Bölüm 904: Kılıç Efendisi

Kılıç Sarayı inanılmaz büyüklükteydi. Havada süzülen devasa bir adaya benziyordu ve içinde Ji Ning'i şaşkına çevirecek akılalmaz bir kılıç aurası vardı.

Kılıç Sarayı'nın dış katmanında devriye gezen çok sayıda siyah zırhlı Taolordu mevcuttu.

“Taoist dostum.” Siyah zırhlı Taolordları'ndan biri, Ning'in madalyonunu hissetti ve hemen onun yanına gelerek nezaketle konuştu. “Kılıç Sarayı'na ilk defa mı geliyorsun?”

“Evet.” Ning başını salladı.

“Benim adım Fudan. Sana yolu göstereyim, Taoist dostum.” Siyah zırhlı Taolordu yalaka denebilecek düzeyde bir nezaket gösteriyordu. Su Youji'ye baktı. Su Youji'nin Kılıç Sarayı'na üye olmadığını anlayınca ona bir şey demedi.

“Ben Karakuzey.” Ning konuştu.

“Küçük öğrenci kardeşim Karakuzey, ilk ziyaretinde bir kimlik madalyonu taşıyorsun. Yıldız Adaları'ndan mı geliyorsun?” Siyah zırhlı Taolordu yolu gösterirken sordu.

“Evet.” Ning başını salladı.

“Yıldız Adaları'ndan Kılıç Sarayı'mıza katılan yeni bir üye. Küçük öğrenci kardeşim, inanılmazsın!” Siyah zırhlı Taolordu güldü. Üçlü üç bin metre genişliğe sahip olan taştan bir yolda yürüyordu. Bu yol Kılıç Sarayı'nın ana kapılarına çıkıyordu. Devasa kapıların hemen üstünde cesur, heybetli bir eda taşıyan sözler yazılıydı: “Kılıç Sarayı”!

 Bu iki kelime, Kılıç Sarayı'nı tamamen kaplayan bir kılıç iradesi saçıyor ve irade göklere bile yükseliyordu. Sarayın etrafındaki kırık uzay zaman katmanları bile ona engel olamıyordu.

Ning şoke oldu. İki kelime öyle bir kılıç iradesi kaplıyordu ki genç adam hayatı boyunca böylesine dehşetengiz bir kaligrafi görmemişti.

“Gördüğün yazılar Kılıç Sarayı'nın ilk Saray Efendisi İmparator Yelkar tarafından bırakılmıştır.” Siyah cübbeli Taolordu konuştu. “Küçük öğrenci kardeşim Karakuzey, yeni bir saray kurmak için gereken şeyleri biliyor musun?”

“Yeni bir saray mı?” Ning'in aklı karıştı. Daha önce böyle bir şey duymamıştı.

Siyah zırhlı Taolordu açıkladı. “Uzun zaman önce, yüce Hükümdar Parkıyı Krallığı'nı kurdu ve organizasyonun Taolordları'nı yetiştirmek için dişini tırnağına taktı. O zamanlar On İki Saray yoktu. Yüce hükümdarın sözlerine göre, kişi kendine has yeni bir saray kurmak için bir Ebediyet İmparatoru'na denk olmalıydı.”

Siyah zırhlı Taolordu ekledi. “İmparator Yelkar Parkıyı'nın en eski büyük güçlerinden bir tanesiydi. Taolordu olduğu zamanlarda bir Ebediyet İmparatoru'na denk olan parlak, dikkat çekici bir figürdü. Kılıç Sarayı'nı kurdu ve ilk Saray Efendisi oldu. Daha sonraları Taobirleşimi'ni başarıyla tamamlayarak ebediyeti kazandı ve akabinde saray kapılarına asılan ‘Kılıç Sarayı’ kelimelerini yazdı. İmparatorun söylediği sözlere göre… Bu iki kelime, ona ebediyeti kazandıran Kılıç Taosu’nun özünü taşıyor.”

Ning başını salladı.

Zaman geçtikçe daha fazla saraylar ortaya çıkmıştı. Artık Parkıyı'da on iki saray vardı.

Tabii Ebediyet İmparatorları'na denk olan ve hatta onları öldürebilen figürler hala daha vardı! Ancak, şimdiye kadar açılan saraylar gelişimin genel yollarını kapsadığı için yeni bir saray açılmayalı çok uzun zaman geçmişti. Ning buna iyi bir örnekti. Genç adam Kılıç Taosu’nu takip ediyordu ve bu yüzden bir Ebediyet İmparatoru olsa bile Kılıç Sarayı'na ait kalacaktı. Yeni bir saray kurmasına gerek yoktu.

“Ebediyeti kazanmak için kullandığı Kılıç Taosu mu?” Ning başını kaldırarak kelimelere baktı.

“Anlamadım.” Su Youji mırıldandı.

“Ben de.” Ning güldü. “O Kılıç Taosu’ndaki arzu ve irade bizim gibilerin anlayabileceği bir şey değil. Aramızda muazzam bir fark var. Belki Üçüncü ya da Dördüncü Adımın Taolordları olduğumuzda geri dönebilir ve bir anlam verebiliriz.”

Üçlü yürüdükleri sırada konuşuyor ve gülüyorlardı.

Geniş taştan yolda başka gelişimciler de yürüyordu; hepsi Dünya Seviyesi’ndeydi. Ayrık görünseler de bu uzun yolda Ning en azından on bin figür görmüştü.

“Neden?”

“Neden başarısız oldum? Yüz kaos döngüsü boyunca çalıştım ve bir daha başarısız oldum… Ahahah…”

Ağlayan bir gelişimcinin vahşi kahkahaları duyuldu. Çılgına dönmüş gibiydi.

“Kim o?” Ning'in aklı karıştı.

Taolordu Fudan başını iki yana salladı. “Bu gördüğün Dünya Seviye gelişimciler Kılıç Sarayı'nın testlerini geçmek için çabalıyorlar. Senin gibi resmi davet alan figürlerin dışında, bize katılmak isteyen gelişimciler genelde bir dizi teste tabi tutulurlar. Burada çalışıyorlar ve belli bir güce ulaştıklarında yeniden deniyorlar. Ama genelde, yeterince uzun zaman geçtikten sonra çoğu bunun imkansız olduğunu anlıyor ve burayı terk ediyor.”

Ning başını salladı.

“Saraya açılan bu yol ‘Kılıç Yolu’ olarak bilinir.” Taolordu Fudan konuştu. “Teste katılanların dışında, ziyarete gelen çoğu Dünya Seviye gelişimci zamanını burada geçirir. Kılıç Sarayı'nın başka noktalarına girmeye izinleri yoktur.”

Kılıç Yolu'nda ilerlemeye devam ediyorlardı. Yol on bin kilometre uzunluğundaydı ve yol boyunca çok sayıda Dünya Seviye gelişimci gördüler. Gelişimciler, Ning'e baktıklarında hissettikleri kıskançlığı gizlemekte güçlük çekiyorlardı. Siyah zırhlı bir Taolordu'nun Ning'e saygılı davranıyor olması demek, bu adamın Kılıç Sarayı'na üye olan biri olması demekti.

Boom!

Bang!

Aniden uzaktan patlama sesleri duyuldu.

Ning şaşırdı. “Düello mu?” Yakından baktığında büyük kılıç tutan kızıl saçlı bir adamın, altı kollu bir rakibe karşı mücadele ettiğini gördü. Kızıl saçlı adam rastgele ve rahat bir şekilde saldırı yapıyor, rakibi ise çok sayıda büyülü hazinenin yardımıyla tam güç saldırıyordu.

Ancak ne yazık ki manzara koca bir ağacı sarsmaya çalışan ufacık bir karıncanın yarattığı görüntüye benziyordu. Hazine kullanan kişi kızıl saçlı adama hiçbir şey yapamıyor olmasına karşın, kızıl saçlı adamın yaptığı her saldırı etrafındaki uzayda eski zamanın muntazam bestelerinden bir tutamını çalıyordu. Rakibi sürekli geri çekilmeye zorlasa da ona zarar vermemişti.

Ning'in beti benzi attı. Ne dehşet verici kılıç sanatlarıydı. Onlar… Kesinlikle kendi kılıç sanatlarından çok daha iyiydi! Yıldız Adaları'nda muhtemelen bu adamdan üstün olan tek kişi Bertulu'ydu.

“Haha, kıdemli öğrenci kardeşim Yabanateş düello yapıyor.” Taolordu Fudan konuştu.

“Yabanateş mi?” Ning'in aklı karıştı. Fudan bir Taolordu'ydu. Kızıl saçlı adam ne kadar etkileyici olursa olsun, kendisi Dünya Seviyesindeydi. Fudan, Ning'e “küçük öğrenci kardeşim” demiş olmasına rağmen bu adama “kıdemli öğrenci kardeşim Yabanateş” mi diyordu?

“Kıdemli öğrenci kardeşim Yabanateş Kılıç Sarayı'nın altı heybetli Kılıç Efendisi'nden biridir.” Taolordu Fudan hemen açıkladı.

“Altı Kılıç Efendisi mi? Hepsi Dünya Seviyesi’nde, değil mi?” Ning'in aklı karıştı.

“Kılıç Sarayı'nda yüzü aşkın Samsara Taolordu ve iki yüzü aşkın Dünya Seviye gelişimci var.” Taolordu Fudan konuştu. “İki yüzü aşkın Dünya Seviye gelişimcinin uzun yıllarla birlikte toplandığını söylemek gerekir. Onlar Parkıyı Krallığı'nın saflarına katabildiği en güçlü kılıç üstatlarıdır.”

 Parkıyı, Tao İttifakı'na denk olan üst düzey bir oluşumdu. Sadece en üst düzey, en parlak Dünya Seviye gelişimciler buraya katılabiliyordu ve şimdiye dek Kılıç Sarayı'na sadece iki yüzü katılabilmişti.

“Bu iki yüz kişiden sadece Kılıç Pagodaları tarafından tanınanlar Kılıç Efendisi unvanını alırlar.” Taolordu Fudan konuştu. “İki yüzü aşkın Dünya Seviye gelişimci arasında sadece altı Kılıç Efendisi mevcut. Dünya Seviyesinde olsalar da, Kılıç Efendileri'ne Taolordu gözüyle bakılır. Çünkü genelde bazı zayıf Birinci Adım'ın Taolordları'nı öldürebilecek güce sahiptirler.”

“Birinci Adım'ın Taolordları'nı öldürmek mi?” Ning şaşkınlıkla kızıl saçlı adama bakıyordu.

Birinci Adım'ın Taolordları'nı öldürebilen bir Dünya Seviye gelişimci mi?

Biriyle mücadele edebilmek ve birini öldürebilmek… Bambaşka şeylerdi.

Yıldız Adaları'nda bunu belki sadece gerçek formunu kullanan Bertulu başarabilirdi; ancak Kılıç Sarayı'nda böyle altı figür mü vardı?

“İstedikleri zaman Samsara Taolordu seviyesine geçebilirler, ama bunu yapmıyorlar; zira hala daha kılıç sanatlarında ilerleme kaydediyorlar.” Taolordu Fudan iç çekti. “Hepsi kılıç sanatlarını mükemmeliyete eriştirmek istiyor. Taolordu olmadan önce kılıç sanatlarını en uç noktaya çıkarmak istiyorlar. Sonuçta, kişinin Kılıç Taosu ne kadar mükemmelse, Taolordu olduğunda kişi bir o kadar güçlü olur.”

Ning başını salladı.

Bertulu buna iyi bir örnekti. İstediği zaman Taolordu olabilirdi ve bunu yaptığı takdirde muhtemelen Üçüncü Adım'ın Taolordları'na denk olacaktı! Ama hırslıydı ve kendini geliştirmek istiyordu.

“Kılıç sanatlarım bir Taolordu olmama yetecek düzeyde değil. Şu ‘kıdemli öğrenci kardeşim Yabanateş’ ise kılıç sanatlarını kullanarak istediği zaman Taolordu olabilirmiş ve kendini sürekli geliştiriyor.” Ning şoke oldu. “Benden daha iyi olmasına şaşırmamak lazım.”

“Sıradaki!”

Aniden, kızıl saçlı adam büyük kılıcını savurdu. Boom! Kılıç rakibine dokunmadan önce görünmez uzay dalgaları fırladı ve rakibi kilometrelerce geriye savurdu.

“Rehberliğiniz için teşekkürler, kıdemli öğrenci kardeşim Yabanateş.” Rakibi çabucak teşekkürlerini sundu. Aslında bu adam henüz Kılıç Sarayı'nın testlerini geçmemişti; Yabanateş'e “Kıdemli öğrenci kardeşim” demesi kendi utanmazlığından ve arsızlığından kaynaklanıyordu; lakin Dünya Seviye gelişimcilerin çoğu böyle davranıyordu.

“Lütfen bana da rehberlik edin, kıdemli öğrenci kardeşim.” Bir başka Dünya Seviye gelişimci önce çıktı.

“Hepsini tek bir hamleyle alt edebiliyor.” Ning iç çekmeden edemedi. “Çocuklara ders veren bir öğretmen gibi. Halbuki hepsi Dünya Seviyesi’nde… Üstelik ona meydan okuyan kişiler de Ebediyet Silahları kullanan ve üstün Dünya Tanrı seviyesinde olan güçlü kimseler; lakin hiçbir şey adamın heybeti önünde bir anlam ifade etmiyor.”

“Kılıç Sarayı geçen yıllar boyunca inanılmaz bir güce ulaştı.” Taolordu Fudan güldü. “Sen de girdikten sonra ilerlemeye başlayacaksın ama kıdemli öğrenci kardeşim Yabanateş'in seviyesine ulaşmak çok zordur. Sonuçta, Kılıç Sarayı'nda iki yüzü aşkın Dünya Seviye gelişimci var, ama bunlardan sadece altı tanesi ‘Kılıç Efendisi’ unvanına sahip.”

……..