Bölüm 870: En Yüce Krallık

Proofreader: Wias

Ji Ning etrafına baktı. Onunla birlikte gelen gelişimcilerden bir kısmı dağ tepesinin sınırlarını zorlamış ve bölgenin söylenildiği gibi engelleyici büyülerle kaplı olduğunu görmüştü. Uçmak ise sadece üç yüz metreye kadar mümkündü; daha sonrasında bir santim bile ilerleyemiyordunuz.

“Bu nasıl bir engelleyici büyüdür böyle?” Ning önündeki görünmez bariyere dokundu. Mavi çiçek enerjisiyle bile bariyeri hiç mi hiç kıpırdatamıyordu.

“O gizemli yaratık dehşet vericiydi. Büyük kardeşim Saltsema ve Taolordu Kemdiyar'dan bile öyle bir hissiyat almamıştım.” Ning hala bu konu hakkında şaşkındı. Taolordu Saltsema ve Taolordu Kemdiyar Sonsuz Diyarlar'daki Taolordları arasında bile kadim figürlerdi. “Belki de bana karşı nazik oldukları için onlardan bir tehlike hissi almamışımdır.”

“Efendim! Efendim!” Su Youji aniden Ning'in yanında belirdi.

“Mm?” Ning kadına baktı.

Su Youji alelacele söze girdi. “Efendim, diğer gelişimcilerle yaptığım konuşmalar esnasında Güzadam Bölgesi'nden geldiklerini ve bir dev tarafından yutulduklarını öğrendim. Diğer gelişimciler de Genişgök Sarayı'ndan geliyormuş…”

Ning şaşırdı.

Güzadam Bölgesi mi? Hiç duymamıştı.

Genişgök Bölgesi? Genç adam oraya gidiyordu.

Hepsi bir dev tarafından mı yutulmuştu? Sonsuz Diyarlar'da öyle dehşet verici bir yaratığın var olması bile başlı başına etkileyiciydi. Ning bu yaratıktan birden fazlasının var olduğuna inanmıyordu.

“O yaratık bizi yuttuktan sonra ağzının içinde bir uzay koridoru açmıştı.” Ning geçmişe döndü. “Görünüşe göre bu gizemli yaratık Uzay Zaman Taosu’nda olağanüstü yeteneklere sahip. Muhtemelen Sonsuz Diyarlar'daki farklı bölgelerde kısa süreler içinde belirebilmesinin asıl sebebi bu.”

“Belki de büyük kardeşim Saltsema'dan daha güçlü değildir. Muhtemelen sadece uzay zaman konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahip.” Ning teselli bağlamında kendine bu sözleri söylüyordu, ancak aynı zamanda yaratığın farklı farklı bölgelerde belirebilmesinin ne denli korkunç olduğunu da biliyordu.

Anlaşılmalıdır ki Taolordu Saltsema Genişgök Sarayı'ndan Kemdiyar Bölgesi'ne gelene dek uzunca bir zaman harcamış ve yol boyunca çok sayıda uzay zaman formasyonunu kullanmıştı! Sonsuz Diyarlar'daki bölgelere istediğiniz anda ulaşmak kulağa gerçek dışı gelen bir yetenekti.

Ning kendini teselli ediyor ve o gizemli yaratığın düşündüğü kadar güçlü olmadığına inanmak istiyordu. Durum böyle olursa, kaçma şansı da artacaktı. Ama bütün bunlara rağmen genç adam kabullenmek istemediği bir gerçeğin de farkındaydı…

Muhtemelen o gizemli yaratık çok ama çok güçlüydü! Taolordu Saltsema'dan bile çok daha güçlüydü! Anlaşılmalıdır ki Taolordu Daimtanrı gibi figürler Taolordu Saltsema'dan daha güçlü ve heybetliydi. Hatta bu tarz figürler, Ebediyet İmparatorları'nı bile kovalayabiliyorlardı!

“Ne yapacağım? Burayı nasıl terk edeceğim?” Ning gerilmeye başladı.

Gerçek vücudundan vaz mı geçecekti? Kemdiyar Bölgesi'ndeki klonuna yeniden ve sıfırdan bir gerçek vücut yaratmak için talimat vermesi mi gerekiyordu? Gerçek vücudunu yaratmak kolay işti, ancak yanında taşıdığı onca hazine… Altı Ebediyet kılıcı, üç Miratkar Resmi, Elementsel Suateş Kabağı… Onları geri alma şansı yoktu.

“Arzunun olduğu yerde elbet bir de yol vardır.” Ning sabırlı olmayı seçti. “O devasa yaratık tek tek bizleri buraya gönderme zahmetine girdiğine göre, sebepsiz bir katliama başlamayacaktır.”

Zaman geçti. Günler günleri kovaladı.

Bir gün, iki gün, üç gün… Gün geçtikçe dağ tepesinde beliren kişi sayısı artıyordu.

Kaşla göz arasında on iki gün geride kaldı.

Artık dağ tepesinde otuz bini aşkın gelişimci bulunuyordu ve bunların yanında nadir sayılabilecek çok sayıda garip yaşam formu da vardı. Bitki tipi yaşam formları, ateş tipi yaşam formları, taş tipi yaşam formları ve dahası oradaydı. Hepsi inanılmaz derecede güçlüydü ve oracıkta binlercesi toplanmıştı. Bunlar Sonsuz Diyarlar'ın en nadide yaşam formlarıydı!

“Efendim, görünüşe göre bugün kimse gelmeyecek.” diyerek Ning'e doğru döndü Su Youji.

“Evet. Yarım gündür kimse gelmedi. Sanırım yakında neden buraya getirildiğimizi öğreneceğiz.” Ning dikkatle izlemeye ve beklemeye devam ediyordu.

Ufak bir tencerede çay demleyecek kadar sürenin geçmesiyle birlikte…

Vhoosh. Vhoosh.

Aniden göklerde iki ışık hüzmesi belirdi ve ışık hüzmeleri dehşetengiz birer hızla dağ tepesine doğru atıldı.

“Ne hız ama.” Dağ tepesindeki gelişimciler ve diğer yaşam formları bunu görür görmez şoke olmuşlardı. İki ışık hüzmesi de fazla hızlıydı. Ning daha önceleri altın Garpyarasası gibi hızlı figürleri görmüştü, ancak bu ışık hüzmelerini onlarla kıyaslamak bile mümkün değildi!

Boom! Boom!

İki ışık hüzmesi dağ tepesine iner inmez bölge sarsıldı. Artık net bir şekilde görülebiliyorlardı.

Gümüş zırhlara bürünmüş bir çift heybetli üstat… Biri kadın ve biri erkekti. Gümüş zırhlı adamın zırhı şimşek damgasına sahipti ve gümüş zırhlı kadının zırhında da kılıç damgası mevcuttu. İkisi de inanılmaz birer güç ve hüküm aurası saçıyor, otuz bini aşkın gelişimciyi ve yaşam formunu nefes nefese bırakıyordu.

“Ne güçtür bu!” Ning ikiliden yayılan yoğun tehlike hissini tecrübe ediyordu. Gizemli dev kadar dehşet verici değillerdi, ancak yine de buradaki herkesi kolaylıkla öldürebilecekleri açık ve netti.

İki gümüş zırhlı figürün arkasında ise bir grup siyah zırhlı takipçi duruyordu.

Dört siyah zırhlı takipçiden de etrafa yoğun bir güç aurası yayılıyordu… Onlar, Samsara Taolordları'ydı! Yine de auraları o kadar da güçlü değildi; Ning'e göre altın Garpyarasası'yla aralarında pek fark yoktu.

“Yüce Hükümdar tarafından Sonsuz Diyarlar'dan seçildiniz ve buraya getirildiniz. Aranızda ciddi potansiyele sahip birkaç kişi var.” Gümüş zırhlı adamın sesi derindi ve konuştuğu sırada dağı sarsıyordu. “Panik yapmayın. Buraya, Sonsuz Diyarlar'ın en yüce krallığına getirilmek, sizler için bir felaket, ancak aynı zamanda bir fırsattır.”

Ning ve diğerleri söylenenleri duyar duymaz afalladılar.

Yüce hükümdar tarafından seçilmek mi?

Yoksa o gizemli dev aslında şu sözüm ona yüce hükümdar mıydı? Ning bu gümüş zırhlı adamın akılalmaz bir Taolordu olduğunu düşünüyordu. Öyle birinin bile başkasına “yüce hükümdar” demesi… İnanılması güç bir durumdu. Yine de, Ning o gizemli yaratığın yeteneklerini hatırlayınca meselenin kulağa mantıklı geldiğini görmüştü.

“Sonsuz Diyarlar'ın en yüce krallığı mı?” Ning mırıldandı. “Yoksa Mengüler'in Mengü Krallığı'ndan bile daha mı güçlü?”

“Ciddi potansiyel mi? Uçan araç benim yüzümden mi yakalandı?” Ning mırıldandı. Egoist davranmıyordu; kendisi Dünya Seviye gelişimciler arasında inanılmaz yetenekli görülen biriydi. Şimdiye kadar sergilediği güç miktarı bile diğerlerini sarsmaya fazlasıyla yetmişti.

“Buraya getirilmiş olsanız da sizler Parkıyı Krallığı'nın, buradaki en güçlü krallığın, gerçek vatandaşları değilsiniz.” Gümüş zırhlı adam konuştu. “Vatandaşlarımızdan biri olamazsanız ölürsünüz! Hayatta kalmak istiyorsanız vatandaş olmak zorundasınız.”

“Ben isterim.” diye çığlığı bastı gelişimcilerden biri. “Parkıyı Krallığı'nın vatandaşı olmak isterim!”

Buraya getirilen gelişimcilerden bazıları Ji Ning ve Gorho gibi inanılmaz yeteneklere sahip yaratıklardı, ancak büyük bir çoğunluk sıradandı. Örneğin, Ning'in aracındaki çoğu figür Taolordu Mahv'ın öğrencisi olmak istiyordu. Gizemli Parkıyı Krallığı'nın çok güçlü olduğunu hemen anlamışlardı. Muhtemelen, buraya katılmak en azından Taolordu Mahv'ın öğrencisi olmak kadar muazzam bir olaydı.

“Öyle isteyen herkes Parkıyı Krallığı'nın vatandaşı olamaz.” Gümüş zırhlı adam sakince konuştuğu sırada gelişimcilere bakıyordu.

“Vatandaş olmanın beş yolu vardır. İlki ve en iyisi Samsara Taolordu seviyesine ulaşmaktır. Bunu başarırsanız aramıza katılabilirsiniz.”

Ning ve diğerleri ne diyeceklerini bilemiyorlardı.

Samsara Taolordu olmak mı?

Buraya getirilen otuz bini aşkın gelişimciden biri bile Samsara Taolordu değildi. O seviyeye geçmek çok zordu.

“İkinci yol ise Samsara Taolordları'mızdan biri tarafından korunmanız! Her Samsara Taolordu en fazla üç arkadaşını koruyabilir ve maksimum on köle alabilir.” Gümüş zırhlı adam konuştu. “Eğer bir Samsara Taolordu'nun aile üyesi ya da arkadaşıysanız, Parkıyı Krallığı'nın vatandaşları arasına katılabilirsiniz; lakin tabii köle olarak da yaşama izniniz var. Köleler Parkıyı Krallığı'nın en alt tabakasıdır ve sürekli çalışırlar, ancak en azından onlara yaşama imkanını sunuyoruz.”

 Ning ve diğerlerinin yüzleri ekşidi. Köle olmak mı? En alt tabaka mı? Kimse böyle bir şeyi istemezdi.

Samsara Taolordları'nın aile meselesi ise muhtemelen bilerek yerleştirilmişti. Böylece başkalarına, Parkıyı Krallığı'nın Samsara Taolordları'na önem verdiği gösteriliyordu; lakin Ning ve diğerleri buraya henüz gelmişti; bölgedeki Samsara Taolordları'nı nasıl tanıyor olabilirlerdi ki?

“Üçüncü yöntem en güvenlisidir. Hidraejderi Dağı'na gidecek ve orada madencilik yapacaksınız. Eğer yeterince cevher çıkarabilirseniz özgürlüğünüze kavuşur ve vatandaşlarımızdan biri olursunuz; lakin sizi uyarmam gereken bir husus var. Genel bağlamda, Dünya Seviye gelişimcilerin yeterli cevheri çıkarması yaklaşık bin kaos döngüsü sürüyor.”

“Hidraejderi Dağı mı?” Diğerlerinin fark etmediği Gorho'nun yüzü ekşidi. “Babamdan o yeri duymuştum. Hidraejderi Dağı olağanüstü değere sahip hidraejderi mücevherlerinin bulunduğu efsanevi bir maden. Söylenenlere göre gizemli bir organizasyonun kontrolü altındadır. Demek o gizemli organizasyon aslında Parkıyı Krallığı'ymış!”

Gümüş zırhlı adam gelişimcileri süzdü, gülüyordu.

Bin kaos döngüsü boyunca madencilik yapmak mı?

“İçinizden kimse bin kaos döngüsü boyunca madencilik yapmak istemiyor, biliyorum. Lakin… Gün gelecek, aranızdan çoğu bu fırsat için dizlerime sarılıp yalvaracak.” Gümüş zırhlı adam sakindi. “Dördüncü seçenek çok basit. Üçüncü böcek yuvasında bin yıl boyunca hayatta kalın. Eğer bin yıl dayanmayı başarırsanız, vatandaşımız olabilirsiniz.”

…….