Bölüm 113: Dehşet Saçan Katliam!

 Karanlık sis dört bir yanı kaplıyordu. Karejderi Dağı’ndan gelen sekiz Zifu Öğrencisi kendi formasyonlarında durarak etrafı dikkatle süzüyorlardı.

“Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu… Kıdemli öğrenci kardeşimiz Zidao bile bu formasyonu parçalayamıyor. Ne yapabiliriz ki? Etrafta boş boş gezinmekten başka çaremiz yok. Kıdemli öğrenci kardeşlerimiz Yeşimçocuk ve Zidao da bu formasyonda. Belki şans eseri onlara rastlarız.” Sekiz Zifu Öğrencisi bu ufak umut kırıntısına tutunarak ilerliyordu.

Herkesin elinde çeşit çeşit Tao Mührü vardı… Her an mücadeleye etmeye hazırlanıyorlardı.

Aniden…

Tırırım…

Nazik, zarafet dolu yağmur taneleri düşmeye başladı. Yağmur damlalarına baktığınızda, gökyüzünün muazzam ipek iplikleriyle dolduğunu düşünüyordunuz. Dong Ziqi ve diğer yedili bu ani yağmurla karşılaştıklarında şaşkına dönmüşlerdi. “Tırırım…” Vücutlarında beliren beyaz ışık hüzmeleri, akan yağmur damlalarını karşılıyordu.

“Sıradan yağmur. Sakin olun.” Kartal burunlu adam konuştu.

“Formasyonda yağmur suyunun ne işi var?” Dong Ziqi’nin suratı ekşidi.

“Belki de dışarıda yağmur yağıyordur. Aldatıcı formasyonun yalnızca görüşümüzü manipüle etme yeteneği var, dış dünyadaki yağmur suyunu engelleyebilecek değil ya…” Gümüş saçlı adam konuştu.

Dong Ziqi ve diğerleri onaylamıştı.

 Hepsi de ölümsüzlük yolunda yürüyen kimselerdi. Yağmurun doğal kaynaktan geldiğini hissedebiliyorlardı yani diğer bir deyişle yağmur suyu, formasyonun zehirli sıvısı değildi! Tabii o esnada bunun bir Tao Bölgesi olabileceği kimsenin aklına gelmemişti. Genel bağlamda, Tao Bölgesi Alemi’ne adım atan kişiler tek bir düşünceyle bölgeyi Tao Bölgesi’ne çevirebilecek güce sahiplerdi. Nihayetinde çeşit çeşit Taolar çeşit çeşit Tao Bölgeleri’ne gebe kalıyordu.

 Örneğin bazıları tek bir düşünceyle bölgeyi alev denizine çevirebiliyordu. Bazılarıysa gökyüzündeki yıldırımları çağırabiliyordu. Ning’se yağmur suyunu çağırma yeteneğine sahipti.

“Yine de dikkatli olmak lazım. Yağmur suyunun vücudunuza dokunmasına izin vermeyin.” Gri cübbeli üstat konuştu.

“Küçük öğrenci kardeşimiz An’ın sözleri mantıklı. Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’na kısıldığımızdan dikkatli olmalıyız.”

Doğal olarak Zifu Öğrencileri tedbiri elden bırakmayacaklardı.

……

Whoosh!

Devasa, simsiyah Ejderkuyruğu onlara doğru yıldırım hızında ilerliyordu. Ejderkuyruğunun hemen ortasında kürklere bürünmüş, sessiz sessiz oturan Ji Ning’in figürü seçilebiliyordu. Genç adamın etrafında yedi yüzden fazla kılıç süzülüyordu ve bu kılıçlardan dokuzu seviyeli büyülü hazineydi. Seviyeli büyülü hazine olan dokuz kılıcın merkez görevi gördüğü [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] gerçekten akılalmaz bir güç barındırıyordu.

Yağmursuyu Kılıç Bölgesi çoktan hazırlanmıştı!

Zifu’nun zirvesinde olan kişilerin sahip olduğu element enerjisinden bile daha heybetli bir enerji [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nun dokuzuncu seviyesine akıyordu… Her ne kadar yedi yüz civarı uçan kılıcın yalnızca dokuzu seviyeli olsa da mesele hala daha [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nun dokuzuncu seviyesindeki gücü taşıyordu. Bazen, sayı da kaliteye üstünlük sağlayabiliyordu!

“Geberin.” Ning’in gözlerinde soğuk bakışlar yer etmişti.

Swish!

Hemen önünde duran kılıç ışığı aniden göklere atılarak, yağmur suyuna dönüştü. O esnada, Ning bütün heybetini sergiliyordu. Formasyon ve Yağmursuyu Kılıç Bölgesi tarafından desteklenen [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] … Ning’e inanılması güç bir kuvvet kazandırmıştı.

…..

“Devam edelim.” Dong Ziqi ve diğer yedili yağan yağmurların vücutlarına temasını engelleyerek ilerlemeye devam ediyordu. Sessiz ve sakin geçen yolculukları aniden…

“Eh?” Kartal burunlu adamın suratı değişmişti. O esnada, kalbini titreten bir tehlikenin yaklaştığını hissediyordu. Ölümsüzlük yolunda uzunca bir süre yürüyen her insan gibi o da ölümcül bir tehlikenin kokusunu alabiliyordu. Ne yazık ki tehlikeyi bir hayli geç hissetmişti. Genelde bu hissiyat kalbine oturduğunda, felaket çoktan yaklaşmış oluyordu. Buna rağmen, zamanında bu his sayesinde birçok kez hayatını kurtarmayı başarmıştı.

“Dönensis Şemsiyesi!” Aniden kartal burunlu adamın etrafında büyük bir şemsiye belirdi. Açılan şemsiye adamın vücudunu koruyordu.

Sıradan görünen yağmursuyu çizgilerinden biri, üçgen göz bebekli adama doğru zarif ve naif hareketlerle ilerliyordu.

Üçgen göz bebekli adam hemen yanındaki kartal burunlu herifin aniden büyülü hazine kullanmaya başladığını görür görmez şaşkına dönmüştü. Aynı esnada, kalbindeki bu şaşkınlığa hafif bir tehlike hissiyatı de eşlik etmeye başlamıştı.

“Sıkıntı.” Yağmur çizgisi ona doğru yaklaşmaya devam ederken artık o naif, zarif çizgi; adama akılalmaz derecede keskin bir kılıç hissiyatı vermeye başlamıştı. Elindeki kılıcı kaldıran adam çizgiyi karşılamak için hamle yapmaya kalktı ancak artık her şey için çok geçti…

Yağmur çizgisi çok yaklaşmıştı!

Ve adamın kılıç oyunu sıradandı. Buna karşılık Ning’in kılıç oyunu ne denli ihtişamlı, ne denli fevkaladeydi? Hafif bir dönüş yapan yağmur çizgisi uzun kılıcı geçerek herifin başına saplandı!

“Tırırım…” Daha önce soluk duran Sekiz Diyagramın Kan Ejderi Formasyonu’ndaki beyaz ışık artık parlıyordu.

“Saldırı altındayız!” Dong Ziqi ve diğerleri şoke olmuştu. Saldırıya uğradıktan sonra formasyon doğal olarak bütün gücünü sergileyecekti.

Bang!

Üçgen göz bebekli adamın başı vücudundan ayrılarak karanlık sise doğru savruldu. Yakından bakıldığında, hayatını kaybeden adamın gözlerinde hala daha o şaşkın ifadenin yer aldığı görülebiliyordu.

Sekiz Zifu Öğrencisi’nden biri hayatını kaybetmişti!

“Ne?!” Dong Ziqi ve diğerleri dehşete düşmüştü. Oracıkta, formasyonu kurmuş olmalarına rağmen öğrenci kardeşlerinden biri can vermişti. Düşman nasıl bir saldırı yapmıştı!?

“Formasyonu oluşturun!”

“Formasyonu hazırlayın!”

 Kalan yedi Zifu Öğrencisi telaşla sesleniyordu. Sekizliden biri öldüğü için önceki formasyonları da dağılmıştı. Formasyonları tekrar kurmadıkları takdirde… Hayatta kalmaları söz konusu olabilir miydi?

“Bang!” O yağmur çizgisi, üçgen göz bebekli adamı öldürdükten sonra sahip olduğu gücü harcamıştı lakin diğer yedi Zifu Öğrencisi de daha önce sahip oldukları büyük formasyonun gücünü kaybetmişlerdi. Durum böyle olunca yağmur çizgisi rahatça ileriye atıldı. Büyülü zırhı delip geçerek kolayca… Gümüş saçlı adamın kellesini havaya uçurmuştu. Nihayetinde birini daha öldüren çizgi ebediyete karışmıştı.

 “Tırırım…” Kalan altı Zifu Öğrencisi formasyonu oluşturduktan sonra beyaz ışık hüzmeleri tekrar belirmişti.

“Tırırım…”

Devasa Ejderkuyruğu tekrar geliyordu.

“Gebertin.”

“Öldürün!”

 Ejderkuyruğunu gören altı Zifu Öğrencisi’nden kimisi şaşkına dönmüş, kimisiyse aklını yitirmişti! Yeşil sarmaşıklar, yıldırımlar, alev topları, Anka Kuşları… Ne tür büyülü hazine ve yetenekleri varsa kullanıyorlardı.

“Gerçekten kafayı yemişler.” Ning şoke oldu.

“Gidiyorum.” Ning’in sırtındaki kara kanatlar titredikten sonra genç adam mesafeye doğru uçmaya başladı. Yalnızca yıldırım ve Anka Kuşu saldırıları ona ulaşabilmişti. Yıldırım ve Anka Kuşu’na benzeyen ateşlerin parlaklığı, Dong Ziqi’nin grubuna durumu görme şansı vermişti… Ning’in figürünü gören Dong Ziqi şaşkına döndü. Bu çocuğun Ji Klanı’nın dehası, Ji Ning olduğunu iyi biliyordu.

Tırırım… Mesafeye uçan Ning nihayetinde karanlık siste kayboldu.

Dong Ziqi ve diğer beş Zifu Öğrencisi ne yapacaklarını bilemiyorlardı.

“Çabuk.”

“Formasyonu kurun.”

“Sonuna kadar.”

 Dong Ziqi’nin kontrolünde Sekiz Diyagramın Kan Ejderi Formasyonu tekrar gün yüzüne çıktı. Ejderhalar formasyonun içinde yüzüyordu.

 Formasyonun dışında duran kartal burunlu adam, hemen elindeki üç bayrağı fırlattı. Formasyon bayrakları titremiş, ardından çabucak ışık hüzmelerine dönüşmüştü. Işık hüzmeleri altı öğrenciyi kaplayan bir piramide dönüşüyordu.

“Büyü.”

Aniden mekânı sarmaşıklar kaplamaya başladı.

“Çocuklarım, yürüyün.” Zehirli böcekler de gökyüzünü kaplayarak güneşi karartmıştı.

“Gel.”

Gri cübbeli üstat kan kırmızısı bayrağını çıkardı. Bayraktaki hayaletleri görebilmek mümkündü. Akan hayaletlerden kimisi dört ayaklı yaratıklara, kimisi de uçan yaratıklara aitti. Nihayetinde bayraktan dokuz devasa hayalet fırlamıştı.

Altı Zifu Öğrencisi terliyordu. En iyi tekniklerini çağırarak bölgeyi tamamen mühürlemeye uğraşmışlardı…

 Şaşkınlık ve dehşet dolu ifadelerle birbirlerine baktılar.

“Buradan ayrılamayacağız. Beklemek zorundayız.”

“Yürüyemeyiz.”

“Bu bölgeyi koruyalım.”

 Aktif edilen tekniklerin neredeyse hepsi spesifik bir noktayı korumaya yarıyordu. Büyüyen uzun sarmaşıklar, devasa formasyon ve diğer teknikler hareket halindeyken kullanılabilen şeyler değillerdi!

“Kimdi o? Demin bize saldıran kimdi? Genç görünüyordu.” Gri cübbeli üstat kan kırmızısı bayrağını kavrayarak Dong Ziqi’ye baktı.

“Evet. Kimdi o? Nasıl o kadar güçlü olabilir? Daha önce Ejderpençesi ve Ejderbaşının saldırılarına maruz kaldık… Deminki saldırı Ejderkuyruğuna aitti. Neden bu kadar güçlüydü?” Kartal burunlu adam da Dong Ziqi’ye bakıyordu. Aslında herkes ona dönmüştü.

 İnsanlar nefret doluydu.

Bu yolculuğun sakin, sessiz ve keyifli geçmesi gerekiyordu. Kim böyle sert ve dikenli bir kemiği ısırmaya çalıştıklarını tahmin edebilirdi ki? İlk olarak, daha önce Nong Zidao’dan başka Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’nu duyan kimse yoktu! Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu’nu bir kenara bırakabilirlerdi zira formasyon nihayetinde onu kullanan insanlar gücüne bağlıydı! Lakin henüz karşılaştıkları genç, ince figür kalplerine dehşet saçmıştı. Formasyonda olmalarına rağmen iki kişi can vermişti…

Dong Ziqi konuştu, “Ji Klanı’nın toplamda altı güçlü figürü var. Ji Dokuzateş, Gölge Nine, yaşlı bir köle, Ji Yichuan, Ji Dikduran ve Ji Ning! Ji Ning Ji Klanı’nın dahisi… On bir ya da on iki yaşlarındayken küçük öğrenci kardeşimiz Bei Zishan’ı öldürmüştü.”

“On iki yaşındayken mi?” Herkes şaşkına dönmüştü.

 “Bu yıl on altısına basmış olsa gerek.” Dong Ziqi konuştu, “Daha demin bize saldırı yapan çocuk Ji Ning’di! Lakin, daha önce Ji Ning’le yaptığım mücadelede Sekiz Diyagramın Kan Ejderi Formasyonu’m herhangi bir zarara uğramamıştı. Sahip olduğu güç, Ji Dokuzateş ve diğerlerinden biraz daha yüksekti. Bu yüzden onu pek umursamamıştım. Yeraltıyılanı Gökyüzükilit Formasyonu sayesinde sahip olduğu gücün bu kadar artacağını hesaba katmamıştım.”

“Eğer Ji Dokuzateş’ten biraz daha güçlüyse nasıl böyle bir saldırı yapabilir ki?”

“On bir ya da on iki yaşında küçük öğrenci kardeşimiz Bei Zishan’ı öldürebilen bir canavarı… Sağduyuyu kullanarak açıklayabilir misin? Büyük ihtimalle, bu Ji Ning sınırlarını falan aşmayı başarmıştır.” Gri cübbeli üstadın sesi boğuktu, “Böylesine canavarvari bir yetenek…tek saldırıda iki insanı öldürebiliyorsa, o zaman burada bekleyip durmaktan başka çaremiz yok demektir.”

…..

 Yıldırım ve Anka Kuşu’nu andıran ateşler, Ning’i uzağa savurduğundan genç adam taşların ve çimeni doluştuğu bölgeye çakılmıştı.

“Tanrım…” Ning zar zor da olsa ayağa kalktı. Vücudundaki yaralar çabucak iyileşiyordu.

“O Zifu Öğrencileri resmen kafayı yemişlerdi… Ne kadar Tao mührü varsa bana fırlattılar! Özellikle de o Anka Kuşu… Beni takip ederek göğsümü delmeyi bile başardı. Acaba o nasıl bir Tao Mührü’ydü?” Ning gülümsedi, kendine gayet güveniyordu, “Yine de ikisini öldürmeyi başardım. Geriye yalnızca altı kişi kaldı! Öldürmeye devam.”

“Ji Ning!” Ses yankılandı.

“Patrik.” Ning şaşırmıştı.

“Aferin sana Ji Ning, hahaha, etkileyici! Tek seferde iki kişiyi öldürdün. Artık geriye altı kişi kaldı. Yine de sabırlı olmamız lazım. Konuşmamı bitirdikten sonra saldırırsın, şimdilik beni dinle.” Dokuzateş konuştu, “Dong Ziqi ve diğerleri deminki saldırından sonra dehşete düştükleri için çeşit çeşit tekniği kullanarak bölgelerini korumaya başladılar. Teknikleri sana anlatayım. Açıklamamı bitirdikten sonra ne yapacağına karar verirsin.”

………