Bölüm 929: Alternatif Evrene Giriş

avatar
3852 28

Desolate Era - Bölüm 929: Alternatif Evrene Giriş



Bölüm 929: Alternatif Evrene Giriş

 

Gri insanımsı heykel ilk olarak sarayın önündeki uzay zaman transfer formasyonunda birkaç ayarlama yaptı, ardından formasyonu aktif etti.

 

Ji Ning, Saltrüzgar, Ateşhürya, Uluneşe ve Kökateş etraflarındaki uzay zamanın değiştiğini hissedebiliyorlardı. Çok geçmeden her şey sessizliğe büründü.

 

“Eh?” Ning ve diğerleri etraflarına bakıyorlardı.

 

Boş uzayda süzülen devasa bir dağın zirvesindeydiler. Dağın zirvesinde kar beyazı cübbelere bürünmüş, alnında altı kıvrık boynuz bulunan beyaz sakallı yaşlı bir adam duruyordu. Ning ve diğerleri yüce hükümdarın gerçek formunu daha önce gördükleri için bu yaşlı adamın hükümdar ile aynı auraya sahip olduğunu hemencecik anladılar. Saygıyla eğildiler. “Hükümdar.”

 

“Burası sizlere bahsettiğim uzaylar arası kanaldır.” Beyaz sakallı yaşlı adam dağın orta yerine işaret etti. İlk bakışta sıradan görünüyordu, ancak yakından bakıldığında ortamdaki hafif, konsantre bir şekilde dağılan uzay zaman dalgalanmaları hissedilebiliyordu. Uzaylar arası kanal onlar içerideyken çökecek olursa, muhtemelen hepsi can verecekti.

 

“Alternatif evrene girdiğinizde ‘gerçekruh kuleleri’ ve ‘kalp lambaları’ gibi hazineler bile işlevsiz kalacaktır; yani hayatta olup olmadığınızı bilemeyeceğiz.” Beyaz sakallı üstat konuştu. “Sonuçta, burada birbirinden tamamen ayrı iki evrenden bahsediyoruz. Lakin eğer bir çeşit klon tekniğinde çalışıyorsanız, o halde bu evrende bir klonunuzu bırakabilirsiniz. Diğer klonlar yok olsa bile buradaki klon hepsini yeniden oluşturabilir. Böylece hayatta olup olmadığınızı da anlayabiliriz.”

 

“Pekâlâ.” Ning ve diğerleri başlarını salladılar.

 

Kalp lambaları ve gerçekruh kuleleri kişinin direkt gerçekruhuna odaklıydı. En tehlikeli bölgelerde bile gerçekruhunuzu hissedebilen hazinelerdi. Ancak ne yazık ki alternatif evrende işlevsiz kalıyorlardı.

 

Yaşam tabletleri ise bir gelişimcinin hayatta olup olmadığını belirlemeye yarayan en temel ve basit hazineler arasındaydı. Çoğu özel bölge bu hazinelerin etkisini kolayca kapı dışarı edebiliyordu. Hatta yeterince uzun bir mesafe bile yaşam tabletlerini kullanışsız kılabilirdi.

 

“Alternatif evrene yapacağınız bu yolculukta size kimse destek olamayacak. Her şey sizin ellerinizde.” Beyaz sakallı üstat konuştu. “Gidin. Kanala girdiğinizde ilerlemeyi ve akışı takip etmeyi unutmayın.”

 

“Anlaşıldı.” Ning ve diğer dörtlü onayladı. Hepsi sıradan, konsantre bir halde duran uzay zaman dalgalanmalarına yöneldi. Beşli, dalgalanmalara yaklaştıkça güçlü bir uzay zaman girdabına da çekilmeye başlamıştı.

 

 Uzaylar arası kanalda yapılacak olan yolculuk oldukça sakin ve huzurlu başladı; lakin çok geçmeden Ning ve diğerleri etraflarındaki uzay zamanın ne denli çarpıklaştığını ve eski evren kanunlarındaki bükülmeleri hissetmeye başladılar. Acınası bir histi; gerçekruhları bile daralmış ve adeta kaskatı kesilmişti.

 

“Hızlanalım.” diye hırladı Prens Uluneşe.

 

“İleri!” Ning aceleciydi.

 

Yaşadıkları mide bulandırıcı hissiyatı bastırarak hızlandılar. Önlerinde uzay zaman girdaplarının yüzük şeklindeki formuyla oluşturduğu karanlık bir tünel vardı. Karanlık tünelin sonu görünmüyordu ve iki evrenin de kanunları bu tünelde işliyordu. Neyse ki Ning ve diğerleri henüz Taolordu seviyesine ulaşmamışlardı ve yarattıkları “rahatsızlık” fazla değildi. Eğer bir Taolordu bu uzaylar arası kanala girecek cesareti gösterseydi, muhtemelen iki evrenin farklı kanunları onu acınası bir ölüme mahkûm edecekti.

 

Vhoosh.

 

Ning ve diğerleri son hızda ilerliyorlardı.

 

“Tünel neden bu kadar uzun?”

 

“Ne kadar uzun böyle? Sanki sonu yokmuş gibi!”

 

Ning ve diğerleri iki saattir uçuyor olmalarına rağmen hala daha tünelin karanlığından çıkamamışlardı. Mideleri bulanıyordu, ancak en azından hayati bir risk altında değillerdi. Bu sıkıntılı hissiyatlara direnebiliyorlardı.

 

Kalp Efendisi Saltrüzgar zihinsel yoldan konuştu. “Hükümdar tünele girdikten sonra sürekli ilerlememizi söylemişti. Böyle uçmaya devam edelim. Er ya da geç sona ulaşacağız.”

 

“Evet.” Su Efendisi Ateşhürya başını salladı.

 

“İki evreni bağlayan uzaylar arası bir kanal. Bugün, nihayetinde böyle bir şeyi kendi gözlerimle görebildim.” Prens Uluneşe geniş bir kahkaha attı.

 

Beşli ilerlerken laflıyordu, lakin çok geçmeden konuşacak konu kalmadı ve sessizlik grubu ele geçirdi.

 

Bir gün. İki gün. Üç gün…

 

Ning kanalın bu kadar uzun olacağını hayal dahi etmemişti. Eğer normal bir uçuş olsaydı, meseleye fazla takılmazdı, ancak bu kanalda iki evrenin kanunları çarpışıyordu. Her saniye acınası bir yıl gibi geliyordu. Neden yüce hükümdar onları bu konuda uyarmamıştı? Muhtemelen, kanaldaki bu kaotik durumu grubun kalplerini ve iradelerini törpülemek için kullanmak niyetindeydi.

 

Kaşla göz arasında üç koca yıl geride kaldı.

 

“Durun bir saniye, o ne öyle?”

 

“Çıkış mı?”

 

“Sanırım öyle.”

 

Ning ve diğerleri sessizce uçarlarken aniden keyiflendiler. İleride ışık vardı ve uzaylar arası kanalın monoton karanlığına bir perde misali iniyordu. O ışık noktalarının ötesinde bir tünel yok gibiydi. Görünüşe göre gerçekten de çıkışa ulaşmışlardı.

 

“Uçmaya devam.” İlerlemekten başka çareleri yoktu.

 

Vhoosh. Vhoosh. Vhoosh. Vhoosh. Vhoosh. Beşi de karanlıktan fırladı.

 

“Burası neresi?” Süzülen bir kadim kaos bölgesindeydiler. Önlerinde devasa bir ateş topunu andıran bir kaos yıldızı bulunuyordu. Yıldızın bölgeye yakınlığı sayesinde etraf ışıltılarla aydınlanıyordu.

 

Ning ve diğerleri arkalarına döndüler; ne devasa bir uzay girdabıydı…

 

“Sanırım böyle bir uzay girdabına kimse girmeye cüret edemeyecektir.” Kalp Efendisi Saltrüzgar güldü.

 

Ning başını salladı.

 

Genç adam da Kemdiyar Bölgesi'ne gitmek için Üç Alem'in dışındaki uzay girdabını kullanmıştı. Sonsuz Diyarlar'da buna benzer bir hayli girdap vardı, ancak çoğu doğal yollarla oluştuğu için bilinmedik tehlikelerle kaplıydı. Genelde, gelişimciler böyle yerlere girerek hayatlarını riske atmıyorlardı.

 

Lakin tabii, her zaman için “Yaşlı Adam Yuan” yahut Tanrıhabisi Çürükdiken gibi kovalandıkları, kaçacak yerleri kalmadıkları için girdaplara giren figürler oluyordu.

 

“Geçecek ve hayatta kalacak kadar şanslı olsalar bile… Diğer tarafta bizzat hükümdar bekliyor.” Prens Uluneşe zihinsel yoldan gülümsedi.

 

“Hissedebiliyor musunuz, millet?” Kökateş Parkıyı gözlerini kapayarak hislerini gönderdi. “Doğruymuş. Buradaki kadim özlerden çoğu bizimkilerden farklı.”

 

Ning de yerel kadim özlere odaklanıyordu.

 

Burası kılıcın kadim özü, ateşin kadim özü, suyun kadim özü, yıldırımın kadim özü ve diğer çoğu kadim öz konusunda Sonsuz Diyarlar'a benziyordu. Bahsi geçen kadim özler içinde bulundukları evreni taşıyan devasa taş sütunlar gibiydi ve bu kadim özlerinin en dış kısımlarından yayılan dalgalanmalar gelişimciler tarafından hissedilebiliyordu. Bu konuda, işler Sonsuz Diyarlar'dakilerden farklı değildi!

 

Dolayısıyla, buradaki gelişim olgusu da benzerdi, lakin kadim özlerin iç kısımları çok farklıydı.

 

“Sonsuz Diyarlarda, kılıcın kadim özü daha geniş ve devasaydı. Bu alternatif evrende ise daha saklı ama daha vahşi gibi.” Ning düşündü.

 

 Beşi de merakla yerel kadim özlere odaklanıyordu.

 

“Yıldız haritalarımıza göre, şu anda Hasyuva Bölgesi'nden oldukça uzağız. Yola koyulalım, beyler.” Su Efendisi Ateşhürya konuştu.

 

“Evet, yola çıkma zamanı.”

 

“Bizleri uzun bir yolculuk bekliyor. Şu anda en önemli görevimiz Hasyuva Bölgesi'ne sağ salim ulaşmak.”

 

“Gidelim.”

 

Beşi de öz güvenliydi ve Hasyuva Bölgesi'ne ulaşma şansları gerçekten de yüksekti, ancak dikkatsiz olmak bir seçenek değildi. Şu anda bulundukları yer ile Hasyuva arasında gerçekten de inanılmaz bir mesafe vardı; sonuçta koskoca bir evrenin merkezi olan Hasyuva bölgesi ciddi manada büyük ve devasaydı.

 

Yıldız haritalarına göre, Ning'in grubu uzaylar arası kanaldan Hasyuva Bölgesi’ne ulaşmak için en azından 1,500 yıl harcamak zorundaydı. Bunun için üç bini aşkın bölgeyi geçeceklerdi! Dünya Seviye gelişimciler bu boyutlardaki yolculuklara çıkmaya hiç mi hiç istekli olmuyorlardı; sonuçta böyle belirsiz bir macerada ne tür tehlikelerin ortaya çıkacağını bilemezdiniz. Kim bilir, belki hepsi ölebilirdi?

 

En yakındaki uzay zaman transfer formasyonuna ulaşmaları iki ay sürdü. Buradaki uzay zaman formasyonları da Sonsuz Diyarlar'daki formasyonlarla aynıydı. Açıkça seçilebildiği üzere, iki evrenin gelişim sistemleri çok benzerdi.

 

Uçarak, ışınlanmayla yahut uzay zaman formasyonlarını kullanarak grup yüz yıl boyunca ilerledikçe ilerledi. Nihayetinde, geçmeleri gereken bir uzay zaman formasyonunun bulunduğu spesifik bir kaos gezegenine ulaştılar.

 

Gezegendeki derin vadinin içinde, Dünya Seviye gelişimcilere ait bir dizi malikane bulunuyordu.

 

Çat. Pop.

 

Göl kıyılarında bağdaş kurmuş oturan, vücudu etrafındaki bölgeye hiç zarar vermeyen ateşlerle kaplı olan bir figür vardı.

 

Svoosh.

 

Bir ışık hüzmesi ona doğru uçuyordu. Gelen kişi sırtında bir büyük balta taşıyan, etrafına ciddi bir güç aurası saçan yeşil saçlı bir Dünya Tanrısı'ydı.

 

“Beş Dünya Seviye gelişimci geldi.” Yeşil saçlı Dünya Tanrısı hırladı.

 

“Oh? Bölgemizi geçmeye cüret eden beş kişi mi? Yoksa arkalarında olağanüstü güçler mi var?” Ateşli figür sordu.

 

“Yabancı olmalılar. Daha önce onları hiç görmedim.” Yeşil saçlı Dünya Tanrısı konuştu.

 

“Görmedin mi? Mm. Etrafımızdaki on civarı bölgede yaşayan bütün Dünya Seviye gelişimcileri tanıyoruz. Yeni gelen beşliyi tanımadığımıza göre… Buraya çok uzaklardan gelmiş olmalılar.” Ateşli figür boğuk bir gülümsemeyle konuştu. “Diğer liderleri bilgilendir. Yabancıları öldürmek için hazırlık yapmaya başla. Onları biz bulduk, tam payı da biz alacağız.”

 

“Anlaşıldı.” Yeşil saçlı Dünya Tanrısı saygıyla konuştu.

 

“Şimdiye dek üç yüzü aşkın Dünya Seviye gelişimci öldürdük. Yine de… Bu kadarı yetmez. Bin kişilik kotaya yaklaşmış bile değiliz.”

 

…..

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr