Bölüm 169: Şok ve Dehşet (1)

avatar
4378 53

Desolate Era - Bölüm 169: Şok ve Dehşet (1)



Bölüm 169: Şok ve Dehşet (1)

 

“Kazan, kazan, kazan.” Büyük mühür formasyonunun dışında oturan Mu Kuzeyoğul, taş sütunda oturan Ji Ning’e bakıyordu. Gözlerinde umut dolu bakışlar vardı. “Kazanman lazım.” Daha önce buraya geldiğinde, iki kez kaybetmişti. Kalbinde, Ning’i dostu olarak görüyordu ve ikisi de yeni öğrenci olduklarından, bir nevi aynı tarafta sayılırlardı.

 

Eski öğrencilerse, şu “gelenek” dedikleri şeyden sebep yeni öğrencilere ders vermeye çalışıyorlardı. Kendisi kaybetmişti. Doğal olarak, Ning’in kazanarak iki yeni öğrenciyi yüceltmesini istiyordu. Ayrıca, Kaniçen Kılıçtırpanı da bahsi artırarak meseleyi olmaması gereken bir hale sokmuştu.

 

“Küçük öğrenci kardeşimiz Ji Ning başlayacak.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşimiz Kaniçen Kılıçtırpanı’nın hiç acıması yok.”

 

Eski öğrenciler kendi aralarında muhabbete tutuşmuşlardı lakin Dokuznilüfer, devasa sütunun üstündeki Ning’e merak dolu bakışlar atıyordu. “Değerli öğrenci kardeşlerim, kimin yeneceğini söylemek için henüz erken.”

 

“Küçük öğrenci kardeşimiz Kılıçtırpanı okula çok önceleri girmişti. Yoksa Ji Ning’den daha mı güçsüz?”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Dokuznilüfer, Ji Ning’in kazanması çok zor.”

 

Kuzeyoğul da dahil, seyirci kısmında oturan herkes şaşırmıştı. Sonuçta, Dokuznilüfer’in eski öğrencilerden yana olması gerekiyordu.

 

“İzleyin.” Dokuznilüfer gülümseyerek konuştu.

 

………..

 

 Taş sütunun üstünde oturan Kılıçtırpanı, seyirci kısmındaki Dokuznilüfer’in Ning’e daha çok dikkat ettiğini görünce sinirlenmeden edememişti.

 

“Golemlerin vücutlarını çevreleyen koruyucu zırh parçalandığı takdirde mücadeleyi kaybedersiniz.” Beyaz saçlı adam konuştu. Ning hafifçe onayladı.

 

Bu golemler, katılımcıları simgeliyordu. Golemin zırhını delip geçmek, gerçek mücadelede rakibi öldürmekle eşdeğerdi!

 

“Kuralları öğrendiğinize göre… Başlayın!” Beyaz saçlı üstat seslendi. Mühür formasyonunun geniş, boş alanındaki iki golem de harekete geçmişti. Ning, Binkılıç Golemi’ni kontrol ediyor, Kılıçtırpanı da Kutup Yıldızı Golemi’ni kullanıyordu.

 

“Swishh” “Swish!” İki golem de aynı esnada geriye çekildi. Doğal olarak birbirlerine yaklaşmaya istekli değillerdi zira golemlerin üstündeki koruyucu zırhlar parçalanırsa kaybedeceklerdi.

 

“Küçük öğrendi kardeşim Ji Ning! Saldırıyorum!” Mesafedeki taş sütunda oturan Kılıçtırpanı kükredi. Hemen ardından golemini kontrol ederek yedi uçan kılıçtan birini savurdu. Savrulan bu kılıç etrafa kızıl, kanlı bir aura saçıyordu.

 

“Büyük Ursa’nın Savaş Nidası!”

 

Küçük öğrenci kardeşimiz Kılıçtırpanı direkt bu tekniği kullandığına göre öldürme isteğiyle dolu olsa gerek.” İzleyen seyirciler şaşkına dönmüştü.

 

İlk uçan kılıç bölgeyi kızıla boyuyordu. Kanlı ışık hüzmelerine, garip savaş nidaları eşlik ediyordu. Kılıç, Ning’in Binkılıç Golemi’ne doğru durmaksızın ilerliyordu.

 

“Cidden öldürme isteğiyle dolu.” Taş sütunda oturan Ning, meseleyi görünce gülümsemişti. “Şu öldürme isteğini parçalayalım o zaman. Hadi.”

 

Clang!

 

Binkılıç Golemi’nin sırtındaki sayısız ufak kılıç aniden fırlamıştı. Fırlayan kılıçlar sadece iğne boyutlarındaydı lakin çok geçmeden, boyutları insan eline denk bir hale bürünmüştü. Ortaya çıkan kılıç ışığı… Aniden bölgeyi suya bulamış ve kılıç ışığı akan suya karışmıştı.

 

“Parçalan!” Kılıçtırpanı’nın suratı ekşidi. Kontrol ettiği uçan kılıç durmadan, vahşice su dalgasına atılmıştı. Bu Büyük Ursa kılıcı… Cidden heybetli bir auraya sahipti! Yenilemezdi!

 

 Uçan kılıç direkt akan suya saplanmıştı. Şaps! Akan su dalgası ikiye ayrılmış lakin çok geçmeden dağılan su parçacıkları dönerek, uçan kılıcın etrafını kaplamıştı. Konuştuğu gibi, kişi suya doğru hamle yapsa da su her koşulda akacaktır. Yüzlerce kez dövülmüş bir kılıç dahi sonsuz suya karşı hiçbir şey yapamayacaktır!

 

İlk hamle enerji doluydu. İkincisi daha zayıftı. Üçüncü hamledeyse kılıçta enerji namına hiçbir şey kalmamıştı. “Sıkıntı.” Kılıçtırpanı’nın suratı hafiften değişti. Ning’in onu tek bir kılıç darbesiyle karşıladığını biliyordu.

 

“Etkileyici.”

 

“Tek bir uçan kılıçla küçük öğrenci kardeşimiz Kılıçtırpanı’nın tekniğini karşıladı. Sanırım küçük öğrenci kardeşimiz Ji Ning, küçük öğrenci kardeşimiz Kılıçtırpanı’ndan pek de zayıf değil.”

 

Mavi cübbeli adam Bu Ying, ekşiyen surat ifadesiyle konuştu. “Bu teknik, [Düşük Beş Element Kılıcı]’ndan ‘Akan Su Kılıcı’ tekniğidir…”

 

“[Düşük Beş Element Kılıcı] mı? Emin misin, kıdemli öğrenci kardeşim Ying?” Herkes şaşkınlık dolu suratlarıyla Bu Ying’e bakıyordu. Daha önce [Düşük Beş Element Kılıcı]’nı duymuşlardı ancak kılıç oyununa odaklanmadıkları için bu tekniğin sahip olduğu duruşları da pek bilmiyorlardı.

 

Bu Ying onayladı. “Eminim. Daha önce [Düşük Beş Element Kılıcı]’nı çalışmıştım lakin, küçük öğrenci kardeşimiz Ning’in okula girer girmez bu tekniği kavramayı başaracağını düşünmemiştim.”

 

Dokuznilüfer yalnızca dinliyor, sessizce mücadeleyi izliyordu.

 

………

 

Kılıçtırpanı dışarıda yaşanan konuşmaları duyamıyordu lakin meseleyi tahmin edebiliyordu. İki taraf da birer kılıç kullanmıştı lakin kazanan taraf Ning olmuştu. Nasıl olur da aşağılanmış hissetmezdi? Sonuçta kendisi okula çok önceleri girmişti.

 

“Küçük öğrenci kardeşim Ji Ning, Kutup Yıldızı’nın Kurt Kepçesi’ni karşıla bakalım!” Kılıçtırpanı kükredi. Vhoosh! Vhoosh! Vhoosh! Vhoosh! Vhoosh! Vhoosh!

 

 Havada süzülen diğer altı uçan kılıç aynı esnada ilerlemeye başlamıştı. İlk uçan kılıç da geriye dönünce, toplanan yedi kılıç Kutup Yıldızı Kılıç Formasyonu’nu oluşturdu. Tırırım… Havada, birbiri ardına beliren devasa yıldızlar Büyük Ayı’yı oluşturuyorlardı. Ortalığı garip bir ışık hüzmesi kaplamıştı.

 

(Büyük Ayı, şu yıldız takımı olan bu arada…)

 

“Auuuuuuuuuuu!” Kılıç ışığının orta yerinde, simsiyah bir kurt formu belirdi. Kurt başını kaldırarak öfke dolu bir uluma savurdu. Ardından, uluduğu esnada Ning’e doğru koşmaya başlamıştı. Görünüşte bu kurt Ning’e doğru ilerliyordu lakin aslen, bu kurt yedi uçan kılıcın oluşturduğu bir etkiydi.

 

“Git!” Ning’in soğuk sesi yankılandı. Binkılıç Golemi’nin sırtından sekiz kılıç daha fırladı. İğne boyutlarındaki ufak parçalar birleşerek büyük kılıçları oluşturuyorlardı ve oluşan dokuz kılıç Dokuz Saray Kılıç Formasyonu’na bürünüyordu. Ning daha önce yeraltı malikanesinden “Dokuz Yang Kılıç Formasyonu”nu almıştı ve bu formasyon da epeyi gizemliydi. Her ne kadar [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] kadar karmaşık olmasa da olağanüstü olduğu bir gerçekti.

 

Ning formasyonlar konusunda epeyi bilgiliydi ve bu “Dokuz Saray Kılıç Formasyonu” da hiç fena sayılmazdı.

 

Vhoosh! Vhoosh! Vhoosh! Dokuz kılıç ışığı birleşerek o devasa, koşan kurda atıldı. Atıldıkları esnada dokuz kılıç ışığı aniden yüzlerce kılıç gölgesine dönüşmüştü. Bu yüzlerce kılıç gölgesi de yağmur damlalarına bürünerek kurda doğru ilerliyordu.

 

Şaps! Şaps! Şaps! Şaps! Meteor gibi yağan yağmur damlaları taşıdıkları akılalmaz güçle yağmaya devam ediyorlardı!

 

“Sıkıntı.” Formasyonun dışındaki Bu Ying ayağa fırladı. Gözlerinde şaşkınlık dolu birer ifade vardı. “Nasıl olur…”

 

Her bir yağmur damlası insanı şoke eden güce sahipti. Tırırırım… Durmaksızın akan yağmur damlaları heybetli kurdu yerle bir etmiş ve yedi uçan kılıcı da kenara savurmuştu.

 

“Bu nasıl olur?” Taş sütunda oturan Kılıçtırpanı yaşananlara inanamıyordu.

 

“Swish!” Kurt formunu yerle bir eden yağmur damlaları ilerlemeye devam ediyordu. Havada ıslık çalarak direkt Kutup Yıldızı Golemi’nin vücuduna saplanmışlardı. Bang! Golemi delip geçen yağmur damlaları nihayetinde golemin kızıl iç yapısını gözler önüne sermişti…

 

“Ji Ning kazandı!” Mesafedeki beyaz saçlı yaşlı adam seslendi.

 

Kılıçtırpanı’nın suratı mosmor kesilmişti…

 

…….

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr