Bölüm 574: Üç Alem'in Bir Numaralı Kılıç Ölümsüzü

avatar
4450 43

Desolate Era - Bölüm 574: Üç Alem'in Bir Numaralı Kılıç Ölümsüzü



Bölüm 574: Üç Alem'in Bir Numaralı Kılıç Ölümsüzü

 

......

 

“Büyük Xia mı?”

 

Ji Ning ve yedi Semavi Tanrı havada belirdi. Hemen altlarında duran Büyük Xia'nın imparatorluk başkentini fark etmişlerdi.

 

“Ustam bizi Büyük Xia'nın imparatorluk başkentine mi gönderdi? Eh, neyse buraya gelmişken ustam Diancai'yi ziyaret edeyim.” Ning başını çevirdi ve yanında duran yedi Semavi Tanrı'ya bakarak konuştu, “Üç Alem'i gezeceğim ve kendimi ölümlü dünyanın kızıl tozlarında törpüleyeceğim. Bir şey olmadığı sürece, beni takip etmenize gerek yok. Bana kalırsa, şimdilik Yıldızkavrayan Dünyası'na dönebilirsiniz. Önemli bir şey olduğunda size zihinsel yoldan bir mesaj yollarım.”

 

“Kabul edilemez.”

 

“Yanınızda adamlarınız olmadan nasıl dolaşırsınız, Malikane Efendisi?”

 

Aniden, herkes ona karşı çıkmaya çalıştı.

 

“Sen Yıldızkavrayan Dünyası'nın yeni Malikane Efendisi'sin. Öyle başıboş gezen biri değilsin!” Kızılkar hemen karşı çıktı, “Hepimizin seni takip etmesini istemiyorsan… O zaman şuna ne diyorsun? Dokuzdiş yanında dursun ve sana hizmet etsin.”

 

Ning şaşırmıştı. Dokuzdiş'e doğru baktı.

 

Dokuzdiş yedili arasından Semavi Tanrı seviyesine ulaşan son kişiydi; Taoist Üçhayat'ın yaşadığı zamanlarda ise sadece bir Boşluk seviye Habistanrı'ydı; lakin fiziksel bağlamda kendisi en yaşlı isimdi. Kızılkar'ın sözlerini duyunca Dokuzdiş hemen konuştu, “Malikane Efendisi, Üç Alem'i dolaştığın süre boyunca, her zaman halletmeniz gerekecek ufak tefek işler çıkacaktır. Bu tür şeylerle bizzat uğraşmanıza izin veremeyiz, öyle değil mi?”

 

Gökler'in Büyük Kangölge Formasyonu'nu henüz elde eden Dokuzdiş minnettarlığını göstermek için sabırsızdı.

 

“Tamam, tamam.” Ning başını salladı.

 

“O zaman biz altı kişi olarak Yıldızkavrayan dünyasına dönüyoruz.” Kızılkar ve diğer beşli hemen Yıldızkavrayan dünyasına döndüler.

 

Ning ise önce Büyük Xia'nın imparatorluk başkentine giderek Ölümsüz Diancai'yi, Xia İmparatoru'nu ve kuzeni Yuchi Xiyue'yi ziyaret etti. Aslında Ning, Ölümsüz Diancai'yi yanında götürmek istiyordu, ancak Diancai buna karşı çıkmıştı; lakin tabii Ning'in ona hediye olarak verdiği Saf Yang hazineleri reddetmiş değildi. Ning'le uzun uzun konuşmuşlar ve ona biraz tavsiye vermişti.

 

“Gitme zamanı.” Sabahın erken saatlerinde, beyaz cübbeli Ning odasından çıktı; arkasında kel bir üstat olan Semavi Tanrı Dokuzdiş vardı. İkili direkt Büyük Xia'dan çıkarak ufak bir dünyanın yolunu tuttu.

 

Üç Alem'de bir trilyon ufak dünya vardı. Sayıları çok fazlaydı ve arada sırada eski küçük dünyalar yok oluyor, yenileri doğuyordu. Bu yüzden, küçük dünyalardan sadece az bir kısmına isim veriliyordu!

 

Ning ve Dokuzdiş'in gitmekte olduğu küçük dünyanın bir ismi vardı. Adı “Doğu Anka Kuşu”ydu.

 

…..

 

“Doğu Anka Kuşu Dünyası.” Ning bir dağ tepesinde duruyor, Dokuzdiş de yanında dikiliyordu.

 

“Fuju'nun Yirmi Yedi Dünyası'ndan biri.” Ning bölgeyi süzdü, Doğu Anka Kuşu Dünyası’nın sonlarını bile görebiliyordu. “Gerçekten de Taobabası Fuju'nun zamanında yaşadığı yerlerden biri olduğunu insana gösteriyor. Doğu Anka Kuşu dünyasında sayısız farklı manzara var ve diğer sıradan küçük dünyalara kıyasla, burada Ölümsüzlük yolunda yürüyen daha fazla kişi mevcut. Hatta burayı koruyan bir Kutsal Ölümsüz bile var! Görünüşe göre Taobabası Fuju'nun üç öğrencisi epey dikkatli isimler.”

 

“Üç Alem'in bir numaralı yüce Kılıç Ölümsüzü… Gerçekten can vermiş, ruhu sonsuza kadar kaybolmuş.” Dokuzdiş başını iki yana sallayarak iç çekti.

 

Ning başını salladı, o da iç çekiyordu.

 

Ning'in Üç Alem'de gezmesinin sebeplerinden biri de kalpgücünü geliştirmek istemesiydi. Bir diğer sebep ise kılıç sanatlarına çalışmaktı! İlkini yapamazsa, ikinciye odaklanacaktı.

 

Doğal olarak, Ning “Taobabası Fuju’nın Yirmi Yedi Dünyası”nı ziyaret edecekti.

 

Taobabası Fuju…

 

Kendisi bir insan olarak doğmuş ve bir Ki Arıtıcısı olarak çalışmıştı. Kadim Çağ zamanında Büyük Gökler'in Taobabaları'ndan biri olduğunda, kılıcıyla ün kazanmış bir figürdü. Kılıçgücünü beşinci seviyeye kadar çalışabilmişti!

 

Kılıçgücü de kalpgücü gibi beş seviyeye ayrılabiliyordu.

 

Eğer kişi kılıçgücünün beşinci seviyesine ulaşırsa, o halde Taobabaları ve Gerçek Tanrılar arasında bile üstün bir figür haline geliyordu. Bu Taobabası Fuju Üç Alem'in bir numaralı Kılıç Ölümsüzü olarak kabul görmüştü; zira Kadim Çağ sonlandığında ve Üç Alem dönemi başladığında, kendisi Üç Alem'i şaşkına çeviren üstün bir kılıç sanatı yaratmıştı… [Beş Hazine] kılıç sanatı. Bu kılıç sanatına bel bağlayarak Üç Alem'in tartışmasız bir numaralı Kılıç Ölümsüzü olmayı başarmıştı.

 

“Efsanelere göre, Taobabası Fuju'nun kılıcı anlatılamayacak kadar hızlıymış.” Ning iç çekti. “Öyle ki Gökyüzü Taoları'nın yarattığı hız sınırını bile aşmayı başarmış. Sıradan Gerçek Tanrılar ve Taobabaları onunla savaştıklarında, kılıcını bile karşılayamıyorlarmış. Güç konusunda Taoist Yol'un ve Budist Birliği'nin liderlerine oldukça yakınmış. Sanıyorum ki ustamın seviyesine de denkti. Lakin ne yazık ki böyle rakipsiz bir figür kadim kaosta yitip gitmiş.”

 

“Nasıl öldüğünü bile bilmiyoruz.” Dokuzdiş başını iki yana salladı. Kadim Çağ sonlandıktan sonra yaşanan olayların geniş kayıtları vardı. Asılışık, Dokuzdiş ve diğerleri uzun zamandır dünyalarından çıkmıyorlardı; bu yüzden dışarıya çıkıp kayıtları okuduktan sonra böyle bilgileri edinmişlerdi.

 

Kadim Çağ'da, Üstün Tanrılar da dahil çok sayıda büyük güç can vermişti.

 

Üç Alem Çağı'nda da doğal olarak yitip giden bazı büyük güçler vardı!

 

 Üç Alem'i şaşkına çeviren meselelerden bir tanesi Taobabası Fuju'nun ölümüydü. Bu olaya dair bilinen tek şey adamın kadim kaosta can verdiğiydi. Nasıl öldüğü ve onu kimin öldürdüğü ise bilinmiyordu. Üç Alem'in bir numaralı Kılıç Ölümsüzü olan ve Patrik Subhuti ile Yaşlı Adam Yuan gibi figürlere denk olan, İnsanlığın Üç Hükümdarı, Taoist Üç Saflık ve Lord Buda'nın seviyelerine çok yakın olan biri… Öylece yitip gitmişti. Bu haberlerden sebep şoke olan çok kişi vardı. Subhuti ve diğerleri olayın sebebini araştırmış olsa da hiçbir şey bulamamışlardı.

 

Fuju öldükten sonra…

 

Fuju'nun Yirmi Yedi Dünyası inanılmaz derecede popüler bir hale gelmişti!

 

Çünkü Taobabası Fuju kılıca çalıştığı zamanlarda, arada sırada bazı kılıç sanatlarını kafası estiği zamanlarda yeraltı mağaralarına ya da dağlara bırakıyordu. Bu kalıntılar Semavi Tanrılar'ın ya da Gerçek Ölümsüzler'in bile dokunmaya cüret edemediği inanılmaz güçler taşıyordu. Taobabası Fuju hayattayken, öğrencileri sıklıkla bu yirmi yedi dünyaya gider ve adamın bıraktığı kılıç sanatlarını incelerdi.

 

Peki ya Üç Alem'in diğer Gerçek Ölümsüzleri ve Semavi Tanrılar'ı? Genelde bu şansa erişemiyorlardı. Lakin ardından, Taobabasu Fuju can vermişti. Öğrencileri sadece Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz seviyesinde olan kişilerdi; gayet tabii yirmi yedi dünyayı kendilerine saklamaya cüret edememişlerdi

 

Bu yüzden dünyaları… Herkese açmışlardı!

 

Üç Alem'deki bütün Habistanrılar ve Ölümsüzler geride kalan kılıç sanatlarına çalışmak için bu dünyalara uğrayabiliyordu. Tek kural bölgeye zarar verilmemesiydi; eğer böyle bir şey yaşanırsa, bunu yapan kişi sayısız Ölümsüz'ün ve Habistanrı'nın düşmanı oluyordu! Ve aslında, Üç Alem'in bir numaralı Kılıç Ölümsüzü'nün bıraktığı kalıntılardaki heybeti düşünecek olursak… Kim onları parçalayacak kadar intihara meyilli olabilirdi ki?

 

Yirmi yedi dünyanın her birinde kılıç sanatları vardı. Bazısında daha fazla, bazısında daha az.

 

En yüce olanıysa Kılıç Ölümsüzü Dünyası’ydı, zira burada [Beş Hazine] kılıç sanatınınt tamamı bulunuyordu.

 

Diğer yirmi altı dünyada ise sağa sola saçılmış, eksik kalıntılar mevcuttu.

 

Bu yüzden, bütün dünyaları ezdikten sonra farklı farklı Semavi Tanrılar ve Gerçek Ölümsüzle genelde Kılıç Ölümsüzü Dünyası’nda toplanmayı seçiyorlardı. Aralarından çok azı diğer yirmi altı dünyada kalıyordu. Barış zamanında, muhtemelen bini aşkın figür, Kılıç Ölümsüzü dünyasında oluyordu. Bazı zamanlar o dünyada çalışmak için bir milyon, hatta yüz milyon yıl geçirdikleri oluyordu! Lakin Üç Alem büyük bir fırtınayla karşı karşıya kaldığı için Semavi Tanrılar'ın ve Gerçek Ölümsüzler'in büyük bir kısmı kendi ordularına dönmüştü.

 

Diğer yirmi altı dünyayı bırakın, Kılıç Ölümsüzü dünyasında bile çok azı kalmıştı.

 

“Taobabası Fuju Üç Alem'in bir numaralı Kılıç Ölümsüzü olarak kabul görmüş bir figür. Doğal olarak ona ait kılıç sanatlarını incelemem lazım.” Ning konuştu. “Dokuzdiş, önce Doğu Anka Kuşu ve diğer yirmi beş dünyayı gezelim. Kılıç Ölümsüzü dünyasını sona bırakacağız.”

 

“Anlaşıldı.” Dokuzdiş saygıyla konuştu.

 

“Gidelim.” Ning lafa girdi.

 

Vhoosh! Vhoosh!

 

Ning ve Dokuzdiş havada uçuyor, devasa, göklere uzanan dağa doğru ilerliyorlardı. Doğu Anka Kuşu ufak bir dünya olduğu için çapı sadece yüz bin kilometreydi; aslında Kırlangıç Dağı'ndan bile daha küçüktü! Gittikleri yere varmaları kısa sürmüştü.

 

“Epey insan varmış.” Ning aşağıya baktı. Alt tarafta dağ tepeleri vardı ve dağların eteklerinde çok sayıda figür seçilebiliyordu. Hepsi bağdaş kurmuş, sessiz sessiz eğitim yapıyordu.

 

“Lakin en güçlüleri sadece Kayıp Ölümsüz ya da Toprak Ölümsüzü.” Dokuzdiş konuştu.

 

“Normalde, Kılıç Ölümsüzü Dünyası’nda çok sayıda Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz olurmuş. Doğu Anka Kuşu dünyasında ise çok sayıda Kutsal Ölümsüz'ün eğitim yaptığı söylenirmiş… Ancak Üç Alem'in şu anki hali düşünülürse, hepsinin ordulara katıldığını söyleyebiliriz. Doğal olarak, geride kalan figürler arasındaki en üstün kişiler Kayıp Ölümsüz seviyesinde olanlar.” Ning etrafı süzdü. Bölgede çok sayıda kişi vardı.

 

Büyük çoğunluk aslında Zifu Öğrencisi ya da Wanxiang Üstadı'ydı. Hepsi Taobabası Fuju'nun Semavi Tanrı ve Gerçek Ölümsüz öğrencileri tarafından bırakılmış ibadet minderlerine oturuyorlardı. Bu sayede herkese nizami bir oturma düzeni sunuluyordu. Aksi takdirde, herkes itişip kakışırsa kim nasıl sakinleşip meditasyon yapabilirdi?

 

“Malikane Efendisi, ben bölgeyi boşaltayım.” Dokuzdiş konuştu.

 

“Gerek yok. Bak; o ufak Yabaniyaratık yerini bize vermeyi düşünüyor.” Ning gülümseyerek en ön sırada oturan sıska, boynuzlu Yabaniyaratık'ı gösterdi. Yabaniyaratık gözlerini kırpmadan dağ tepelerine bakıyordu, ancak gözleri kan çanaklarına dönmüştü. Ağzından kanlar sızıyordu; çıldırmak üzere olduğu açıktı.

 

Buradaki kılıç sanatları çok derindi. Bir Taobabası tarafından bırakılmışlardı! Eğer anlayamadığınız zaman pes ederseniz, sorun çıkmazdı, ancak zorlarsanız… Çıldırabilirdiniz.

 

“Git.” Ning diledi ve vhoosh! Yabaniyaratık anında kayboldu ve Ning de ibadet minderinde belirdi. Etrafındaki herkes meditasyona odaklıydı. İki ya da üç tanesi Ning'i fark etmiş olsalar da ona pek dikkat etmemişlerdi. Ning ve Dokuzdiş Üç Alem'i gezerken figürlerini gizliyorlardı. Aksi takdirde, eğer Semavi Tanrı auralarını salarlarsa buradaki herkesin titremesine sebep olabilirlerdi.

 

…….

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr