Bölüm 241: Ani Gelişme

avatar
4374 53

Desolate Era - Bölüm 241: Ani Gelişme



Bölüm 241: Ani Gelişme

 

Ufak Yun’u buraya getirin!” Dongyan Klanı’ndaki gizli, derin Patrik bizzat emir verdi.

 

”Anlaşıldı, Ata.” Ölümsüz Norshok isimli bir Kayıp Ölümsüz saygıyla cevapladı. O günün takibinde, bir grup Kayıp Ölümsüz’le birlikte Yükseksu Eyaleti’ndeki Dongyan Klanı’nı terk etti.

 

……..

 

 Sıcak bahar geliyor ve çiçekler açıyordu. Yaprak şekline sahip bir tekne, tembel tembel Yılankanadı Gölü’nde süzülüyordu. Teknenin üstünde sadece iki kişi vardı: Ji Ning ve Dokuznilüfer. Geçmişte, ikili birbirlerine duygularını söylememişti, lakin artık Tao Eşi oldukları ve hayat boyu birlikte kalacaklarını kararlaştırdıkları için… Kalpleri birleşiyordu.

 

İkili oracıkta yüz yüze oturuyordu. Önlerinde bir masa ve masanın üstünde de Ölümsüz şarabı duruyordu. Ölümsüz şarabı doğal olarak Dokuznilüfer’in sunduğu bir lezzetti. Dokuznilüfer akılalmaz bir arka plana sahipti ve yanında taşıdığı bardaklar, şaraplar ve çeşit çeşit eşyalar, Ning’in bile daha önce görmediği şeylerdi.

 

”Bu ne tür bir şarap?” Ning’in elinde ince işçiliğin sonucunda çıktığı her halinden belli olan bir şarap bardağı vardı, yavaşça şarabın tadına bakıyordu. Aniden vücudu muazzam, keyif dolu bir hissiyata kapılmıştı.

 

”Bu şarap ‘Ölümsüz Dong’un Şarabı’ olarak biliniyor.” Dokuznilüfer’in elinde de bir kadeh vardı. “Aslında bu şarabın epeyi geçmişi var. Büyük Xia Hanedanlığı’nın kontrolünde olan bu dünyaya benzer bir başka büyük dünyaya, Cennet Alemi’nden bir Ölümsüz kadın gelmiş. Şans eseri o dünyadaki ölümsüzlük yolunda yürüyen sıradan biriyle tanışmış. ‘Dong You’… İkili gizli bir ilişkiye başlamış, birbirlerine sonsuza dek eşlik etmek istiyorlarmış. Ne yazık ki Ölümsüz kadının Cennet Alemi’nde muazzam bir pozisyonu varmış, arkasındaki üstatlar onun gibi kadim bir Kutsal Ölümsüz’ün, sıradan biriyle Tao Eşi olmasına izin vermeyince, ikili ayrılmış.”

 

Ning hemen iç çekti.

 

”Ardından, Dong You Cennet Alemi’ne ulaşarak Tao Eşi’ni geri alacağına dair bir yemin etmiş.” Dokuznilüfer konuştu. “Ölümsüzlük yolunda yürüyen sıradan bir adam, Cennet Alemi’ne giderek Tao Eşi’ni geri alacağını söylüyor… Bu gerçekten de inanılması güç bir durum. Lakin Dong You her şeye rağmen zorlukların üstesinden gelerek Gökyüzü felaketini alt ederek kaygısız, ebedi bir Kutsal Ölümsüz olmayı başarmış. Yaşadığı dünyanın önde gelen figürlerinden biri olmuş ve ardından… Dünyasındaki Ölümsüzler’le Cennet Alemi’ne saldırıya geçmiş. Nihayetinde…O Ölümsüz kadının arkasındaki üstatlar boyun eğmek zorunda kalmış. Tao Eşi’ni alan adam onu geri götürmüş… Ve bu efsane de Üç Alem’in dört bir yanına yayılmış.”

 

Ning hayranlık dolu ifadesiyle iç çekti. Kutsal Ölümsüz olup bir grup Ölümsüzle Cennet Alemi’ne saldırmak mı?

 

”Dong You aynı zamanda Ölümsüz Doğugezen olarak bilinir ve Üç Alem’deki ünlü figürlerden biridir. Ben bile küçükken ona dair hikayeler duymuştum.” Dokuznilüfer duygusal figürüyle iç çekti. “Ve bu Ölümsüz şarabı da Ölümsüz Doğuezen, Dong You’nun ellerinden çıkmadır. Büyük dünyalardaki çoğu Ölümsüz bu şarabı sever ve Dongyan Klanı’m da şans eseri elde etmeyi başarmış. Yanımda üç şişe taşıyordum ancak daha önce denememiştim.” Lafını bitiren Dokuznilüfer, Ning’e bir bakış attı.

 

Söylemediği bir şey vardı, daha önce şarabı tatmamış olmasının sebebi, Tao Eşi’yle içeceği günü bekliyor olmasıydı. Bu Ölümsüz Dong’un Şarabı genç kadının aşkını ve aynı zamanda kraliyetin Xia Klanındaki kadınların aşklarını, Dongyan Klanı’ndaki kadınların sevgilerini simgeleyen bir semboldü.

 

Buna karşılık Ning, Dokuznilüfer’in ne düşündüğünü anlıyordu. Ölümsüz şarabından bir yudum daha aldı. Kalbinde yükselen hissiyat, gerçekten de sevdiği kadını gördüğü an yaşadığı hissiyata benziyordu.

 

”Eh?” Aniden Ning’in suratı ekşidi, genç adam başını kaldırdı. Dokuznilüfer de başını kaldırmıştı.

 

Daha önceleri bomboş olan gökyüzünde devasa, simsiyah bir savaş gemisi belirdi. Gemi oldukça genişti ve üstünde iki karakter yazan bayraklarla kaplıydı “Dong” ve “Yan”. Savaş gemisinden etrafa heybetli bir aura saçılıyordu, adeta bu gemi gökyüzü ve yeryüzüyle mücadele edebilecek güçteydi.

 

 Birbiri ardına dizilmiş Tao askerleri geminin güvertesinde dikiliyordu ve bu insanların gözlerinde kibirli ve soğuk ifadeler vardı. Hepsi de en azından Wanxiang seviyesindeydi.

 

Savaş gemisinden etrafa rüzgâr dalgaları saçılıyor ve gemi Yılankanadı Gölü’ne doğru ilerliyordu. Görünmez rüzgâr dalgaları, Yılankanadı Gölü’nün yüzeyinde devasa dalgalar oluşturuyor ve Ning ve Dokuznilüfer ikilisinin durduğu tekne de sarsılıyordu.

 

”Gir.” Ning hemen tekneyi yüzüğüne koydu. Artık Dokuznilüfer’le birlikte yüzeyde süzülüyordu. Etraflarındaki göl suyu hemen sakinleşmişti. Her ne kadar heybetli dalgalar yan tarafları kaplıyor olsalar da genç adamın etrafındaki bölge gayet sakindi.

 

”Neler oluyor?” Ning zihinsel yoldan Dokuznilüfer’e konuştu. “Kıdemli öğrenci kardeşim, bu savaş gemisi Dongyan Klanı’na ait ve görünüşe göre niyetleri de pek iyi değil.”

 

”Klan aramızdaki ilişkiyi öğrenmiş olmalı. Ancak… Bizi yalnızca çok az kişi biliyor. Luo Qing bir yıl önce öğrenmişti ve eğer klana haber vermiş olsaydı, geminin daha önce gelmiş olması gerekirdi… Yani bugün gelmelerinin muhtemel sebebi, Chen Jin olmalı.” Dokuznilüfer’in gözlerinde endişe dolu ifadeler vardı. “Endişelendiğim ve gelmesini istemediğim gün nihayet geldi…”

 

Ning Dokuznilüfer’e bakıyordu. “Kıdemli öğrenci kardeşim.” diye konuştu.

 

”Ben Dongyan Klanı’nın bir sonraki lideri olacak kişiyim. Kendi Tao Eşi’mi seçemeyeceğime inanmıyorum.” Dokuznilüfer Ning’e baktı. “Merak etme.”

 

Lakin Ning, ona doğru gelen görünmez baskıyı hissedebiliyordu. O esnada, nihayet Dokuznilüfer’in neden Ölümsüz Dong’un Şarabı’nı çıkardığını anlamıştı. “Demek hazırlıklı olmam gerektiğini söylüyordu…”

 

Devasa gemi yavaşça alçalıyor ve Yılankanadı Gölü’nün yüzeyine iniyordu. Gemi direkt Ning ve Dokuznilüfer ikilisinin önünde durmuştu. Bu devasa, üç bin metre uzunluğundaki geminin önünde iki insan da ufacık görünüyordu.

 

“Vhoosh!”

 

Geminin baş kısmında bir yer açıldı ve rampa gibi bir araç direkt gölün yüzeyine indi. Altın Taoist cübbelerine bürünmüş bir adam yürüyor ve arkasındaki dokuz Kadim Taoist’in auraları göklere uzuyordu. Dokuzlunun arkasındaysa zırhlı Wanxiang Üstatları vardı. Ölümsüzlük yolunda yürüyen bu insan grubu gökyüzünü ve yeryüzü titretiyordu. Böylesine bir güç, Karejderi Dağı gibi tarikatları kolayca yok edebilecek heybete sahipti.

 

”Liderleri Dongyan Klanı’ndan Ölümsüz Norshok, Arkasındakiler de dokuz Kadim Taoist öğrencisi. Onların da arkasında Dongyan Klanı’nın Karabirlik Korumaları geliyor, hepsi Wanxiang seviyesindedir.” Dokuznilüfer konuştu. O esnada, Ning’in suratındaki ifade değişimini görmüştü. “Ji Ning, ne oldu?”

 

”Bir şey yok.” Ning cevapladı.

 

Ruhuna doğru akılalmaz bir ilahi irade saldırıyordu.

 

Ölümsüz Norshok ve arkasındaki dokuz Kadim Taoist aynı esnada genç adama ilahi irade saldırıları yapıyordu. Ning bile bu saldırılara dayanmakta güçlük çekiyordu. Zihninde hemen Tanrıça Nüwa’nın resmine odaklandı ve aniden ortaya çıkan Tanrıça Nüwa’nın resmi etrafa altın bir ışık hüzmesi saçarak Ning’in ruhunu sakin ve sabit bir forma sokmuştu. Genç adam maruz kaldığı saldırılara dayanabiliyordu.

 

”Eh?” Altın cübbeli Ölümsüz Norshok’un surat ifadesi değişti. Böyle bir grupla gelmişti zira bu ufak klana ait çocuğu şaşkına çevirmek istiyordu ve ilahi irade saldırısıyla da ona iyi bir ders vermeyi amaçlamıştı lakin bu Ji Ning isimli, sadece yirmili yaşlarda olan genç adam, kendisinin ve dokuz heybetli öğrencisinin saldırılarına dayanabiliyordu.

 

”Usta, Ji Ning’in ruhu epeyi güçlü… Reenkarne ölümsüz falan mı acaba?”

 

”Reenkarne ölümsüz olsa dahi, Dongyan Klanı’mıza ne yararı dokunacak ki?” Ölümsüz Norshok sakince cevapladı.

 

Siyah Beyaz Okulu’nda bile birkaç tane Reenkarne Ölümsüz var. Reenkarne Ölümsüzler kimlerdi? Bu insanlar Toprak Ölümsüzü ya da Kayıp Ölümsüzü seviyesinde daha fazla ilerleyemedikleri için reenkarne olmayı seçmiş kişilerdi! Reenkarne olduktan sonra bir kez daha Toprak Ölümsüzü seviyesine çıkmaları kolay olacaktı… Ancak geçmiş hayatlarında alt edemedikleri Gökyüzü Felaketi’ni bir kez daha alt edememeleri kuvvetle muhtemeldi!

 

İlahi irade saldırılarına göğüs gerip rakibin ilahi iradelerini savuşturduktan sonra, Ning bu insanların iyi niyetlere sahip olmadıklarını anlamıştı!

 

”Ufak Yun.” Ölümsüz Norshok Ning’e bir bakış bile atmadan, sadece Dokuznilüfer’e bakıyordu. “Geri dönme zamanın geldi.”

 

”Kadim Taoist olmadan dönmeyecektim hani?” Dokuznilüfer’in suratı ekşidi. “Neden bu kadar erken dönmek zorundayım? Kim diyor?” Klandaki pozisyonu epeyi yüksekti. Ölümsüzler bile ona emir verecek rütbelere sahip değillerdi.

 

”Atamız bizzat bu emri verdi.” Ölümsüz Norshok ciddi bir ses tonuyla konuştu.

 

”Atamız mı?” Dokuznilüfer şaşkına döndü.

 

Bazı klanlarda, arada sırada akılalmaz bir insan çıkabiliyordu, öyle ki bu insan pozisyonu klan liderinden bile yüksekti. Ning’in Ji Klanı’ndaki rütbesi bu duruma bir örnek olarak söylenebilirdi! Genç adam Patriğin seviyesini tamamen geride bırakmıştı ve klan lideri olmasa dahi, klanın gerçek lideriydi.

 

Ve Dongyan Klanı’nda… Dongyan Klanı’nın Atası klanın gerçek lideriydi. Kendisi akılalmaz bir zaman süreci boyunca yaşamıştı. Ömründe geçirdiği yıl sayısı yüz milyonlarcaydı. Bu kadar uzun yaşayabilen bir insan, doğal olarak Kayıp Ölümsüz değildi! Dongyan Klanı’ndaki üst seviye insanlar Ataları’nın Kutsal Ölümsüz seviyesinde olduğunu düşünüyordu lakin Ataları bizzat bu söylemi onaylamış değildi.

 

Sahip olduğu güç gizemliydi lakin, gücünü ortaya çıkardığı birkaç seferde, o Kayıp Ölümsüz olarak geçinen insanlar karıncalar gibi ezilmişlerdi.

 

Klandaki kimse ona karşı çıkamıyordu. Her zaman kendi başına yaşayan bu adam, klan meselelerine pek karışmıyordu, ancak bir emir verdiğinde herkes bu emre uyuyordu. Dongyan Klanı’nın Atası için klan liderini değiştirmek, tek bir cümleye bakıyordu!

 

”Atamız mı?” Ben, ben…” Dokuznilüfer dişlerini sıktı. Bir sonraki klan lideri olarak seçilmesinin bir sebebi de Atasıydı; zira Atası onu seviyordu.

 

”Sizinle geleceğim.” Dokuznilüfer konuştu.

 

Ölümsüz Norshok başını hafifçe öne salladı. Dokuznilüfer’in karşı çıkacağını bir an için bile olsun düşünmemişti. Dongyan Klanı’nda, Ata’nın sözlerine karşı çıkan tek bir kişi bile yoktu!

 

Dokuznilüfer Ning’e bakarak zihinsel yoldan konuştu. “Beni bekle.”

 

Ning onayladı. “Tamam.”

 

”Gidelim.” Ölümsüz Norshok konuştu. Dokuznilüfer hemen Ölümsüz Norshok’a doğru yürüdü arkasındaki dokuz Kadim Taoist ve Karabirlik Korumaları genç kadına eşlik ediyordu.

 

Ölümsüz Norshok başını çevirip Ning’e bir bakış attı. Zihinsel yoldan konuşuyordu. “Adın Ji Ning mi? Bir an önce kendine gelip Ufak Yun’un sıradan biri olmadığını anlaman lazım. Eğer kendisi sıradan biri olsaydı, onunla Tao Eşi olabilirdin ancak o, Dongyan Klanı’nın bir sonraki lideri olacak. Ve sen… Ona layık değilsin.” Lafını bitiren adam Ning’e soğuk bir bakış attıktan sonra gemiye girdi.

 

Dokuznilüfer gemiden bakıyordu.

 

Ning gölden bakıyordu.

 

Bakışları buluştu.

 

”Tırırım…” Etraflarındaki hava düzensiz bir forma bürünmüş, ardından gemi ortalıktan kaybolmuştu.

 

Ning giden gemiyi izliyordu. Bir anlığına, kalbinde devasa bir boşluk hissetmişti.

 

”Layık değil miyim?” Ning kendi kendine konuştu. Gözlerindeki kararlı ifadeye diyecek yoktu.

 

“Genç efendi.”

 

“Ning, oğlum.”

 

Uzaktan, yeşil yaprak tipi bir büyülü hazine yaklaşıyordu. Hazinenin üstünde Güz Yaprağı, Beyazsu Tazısı ve Qingqing duruyordu. Yaşananları uzaktan izlemişlerdi ancak mesafeden dolayı söylenenleri tam olarak anlayabilmiş değillerdi. Yine de Dokuznilüfer’in götürüldüğünü görmüşlerdi.

 

“Genç efendi, iyi misiniz?” Güz Yaprağı gergindi.

 

“İyiyim. Klanındaki üstatlar onu özlemiş, o kadar.” Ning konuştu.

 

…..








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr