Bölüm 186: Usta ve Öğrenci, Ayrılmadan Önce

avatar
4568 54

Desolate Era - Bölüm 186: Usta ve Öğrenci, Ayrılmadan Önce



Bölüm 186: Usta ve Öğrenci, Ayrılmadan Önce

 

“Sıkıntı.” Son seferde Ji Ning ustasıyla karşılaştığında, ustası bu tekniği kullanmamıştı. Aniden binlerce yıldıza benzeyen kılıç ışığıyla karşılaşan Ning, bu saldırıyı “Üçlü Değirmen Taşı” tekniğiyle karşılayamayacağını biliyordu.

 

Ning’in vücudundan yayılan kılıç iradesi son raddeye ulaşmıştı. “Del!” Ning’in kılıcı aniden ileriye atıldı. Ona doğru gelen yüzlerce kılıç ışığı olsa dahi, adeta onu bağlamaya çalışan ipek ipliklerle karşılaşıyor olsa dahi, genç adam kılıcıyla çabalamaya devam edecekti. Kılıcı yavaş ilerliyordu… Buna rağmen, aslen bu görüntü bir yanılgının eseriydi aslen kılıç akılalmaz bir hıza ulaşmıştı.

 

Swish! Kılıç meteor gibi ilerliyordu! Sonsuz karanlığı delerek önüne çıkan her şeyi yok eden ve binlerce kılıç ışığını parçalayan bir meteor gibiydi! Aynı esnada, sol elindeki kılıcı çoktan ustasına atılmıştı.

 

“Parçalan!” Ölümsüz Diancai gülümseyerek konuştu. Aniden forma sahip olmayan garip bir kılıç enerjisi Ning’in Karakuzey Kılıcı’nı karşıladı. Sadece güçlü değil, beraberinde akılalmaz bir enerjiyi de barındıran bu garip kılıç formu, Ning’i birkaç metre geriye savurmuştu.

 

Yatağında oturan Ölümsüz Diancai başını hafifçe öne salladı. “Çok Yönlü Devedikeni. Nihayet bu tekniğini kavramayı başardın.”

 

Ning’in henüz sergilediği teknik, [Yüz Santimlik Kılıç]’ın ikinci duruşu, “Çok Yönlü Devedikeni”ydi. Bu teknik Ning’in ulaşabildiği en üst Kılıç Taosu kavrayışını gösteriyordu. “Sizin rehberliğiniz sayesinde, Usta.” Ning saygıyla konuştu. “Aptal öğrenciniz nihayet bu duruşu kavramayı başardı.”

 

“Hahaha. Sadece üç yılda [Yüz Santimlik Kılıç]’ın ikinci tekniğini kavramayı başardın. Eğer bu performansına ‘aptal’ diyecek olursak, o zaman eskiden gösterdiğim performans için ‘embesil’ kelimesini kullanmamız lazım.” Ölümsüz Diancai gülümsedi. “İlk duruşu kavradıktan sonra, ikinci duruşu kavramak on yılımı almıştı. Gerçekten de yeteneğin benden daha iyi.”

 

Ning saygıyla konuştu. “Yeteneğim en fazla Reenkarne Ölümsüzler’e denk olabilir. Siyah Beyaz Okulumuz’daki her jenerasyon bir Reenkarne Ölümsüz’e sahiptir ve günümüzde bile birkaç Reenkarne Ölümsüz öğrenci bulunuyor. Siz, Reenkarne Ölümsüz olmamanıza rağmen onları geçerek Kutsal Ölümsüzlüğe ulaşma şansı en fazla görünen isim olmayı başardınız. Aynı şekilde, Miskin Taoist de üçüncü jenerasyon öğrencileri arasında bir numarayı elinde tutuyor.”

 

Öümsüz Diancai tatminkâr ifadesiyle onayladı. “Alçakgönüllü olman iyi bir durum. Artık… Okulu terk edip dış dünyaya açılabilirsin.” Ölümsüz Diancai gülümseyerek Ning’e bakıyordu. Nihayet, bu sözleri söylemişti.

 

“Açılabilir miyim?” Ning heyecanlanmadan edememişti. Seviyesini her aştığında, her yeni teknik öğrendiğinde Ustası’nın onayını kazanabileceğini düşünüyordu ancak… Üst üste aldığı hayal kırıklıklarının sayısı epeyi fazlaydı. Örneğin, “Ateşfırtınası Taosu”nda Tao Bölgesi seviyesine ulaştığında ve güçlü kılıç sanatları sergilediğinde, tamamen kendine güveni gelmişti.

 

Lakin bütün bu çabalarına rağmen ustasının onayını kazanamamıştı. Ta ki bugüne kadar! [Yüz Santimlik Kılıç]’ın ikinci duruşunu kavramayı başardığında, nihayet ustasının onayını kazanabilmişti. Nihayet, tehlikelerle ve fırsatlarla dolu dış dünyaya açılabilecekti.

 

“Ji Ning.” Ölümsüz Diancai, Ning’e bakıyordu. “Usta.” Ning kalbindeki heyecanı bastırdı.

 

“Bu iki koruyucu eşyayı alacaksın.” Ölümsüz Diancai’nin elinde iki eşya belirmişti. Eşyalardan biri, altın işlemelerle kaplı, muazzam bir broştu. Diğeriyse, kızıl renkli yeşimden yapılma şişeydi. “Bu broşu bizzat yapmıştım. Bağladıktan sonra yanından ayırmayacaksın. Tek bir düşünceyle broşun içindeki kılıç enerjisini açığa çıkarabilirsin. O kılıç enerjisinin korumasıyla… Bir nefeslik süre zarfında Kayıp Ölümsüz ve Yeryüzü Ölümsüzleri’nin saldırılarına dayanabilirsin.”

 

“Bu şişeyi de kullanırken çok dikkat olman lazım. İçinde tek bir ‘Kutup Tanı Yıldırımalevi İncisi’ var. Sahip olduğu güç akılalmazdır. İnciyi fırlattığında, dost düşman dinlemeden otuz metre çapındaki bir alanı küle çevirir. Muhtemelen Kayıp Ölümsüzler ve Yeryüzü Ölümsüzler bile bu inciden sebep ağır yaralanacaklardır ve tabii… Kadim Taoistler’in karşı koyma şansı yoktur!”

 

“Bu iki eşyadan biri saldırı, diğeri savunma için lakin, ikisi de tek kullanımlık. Bu yüzden, kullanacağın zaman dikkatli olmalısın.” Ölümsüz Diancai, Ning’e ciddi ve beklenti dolu ifadesiyle bakıyordu.

 

Eskilerin dediğini, çocuk bin kilometre uzağa gittiğinde, ebeveynleri endişe içinde kalırdı. Ölümsüz Diancai’nin Ning’den başka bir öğrencisi yoktu ve şimdiyse bu öğrencisi dış dünyaya açılacaktı… Doğal olarak, endişelenmeden edemiyordu. Sonuçta, kişi ne kadar yetenekli olursa olsun, güçlenemediği takdirde elbet ölüm riskini tadacaktı. Örneğin, Ning bu seviyesinde bir Kadim Taoist’le karşılaşmayı deneseydi, muhtemelen birkaç nefeslik sürede hayatını kaybedecekti.

 

“Dikkatli olmayı unutmayacaksın. Harekete geçmeden önce üç kez düşün… Ancak, harekete geçtiğinde kararından geriye asla dönme.” Ölümsüz Diancai Ning’e bakıyordu. Aniden, Ning’in kalbinde acı dolu bir hissiyat belirmişti. O bakış…

 

Geçmişte, Batı Vilayet Şehri’ni terk edip maceraya çıktığında, annesi ve babası da aynı Ölümsüz Diancai’nin gözlerindeki ifadeyle ona bakmıştı. Endişe dolu, lakin içinde beklentiyi de barındıran gözler… Her ne kadar ustası güçlü olsa da öğrencisi için bütün riskleri yok edemezdi zira her öğrenci kendi kendine tecrübeler yaşamalıydı.

 

“Merak etmeyin, Usta. Öğrenciniz dikkatli olacak.” Ning konuştu.

 

“Sana verebileceğim şeyler bu kadar.” Ölümsüz Diancai konuştu. “Unutma. Geriye kalan her şey, sana bağlı.”

 

“Tamam.” Ning saygıyla eşyaları kabul etti. Bu iki eşya gerçekten de paha biçilemez derecedeydi aslında, Kuzeydağ Karakaplan’ın verdiği eşyalar bile bunların yanında ucuz paçavralardan farklı değildi.

 

 Savunma odaklı broş, Kayıp Ölümsüz ve Yeryüzü Ölümsüzleri’nin saldırılarına bir nefeslik süre zarfı boyunca dayanabiliyordu. Ölüm kalım savaşında, bazen ölüm ansızın geliyordu. Ölümsüzlük yolunda yürüyen insanlar için bir nefeslik süre, sayısız kilometreyi katetmeye bile yeterliydi.

 

 Kutup Tanı Yıldırımalevi İncisi adlı eşyaysa Kadim Taoistler’i direkt öldürebilen ve Ölümsüzler’i yaralayabilen bir eşyaydı. Gerçekten ölümcül bir kavramdı.

 

“Okula bir sonraki dönüşünde yanıma gelebilirsin. Şimdi… Git.” Ölümsüz Diancai elini havaya salladıktan sonra gözlerini kapattı.

 

“Tamam.” Eğilen Ning, hemen mekânı terk etmeye koyuldu.

 

………

 

Uçan teknesine atlayan genç adam, gökyüzünde ilerlerken kalbindeki acıyı derinden hissediyordu. Ustası’nın endişe içinde olduğunu ve bu endişenin yersiz olmadığını iyi biliyordu zira ölümsüzlük yolunda yürüyen insanların bu hareketleri, göklere karşı çıkan, tehlikelerle dolu bir serüvendi. Gökler bile ister istemez bu kişilere çeşit çeşit engeller yaratabiliyordu.

 

Siyah Beyaz Okulu’ndaki öğrencilerin çoğu, dış dünyaya yaptıkları yolculuklardan geri dönemiyordu. Bilinmelidir ki… Siyah Beyaz Okulu’ndaki öğrenciler ölmedikleri takdirde Kadim Taoist olabilecek kişilerdi! Lakin yüzlerce üçüncü jenerasyon öğrencisi olmasına rağmen, ikinci jenerasyonda neden yalnızca otuz Kadim Taoist vardı? Bunun sebebi… Geri kalan öğrencilerin ölmüş olmalarıydı!

 

Kendilerini denerken, dış dünyayı gezerken hayatlarını yitiriyorlardı! Dediği gibi, bir yeşim parçası parlatılmadığı takdirde, işlenmeye hazır olamazdı lakin işlenme süresince, kim bilir kaç yeşim parçalanıyordu? ‘Yeşim işleyen bıçak’ ya da ‘zorlu eğitim’ kavramları gerçekten vahşi kavramlardı. Ölümsüzlük yoluna atılmak… Sayısız tehlikeye ve felakete göğüs germeye işaret ediyordu.

 

“Usta. Kesinkes döneceğim.” Ning kendi kendine konuştu. Ardından, uçan teknesiyle direkt Mu Kuzeyoğul’un tepesine yönelmişti.

 

İkizodun Tepesi. Ning gökyüzündeyken seslendi. “Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul.” Sesi dalgalar halinde yankılanarak aşağıdaki malikaneye ulaşıyordu. Çok geçmeden malikaneden bir figür fırladı. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, gelin.”

 

Yere inen Ning üç yıl önceye kıyasla, Kuzeyoğul’un hala daha aynı figüre sahip olduğunu biliyordu lakin Tao Kalbi ve güç konularında bu genç adam ciddi bir gelişme göstermişti. Sonuçta, on dört yaşında Siyah Beyaz Okulu’na girmek ve Siyah Beyaz Diyagramı’nın önünde o kadar zaman geçirebilmek… Büyük, akılalmaz bir yetenek gerektiriyordu.

 

Tao Mücadeleleri’ni kaybetmesinin sebebi, hem genç olması hem de Ning’in “yeraltı malikanesi” gibi bir şansa sahip olmamasıydı.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, neden buraya geldin?” Kuzeyoğul gülümsedi. “Normalde dışarı çıktığını pek göremeyiz.”

 

“Daha demin, ustam dış dünyaya açılmama izin verdi.” Ning gülümsedi.

 

“Öyle mi? Muazzam!” Kuzeyoğul hemen kutlamaya başlamıştı. “Bir yıldır bugünü bekliyorum. Okula girdikten iki yıl sonra, ustam dışarıya çıkabileceğimi söylemişti. Bu kadar güçlü olmana rağmen, kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, izin alabilmek için üç yıl uğraşmak zorunda kaldın. Ölümsüz Diancai senden epeyi şey bekliyor olsa gerek.”

 

Ning gülümsedi. Ustası Taoist Berrakyeşim’den onay alan Kuzeyoğul, zamanında hemen Ning’in yanına gitmişti lakin Ning ustasından onay alamadığı için… Kuzeyoğul sabırsızca beklemek zorunda kalmıştı. Tek başına değil, birileriyle dışarıya çıkmak istiyordu.

 

Bu yüzden… Bugüne kadar beklemişti.

 

“Oh, ustamın yanına gidip ona veda etmem lazım.” Kuzeyoğul konuştu. “Git, git.” Ning konuştu. “Ustan seni oldukça seviyor, gitmeden önce onunla konuşman lazım.”

 

Kuzeyoğul’un ustası Taoist Berrakyeşim, gerçekten de genç adamı epeyi seviyordu. Zaten başlı başına Siyah Beyaz Okulu’nda Yapı Taosu’na odaklanan fazla insan yoktu. Bu yüzden, Kuzeyoğul gibi bir öğrenciyi bulmak kolay değildi. Ayrıca Taoist Berrakyeşim uzun zamandır Kadim Taoist seviyesine takılı kalmıştı ve “Üç Felaket Dokuz Kıyamet”in gücü gitgide artıyordu. Kadın limitine yaklaşıyordu ve hayatının son dönemlerinde böylesine yetenekli bir öğrenciye sahip olmak… Onu mutlu etmişti.

 

 Kuzeyoğul’u öğrencisi olarak alan Taoist Berrakyeşim, ona beş yüz kilogram sıvılaşmış element özü verdiği için Kuzeyoğul tek seferde Wanxiang’ın ortalarına kadar fırlamayı başarmıştı. Siyah Beyaz Okulu’nda bile bu durum nadir rastlanan bir durumdu!

 

Siyah Beyaz Okulu’ndaki yazılı olmayan kurallardan biri de ustaların öğrencilerine fazla şey vermemesiydi. Aksine, onlara hazineler vermeyecek ve rehberlik edeceklerdi. Okul bu özeli Ki tekniklerini ve ilahi yetenekleri depoya yerleştirmişti. Böylece güçlenen öğrenciler, örneğin “Tao Bölgesi” seviyesine ulaştıklarında ekstra sikkeler elde edecek ve teknikleri alabileceklerdi.

 

 Önlerinde koskoca bir altın dağı duruyor olsa da bu dağı öğrencilerin bizzat kazması gerekiyordu. Sadece uğraşları dahilinde bu dağdan faydalanabiliyorlardı. İlahi yetenekler, gizli sanatlar, hepsi oracıkta duruyordu lakin bunları almak kolay değildi.

 

Eğer kişi sıkı çalışmadan, gelişme kaydedemez ve buna rağmen istediği her şeyi elde ederse ne olacaktı? Öğrenciler zengin budalalar gibi işe yaramaz insanlar haline geleceklerdi! Bu yüzden, bu kural yazılı olmasa da geçerliydi.

 

Usta, öğrencisine rehberlik sunabilirdi lakin öğrenci dış dünyaya açılarak kendini geliştirmek zorundaydı! Taoist Berrakyeşim gibi öğrencisine beş yüz kilogram element özü veren insanlara her zaman rastlanmıyordu. Lakin, bu miktar da Taoist Berrakyeşim’in sınırıydı. Sonuçta siyah beyaz sikke gibi şeylerden vermemişti.

 

Tamam.” Kuzeyoğul onayladı. “Kıdemli öğrenci kardeşim, şimdilik kendi tepene dönebilirsin. Ustamı ziyaret edip hazırlıklarımı bitirdiğimde… Yani yarın sabah, yanına geleceğim.”

 

“Tamam.” Ning onayladı. Kuzeyoğul Mavi Ejderha yapısını çıkardığı gibi gökyüzüne atılmıştı.

 

“Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul ustasını ziyaret etmeye gitti.” Ning kendi uçan teknesine binerek gökyüzüne atılmıştı. Gökyüzündeyken Ölümsüz Diancai’nin malikanesine doğru bakıyordu.

 

“Usta. Öğrenciniz sizi hayal kırıklığına uğratmayacak.”

 

…….

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr