Bölüm 456: Günahkâr Değilsin

“Kıdemli öğrenci kardeşim!”

Mu Kuzeyoğul yaşananları on bin kilometrelik bölgeden izliyordu, hüzünlüydü ve Ji Ning’e yardım edemediği için kendinden nefret ediyordu. Ufak Qing ve Beyaz Amca’nın surat ifadeleri de ciddi derecede değişmişti.

İkisi de önlerinde bir nevi uzay ışınlanmasının yaşandığını anlayabiliyordu!

“Artık efendimin yerini sezemiyorum.” Ufak Qing telaşla söyledi. “Nerede olduğuna dair ufacık bir hissiyatım bile yok. Efendim artık Büyük Xia dünyasında değil; uzağa, çok uzağa gitmiş olmalı.”

“Ben de hissedemiyorum.” Beyaz Amca söyledi, Ning’in nerede olduğunu hissetmeye çalışıyordu.

“Hepsi benim hatam. Hepsi benim yüzümden, işe yaramaz bir çöp parçasından farksızım. İntikam almak için acele etmemeliydim, etmemeliydim…” Kuzeyoğul pişmandı.

Doğuodun sıradağlarından Yu Xia’nın ruhunu ve Mu Kuzeyoğul’u kurtaran kişi Ji Ning’di… Ancak daha sonraları Gençateş Klanı’nın Kutsal Ölümsüzler’i Ning’e pusu kurmuş ve yaşanan mücadelede Yu Xia’nın ruhu tamamen parçalanmıştı. Gençateş Klanı’na karşı nefret dolu olsa da, Kuzeyoğul içten içe Ning’e karşı da biraz olumsuz duygular besliyordu.

Ancak… Ning’in ona gösterdiği iyilikleri biliyordu ve ikili hayat boyu arkadaş olacaklarına dair birbirine yemin etmişti, bu yüzden Kuzeyoğul aklına gelen bu olumsuz duyguları kalbine gömmüştü.

Lakin o esnada…

Karmik günahalevlerinin inişini ve alevlerle kavrulan Ning’in suratındaki acı dolu ifadeyi gördüğünde… Kuzeyoğul’un kalbinde akılalmaz bir suçluluk belirmişti. “Sürekli intikam için ısrar etmeseydim kıdemli öğrenci kardeşim bu kadar acele etmezdi. Daha güçlü olana kadar beklerdi… Ardından, bütün Gençateş Klanı’nı yok edebilirdi. Hepsi kendi sabırsızlığım yüzünden.”

“Daha fazla konuşma.” Beyaz Amca araya girdi, “Gençateş Klanı’nın Kutsal Ölümsüzleri bize doğru geliyor. Bir an önce gitmemiz lazım. Ufak Qing, Büyük Işınlanma.”

“Tamam.”

Ufak Qing kalbindeki acıyı bastırdı ve hemen elini sallayarak Beyaz Amca ile Kuzeyoğul’u alarak Büyük Işınlanma’ya koyuldu.

Vhoosh!

Kırlangıç Dağı’na geri dönmüşlerdi.

………

Gençateş Klanı’nın yedi Kutsal Ölümsüzü gerçekten de formasyon bölgesine doğru uçuyordu. Tek bir uzay ışınlanmasıyla direkt formasyonun dışına ulaşmayı başarmış olsalar da… Onlar gelir gelmez, Ufak Qing, Beyaz Amca ve Kuzeyoğul bölgeyi terk etmişti. Ufak Qing ve diğer ikili bu Kutsal Ölümsüzler’le uğraşmak için çok zayıf olduklarını iyi biliyorlardı; şimdilik nefretlerini bastırmaktan başka çareleri yoktu. Ning eğer gerçekten ölmüşse… Sıkı çalışacaklar ve gelecekte onun için intikam alacaklardı.

“Hızlı kaçtılar.” Kutsal Ölümsüz Arcanum gülümsedi.

“Zaten çok zayıflardı; Ji Ning olmasa buraya gelmeye bile cüret edemezlerdi. Artık Ji Ning öldüğüne göre tabii kaçacaklar!” Kutsal Ölümsüz Karayağış soğuk figürüyle söyledi.

Yan taraftaki Meftun başını iki yana salladı, “Karayağış, Ji Ning henüz ölmedi.”

“Karmik günahalevleri indiğinde, beraberlerinde sadece tek bir tane ceza değil, cezalar katmanı getirirler. Ölmeyeceğine inanmıyorum.” Kutsal Ölümsüz Karayağış söyledi. “Ayrıca ustam, Dünyatutan Pagoda’yı kullandı; muhtemelen Ji Ning şu anda Üç Alem’in dışındaki boşluğa, oradaki tehlikeli bölgelerden birine gönderilmiştir. O tehlike bölgelerinden bazıları Semavi Tanrılar’ı ve Gerçek Ölümsüzler’i bile katledebiliyor; daha Gökyüzü Felaketi’ni bile alt etmemiş bir veledin dayanabilmesi mümkün değil.”

Yan taraftaki boynuzlu, altın cübbeli adam başını çevirerek mesafedeki Yaşlı Şeytan Rüzgarakan’a baktı, adam hala daha acı içindeydi. Söyledi, “Rüzgarakan karmik günahalevlerine dayanabilirse… Onu bizzat Cehennem’in On Yama Kralı’na götüreceğim. Reenkarne olduğunda, kesinkes Gençateş Klanı’na gelecek. Onu eğitmek için her kaynağımızı kullanacağız.”

“Evet.”

“Tabii ki.”

Grup onayladı.

Bu gerçekten de şaka değildi. Eğer kişi karmik günahalevlerini alt edebilirse bambaşka bir dönüşüm geçiriyor ve Tao Kalbi de akılalmaz bir seviyeye ulaşıyordu. Reenkarne olduktan sonra eski anılarını kaybedecek olsa da… Böyle bir ruhun yeni hayatında muazzam potansiyeli olacaktı. Eski anılarına da ulaştığında… Gökyüzü Felaketi’ni alt etmek için iyi bir şans elde edecekti.

“Bakalım üstesinden gelebilecek mi.” boynuzlu, altın cübbeli adam iç çekti. “Günahalevlerini alt edebilen her kişi etkileyicidir. Kutsal Ölümsüzler arasında bile bu tür figürler üst düzeydir.”

 Kutsal Ölümsüzler arasında karmik günahalevlerine katlanabilen çok ama çok az kişi vardı!

Aslında, bir kişinin ne kadar güçlü bir Tao Kalbi’ne sahip olduğunu söylemek, tahmin edebilmek kolay değildi. Kutsal Ölümsüz Meftun bile karmik günahalevlerine kesinkes dayanabileceğini söyleyemezdi! Bu yüzden… Kutsal Ölümsüzler genelde dikkatli davranan figürlerdi. Yalnızca başka çareleri kalmadığı takdirde onları günahalevleriyle çevreleyecek bir duruma atılıyorlardı. Karmik günahalevlerinin inişi gerçekten dehşet vericiydi… Ancak kişi bu alevleri alt ederse, gücü de akılalmaz bir artış yaşayacaktı!

Üç Alem’de… Karmik günahalevlerini alt eden her kişi muazzam bir figür olmayı başarmıştı.

Örneğin, Ning’in kıdemli öğrenci kardeşi, Semavi Tanrı Gümüşay, sürekli karmik günahalevleriyle çevrili biriydi; lakin Gümüşay bu alevleri tamamen görmezden geliyordu… Gerçekten bir şeytan olduğu açıktı.

Büyük Xia dünyası. Batı denizleri. Kusursuz Yol…

 Savaşı yansıtan devasa ayna parlıyordu. Dokuz yüzü aşkın Habistanrı’nın ortaya çıkışı ve kaçışı… Tanrıkatleden Korumalar’ın olaya müdahale edişi… Ning’in bir anda yaşadığı güç artışıyla iki Kutsal Ölümsüz’ü öldürmesi… Yaşlı Şeytan Rüzgarakan’ın “intihar” misali saldırısı… Karmik günahalevlerinin inişi… Ning’in alevlerle çevrelenmesi… Ning’in Dünyatutan Pagoda tarafından uzaklara ışınlanması…

“Enteresan. Çok enteresan!” Kutsal Ölümsüz Karagök iç çekerek söyledi. “Şu Rüzgarakan… gerçekten kararlı ve acımasız biri olarak doğmuş. Böyle kısa bir sürede bulduğu ve uyguladığı şu plana bir bakın…. Ayrıca bu planda kendi klan üyelerini kullandı! On trilyon kişi öylece can verdi… Kalbinde gerçekten merhametten yana hiçbir şey yok. Bir şeytan olmak için gerekli koşullara fazlasıyla sahip.”

“Onu övüyor musun? Ciddi ciddi böyle aşağılık, lanet bir adamı mı övüyorsun?” Morçayır’ın suratı ekşidi.

“Morçayır, yanılıyorsun; bir Kutsal Ölümsüz olsan dahi Tao Kalbi konusunda muhtemelen o Rüzgarakan’ın yanına yaklaşamazsın.” Kutsal Ölümsüz Karagök başını iki yana salladı. “Kurnazlık konusunda da… Senden çok ama çok üstün. Bu yüzden Yol Efendisi daha önce sana kendi güçlerini yönetmen için izin vermedi; görmen ve tecrübe etmen gereken daha çok şey var.”

“Demek benden daha üstün?” Morçayır sinirliydi.

“Hayatında ne kadar zorluk çektin?” Kutsal Ölümsüz Karagök başını iki yana salladı. “Kayıp Ölümsüzler’i umursamayan Kutsal Ölümsüzler olsak da ve Kayıp Ölümsüzler’in %99’luk bir kısmı gerçekten umursanmayacak kişilerden oluşuyor olsa da… Yaşayan sayısız Kayıp Ölümsüz’den bazısı milyonlarca yıl yaşayabiliyor. Bu tür Kayıp Ölümsüzler hayatlarında sürekli Üç Felaket ve Dokuz Kıyamet’le boğuşuyor. Ayrıca şeytankalp felaketinde yaşadıkları onca tecrübe sayesinde Tao Kalpleri de heybetli bir seviyeye yükseliyor.”

“Onlara kıyasla sen, erken vakitte Kutsal Ölümsüz oldun. Onlardan daha uzun yaşadığın doğru… Ancak söyle bana, kaç felaket gördün? Yeteneğin ve yüksek kavrayışın yüzünden… Çok ama çok az zorluk çektin. Tao Kalbin gerçekten bu tür figürlere denk değildir. Baksana, karmik günahalevleriyle yanıyor olmasına rağmen hala daha Gençateş Klanı’nın Kutsal Ölümsüzleri’yle konuşacak bilince sahip. Onunla aynı durumda olsaydın, böyle davranabileceğini söyleyebilir miydin?”

Morçayır titredi.

Ji Ning gibi canavarvari yetenekler bile karmik günahalevlerine karşı zar zor akıllarını koruyabiliyordu; lakin Yaşlı Şeytan Rüzgarakan başkalarıyla konuşabilecek kadar açık zihinliydi. Bu konuda üstün olduğu barizdi.

“On trilyon ölümlünün hayatına karşılık Ji Ning gibi rakipsiz, canavarvari bir dehanın hayatı… Buna değer.” Morçayır aniden söyledi, “Yaşlı bunak, söyle bana; bu tür bir yöntem Kutsal Ölümsüzler’e karşı kullanılabilir mi?”

“Kafayı mı yedin?” Kutsal Ölümsüz Karagök başını iki yana salladı, “Emri veren kişi… Yani bu olayı planlayan kişi de akılalmaz bir günaha girer. On trilyon ölümlünün hayatından bahsediyoruz yahu! Şansın eğer yaver giderse sadece etrafını çevreleyen kanlı bir günah aurası olur ve bu aura yüzlerce metreye uzayabilir; eğer şansın yaver gitmezse de muhtemelen direkt karmik günahalevlerine maruz kalırsın! Ayrıca bu olayı yapsın diye göndereceğin kişinin… Direkt karmik günahalevlerine maruz kalacağı açıktır. Bu durumun intihardan farkı yok.”

“Ayrıca… Sıradan Kutsal Ölümsüzler belki günahalevlerine dayanamıyor olabilir, ancak üst düzey Kutsal Ölümsüzler genelde bunlara dayanabilir. Gerçek Ölümsüzler ve Semavi Tanrılar ise… Üç Alem’in üstatlarıdır! Hepsi karmik günahalevlerine meydan okuyabilir. Taobabaları’nı sorayım deme zaten…” Kutsal Ölümsüz Karagök iç çekti. “Bu yüzden… Böyle bir şeyi yapmaya değmez.”

“Neyse. Ji Ning karmik günahalevleriyle uğraşıyor ve Gençateş Ucube tarafından Üç Alem’in ötesindeki boşluğa, tehlike bölgelerinden birine gönderildi. Artık burada beklememe gerek kalmadı. Gitme zamanı.” Kutsal Ölümsüz Karagök ayağa kalktı, elinde hala daha şarap kadehi tutuyordu. İçiyor, ıslıklar çalıyor ve yürüyordu.

“Yaşlı bunak, bu seferki sayılmaz. Hala daha bana iki iyilik borçlusun.” Morçayır seslendi.

“Merak etme. Ben senin kadar utanmaz biri değilim.” Kutsal Ölümsüz Karagök’ün sesi sarayda yankılanıyordu, ancak figürü çoktan kaybolmuştu.

Morçayır başını çevirip aynaya baktı; aynada hala daha Antikyeşim Sıradağları’na ait görüntüler oynuyordu. Kendi kendine söyledi, “Demek öylece tehlike bölgelerinden birine gönderildi. Bir şey yapmama gerek bile kalmadı. Yine de… Böylesi daha iyi.”

…….

Antik pagoda kulesinde…

Gençateş Klanı’nın Atası da dahil diğer Kutsal Ölümsüzler burada toplanmıştı. Yaşlı Şeytan Rüzgarakan da onlara yakındı ve bağdaş kurmuş oturuyordu; ancak vücudu hafifçe titriyordu. Etrafındaki karmik günahalevleri kaybolmaya başlamıştı; açıkça seçilebildiği üzere karmik günahalevlerinin uyguladığı cezalar sona ermek üzereydi.

“Yedinci gündeyiz. Rüzgarakan dayanıyor.” Kutsal Ölümsüz Arcanum beklenti dolu gözlerini kıstı.

“Ne kadar uzun sürerse tehlike bir o kadar artıyor. Yedinci gün son gündür. Bugün de dayanabilirse… Hayatta kalacak; ancak dayanamazsa…” Kutsal Ölümsüz Atası başını iki yana salladı; lakin aniden suratı değişmiş ve Yaşlı Şeytan Rüzgarakan’a bakmıştı.

Yaşlı Şeytan Rüzgarakan’ın aurası zayıflamaya başladı.

Ruhu zayıflıyordu.

“Ne oluyor?”

“Neden aurası zayıflıyor?”

Herkes endişeliydi.

Karmik günahalevlerine dair çok şey bilmiyorlardı; bildikleri tek şey günahalevlerinin yedi gün süreceği ve son günün en dehşet verici cezanın günü olduğuydu. Kişi yedinci günü tamamlarsa karmik günahalevleri kayboluyordu; ardından kişi günahalevlerini çıplak gözleriyle değil, sadece ilahi his ya da merkez his ile görebiliyordu. Lakin… Görünmez olsalar da karmik günahalevleri kişiyi terk etmiyordu. Kişinin etrafında dolaşan karmik günahalevleri kişiye sürekli cehennem gazabı yaşatıyordu.

“Kalbi… Zayıflıyor.” Gençateş Atası söyledi. “Kalbi zayıfladığında aurası da zayıflıyor. Kalp ölürse… Ruhu küle dönecektir. İşte bu yüzden karmik günahalevleri dehşet vericidir! İlk baştaki ‘Istırap’ cezası kişiye acı yaşatabilir; lakin güçlü Tao Kalbi’ne sahip kişiler genelde bu aşamayı geçebilir. Son aşamalar ise kişinin kalbine pişmanlığı, acıyı pompalar… Kalp yavaş yavaş bu duygulardan ötürü çürür ve ölür. Yani intihardan farksızdır!”

Yaşlı Şeytan Rüzgarakan’ın aurası gitgide zayıflıyordu.

Onu izleyen yedi Kutsal Ölümsüz çok gergindi.

Altı saat daha geçti.

Aurası tamamen kaybolmuştu.

BOOM!

Aurası birkaç saniyeliğine kaybolduktan sonra… Aniden güçlenmeye başladı. Nihayetinde Yaşlı Şeytan Rüzgarakan gözlerini açmıştı.

“Hayatta kalmayı başardım.”

Yaşlı Şeytan Rüzgarakan hafifçe söyledi, “Ne dehşet verici ‘Karmik Günahalevleri’ydi ama! Gerçekten de Üç Felaket ve Dokuz Kıyamet’e kıyasla çok ama çok daha zordu. Cidden hayatta kalmayı başardım… Ancak bir daha böyle bir tecrübe yaşamak istemiyorum…” Yaşlı Şeytan Rüzgarakan’ın gözlerinde derin, korku dolu ifadeler vardı.

“Rüzgarakan.” Gençateş Atası söyledi.

Rüzgarakan hemen kendine geldi.

“Ata.” Rüzgarakan hemen lafa girdi, “Patrikler, bendeniz Rüzgarakan, klanımızın on trilyon üyesini öldürdüm. Günahım…”

“Yeter. Günahkâr değilsin; aslında büyük başarılara imza attın.” Gençateş Atası geniş bir kahkaha patlattı. “Burada sadece on trilyon ölümlüden bahsediyoruz. Diğer iki merkez üssünden birkaç trilyon ölümlü getiririz ve bir yüz yıla kalmadan bu bölge tekrar eski haline dönüşür. Bu kez senin sayende Ji Ning’le başa çıkabildik; kendi benliğini yok saydın ve karmik günahalevlerine göğüs gereceğini bile bile ona sağlam bir darbe geçirdin. Aferin sana!!”

Yaşlı Şeytan Rüzgarakan’ın sesi düşüktü, “Ata, çok ama çok fazla günah işledim. Üç Alem’e bir fırtına yaklaşıyor. Böyle yaşamaya devam edersem Gençateş Klanı’nı kötü etkileyeceğimi düşünüyorum. Kendimi öldürüp Yeraltı Krallığı’na gitmeye hazırım.”

“Evet.” Ata onayladı. “Böylesi daha iyi olacaktır. Çok sayıda günah işlediğin için… Öldükten ve Yeraltı Krallığı’na gittikten sonra, cehennemin derinliklerine atılacaksın ve ağza alınmayacak işkencelere maruz kalacaksın. Tekrar doğmana izin verildiğinde… Kesinkes seni Gençateş Klanı’na geri getireceğim. Geçmişte, Yeraltı Krallığı’yla ilgili meseleler biraz sıkıntılıydı, ancak artık Taobabası Parlakızıl kendisine ait ufak bir reenkarnasyon döngüsü kurmuş durumda ve on Yama Kralı kesinlikle bana yüz verecektir. Senin için gerekli ayarlamaları yapacağım.”

“Anladım.” Rüzgarakan saygıyla söyledi, “O halde… Gidiyorum.”

Yaşlı Şeytan Rüzgarakan tereddüt bile etmemişti.

Vhoosh!

Vücudundaki altın nilüferi isteyerek parçaladı ve karmik günahalevleriyle kaplı insan şeklindeki ruhu ufak reenkarnasyon döngüsüne doğru ilerlemeye başladı.

Svoosh! Gençateş atası da ufak reenkarnasyon döngüsüne doğru gidiyordu.

………….