Bölüm 580: Beş İmparator

Proofreader: Wias

Devasa Beş Hazine Tepeleri.

Ji Ning ilk tepedeki kılıç duruşlarını izliyor, onlardan yayılan kılıç iradesini hissediyordu. Aniden, etrafındaki uzay bulanık bir hale büründü ve yanında Taoist cübbelerine bürünmüş yaşlı bir adam belirdi.

“Usta.” Ning hemen saygıyla konuştu.

“[Beş Hazine] kılıç sanatını öğrenmek için sıkı çalış. Eğer bunu kavrayabilirsen fırtınadan sağ çıkma şansın da artacaktır.” Subhuti gülümsedi. “Evet… Buraya gelmeden önce bana Kusursuz Yol'a karşı harekete geçmek istediğini söylemiştin sanıyorum?”

Ning'in gözleri parladı ve hemen başını salladı. “Evet.”

“Kusursuz Yol Üç Alem'e dağılmıştır. Bazı dünyalarda daha fazla ustaları varken, bazılarında daha azı vardır.” Subhuti ekledi, “Parlakızıl'ın yönettiği alemler zayıf alemler arasında yer alır. Evin Büyük Xia'yı örnek verirsek; Kusursuz Yol harekete geçmeden önce, neredeyse hiç Semavi Tanrı'ya ya da Gerçek Ölümsüz'e ev sahipliği yapmıyordu.”

Ning başını salladı. “Usta, üstün güçlerin büyük dünyalarına gitmek istiyorum. Kutsal Ölümsüzler'i ve Kayıp Ölümsüzler'i öldürmek Kusursuz Yol'u pek etkilemeyecektir. Tabii etkilemek için çok sayıda figürü öldürmem lazım. Ama ben gizli saldırılar yapmak istiyorum; o kadar fazla kişiyi öldürecek zamanım olmaz. Bu yüzden daha çok Semavi Tanrılar'a ve Gerçek Ölümsüzler'e odaklanmayı düşünüyorum.”

Sadece Semavi Tanrılar'ın ve Gerçek Ölümsüzler'in ölümleri Kusursuz Yol'un canını yakabilirdi.

“Üç Alemde… Tarafımızdaki en heybetli güç insan ırkıdır.” Subhuti konuştu. “İnsanlara İnsanlığın Üç Hükümdarı öncülük eder: Suiren, Fuxi ve Shennong. Üçü de Taoist Yol'un ve Budist Birliği'nin liderleriyle aynı seviyededir.”

“Onlardan sonra Beş İmparator gelir. Bu Beş İmparator zamanında insan ırkını yönetmiş hükümdarlardır. Sonuncusu, Xia Yu, emrindeki insanları tamamen birleştirmiştir; sadece bunu yapmayı başardıktan sonra gerçek hükümdar olabilmişlerdir. O zamandan beri, insan ırkına yön veren Kadim İmparatorluk Klanı Xia Klanı tarafından yönetilir.”

Ning başını salladı.

Kadim Çağ zamanlarında, Xia Yu'nun kalabalıkları ilahi yetenekleriyle ehlileştirdiğini, toprakları naziklik ve takdirle kutsadığını biliyordu. Üç Hükümdar bile onu onaylayarak kendisine destek vermişti; böylece hükmü sağlam ve iradesi tam bir hale gelmişti. Ve tabii, Xia Yu'nun gücü de olağanüstüydü. Zaten insanlığın “imparatoru” olarak görülen biri nasıl zayıf olabilirdi ki? Ning'in kıdemli öğrenci kardeşi Sun Wukong bile kullandığı altın sopayı Xia Yu'dan almıştı. Bu sopayı Xia Yu bizzat yapmıştı.

“Bu yüzden, büyük dünyalar konusunda… Kadim İmparatorluk Klanı'nın kontrol ettikleri çok güçlüdür. Kusursuz Yol bu dünyalara çok sayıda adamını göndermiştir ve taraflar arasındaki savaşın vahşiliğine diyecek yoktur. Saldıracak olursan, Kusursuz Yol anında kalabalık ordularını sana gönderecektir. Benim önerim, oraya gitmemen.” Subhuti konuştu.

Ning anlamıştı. Kadim İmparatorluk Klanı ve Kusursuz Yol'un arasındaki savaş Üç Alem'deki en dehşet verici savaş alanlarına ev sahipliği yapıyordu. İki taraf da oraya akılalmaz bir güç odaklamıştı.

“Diğer dört İmparator'un yönettiği alemler ise daha zayıftır; lakin zayıftır derken beni yanlış anlama. Bu alemler Parlakızıl Alemi'nden çok ama çok daha güçlüdürler.” Subhuti konuştu. “Diğer dört İmparator'dan hangisinin alemine gitmek istiyorsun?”

“Hangisi mi? Herhangi biri olabilir.” Ning hemen konuştu. Genç adam yalnızca Kusursuz Yol'a ait birilerini öldürmek istiyordu. Yeri önemli değildi.

“İmparator Zhuanxu'nun yönettiği büyük dünyalardan birisi olan Kışınöncüsü dünyasında Gençateş Ucube yaşıyor. Üç Alem'de toplam on sekiz yapay vücudu var ve bunlardan on altı tanesi Kışınöncüsü dünyasında bulunuyor.” Subhuti konuştu. Gençateş Ucube'nin taktikleri etkileyiciydi, ancak Subhuti'nin gözlerinde pek de önemli oldukları söylenemezdi.

Ning'in gözleri parladı. “Kışınöncüsü dünyasında fazla Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz var mı?”

“Savaş henüz Kışınöncüsü Dünya'sına ulaşmamış olsa da, Kusursuz Yol oraya dokuz Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz göndermiş durumda.” Subhuti konuştu.

Ning hayranlıkla iç çekti.

İmparator Zhuanxu zamanında insanlığı yöneten Beş İmparator'dan biriydi. Doğal olarak onu takip eden çok sayıda güçlü figür vardı. Kendisi zaten güçlüydü ve aslında, “Naziksu” Klanı da Zhuanxu'nun klanının bir parçasıydı; lakin tabii Naziksu Klanı Xiamang Klanı'ndan daha alt bir seviyedeydi, aynı şekilde İmparator Zhuanxu da İmparator Xia Yu'dan zayıftı.

“Dokuz Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz… Pekâlâ. Bu dünyayı seçiyorum.” Ning başını salladı.

“Bu haritada Kusursuz Yol'un bütün Zhuanxu Alemi'ne yayılmış bulunan güçlerinin yerleri mevcut.” Subhuti, Ning'e bir parşömen uzattı ve ardından talimat verdi, “Ancak savaşlarını fazla uzatmamalısın!”

“Öğrenciniz anlıyor.” Ning başını salladı.

“Ezberle ve hemen yok et.” Subhuti talimat verdi. Ning hemen parşömeni açtı ve içindekileri ezberlemeye başladı.

Parşömende iki tarafın da Zhuanxu Alemi'ndeki otuz dokuz büyük dünyaya yaydığı güçlerin detaylı yerleri bulunuyordu. Gençateş Ucube'nin on altı klonuna ait noktalar da işaretliydi.

Vhoosh. Ning ilahi gücünü kullanarak parşömeni toza çevirdi.

“Güzel.” Subhuti başını salladıktan sonra kayboldu.

Ning'in gözlerinde öldürme isteği vardı. “Nihayet zamanı geldi.”

“Dokuzdiş.” Ning'in figürü bir anlığına bulanıklaştı, akabinde genç adam yan taraftaki kulübede uyuyan Dokuzdiş'in yanında belirdi.

“Malikane Efendisi.” Dokuzdiş hemen ayağa kalktı.

“Şimdilik Yıldızkavrayan dünyasına dön.” Ning talimat verdi. “Ve daha önce konuştuğumuz planı devreye sok.”

Dokuzdiş anında Ning'in ne planladığını anladı.

“Anlaşıldı.” Dokuzdiş saygıyla konuştu. Ning'in kendisini Yıldızkavrayan dünyasına çekmesine izin verdi. Ning çoktan Yıldızkavrayan Malikanesi'ni bağlamıştı ve aslen Yıldızkavrayan Dünyası'nın bu malikanedeki gizli bir noktada bulunduğunu biliyordu. Anne Nuwa, Yıldızkavrayan Dünyası'nı o bölgede yaratmıştı.

Artık diğerlerini Yıldızkavrayan Dünyası'na çekebiliyor ya da içeriden figürleri dışarıya ışınlayabiliyordu. Önce malikaneye girmesine gerek yoktu.

……

Zhuanxu Alemi. Kışöncüsü büyük dünyası.

Kışöncüsü büyük dünyası İmparator Zhuanxu'nun zamanında insanlığı birleştirmek için kullandığı orduya ev sahipliği yapıyordu. Kışöncüsü dünyasındaki farklı farklı meseleler ordunun generalleri ve yardımcı generalleri tarafından karara bağlanıyordu. Normalde, burası barışın hüküm sürdüğü bir dünyaydı, ancak Kusursuz Yol bu dünyaya sızmaya başladığından beri ufak çarpışmalar baş göstererek dünyayı hafif bir karmaşaya sürüklemişti.

Lakin tabii…

Bunlar sadece küçük çaplı savaşlardı. Henüz bu büyük dünyaya karşı gerçekten harekete geçmekten uzaklardı ve doğal olarak Alem Savaşı'na da çok vardı. İmparator Zhuanxu, yani Kadim İmparatorluk Klanı'nın Beş İmparatoru'ndan birine karşı Alem Savaşı yapmak, kesinlikle üç bin büyük dünyaya karşı yapılan harekatın sonlarına doğru gerçekleşecekti. Kusursuz Yol'un şu anda yaptığı tek şey bu dünyaya ait güçleri oldukları yerde tutmaktı ve diğer Taobabaları'na yardıma gitmemeleri için uğraşıyorlardı.

“Burası gerçekten çok farklı.” Ning bir dağ tepesinde duruyor, geniş dünyaya bakıyordu. Kalpgücü çoktan dünyayı kaplamıştı.

Kalpgücü, geçici ve görünmez bir kavramdı… Bütün dünyayı kaplamak için kişinin dördüncü seviyeye ulaşması şarttı. En önemlisi de, karşı tarafın kalpgücünü hissetme imkanının olmamasıydı; zira bu kavram iz bırakmıyordu. Kalpgücünü hissetmenin tek yolu, karşı tarafla aynı ya da daha üst bir kalpgücü seviyesine sahip olmaktı. Örneğin Ning, Büyük Xia dünyasında bir sonraki seviyeye geçtiğinde, ister istemez kalpgücüyle bütün Büyük Xia'yı kaplamıştı ve buna rağmen ne Taobabası Mürekkep Bambusu ne de Taobabası Parlakızıl durumun farkına varabilmiş değillerdi. Çünkü, bir Gerçek Tanrı ve bir Gerçek Habis olarak doğmuş olsalar da, kalpgücünde bilgili ve yetenekli sayılmazlardı. İkisi de dördüncü seviyeye ulaşamamıştı.

Öte yandan, Yaşlı Adam Yuan ve diğer üstün büyük güçlerden bazıları da sadece dördüncü seviyeye ulaşabilmişlerdi.

Beşinci seviyeye ulaşan tek kişi Houyi'ydi.

Tabii Kusursuz Yol'un Tanrıkral'ı, Ning'in kalpgücünü yaydığını hissedebilirdi, ancak Tanrıkral Büyük Xia'da değil, Beşinci Dünya'ya bulunuyordu. Savaşı izleyebiliyor ve Taobabası Mürekkep Bambusu'yla konuşabiliyordu; zira merkezhissini Boşluk'tan Büyük Xia'ya kadar yayabilme kapasitesine sahipti, ancak sadece merkezhissiyle kalpgücünü fark etmesi söz konusu değildi.

“Kışöncüsü dünyası sıkı bir şekilde yönetiliyor. Kutsal Ölümsüzler ve Habistanrılar'ın hepsi ordular halinde.” Ning iç çekti. “Büyük Xia sadece zorlandığı zaman Ölümsüz orduları kurmuştu, ancak İmparator Zhuanxu'nun ordusu Kadim Çağ'dan beri varlığını sürdürüyor. Sanıyorum ki savaş güçleri de üstün olmalı.”

“Evet, önce Gençateş Ucube'nin on altı klonunu yok edeceğim.”

“Gençateş Ucube dikkatli bir adam. Yüzeyde, Mavitilki'ye Parlakızıl Alemi'nde eşlik ediyor gibi görünüyor, ancak Zhuanxu Alemi'nde de diğer vücutları var.” Ning [Sekiz Dokuz Gizemin Sanatı]'nı kullanınca biraz uzadı ve vücudu değişti. Artık aurası bir Kutsal Ölümsüz'e aitti.

Svoosh.

Kayboldu.

….

Kışöncüsü dünyası. Kusursuz Yol'un burada üç merkez üssü vardı ve her birinde üçer Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz'le birlikte Ölümsüzler ve formasyon katmanları mevcuttu. Kışöncüsü dünyasının ustaları onlara saldırsalar bile savunma yapabilirlerdi.

Bu üç merkezüssünün dışında, dünyanın çevresine dağılmış 182 üs daha bulunuyordu. Bu üsler istendiği takdirde derhal geri çekilebilen ya da bırakılabilen yerlerdi, gerektiğinde gizli saldırılar için de kullanılabiliyorlardı. Kışöncüsü dünyasının genelinde karmaşa yaratmak için fazlasıyla yeterli geldikleri açıktı; yine de Kışöncüsü dünyasına göre bu üsler arada sırada onları ısıran karıncalardan farklı değildi; lakin onlara gerçekten saldıracak olurlarsa… Bu durum Kusursuz Yol'un istihbarat yeteneklerinden kaçmayacağı için üsler hemen boşaltılırdı. En önemlisi de, bu üslerin yok edilmeye değecek kadar güçlü olmamalarıydı.

“Hmph. Evet, evet. Öldürmeye devam edin. Parlakızık Alem Savaşı'nda bir sürü adam kaybettik ve şimdi gelmiş bizden başkalarını öldürmemizi mi istiyorsunuz?” Et yiyen yaşlı, çirkin bir adamın gözlerinde soğuk ifadeler vardı. “Yine de, pek umurumda değil. Bir klonumu daha kaybetsem bile burada sessizce ve güvenli bir şekilde saklanan on altı klonum var.”

“Zhuanxu Alemi… Sanıyorum ki savaş buraya çok sonraları gelecek. Şimdilik güvendeyim. Zamanı gelince başka bir Alem'e kayarım.”

İki ittifak savaşıyordu ve Kutsal Ölümsüzler için kaçacak bir yer yoktu. Kendisi bir yerde “legal” bir pozisyona sahip olmalıydı. Parlakızıl Alemi, Zhuanxu Alemi'nden çok uzaktaydı. Gençateş Ucube'nin Büyük Xia'da fazla dikkat çekmediği biliniyordu. Onu gören Kutsal Ölümsüz sayısı çok azdı. Kışöncüsü dünyasındaki yapay vücutları da dikkat çekmeyen figürlerdi ve burada karşılaştığı Kutsal Ölümsüz sayısı da hiç fazla değildi.

 Onunla daha önce karşılaşmamış birisi, bunların klon olduklarını anlayamazdı! Ancak, Gençateş Ucube'nin bu kadar şanssız olmadığı açıktı.

Sayısız yıldır “Ölümsüz Kaniblisi” olarak sahte bir kimliği sürdürüyordu. Bu genel geçer bir kişilikti ve kimse “Ölümsüz Kaniblisi” ile “Gençateş Ucube” arasında bir bağlantı olduğundan şüphelenmiyordu. Buradaki Kusursuz Yol'a katıldıktan sonra iyice dikkat çekmemeye başlamıştı.

Gençateş Ucube çok ünlüydü, ancak sadece iki klonu vardı; biri gizli, biri açıktı.

Ölümsüz Kaniblisi'ni ise neredeyse kimse tanımıyordu. Diğerlerine gösterdiği tek bir klonu vardı ve diğer on beş klonu da gizliydi.

“Bu fırtına çok tehlikeli geçecek diyorlardı, ancak belki de tekrar hayatta kalabilirim. Hmph, gücün ne anlamı var ki? Hayatta kalmak daha önemli. Ji Ning? Seninle uğraşacak değilim. Zaten keskinliğini ve parlaklığını gösterdin… Bakalım bu fırtınadan sağ çıkabilecek misin.” Gençateş Ucube etini yiyor ve sakince şarabını içiyordu.

“Bu üssü koruyacağım diye kendimi parçalayacak halim yok. Diğer üsler benden daha dikkat çekiyor; Kışöncüsü dünyası önce onlara saldıracaktır. Lakin benimki de zayıf değil; Kusursuz Yol'un beni suçlayacak sebebi yok. Ne kadar keyifli.” Hayatlarını riske eden diğer Ölümsüzler'le ve Habistanrılar'ı düşününce, Alem Savaşı'nda ne kadar figürün can verdiğini anımsayınca Gençateş Ucube iyice halinden mutlu biri olmuştu!

“Hayatta olmak daha önemli.” Gençateş Ucube'nin suratı aniden değişti. “Düşman mı saldırıyor? Bekle, bu kulağa hiç mantıklı değil. Bana karşı birilerinin saldırmıyor olması lazımdı.” Gençateş Ucube hemen havaya fırladı, başka bir şeyi düşünecek hali kalmamıştı.