Bölüm 530: Saf Yang Gerçek Ölümsüz’ün Gücü

Proofreader: Wias

Tırırırım…

Saf Yang Ölümsüz haplarındaki element enerjisi inanılmaz derecede saftı. Haplar hızla bir element enerji dalgasına dönüşerek Ji Ning’in Jindan bölgesine akın etti. Her hapın enerjisi tamamen yayılıyordu ve koskoca Jindan bu enerjileri hızla emiyordu, adeta enerjiye açtı. Durum kuraklıktan sebep çatlayan bir nehir yatağına benziyordu; eğer bu yatağa sağanak yağmur yağarsa, nehir yatağı suyu kolayca emebilirdi.

Hatta Ölümsüz haplarının enerji yayma hızının Jindan’ın emiş hızına yetişebilmesi mümkün değildi.

Svoosh! Svoosh! Svoosh! Svoosh! Svoosh!

Ning’in göğsünde, beş çeşit yarı şeffaf ki oluşmaya ve akmaya başladı.

Bu beş çeşit Ki, Ning’in Beş Element’e ait beş Tao’ya dair öngörülerinden geliyordu. Artık hepsi birleşmişti ve Ning’i Gökyüzü ile Yeryüzü’nün özüne bağlıyorlardı.

Ning yıllardır eğitim yapıyordu. Kılıç Tao’su dışında en başarılı olduğu alan Sudamlası’nın Büyük Tao’suydu. Genç adam artık bu Tao’nun yarıdan fazlasını kavramayı bitirmişti. Sıradan su tipi Taolar’dan ise on altı tanesini kavrayalı uzun zaman oluyordu. Aslında, artık sıradan Taolar’ı kavramanın Ning’e pek faydası dokunmuyordu. Büyük Tao’suna odaklanırken arada sırada onu spesifik bir sıradan Tao’yu kavrayacak öngörüler ortaya çıkıyordu.

Ning aynı zamanda ateş tipi Taolar’da da çok yetenekliydi.

Metal… Ning bu konuda da zayıf sayılmazdı, kılıçtaki ustalığı sayesinde metalde yetenekliydi.

Toprak… İşte Ning’i en çok zorlayan element buydu, ancak Ning yine de Toprak bazlı sıradan Taolar’dan birini tamamen kavramıştı. Siyah Beyaz Okulu’na ilk geldiği zamanlarda bile sonuçta Düşük Beş Element’in kılıç sanatına çalışıyordu.

“Fevkalade.” Göğsündeki beş çeşit Ki yavaş yavaş birleşiyor ve Gökyüzü ile Yeryüzü’nün özüyle yankılanmaya başlayarak vücuduna ufak enerji akıntıları yolluyordu.

Bu enerji akıntılarında Beş Element’in özü mevcuttu. Hepsi Ning’in Jindanı’na gidiyordu.

Svoosh!

 Göksel bir karın adeta yeraltı ateşiyle erimesi gibi, patlayıcı bir dönüşüm patlak verdi. Ning’in Jindan’ı baştan aşağıya değişiyordu ve kalitesi inanılmaz bir raddede yükseliyordu. Ning’in vücudundaki Jindan bölgesi gitgide büyüyor ve yarattığı enerji de Saf Yang seviyesine doğru saflaşıyordu. Akılalmaz miktarlarda element enerji kullanıyor olsa da, Ning’in çok sayıda Ölümsüz hapı vardı. Ning Xia İmparatoru’ndan Semavi Tanrı golemi karşılığında epey hap almıştı. [Sekiz Dokuz Gizemin Sanatı]’nın Altıncı Halkası’nı kavradıktan sonra bile haplardan geriye hatırı sayılır miktarda kalmıştı.

Bütün bunları anlatması zaman alsa da, aslen olay çok hızlı gelişiyordu.

Sadece iki nefeslik süre içerisinde, Ning’in Jindan’ı başarıyla değişimini tamamlamıştı ve artık daha saf, daha derin ve bir nevi koyu altın renge bürünmüştü! Bu koyu renk yoğunluk ve derinlikten geliyordu, zira artık Jindan’ı normal Kutsal Ölümsüzler’de bulunan Jindan’daki enerji miktarından çok ama çok daha fazlasını barındırıyordu. Bu enerji ki Ning’in Kutsal Ölümsüz vücudunu anında değiştirmişti.

Ning’in vücudundaki altın çekirdek, Jindan, artık bir Saf Yang Jindan’ıydı.

Bu sadece Büyük Gökler’in Taobabaları’na ait olan Büyük Gökler’in Jindan’ından zayıftı. Saf Yang Jindan Ölümsüz haplarından kalan enerjileri emmeye devam ediyordu ve Jindan’ın gücü gitgide ağırlaşarak yoğunlaşıyordu.

“Eh?” Ning hemen ustası Subhuti’nin ona öğrettiği büyüyü kullandı. Saf Yang aurasını maskeledi ve bu aurayı bir Kutsal Ölümsüz’ünkine çevirdi.

Bu bir nevi yapay formdu.

Savaşta… Ning’in gücünü gizlemesi gerekiyordu.

“Ne muazzam bir hissiyat. Saf Yang Gerçek Ölümsüz olmak… Gerçekten muazzam! Keyifli!” Ning vücudundaki Saf Yang gücünü hissedebiliyordu. “Patrik Lu ve Xia İmparatoru’nun hissiyatı böyle bir şey demek?”

Patrik Lu ve Xia İmparatoru ikilisi Gerçek Ölümsüzler’di.

Kutsal Ölümsüzler’in kendi enerjileri, Saf Yang Gerçek Ölümsüzler’in de kendi enerjileri vardı.

Enerjideki değişim bile güç artışını simgeliyordu. Hatta Ning’in vücudunda öyle bir hissiyat vardı ki, adeta genç adam tek başına, yani bin Kutsal Ölümsüz ve yüz bin Kayıp Ölümsüz’ün desteği olmadan saldıracak olursa, bir Beyaz Suratlı Dalga Ejderhası’yla iyi bir mücadele çıkarabilirdi. Peki ya geçmişte? Kadimikiz’i sadece Kutsal Ölümsüz olduğu için orduya bel bağlamak zorundaydı.

“Karakuzey ordusu…” Ning hemen Saf Yang enerjisini aktif etti ve Gökleri Cezalandıran formasyonunun gücünü iyice kontrolü altına almaya başladı.

Gücü giderek artıyordu. Koskoca Gökleri Cezalandıran’ın gücü resmen tavan yapıyordu. İki katına çıktı. Sonra üç, dört, beş…

Güç artmaya devam ediyordu. On katına, on iki katına, on sekiz katına, yirmi bir katına çıkmıştı!

Nihayetinde, Gökleri Cezalandıran’ın gücü bir limite ulaştı ve güç artışı duraksadı.

“Eh? Neden bu Gökleri Cezalandıran formasyonunun bana sunduğu bütün gücü çıkarmışım gibi hissediyorum?” Ning artık bir Saf Yang Gerçek Ölümsüz’dü ve onu destekleyen bir de ruh kalpgücü tekniği vardı; sonuç olarak, Gökleri Cezalandıran’ın teorik gücünün neredeyse toplam %80’ini kullanabiliyordu! Limite yaklaştığını hissediyordu.

Anlaşılmalıdır ki diğer Semavi Tanrılar ya da Gerçek Ölümsüzler bile Gökleri Cezalandıran aracılığıyla böylesine bir güç sergileyemiyordu! Semavi Tanrı Zehirşarkısı gibi diğerleri bunu başaramıyordu!

 Üç Alem’de kalpgücüne dair öngörülere sahip bazı Semavi Tanrılar ve Gerçek Ölümsüzler olsa da, bunlar toplam sayıya kıyasla devede kulak kalan kimselerdi; öyle ki onda birinden bile daha azı kalpgücüne çalışıyordu! Örneğin, Büyük Xia’nın girdiği bu savaşta, Ning’in dışında kalpgücünde temel ustalığa ulaşmış sadece iki kişi vardı.

Bunlardan ikinci seviyeye ulaşmış olan bir tanesi Xia İmparatoru’ydu.

Aynı şekilde, Yol Efendisi Mavitilki de ikinci seviyedeydi.

En önemlisi de, heybetli bir kalpgücüne sahip olmanın yanında bunu ruha da uygulamanın gerekmesiydi. Ning bu konuda inanılmaz bir yeteneğe sahipti; daha önceleri, tek başına kalpgücünü kılıç parmaklarına odaklamayı öğrenmişti, akabinde bu gizemli gücü gerçek Ölümsüz kılıçlarına nasıl uygulayabileceğini çözmüştü. [Kalp Sutrası]’nı aldıktan sonra ise yavaş yavaş ruha uygulama konusunda çalışıyordu.

……

Kalpgücünde üçüncü seviyenin zirvesine ulaşmış ve ruh kalpgücünde temel ustalığa sahip bir Saf Yang Gerçek Ölümsüz’ü.

İşte Ning’in Gökleri Cezalandıran’ın sahip olduğu maksimum güçteki %80’lik kontrolü bu sebeplerden ötürü gerçekleşiyordu.

Ning’in artık Gökleri Cezalandıran konusunda diğer herkesten çok ama çok daha üstün olduğu söylenebilirdi. Kutsal Ölümsüz olduğu zamanlarda bile Ning Zehirşarkısı’nın Beyaz Suratlı Dalga Ejderhası’yla kapışabiliyordu; ondan sadece birazcık zayıftı, o kadar…

Boom! Boom! Boom! Ning’in Gökleri Cezalandıran’ı Ananda Dünya Kılıçları’nı kullanarak siyah zincirlere saldırıyordu.

Hala daha eski zamanlarda kullandığı güç miktarının aynısını kullanıyordu.

Lakin Ning’in kalbinde bir his vardı… Eğer bütün gücünü sergileyecek olursa, bu siyah zincirler onu hiç mi hiç durduramayacaktı.

“Eh?” Ning savaş alanını süzdü. “Şu anki durum Büyük Xia için hiç iyi gözükmüyor. İşler böyle giderse ve kimse yardıma gelmezse yenileceğiz.”

“Sınırlarımı Gökleri Cezalandıran’ın vücuduna aştığım için muhtemelen kimsenin durumdan haberi yok.”

“O zaman…”

Ning mesafedeki Gerçek Ölümsüz Kızılkeyif’e baktı.

Kızılkeyif bunca zamandır büyüsünü sürdürüyordu. Tabii bunun için büyük miktarlarda enerji harcaması gerektiğinden Ölümsüz haplarla enerjisini yeniliyordu.

“Teorik olarak, Kızılkeyif’i tek hamlede öldürebilmem lazım.” Ning gizlice plan yapıyordu. “Şu anda savaş alanındaki en güçlü figür olmam gerekse de, bir Gerçek Ölümsüz’ü öldürmek kolay iş değildir.”

Bu savaş alanındaki üstün güçler Habistanrı orduları, Zehirşarkısı’nın Beyaz Suratlı Dalga Ejderhası ve Yağmurejderi ordusuydu. Tabii Xia İmparatoru ve Gerçek Ölümsüz Beyazdirek de bu seviyedeydi.

Hem Xia İmparatoru hem de Gerçek Ölümsüz Beyazdirek güçlü figürlerdi. Semavi Tanrı Soğukvahşet, Semavi Tanrı Naziksu, Semavi Tanrı Zehirşarkısı ve diğerleri de ordularına bel bağlayarak bu iki figürün gücüne yükseliyordu.

Ning, tek başına Xia İmparatoru ya da Gerçek Ölümsüz Beyazdirek’e karşı koyamazdı.

Lakin genç adamın yanında Karakuzey ordusu, kalpgücü ve bir de ruh kalpgücü tekniği vardı. İşte bunlar onu savaş alanındaki en heybetli güç yapıyordu. Öyle ki, kendisi Zehirşarkısı’nın Beyaz Suratlı Dalga Ejderhası’ndan bile çok daha güçlüydü.

“Şu anda, henüz bir Semavi Tanrı ya da Gerçek Ölümsüz can vermiş değil. Xia İmparatoru Büyük Xia’nın Dünyakoruyan Formasyon’unu aktif ettiğinde bile birini öldüremedi.” Ning bu seviyedeki figürleri öldürmenin ne kadar zor olduğunu biliyordu, ancak denemesi lazımdı.

……..

Savaş alanında, Xia İmparatoru ve Gerçek Ölümsüz Beyazdirek kendi taraflarını yönetiyordu.

“Bitti mi?”

Xia İmparatoru savaş alanına bakıyordu. Taobabası Yağmurejderi, Taobabası Parlakızıl ve Kadim İmparatorluk Klanı… Kimse destek göndermemişti. Xia İmparatoru güçsüzdü.

Artık anlamıştı…

Ustasının ve diğerlerinin muhtemelen destek yollayamayacak sebepleri vardı; ancak Xia İmparatoru bunu kabullenmekte zorlanıyordu.

“Geri çekilin.” Xia İmparatoru boğuk sesiyle emir verdi, bağırmak istemiyordu, sesi herkesin kulağında yankılanıyordu.

Tırırım…

Devasa Sekiz Ejder’in Bulutşehri de ortaya çıkmaya başladı.

“Çabuk, şehre girin.” Xia İmparatoru emir verdi.

“Majesteleri.”

“Majesteleri?”

Hepsi Xia İmparatoru’na bakıyordu.

Lakin Xia İmparatoru yalnızca başını iki yana salladı. Kabul etmek istemiyordu, ancak yenileceklerinden emindi! Durumu değiştirmeleri imkânsızdı! Bu gidişle, muhtemelen Büyük Xia’nın bütün güçleri paramparça olacaktı.

“Unutsun gitsin… Unut gitsin. Kaybedeceksem kaybedeyim. Bu evrende ebediyete uzanan tek bir imparatorluk bile yok. Kadim İmparatorluk Klanım’ın bile şu anki durumu… Kadim Çağ’dakinden çok farklı.” Xia İmparatoru iç çekti, tamamen pes etmişti. Artık savaşmayacaktı. Kaçış için hazırlanma vaktiydi. Kaçtıkları takdirde en azından hayatlarını korumuş olacaklardı. Kafa kafaya çarpışmaya devem ederlerse, onları yalnızca ölüm bekliyordu.

Bendeniz Xiamang, elimden geleni yaptım…

Lakin ne yazık ki, artık yapacağım bir şeyim kalmadı!

Bu dünyaya keyifli bir şekilde geldiği zamanı, dünyayı değiştirdiği hatıralarını, Büyük Xia’yı birleştirene kadar alt ettiği rakiplerini unutamıyordu. Bu dünyadaki başarılarından çok memnundu, ancak ne yazık ki… Artık gitme zamanı gelmişti. Artık bu dünya Kusursuz Yol’un olacaktı.

“Hahaha… Öylece kaçmalarına izin vermeyin. Hepsini öldürün!” Gerçek Ölümsüz Beyazdirek kahkaha üzerine kahkaha atıyordu. Heyecanına diyecek yoktu, zira artık Xia İmparatoru’nun savaşacak halde olmadığını ve muhtemelen kaçacağın biliyordu.

Bu dünyanın adı yakında Beyazdirek büyük dünyası olacaktı.

Ve o… Bu dünyanın efendisi olacaktı!

Eğer Xiamang kaçmak istiyorsa, önce bendeniz Beyazdirek’in buna izin verip vermeyeceğini düşünmesi lazım!

“Öldürün! Öldürün! Öldürün!” Gerçek Ölümsüz Beyazdirek’in gözleri insanı şaşkına çeviren bir öldürme isteğiyle kaplıydı ve Kusursuz Yol’un güçleri mutlak bir moral patlaması yaşıyordu.

Lakin aniden…

BOOOM!!!

Garip bir patlama sesi duyuldu.

Bu patlama sesi savaş alanının daha önceleri sessiz olan bir kısmından gelmişti. Geldiği yer, Ning’in Gökleri Cezalandıranı’nın olduğu yerdi. Xia İmparatoru onu kurtarmak istiyordu, ancak şu anda daha kendisini bile kurtarabileceğine emin değilken, onu nasıl kurtarabilirdi?

 “Eh?” Xia İmparatoru, Gerçek Ölümsüz Beyazdirek ve diğer herkes sesin geldiği yöne döndü.

Siyah cübbeli, siyah saçlı, kızıl gözlü üstat oracıkta boş boş duruyordu. Etrafında kar renkli nilüfer çiçekleri süzülüyordu.

Üstat göğsüne dokundu.

Vücudundaki Saf Yang Jindan… Ji Ning’in yaptığı sinsi, ani suikast darbesinin etkisiyle parçalanmıştı.

Kızıl gözlü üstat ağzını açtı, bir şeyler söylemek istiyordu… Ancak daha tek bir kelime bile edemeden, vücudu toza dönüştü. Ölmüştü!

Büyük Xia’yı almak için yapılan uzun yıllık savaşlarda…

Nihayet bir Gerçek Ölümsüz can vermişti! Gerçek Ölümsüz Kızılkeyif katledilmişti! Onu öldüren Gökleri Cezalandıran ise… Ji Ning’e ait olandı!

……