir dünyaya ait olduğunu biliyorlardı.

“Benimle gel.” Ning talimat verdi.

“Anlaşıldı.” Ateşperisi hemen Ning'in yanına geçti ve onu takip etmeye başladı. Çok geçmeden ikili, bir dizi ağacın yanından geçiyordu.

“Büyük bir fırsat ayağına kadar geldi.” Ning, Su Youji'ye bakarak konuştu. “Kullanabilirsen… Samsara Taolordu olmana bile imkân sağlayabilir.”

“Samsara Taolordu mu?” Su Youji şoke oldu. Cazibe, illüzyon ve kontrol sanatlarında hızla ilerliyor olsa da bir Taolordu olmaya hiç de yakın değildi.

“Bu fırsat sadece umabileceğimiz, fakat bel bağlayamayacağımız bir fırsattır.” Ning elini sallayarak koyu kızıl yuvarlak bir disk çıkardı. “Bu gördüğün şey bir Hasyuva Madalyonu. Bağla ve yanında taşı. Yanına almazsan malikane dünyasından çıkamazsın. Bunu deneyecek olursan, Hasyuva Bölgesi’nin gücü tarafından anında katledilirsin.”

“Hasyuva Madalyonu mu?” Su Youji'nin aklı karışmış olsa da kadın, Ning'e mutlak bir sadakat besliyordu. Uslu uslu madalyonu bağladı ve yanına aldı.

Ne denli muazzam bir fırsatla karşı karşıya olduğunu bilmiyordu.

Alternatif evrende yahut diğer evrende yaşayan en yetenekli dehalar, istedikleri zaman Taolordu olabilecek dehalar, günün birinde bu madalyona sahip olma hayaliyle yaşıyordu. Tabii Hasyuva'yı bilmeyenlerin dışında…

“Tamamdır. Şimdi dışarı çıkacağız.” Ning talimat verdi

………

Ning'in beş kişilik grubu aniden sekiz kişiye çıkmıştı! Ji Ning, Uluneşe ve Saltrüzgar üçlüsünün çıkardığı birer takipçi de artık grubun parçasıydı. Bunlar Ateşperisi Su Youji, Dünya Tanrıçası Kurtsema ve Kaos Ölümsüzü Sırtboğaz idi.

 Dünya Tanrıçası Kurtsema Prens Uluneşe'nin takipçilerinden biriydi. Taoist ismi Kurtsema olsa da kendisi aslen soğuk, kasvetli ve ölüm aurasıyla kaplı güzeller güzeli bir kadındı.

Kaos Ölümsüzü Sırtboğaz, Saltrüzgar'ın takipçisiydi ve küçük bir çocuğa benziyordu.

Dünya Tanrıçası Kurtsema ve Kaos Ölümsüzü Sırtboğaz Tao'ya dair inanılmaz öngörülere sahiplerdi. İkisi de istedikleri an Taolordu seviyesine geçebilirlerdi ve On İki Saray'ın resmi üyeleriydi! Kendi pagodaları tarafından onay almamış olsalar da olağanüstü birer figür oldukları şüphe götürmezdi.

Su Youji grubun en zayıf halkasıydı, ancak o da Ning gibi kısa bir süredir eğitim yapıyordu. Ayrıca Yüce Feixian'ın kişisel öğrencisiydi ve potansiyeli muazzamdı.

Yeni gelen üçlünün ekibe katılmaları, kendi evrenlerine dair hiçbir şey söylemeyecekleriyle ilgili yemini ettikten sonra resmiyet kazandı.

……

Miratkar Resmi'ndeki malikane dünyasında…

Ning'in ilahi gücüyle yarattığı yansıması bu dünyaya indi, ardından kaslı goleme dönüp baktı.

Golem, ateşli gözleriyle Ning'e baktığı sırada hırladı. “Efendimi öldürdün mü?”

Siyah cübbeli Taolordu, golemin efendisiydi. Taolordu ölür ölmez golem özgürlüğünü kazanmıştı. Doğal olarak bunun ne anlama geldiğini biliyordu.

“Evet.” Ning başını salladı. “Şimdi… Boyun eğmeye razı mısın?”

Devasa golem dişlerini sıktı, diz çöktü ve saygıyla konuştu. “Moksha size saygılarını sunuyor, efendim. Lütfen zihnimi boşaltmayın.”

Daha önceleri boyun eğmek istememesinin asıl sebebi efendisinin, yani siyah cübbeli Taolordu'nun bu Dünya Seviye gelişimci grubu katledeceğini düşünmesiydi. Şimdiyse gerçek efendisi yitip gitmişti ve önünde duran bu beyaz cübbeli genç gelecekte kolayca bir Taolordu olabilecek olağanüstü bir dehaydı. Zaten zamanı geldiğinde genç adam Taolordu enerjisiyle onu zorla bağlayabilecekti. Hatta Ning sinirlenirse golemin hafızasını bile silebilirdi.

Zekaya ve bilinci sahip olan hiçbir varlık hafızasını yitirmek istemezdi.

“Tamam.” Ning gülümsedi. İşte öylece, genç adam Üçüncü Adımın Taolordları'na denk bir golemin sahibi oluvermişti.

……..