Bölüm 188: Kızıl Ejder Dağları

avatar
4877 51

Desolate Era - Bölüm 188: Kızıl Ejder Dağları



Bölüm 188: Kızıl Ejder Dağları

 

......

 

Şehirden ayrılmadan önce Ji Ning, Kuzeydağ Karakaplan’ın Malikanesi’ne de uğramıştı. İyi arkadaşı Kuzeydağ Baiwei, onun gideceğini öğrenince bazı tavsiyeler vermeden edememişti. Dış dünyanın ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu ve kişilerin gerçek, heybetli figürler olmak adına bu dünyanın sayısız tehlikesine göğüs germeleri gerektiğinin de farkındaydı.

 

 Sakinsu Şehri’nin dışında ıssız, vahşi bir bölgede…

 

“Kakakakaka… Çırç.” Gökyüzünde ilerleyen Mavi Ejderha yapısı aniden dönüşerek ejder başlı bir gemi formuna büründü.

 

Başını kaldıran Ning önce ejder başlı gemiye, ardından şaşkın suratıyla yanındaki Mu Kuzeyoğul’a bakmıştı. “Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul, bu yapının formun değiştirebiliyorsun demek? Etkileyici.”

 

“Yapı sanatıyla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun. Dönüşüm dediğin nedir ki.” Kuzeyoğul kendini beğenmiş tavrıyla konuştu. “Gidelim. Yağmurejderi Korumaları’nın Sakinsu birliği, Kızıl Ejder Dağları’nda yer alıyor. Biraz uzak olsa da… Gemiye binmek yerine, uçan hazineleri kullanmak daha sıkıntılı olacaktır.”

 

Gülümseyerek ejder başlı gemiye atlayan Ning’e Beyazsu Tazısı da eşlik ediyordu. Geminin önünde dikilen Kuzeyoğul’un cesur figürüyle gemi bulutlara atılarak son hızda ilerlemeye başladı. Kuzeyoğul konuştu. “Bu yapının üstüne, öz toplayan sembolik bir formasyon yerleştirdim. Yani son hızda uçuyor olsak bile element enerjisi harcamıyor.”

 

“Üstat teyzem Berrakyeşim’in seni ve Yapı Taosu’ndaki yeteneğini sürekli övdüğünü duymuştum. Okulda, en fazla Tao Mücadeleleri’ne katılabildiğimiz için bu konuya dair yeteneklerini daha önce görememiştim. Artık dış dünyaya açıldığımıza göre… Göster bakalım.” Ning gülümsedi.

 

“İyi izlediğine emin ol.” Kuzeyoğul başını gururlu figürüyle kaldırdıktan sonra, kendine aşık bir ifadeyle yürümeye başladı. Ning kahkahalar atıyordu.

 

Geçirdikleri üç yılda çok sayıda kıdemli öğrenciyle tanışmış olsalar da aralarından yalnızca bazılarıyla iyi ilişkiler kurmuşlardı. Örneğin Dokuznilüfer ve Kangölge, bu figürler arasındaydı lakin Ning’in kendine en yakın gördüğü insan Mu Kuzeyoğul’du. Belki de küçük yaşından sebep, Kuzeyoğul çocukluğundan beri Yapı Taosu’na odaklanmıştı ve Ning gibi eski hayatından hatıralara sahip değildi. Bu yüzden, davranışları çocukçaydı.

 

 Bir şeyi sevdiğinde seviyordu. Sinirlendiğinde sinirleniyordu. Hiçbir şeyi saklayamıyordu! Okula ilk girdiğinde, iki Tao Mücadelesi kaybettiği için sinirden deliye dönmüştü. Eğer duygularını saklamayı başarabilseydi, öfkesini de kontrol altına alabilirdi. Kendisi biraz fazla samimiydi.

 

Tabii bu sebepten Ning onunla gayet iyi geçinebiliyordu.

 

“Geldik. Kızıl Ejder Dağları…” Kuzeyoğul’un mesafeye odaklı gözleri parlıyordu.

 

Ning de mesafeye bakıyordu. Bulutların arkasında, şeytani bir ejderhanın formuna benzeyen sıradağların görüntüsü muazzamdı. Ejderha şeklindeki sıradağlar kızıl bir renge bürünmüş ve uzaktan insanlara ilahi bir ejderhanın heybetini sergilemeye koyulmuştu! Aurası da öyle yabana atılacak cinsten değildi ve hatta, Siyah Beyaz Okulu’ndaki büyük formasyon bile bu auranın yanında devede kulak kalıyordu.

 

“Gerçekten de Sakinsu Eyaleti’ndeki büyük güçlerden biri olmasına şaşmamalı.” Ning hayranlık dolu ifadesiyle iç çekti.

 

Kuzeyoğul da ondan farklı değildi. “İki büyük güç… Kuzeydağ Klanı ve Yağmurejderi Korumaları’nın Sakinsu oluşumu… Üstelik, bu büyük formasyonun Siyah Beyaz Okulu’ndaki formasyondan daha üstün olduğuna şüphe yok. Yağmurejderi Korumaları gerçekten de dendiği gibiymiş. Ayrıca, burada sadece bir yan oluşumdan bahsediyoruz! Koskoca Xia Hanedanlığı’nda, her eyalette böyle bir oluşum varlığını düşünmek… İnsanı dehşete düşürüyor.”

 

Ning başını öne salladı. “Aynen öyle.” Sakinsu Eyaleti’ndeki Kuzeydağ Klanı, koskoca Sakinsu Eyaleti’ne hükmeden, Habistanrı Çağı’ndan beri süregelen bir klandı!

 

Peki ya Yağmurejderi Korumaları? Kişi yalnızca uzaktan baktığında bile bu kavramın ne denli derin bir varlığa sahip olduğunu anlayabiliyordu. Üstelik, yan oluşumlar istedikleri takdirde aralarında destek değişimi yapabiliyorlardı ve hatta, Xia Hanedanlığı’nın İmparatorluk Başkenti’ndeki Yağmurejderi Korumaları merkez üssünden bile yardım talebinde bulunabiliyorlardı!

 

“Güçlü oldukları için, insanlar Yağmurejderi Korumaları’na katılmak istiyor…” Ning konuştu. “Hadi, gidelim.”

 

“Tamam.” Kuzeyoğul başını öne salladı. Ejder başlı gemi direkt alçalarak Kızıl Ejder Dağları’na ilerlemeye başlamıştı.

 

Kızıl Ejder Dağları devasa bir ejderha formuna sahip sıradağlardan oluşuyordu ve ejderin baş kısmını temsil eden bölge, misafirlerin ağırlandığı noktaydı. Ning ve Kuzeyoğul ejder başlı geminin eşliğinde, misafirlerin ağırlandığı düz bölgeye inmişlerdi. Mavi Ejderha yapısını topladıktan sonra grup yürümeye koyuldu. Tam o esnada, kızıl zırhlara bürünmüş iki Zifu Öğrencisi soğuk bakışlarıyla kükremişti. “Neden buraya geldiniz?”

 

Ning ve Kuzeyoğul bu korumaların biraz kibirli davrandıklarını düşünseler dahi burası Yağmurejderi Korumaları’nın bölgesiydi. Bu sebeple davranışlarına dikkat etmeleri gerekiyordu.

 

Yağmurejderi Korumaları’na katılmaya geldik.” Ning konuştu. “Oh?” İki Zifu Öğrencisi onlara keskin birer bakış atmış ve uzun, zayıf olan lider soğuk bir sesle cevaplamıştı. “O zaman beni takip edin.”

 

Ning, Kuzeyoğul ve Beyazsu Tazısı, adamı takip etmeye başladı. Üçlü bu koskoca dağda adeta düz bir alanda ilerlermiş gibi yürüyordu ve misafir ağırlanan tepede kızıl zırhlı Zifu Öğrencileri seçilebiliyordu.

 

“İkiniz, dinleyin.” Uzun, zayıf adam soğuk bir ses tonuyla konuştu. “Yağmurejderi Korumaları’na katılmak isteyen çok sayıda insan var lakin henüz katılmadığınız için buradaki kurallara uymak zorundasınız…”

 

Bunu duyan Kuzeyoğul’un suratı ekşidi. Öte yandan Ning gayet rahattı.

 

“Şunu unutmayın. Öncelikle, Yağmurejderi Koruması olmadığınız için Kızıl Ejder Dağları’nda savaşmanız yasaktır. Bu kurala uymazsanız acıma gösterilmeksizin öldürülürsünüz!”

 

“İkinci kural, Kızıl Ejderi Dağı’nda dolaşabileceğiniz tek yer burası, misafir ağırlama dağıdır. Eğer farklı bölgelere gitmeye çalışırsanız, sizleri acımadan öldürürüz!”

 

“Üçüncü kural, bu dağdaki koruyucu formasyonlara dokunmayacaksınız aksi takdirde ölürsünüz.”

 

Uzun, zayıf adam Ning ve Kuzeyoğul’a bakmaya yeltenmiyordu. Kuzeyoğul’un suratı çirkin bir ifadeyle kaplıydı. Zihinsel yoldan konuştu. “Küçük öğrenci kardeşim Ji Ning, Yağmurejderi Korumaları’nın ne kadar kuralı varmış böyle? Ayrıca şunlara bak, ne kadar kibirli davranıyorlar. Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencileri olmamıza rağmen bizlere yüz verdikleri yok.”

 

“Siyah Beyaz Okulu’nu bırak, Sakinsu’yun Kuzeydağ Klanı’ndan bile buraya gelmiş olsak bize aynı şekilde davranacaklarına eminim.” Ning daha önce bazı raporları okuduğu için konuya dair bilgileri genişti.

 

Grup ilerlemeye devam ediyordu. Çok geçmeden dağ sırtındaki ahşap evlerin ve taş evlerin olduğu bölgeye ulaşmışlardı.

 

“Bakın.” Uzun, zayıf adam evleri göstererek konuştu. “Bu evlerde Yağmurejderi Korumaları’na katılmak isteyen insanlar kalıyor. Siz de boş bir yer seçip orada yaşayabilirsiniz. Yeterli insanı topladığımızda, Zindan Dağları’nın vahşi bataklıklarına gönderileceksiniz.”

 

Lafını bitiren adam başını çevirip mekânı terk eti.

 

“O kimdi öyle? Kibirli herif.” Kuzeyoğul konuştu. “Kendisi Yağmurejderi Korumaları’ndaki yardımcı bekçilerden biriydi.” Ning konuştu. Baiwei’den bu meseleleri duymuştu.

 

“Bekçi mi?” Kuzeyoğul konuştu, şaşırmıştı. “Yağmurejderi Korumaları’nda bekçiler mi var?’

 

Ning onayladı. “Tabii ki! Bizler Yağmurejderi Korumaları’na katıldığımız takdirde rahat, özgür insanlar olacağız ve arada sırada görevleri almaya geleceğiz! Lakin, Yağmurjederi Korumaları da sürekli dağda duracak bazı askerlere ihtiyaç duyuyor! Bu yüzden bekçilere sahipler!”

 

“Yağmurejderi Korumaları’ndaki bekçiler askerlere benziyor ciddi ve katı kurallarla kontrol ediliyorlar ve bizim kadar özgür değiller.” Ning konuştu. “Yağmurejderi Korumaları’nın yardımcı güçlere sahip olduklarını biliyorsun! Genel bağlamda, bekçiler bu yardımcı güçlerden seçiliyor.”

 

“Oh!” Kuzeyoğul meseleyi anlamıştı.

 

“Her ne kadar özgürlük bakımından katı kurallara uymak zorunda olsalar da Xia Hanedanlığı’nın onlara güveni tamdır. Yağmurejderi Korumaları’nda, daha fazla gizli sanata ve ilahi yeteneğe ulaşımları vardır. Tabii biz bu tür ayrıcalıkları elde etmek için görev yapmak zorunda kalacağız.”

 

Kuzeyoğul başını öne salladı. “Bekçi olmak istemiyorum. Acayip kural var, ayrıca o şekilde ölümsüzlük yolunda nasıl yürüyeceksin ki?”

 

“Renkler ve zevkler tartışılmaz.” Ning gülümseyerek iç çekti. “Olağanüstü yeteneklere sahip kişiler doğal olarak özgür yaşamak istiyorlar lakin ortalama yetenekteki insanlar, üst seviye tekniklere ulaşmak için çok sayıda fedakârlık yapmak zorunda kalıyor.”

 

“Mm. Orası da var tabii.” Kuzeyoğul başını öne salladı. İkili konuştukları esnada yürüyordu. Taştan ve ahşaptan yapılma evlerin detaylı işçiliğe sahip olmadığı açıktı genel bağlamda tek bir ev ve ufak bir bahçeden oluşan bu yapıların içinde birkaç insan seçilebiliyordu.

 

“Şuradaki.” Kuzeyoğul ön taraftaki çimli bölgeyi gösterdi. Gösterdiği gibi bir ışık hüzmesi fırlamış ve dönüşen ışık hüzmesi fiyakalı bir malikane formuna bürünmüştü.

 

“Yapı malikanesi?” Ning şaşkındı. Yapı Taosu gerçekten insanı kendine hayran bırakıyordu. Araçlar, savaş gemileri, insanlar, yaratıklar, malikaneler ve hatta şehirler tüm bu kavramlar Yapı Taosu’na ait şeylerdi!

 

“Burada kaç gün kalacağımızı bilmediğimize göre… Kalmışken şöyle güzel bir yerde kalalım. Bu malikane bizzat yaptığım, ‘Ayahşap Malikanesi’dir, Wanxiang Üstatları bile kolay kolay içeriye giremez.” Kuzeyoğul kibirliydi.

 

“Fena değil, fena değil.” Ning gülümseyerek içeriye girdi. Grup malikanede yaşamaya başlayınca günler de günleri kovalamaya başlamıştı ve etraftaki diğer insanlar hemen yan taraflarında beliren büyük bir malikaneyi fark etmişti. Tabii herkes duruma yorum yapmadan sessizce beklemeye devam ediyordu.

 

Ning’in grubu buraya geleli bir ay geçmişti, şafak vaktiydi…

 

“Evet!” Yankılanan bu ses bütün evleri kapsıyordu. Kuzeyoğul’un yarattığı malikane bile sese engel olamamıştı.

 

“Zindan Dağları’ndaki bataklıklara gitme zamanı geldi.” Ses yankılanıyordu.

 

Ning’in çarpıntısı başlamış ve genç adamın suratı değişmişti. “Ne dehşet verici bir güç ama adeta… Bu güce karşı hiçbir şey yapamayacağımı hissediyorum. Ölümsüz’e ait olmalı.” Kadim Taoistler’le savaşma konusunda kendisine güvenmiyor olsa da Ölümsüzler’e kıyasla onlara daha rahat yaklaşabiliyordu.

 

İkili yürümeye başlayınca Kuzeyoğul elini salladığı gibi malikaneyi toplamıştı.

 

O esnada Yağmurejderi Korumaları’na katılmak için bölgeye gelen diğer insanlar da meydana çıkıyordu.

 

……….

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr