Bölüm 208: Toplanan Figürler

avatar
4207 45

Desolate Era - Bölüm 208: Toplanan Figürler



Bölüm 208: Toplanan Figürler

 

....................

 

Ji Ning oracıkta oturuyor, sağ elini uzatıyordu. Ağır ahşap kutunun içinde, element Ki enerjisiyle çevrili bir kadim buzul parçası duruyordu. Kadim buzul parçasından yayılan soğuk enerji partiküllerini emen Ning, bu enerjiyi Zifu bölgesindeki Habis Buzul adasına doğru yolluyordu. Zifu bölgesindeki Habis Buzul, bu soğuk enerjiyle karşılaşır karşılaşmaz heyecanla, vahşi bir arzuyla enerjiyi emmeye başlamıştı.

 

“Efendim.” Biraz tereddüt eden Qingqing konuştu. “Eh?” Ning başını çevirip ona baktı. “Efendim, o kadim buzul parçasını kullandıktan sonra size biraz daha verebilirim.” Qingqing dikkatle Ji Ning’e bakıyordu. “Size bir metrelik buzul daha veririm.”

 

 Ning gülmeye başladı. Ufak Qing’in cimri olduğunu anlayabilmişti. Ufak Qing’e baktığında… Aklında bir başka kadının figürü canlandı.

 

“Büyük kardeş Güz Yaprağı.” Ning kendi kendine konuştu. “Kırlangıç Dağı’nı ter edeli üç yıl oluyor. Onu üç yıldır görmüyorum. Acaba nasıl…”

 

Çocukluğundan beri ona eşlik eden o kadın, ablasından farksızdı. Ning ona karşı derin duygular besliyordu. “Yağmurejderi Korumalarına katıldıktan sonra, uzun yıllar önce anneme, babama ve dayıma zarar veren o üç şüpheliyi incelemeye başlayacağım.” Ning kendi kendine konuştu. “Ayrıca… Kırlangıç Dağı’na gidip Güz Yaprağı, Mavitaş ve Yılankanadı Gölü’ne de uğrasam iyi olur.”

 

Ning Yılankanadı Gölü’ne dönmek istiyordu. O ufak tekneyle açılıp Yılankanadı Gölü’nün üstünde kaygısızca uzanmayalı epeyi zaman olmuştu.

 

“Yılankanadı Gölü!” Ning’in gözlerinde hafif, vahşi bir ışık hüzmesi belirdi. “Er ya da geç, sevdiklerimin kaygısız birer hayat yaşayacaklarını garanti altına alabileceğim. Bir daha trajediler yaşanmayacak, asla!” Ning’in kalbinde güçlü bir istek vardı ve Tao Kalbi de akılalmaz bir saflığa sahipti. “Karejderi Dağı… Ölümsüzlük yolundaki taş basamaklardan yalnızca biri…”

 

Kalbinde, genç adamın asıl hedefi güçlenerek Üç Alem’in zirvesine ulaşmak ve kendi kaderini kontrol altına almaktı. Peki ya Karejderi Dağı? Onlara hiçbir zaman fazla önem vermemişti.

 

………

 

Kaşla göz arasında bu buz çatlağının içinde üç gün geçmişti. Ning’in vücudundaki Habis Buzul, kadim buzulla beslendikten sonra sekizinci kademeye ulaşmıştı lakin sadece düşük kademelerde böylesine bir hıza ulaşmak mümkündü. Kademe artıkça, ilerleme de yavaşlayacaktı. Bazı Habis Buzul türlerinin doğuştan gelen potansiyeli düşüktü ve bu türlerin birinci kademeye ulaşmaları bile mümkün değildi.

 

“Eh?” Ning yanında duran Kuzeyoğul’a baktı. Kuzeyoğul gözlerini açıyordu. “Ah, başarılı.” Ning konuştu. “Güzel.” Kuzeyoğul keyifliydi.

 

“Oduncuk.” Qingqing konuştu. “Sana bir hediye hazırladım. Habis Buzulu ekmeyi başardığın için bir ödül gibi düşünebilirsin.” “Hediye mi? Bana mı?” Kuzeyoğul şaşkındı.

 

“Evet.” Qingqing kendini beğenmiş tavrıyla onayladı. Elini uzatarak ufak bir ahşap kutuyu çağırdı. Ahşap kutunun boyutlarını gören Ning başını iki yana sallamadan edememişti.

 

“Bak.” Qingqing ahşap kutuyu açtı.

 

“Kadim buzul!” Kuzeyoğul şaşkınlık içerisindeydi. Daha önceleri, bütün odağını Habis Buzula vermişti ve bu yüzden dışarıda gerçekleşen konuşmaları ve olayları fark edememişti.

 

Ning kenardan ahşap kutuya bir bakış attı. Ufak ahşaptaki kadim buzul parçası yaklaşık on santim boyutlarındaydı. Qingqing hemen Ning’e doğru göz kırpmıştı.

 

“Bunu nasıl kabul…” Kuzeyoğul konuşmaya başlar başlamaz Ning araya girdi. “Al gitsin. Aldıktan sonra direkt Toprakateşi damarına gideceğiz.”

 

 Habis Buzul damarının yarıdan fazlasını kullanan ikili, aslen kalan bu miktarı diğer Wanxiang Üstatları’yla takas için kullanabilirdi… Ancak Zindan Dağları’ndaki vahşi bataklıklarda yaptıkları onca mücadelenin ardından Ning’in aklına bir düşünce gelmişti. Sahip olduğu güce bakılırsa dış dünyaya açılarak değerli hazine elde etmesi gayet kolaydı. Yani gidip üçkağıtçı ve kurnaz Wanxiang Üstatları’yla takasa tutuşmak istemiyordu.

 

………

 

Issız dağda… Xiantian yaratıklarından biri bu bölgeyi koruyordu.

 

“Majesteleri bana bu bölgeyi gözleyip dağlarda o insanı aramamı söylemişti. Zindan Dağları’ndaki vahşi bataklıklarda o kadar dağ var ki… Kim bilir o insan nereye gitmiştir? Böyle ufak bir yerde ona rastlayacak kadar şanslı olabilir miyim ki?” Mavi tüylü yaratık, devasa kayaya yaslanmıştı. Xiantian yaratığı olduğu için Kırlangıç Dağı’nda yaşıyor olsa bile ufak bir figür olarak görülecekti. Doğal olarak burada, Zindan Dağları’nın vahşi bataklıklarında daha da önemsiz bir figür olarak görülüyordu.

 

“Ciddi ciddi iki insan, Kral Ejderbalinası’na öyle bir kayıp yaşatabilmiş.” Sarı tüylü yaratık mektupta yazanları hatırlıyordu.

 

Svish!

 

Aniden bulutların arasında beliren bir ışık hüzmesi yan taraftaki dağa atıldı. “O..?!” Sarı tüylü yaratık şaşırmıştı. Yakından baktığında keyiflenmeden edememişti. “Şüphe yok. Ejder başlı gemi!”

 

Ejder başlı geminin dağa doğru uçtuğunu ve içinden üç figürün fırladığını gören yaratık hemen bölgeyi terk etti.

 

…….

 

“Şuradaki dağ. Etrafta sadece ufak birkaç yaratık var, yani endişelenmeye gerek yok.” Qingqing konuştu. Ejder başlı gemi hemen dalışa geçmişti.

 

İlahi hissiyle üç yüz kilometrelik bölgeyi kaplayan Ning’in sınırı bu kadardı. Bu hareketi yapar yapmaz… Genç adam etrafta yalnızca ufak yaratıkların olduğunu görmüştü. Taş mağaralardan birinde Zifu seviye sayılabilecek sadece bir yaratık vardı.

 

“Gidelim.” Grup hareket teknikleriyle dağın kalbine doğru ilerlemeye başladı.

 

Qingqing’in önderliğinde ilerliyorlardı. “Eğer bu tüneli takip edersek nehre çabucak ulaşabiliriz. Nehrin sonunda Toprakateşi damarı var.”

 

Konuştuğu gibi, dakikalar sonra yeraltında kasvetli bir nehir belirmişti. Nehrin sonunda alt metrelik bir çatlak vardı ve çatlağın içinde de altın alev demetleri seçilebiliyordu.

 

“Toprakateşi damarı.” Ning’in gözleri parlıyordu. “Bu… Altınalev Toprakateşi olsa gerek!” Ning hemen meseleyi tanımıştı, “Toprakateşinin muazzam çeşitlerinden biri!” Genç adam keyifliydi ve hemen aşağıya baktı. Derin çatlağın arka tarafında kavurucu lav denizi görülebiliyordu. Yani Altınalev Toprakateşinin burada, lav denizinin üst kısmında ortaya çıkması gayet normaldi lakin Ning lava baktığında… Nedendir bilinmez ancak kalbi bir anda gerilmişti!

 

 Ruhunun derinliklerinde, zar zor seçilebilen bir tehlike hissiyatı yükseliyordu. Bu… Bir uyarıydı.

 

Ning bakışlarını lav nehrinden çevirdiğinde, tehlike hissiyatı kaybolmuştu. “Yoksa aşağıda bir uzay kırığı mı var?” Ning düşündü.

 

 Normalde, genç adam ne zaman uzay kırıklarına baksa kalbinin gerildiğini hissediyordu. Zindan Dağları’nın vahşi bataklıklarında bu durum… Epeyi yaygındı.

 

“Lava gitmeyin. Özellikle de sen, Ufak Qing. Sakın gireyim deme.” Ning konuştu. “Girmeyeyim mi?” Qingqing şaşırmıştı.

 

Ning başını öne salladı. “Aşağıda bir uzay kırığı olsa gerek. Dikkatli olun.  Muhtemelen vücudumda Habis Buzul olduğu için Toprakateşini özümsemem daha uzun sürecektir. Sanırım üç ile altı gün arasında bir süreye ihtiyacım var.” Ning hemen Atınalev Toprakateşinin yanına kuruldu.

 

“Bize bırak.” Qingqing konuştu. Kuzeyoğul ekledi. “Rahat ol. Hemen formasyonu kuracağım.” İkili çoktan dağın dışına bir formasyon yerleştirmişti ve iç kısma da bir aldatıcı formasyon yerleştirmeyi düşünüyorlardı.

 

Bağdaş kuran Ning ağzını açar açmaz element Ki iplikleri yükselmeye başladı. Altınalev Toprakateşini direkt ağzına doğru yöneltmişti.

 

Toprakateşi ve Habis Buzul iki zıt kutuptu. Ning daha önceleri Habis Buzulu vücuduna ektiği için Toprakateşini özümserken dikkatli olmak zorundaydı… Eğer Toprakateşinden bir kısım sızar ve Habis Buzuluyla bir araya gelirse bir patlama yaşanacaktı. Ning Habistanrı vücudu sayesinde bu patlamadan sağ çıkabilecek olsa da Zifu bölgesi muhtemelen yerle bir olacaktı. Yerle bir olmasa dahi babası gibi, Zifu bölgesi ciddi bir hasar alacaktı…

 

Lakin, Ning bu risk yüzünden böylesine bir fırsattan vazgeçecek değildi. Ölümsüzlük yolu öyle risk alınmadan, güvenle ilerleyebileceğiniz bir yol değildi!

 

………

 

Kaşla göz arasında üç gün geçti. Xiantian yaratığı durmaksızın raporu vermeye koşmuş ve raporu alan Zifu yaratığı da bizzat Ejderbalinası Tepesi’ne gitmişti. “Kral Ejderbalinsaı, bu harita… Üç gün önce, kovaladığınız o insanlar bu bölgede ortaya çıktı, Majesteleri.” Siyah kürklü yaratık saygıyla konuştu.

 

“Orada mı?” Ejderbalinası tahtında oturuyor, elindeki haritaya bakıyordu. Hemen bölgeyi kavramıştı. “Güzel. Geri dön ve Yaşlı Kurt’a söyle, bu iyiliğini asla unutmayacağım.” Ejderbalinası konuştu.

 

“Anlaşıldı.” Siyah kürklü yaratık saygıyla eğildikten sonra bölgeyi terk etti.

 

Ejderbalinası’nın gölgemsi yeşil gözlerinde öldürme isteği vardı ve aurası, geçmiştekine kıyasla onlarca kez daha vahşi bir haldeydi! Kadim yaratık olduktan sonra… Ciddi bir güç artışı yaşamıştı.

 

“Büyük Kardeş.” İki bizon tipi Yabaniyaratık yan tarafta duruyordu. “O insanı gebertmeye gidiyorum. Kardeşlerim, şimdilik Ejderbalinası Tepesi sizlere emanet.” Ejderbalinası talimat verdi.

 

“Merak etme, Büyük Kardeş. Her şeyi bize bırak.” İki bizon tipi Yabaniyaratık cevapladı. “O zaman burada bekleyin, geldiğimde şöyle güzel bir şarap içelim.” Ejderbalinası vahşi bir kahkaha attıktan sonra ışık hüzmesine dönüşerek kayboldu.

 

………

 

Yeşil bir yaprağın üstündeki üç Wanxiang Üstadı bulutların arasında ilerliyordu.

 

“Taoist dostum Birinci Dong, Toprakateşi damarının bulunduğu yere gelmedik mi?” Kel, siyah cübbeli kadın konuştu. Suratı kızıl dövmelerle kaplıydı ve ifadesi de şeytaniydi.

 

“Merak etmeyin. Gökyüzü Taoları’na yemin ettim. Niye korkuyorsunuz ki?” Altın cübbeli Birinci Dong gülümseyerek konuştu. “Toprakateşi damarı çok gizli bir noktada… O dağ mağarasını bulmak bile oldukça zordu. Şans eseri karşılaşmıştım, bu yüzden aradan geçen bu kısa süre zarfında kimsenin orayı bulamadığına eminim.”

 

Birinci Dong keyifliydi zira Toprakateşi damarının bulunduğu bölgeyi, epeyi büyülü hazineye karşılık satmıştı. Lakin tabii, anlaşma gereği iki taraf da Gökyüzü Taoları’na yemin etmişti. Yalnızca Toprakateşi damarının olduğu yere ulaştıkları takdirde büyülü hazineleri alabilecekti.

 

“Geldik. Şuradaki kısa dağ.” Birinci Dong aşağıdaki dağı gösterdi. “Şuradaki işte, ıssız dağ. Yaratıkların bile uğramaya yeltenmediği şu yer. Cidden sıradan gözüküyor.”

 

 Birinci Dong’un yanındaki, biri kadın diğeri erkek, iki Wanxiang Üstadı’nın gözleri heyecan doluydu.

 

“Beni takip edin.” Birinci Dong kendine güvenen figürüyle konuştu ve büyülü hazinesini kontrol ederek aşağıya inmeye başladı.

 

…….

 

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr