Bölüm 265: Alçakgönüllü Xue Hongyi

avatar
3818 44

Desolate Era - Bölüm 265: Alçakgönüllü Xue Hongyi



Bölüm 265: Alçakgönüllü Xue Hongyi

 

..........

 

 Özel odanın içinde…

 

Ji Ning, Mu Kuzeyoğul, Yu Wei, Dokuznilüfer, Üstat Genişnehir, Beyazsu Tazısı ve Ufak Qing Xue Hongyi’ye bakıyordu.

 

Ölümsüz seviye büyülü hazinenin çekiciliği muazzamdı. Her ne kadar Üstat Genişnehir eski hayatında bir Kayıp Ölümsüz olsa da kendisi Ölümsüz seviye hazineye sahip olamamıştı… Böyle bir hazine uğruna koskoca klanların ve kabilelerin katledilmesi gayet yaygındı.

 

“Neden onu öldürüp hazineyi alarak Gökyüzü’nün Hazine Dağı’na satıp sıvılaşmış element özünü paylaşmıyoruz?” Üstat Genişnehir zihinsel yoldan konuştu, gözlerinde soğuk ifadeler vardı.

 

“Öldürmek mi?”

 

“Öldürsek mi?”

 

Grup tereddüt ediyordu, ancak en kararlı olan isim Üstat Genişnehir’di.

 

Ning ve Xue Hongyi birbiriyle iyi geçinen insanlar değildi; geçmişte, Xue Hongyi Ning’i yakalamaya bile çalışmıştı. Şans bu ki, Kuzeydağ Baiwei araya girerek onu durdurmuştu. Ning bu adamı öldürmekle ilgili herhangi bir çekinceye sahip değildi… Lakin bu malikaneye beraber girmişlerdi. Ve girdikleri esnada Gençateş Nong onlara ciddi bir uyarı yapmıştı.

 

“Ne düşünüyorsunuz?” Xue Hongyi seslendi. “Daha önceleri bu malikaneye girdiğimizde, genç efendi Gençateş hazineler uğruna birbirimizle savaşmamızı yasaklamıştı!”

 

Xue Hongyi telaşlıydı. Her ne kadar Gençateş Nong bu uyarıyı yapmış olsa da asıl gerçek durumda şu esnada beş Siyah Beyaz Okulu öğrencisi, Gençateş Nong’a daha çok önem arz ediyordu. Bu dehaların yanında Xue Hongyi hiçbir şeydi! Muhtemelen Xue Hongyi öldürülse dahi Gençateş Nong bu meseleyi fazla üstelemeyecekti.

 

Ning ve diğerleri birbirine bakıyordu.

 

Daha önceleri, Gençateş Nong şunları söylemişti. “Cadınehir Ölümsüz Malikanesi’ne girdikten sonra, tek bir zihin olup birlikte çalışmamız lazım. İçimizde savaş çıkmamalı. Eğer sorun çıkaran biri olursa, lütfen beni acımasız olacağım için suçlamayın.”

 

Korkacak ne var ki? Şu anda Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencileri olarak Gençateş Nong’un en çok önemsediği grubuz. Ayrıca sen, Dokuznilüfer, Dongyan Klanı’nın bir sonraki lideri olacaksın. Gençateş Nong fazla abartmayacaktır; sonuçta, şu anda Gençateş Klanı’nın sıradan bir öğrencisi konumuna sahip, henüz Tanrıtüy Dükü olmuş değil. Eğer sana karşı harekete geçerse… Dük olma şansını başkasına kaptırabilir.” Üstat Genişnehir konuştu.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşimiz Dokuznilüfer’e karşı harekete geçmeyecektir, ancak bu durum bizler için geçerli değil.” Yu Wei zihinsel yoldan konuştu. “Eğer Xue Hongyi’yi öldürmezsek bize saldırması için bir sebep vermiş olmayız, zira daha önceleri bize söz vermişti; lakin Xue Hongyi’yi öldürürsek ona bir sebep vermiş olacağız.”

 

Bu sebebin verilip verilmeyeceği büyük önem taşıyordu.

 

Her meselede kişi ahlaki bir tutum sergilemeliydi. Sonuçta, Ning ve diğerlerinin arkasında koskoca Siyah Beyaz Okulu ve Dongyan Klanı vardı. Eğer Ning ve diğerleri zayıf güce sahip olup oluşumlarda herhangi bir önem arz etmiyor olsalardı, onları öldürmek de sıkıntı yaratmayacaktı; lakin arka planları güçlü olduğundan… Kişi onlarla uğraşırken ahlaki ögeleri göz önünde bulundurmak zorundaydı!

 

“Ona bu bahaneyi veremeyiz. Sonuçta, o Habistanrı hepimizden güçlü.” Yu Wei konuştu. “Xue Hongyi’yi öldürmek için… Buradan çıktığımızda bir fırsat kollayabiliriz.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Yu Wei’ye katılıyorum.” Ning de fikrini zihinsel yoldan iletti.

 

Üstat Genişnehir’in suratı ekşimişti. Beş kişilik grupta kendisi, Ning ve Yu Wei en güçlü üçlüydü. Ning ve Yu Wei meseleye katılmayınca… Genişnehir durumun netliğinden şüphe duymaya başlamıştı.

 

“Hmph.” Üstat Genişnehir başını çevirip bölgeyi terk etti. Ning ve diğerleri de birbirlerine baktıktan sonra gitmeye koyulmuştu. Odada yalnız kalan Xue Hongyi rahat bir nefes çekti.

 

“Nihayetinde, Gençateş Nong’a bel bağlayarak onları korkutmayı başardım.” Xue Hongyi kendi kendine konuştu. “Burayı terk ettikten sonra genç efendi Gençateş’in yanından ayrılmamam lazım ve sonraları da Düşük Işınlanma Tao Mührü’nü kullanarak kaçarım.”

 

 Genç adam kaçma şansının çok olmadığını biliyordu; lakin bu riski almak lazımdı, bu Ölümsüz seviye büyülü hazine için riski göze almalıydı!

 

Aslında, Karejderi Dağı’ndaki üç Kadim Taoist’e bile güvenmeye cüret edemiyordu. Ölümsüzlük yolunda, öğrencilerin ustalarını ve Atalarını öldürmesi nadir rastlanan bir şey değildi ve ustaların öğrencilerini öldürmesi daha da sık gerçekleşiyordu. Bir ölümsüz seviye büyülü hazine uğruna… Her şey olabilirdi.

 

Ning ve diğerleri tekrar ayrılarak arayışa devam etti. Sonuçta, burası bir Kutsal Ölümsüz’ün geride bıraktığı Hazine Deposu’ydu; rastgele her hazine sıradan bir Wanxiang Üstadı’nı çılgına çevirebilecek değere sahipti.

 

Bir saatin ardından bölge tamamen aranmıştı. Herkes, diğerlerinin bir noktayı kaçırmış olabileceği düşüncesiyle bölgeyi baştan aşağıya taramıştı.

 

“Bitirdim. Efendim, üstümde tek bir hazine bile yok, hiçbir şey bulamadım.” Mesafedeki Ufak Qing zihinsel yoldan Ning’e konuştu.

 

“Bir tane bile yok mu? Yazık!” Ning dalga geçti.

 

“Beyaz Amca’ya sor bakalım.” Ufak Qing ruh bağını kullanarak konuştu.

 

“Tamam, sorayım.” Ning ruhsal yoldan Beyazsu Tazısı’na seslendi. “Beyaz Amca, arayışını bitirdin mi?”

 

“Evet.” Beyazsu Tazısı’nın zihinsel yoldan gelen sesi keyifliydi. “Şansım hiç de fena değilmiş. Üstünde büyülü bir cübbe ve yanında da birkaç hazine duran bir ceset buldum. Bu cesedin Kayıp Ölümsüz mü yoksa Kadim Yabaniyaratık mı olduğunu bilmiyorum; ancak bulduğum hazineler muazzamdı. Onları bağlayamadığıma göre, hepsi de Gökyüzü seviye büyülü hazine olsa gerek.”

 

Ning keyiflendi.

 

Bu Hazine Deposu aslen beş sarayın içinden en önemlisiydi. İçeride çok sayıda hazine vardı ve bu yüzden yaratıkların arasındaki Kadim ve Kayıp Ölümsüzler’in de dikkatini çekiyordu.

 

 Kayıp Ölümsüzler bile genelde ölümsüz seviye büyülü hazinelere sahip olamıyordu ve bu yüzden hazinelerin Kayıp Ölümsüzler’den mi yoksa Kadim Yabaniyaratıklar’dan mı kaldığını anlamak zordu. Sadece depo tipi büyülü hazineleri bağlayarak içeriye bakıldığında bu durum açığa çıkabiliyordu.

 

“Efendim, efendim, Beyaz Amca ne yapmış? Hiçbir şey bulamamış mı?” Ufak Qing ruhsal yoldan konuştu.

 

“Beyaz Amca’nın şansı yaver gitmiş; bulduğu cesette epeyi hazine varmış.”

 

“Ceset mi? Daha mı şanslıymış? Ben bir Mavi Gökyılanı’yım; benim için şans eseri tesadüfleri yaşamak, pirinç yemek kadar normaldir. Normalde şanslı biriyimdir… Lakin buna rağmen şans konusunda benden daha mı iyiymiş? Efendim, peki ya sen? Hazine buldun mu?”

 

“Evet… Beyaz Amca’dan bile daha fazla hem de…” Ning cevapladı.

 

“Bu nasıl olabilir?!?”

 

…..

 

Sarayın en geniş salonunda… Gençateş Nong hala daha yeşim yatağın üstünde, sarayı bağlamaya devam ediyordu ve yanında da Xiangliu Fang duruyordu. Ning ve diğerleri buluştu.

 

“Burası Hazine Deposu. Cadınehir Ölümsüz Malikanesi’ndeki hazinelerin bulunduğu yer. Görünüşe göre, hepiniz epeyi hazine bulmuşsunuz.” Yukarıda oturan Gençateş Nong gülümseyerek konuştu. “Ve daha demin, güç dalgaları hissettim; Ölümsüz seviye büyülü hazineye ait olmalıydı. Acaba hanginiz bu hazineyi alacak kadar şanslıydınız?”

 

Ji Ning ve diğerleri başlarını çevirerek aynı anda Xue Hongyi’ye baktı. Xue Hongyi şaşkına dönmüştü.

 

“Oh, demek sensin Xue Hongyi?” Gençateş Nong kaşlarını kaldırdı. Daha önceleri, formasyona yakalandıklarında Xue Hongyi kaçmaya yeltenmiş ve Gençateş Nong’u terk etmişti. Bu durum Gençateş Nong’un dikkatinden kaçmamıştı.

 

“Genç efendi Gençateş, bu Ölümsüz seviye hazineyi size vermeye istekliyim.” Xue Hongyi hemen konuştu. Ji Ning’in grubuna karşı harekete geçmeye cüret edebiliyordu, ancak Gençateş Nong çok güçlüydü. İster politik güç ister de arka plan olsun, Gençateş Nong onu yerle bir edebilirdi. Kişisel güç olarak oracıkta duran Habistanrı herkesten üstündü!

 

Ning ve diğerleri şaşkındı. Gençateş’e mi veriyordu?

 

“Hazineler onları değerlendirebilecek kişilere gitmelidir!” Xue Hongyi hemen konuştu. “Bendeniz Xue Hongyi, değersiz biriyim; böyle bir hazine benim elimde bir felakete dönüşecektir. Bunu size vermem daha iyi olacaktır, genç efendi Gençateş. Sizin gibi heybetli birinin böyle bir hazineye sahip olması daha mantıklıdır, efendim.”

 

Gençateş Nong gülümsedi.

 

İltifat sanatını bilenleri seviyordu, özellikle de bu iltifatlar biraz güçlü bir dehanın ağzından çıktığı için keyiflenmişti. Ji Ning ve diğerleri Siyah Beyaz Okulu’na aitti; hepsi doğuştan gururluydu ve onların Xue Hongyi gibi iltifat etmesi mümkün değildi. Lakin Xue Hongyi, alçakgönüllü hareketiyle başını eğerek konuşmuştu.

 

“Size söz vermiştim, hazineyi kim alırsa onun olacaktır. Kesinkes bu hazineleri sizden istemeyecek ya da bu hazineler uğruna sizlerle mücadele etmeyeceğim.” Gençateş Nong konuştu.

 

“Ben bunları yapmak değil, normal bir takas konusunu öne sürmek istiyorum.” Xue Hongyi konuştu. “Bu Ölümsüz seviye büyülü hazinenin bana pek yararı yok. Sizinle takasa tutuşmaya niyetliyim, genç efendi Gençateş. Bana sadece rastgele Gökyüzü seviye büyülü hazine verirseniz bu yeterli olacaktır.

 

“Fazla düşünüyorsun.” Gençateş Nong başını iki yana salladı. “Ne olursa olsun, bu ölümsüz seviye büyülü hazineyi kabul etmeyeceğim.”

 

Bunu duyan Xue Hongyi rahat bir nefes çekti. Bilerek hazineyi ona sunmuştu ve karşılığında Gençateş Nong teklifi reddedince rahatlamıştı.

 

“Xue Hongyi epeyi zeki bir arkadaşımız.” Gençateş Nong kendi kendine konuştu. “Şu anda kabul edemem. Eğer kabul edersem, Ji Ning ve grubu bana farklı gözle bakacaktır! Hala daha işime yarayabilirler. Malikaneyi bağladıktan sonra… Xue Hongyi’nin tekrar bana sunmasını isteyebilirim. Eğer gerekirse karşılığında ona birkaç tane hazine veririm.”

 

İki saatin sonunda, Gençateş Nong nihayet sarayı bağlamayı başarmıştı.

 

“Haha, bağlamayı bitirdim.” Gençateş Nong yataktan indi, gülümsüyordu.

 

“Genç efendi.” Yan taraftaki Xiangliu Fang’ın suratı ekşidi. “Şu anda, malikanedeki iki güçlü yaratık oluşumu dışarıda bekliyor. Çıktığımız gibi bize saldıracaklar.”

 

“En güçlü iki yaratık oluşumu mu?” Ning ve diğerleri şaşırmıştı. On bin Tao Askeri’nin oluşturduğu devasa dalga ve Cadınehir Klanı’ndan gelen devasa Yaksha formasyonu mu? Bu iki oluşum, Habistanrı Xiangliu Fang’ı bile baskılamayı başarabiliyordu. Kendisi olağanüstü yetenekleri kullanarak hayatını kurtarmayı ancak başarabilmişti. Buna karşılık karşı saldırıya bile geçememişti.

 

“Hayatta kalabilirim, ancak sizi korumayı başaramayabilirim.” Xiangliu Fang bu konudan endişe duyuyordu.

 

“Oh?” Gençateş Nong’un suratı ekşidi. “Dışarıda bekliyorlar mı dedin?”

 

“Evet. Dışarıda bekliyorlar.” Xiangliu Fang konuştu. “Sayısız yıldır burada hapsolmuş durumdalar; her yeni jenerasyon dışarıya çıkma hayaliyle yaşamış. Bu yüzden, kesinkes her şeyi göze alarak malikanenin anahtarını ele geçirmeye çalışacaklardır.”

 

Gençateş Nong onayladı. Bu güçlü arzuyu ve yaratıkların dışarı çıkma isteğini anlayabiliyordu. Bu büyük bir dünyayı görme arzusuydu.

 

“Sıkıntı.” Gençateş Nong dişlerini sıktı. Ning ve diğerleri de orada duruyordu. Ne yapacaklardı?

 

………








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr