Bölüm 109: Karejderi Dağı Toplanır

avatar
4567 50

Desolate Era - Bölüm 109: Karejderi Dağı Toplanır



Bölüm 109: Karejderi Dağı Toplanır

 

Şafak vakti… Güneş gökyüzündeki yerini çoktan almıştı…

 

Ji Dokuzateş, Ji Ning ve diğerleri büyük formasyona adapte olmaya devam ederlerken Kırlangıç Dağı’ndaki Karejderi Şehri’nde, Karejderi Dağı’ndan gelen Zifu Öğrencileri toplanmıştı. Karejderi Dağı’nın hemen üstünde süzülen devasa halıya çok sayıda sandalye, meyve sebze tabakları, şarap ve diğer şeyler yerleştirilmişti.

 

İnsanların çoğu bağdaş kurmuş oturuyor, kadehlerinden şarap yudumlayarak sakin ve sessiz bir vaziyette takılıyorlardı.

 

“Küçük öğrenci kardeş Dong Ziqi bu sefer epeyi insanı davet etmiş. Kırlangıç Dağı’nın çevresindeki herkesi çağırmış sanırım.” Sakallı üstatlardan biri, elinde tuttuğu kadehle hemen yanında oturan gümüş saçlı adamla konuşuyordu. “Kısa zaman geçmiş olsa da ondan fazla Zifu Öğrencisi mekana geldi bile.”

 

“Ne kadar Zifu Öğrencisi gelirse Karejderi Dağı’mızın birleşik tekniklerini de bir o kadar rahat kullanabiliriz!” Gümüş saçlı adam gülümsedi, “Bu kadar insana karşı o ufacık Ji Klanı ne yapabilir ki…”

 

Ufacık bir klanla uğraşmak için bu kadar Zifu Öğrencisi’ne gerek var mıydı?” Sakallı üstat başını iki yana salladı. Mekâna gelmesinin sebebi, element madenini ana tarikata sunduklarında meseleye katılan herkesin durumdan yararlanacak olmasıydı. Tabii meseleye bu kadar fazla insan katılacağı için kişilerin elde edeceği başarı puanları da dağılacaktı.

 

Meseleyi tartıştıkları esnada…

 

Ev sahibi olan Dong Ziqi, elindeki şarap kadehiyle mekânı dolaşıyor, insanlarla sohbet ediyordu. Öğrenci kardeşlerinin arasında, kendisi ünlü ve heybetli bir üstat olarak geçiyordu. Doğal olarak herkes ona yüz vermeyi ihmal etmiyordu. Buna rağmen, Dong Ziqi zamanının çoğunu Yeşimçocuk’la geçiriyordu.

 

Yeşimçocuk’un suratı adeta altın ışık hüzmeleriyle yıkanıyordu. Oracıkta bağdaş kurmuş otursa da etrafına heybetli, kendine özgü bir aura saçıyordu. Hemen yanında duran Karayılanı birkaç metreye küçülmüş ve başını et tepsisine gömmüştü.

 

Dong Ziqi’nin yanındaysa üç güçlü öğrenci bulunuyordu.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşimiz Yeşimçocuk buraya geldiğine göre Ji Klanı ne tür oyunlar oynamaya çalışırsa çalışsın, hiçbiri işe yaramayacaktır. Aslına bakarsan tek yapmamız gereken şey başarı puanlarını toplamak o kadar.”

 

“Seni en son otuz yıl önce görmüştüm kıdemli öğrenci kardeşim.”

 

İnsanlar sohbet ediyor, çoğunlukla iltifat dolu cümleler sarf ediyorlardı.

 

 Sonuçta, önlerinde duran adam, güç bakımından sıradan Wanxiang Üstatları’yla bile mücadele edebilecek bir heybete sahipti! İlahi yeteneğine bel bağlayarak Zifu Öğrencileri’ni kolayca öldürebiliyordu. Üstelik, çoğu insan Yeşimçocuk’un sınırlarını aşmak için dağlarda, izole bir şekilde eğitim yaptığını biliyordu. Eğer bir üst seviyeye geçmemiş olsaydı, mesele pek de önemli olmazdı lakin sınırlarını aşmayı başarmışsa… Wanxiang seviyesindeki bir Habistanrı konumuna yükselecekti.

 

Bu durum yaşandığında Yeşimçocuk’un pozisyonu adeta göklere fırlayacak ve kendisi ana tarikatın önemli figürlerinden biri olacaktı. Doğal olarak bu durumun farkına varan insanlar onunla arkadaş olmak istiyordu.

 

“Hm?” Dong Ziqi aniden başını çevirip gökyüzüne baktı.

 

Uzaktan, uçan yaratığın üstündeki kürklü adamı görebiliyordu. Uçan yaratık sıradan bir canlıydı, Xiantian seviye Yabaniyaratık değildi. Kürklü adam seslendi, “Karejderi Dağı’ndan gelen insanlar, Patriğin emirleri üzerine size bir mesaj vermeye geldim. Ji Klanı’mızın Patriği ve diğer Zifu Öğrencileri, On Bin Kılıç Şehri’nin sekiz yüz kilometre uzaklığında bulunan Öküzboynuzu Dağı’na büyük bir formasyon yerleştirmiştir. Formasyonu kırmanız ve parçalamanız için sizleri bekliyor olacağız, Karejderi Dağı!”

 

 Lafını bitiren kürklü adam uçan yaratığıyla geri dönmeye başladı.

 

“Kibirli herif. İzleyin bak nasıl öldürüyorum.” Üçgen göz bebekleriyle ileriye atılan Zifu Öğrencisi harekete geçmek üzereydi.

 

“Dur.” Sakin bir ses yankılandı.

 

Zifu Öğrencisi başını çevirdiğinde, sesin sahibinin onur pozisyonunda oturan Yeşimçocuk olduğunu görmüştü. Doğal olarak harekete geçmeye cüret edemeyecekti.

 

“Bizler, ölümsüzlük yoluna adım atmış kişileriz lakin gökyüzünde gördüğünüz o adam sıradan bir ölümlüydü. Eğer kendini, ölümlüleri öldürecek kadar aşağılık bir konuma düşürürsen Karejderi Dağı’mızın itibarına leke sürmüş olursun.” Yeşimçocuk sakin ses tonuyla konuştu, “Ufak güçsüz Ji Klanı formasyon kurarak bizden formasyonu parçalamamızı mı istiyor? O zaman Karejderi Dağı sahip olduğu heybetli gücüyle formasyonu parçalayarak herkese kimin daha güçlü olduğunu gösterecek.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim doğru söylüyor.”

 

“Güç bakımından Ji Klanı’na çok üstünüz. Herkesin görebileceği şekilde davranmak bize yakışan hareket biçimidir.” Zifu Öğrencileri çabucak iltifat dolu birkaç kelime savurmuştu.

 

Yeşimçocuk konuşmaya devam etti, “Lakin, Ji Klanı’nın bu meseleyi bizlere iletmesi, duruma hazırlandıklarını gösterir. Sonuçta bu klanlar binlerce yıldır Kırlangıç Dağı’nda yaşıyorlar… Güçlü tekniklere sahip olabilirler. Değerli öğrenci kardeşlerim, tedbiri elden bırakmayalım. Dikkatli ve odaklı olalım… Meseleye dikkatle yaklaşırsak Ji Klanı’nı haritadan silmek bizler için çok zor olmayacaktır.”

 

“Haklısınız.” Herkes onayladı. Adeta insanlar ders almak için Yeşimçocuk’un ayaklarına toplanmış gibiydi. Aslen, aralarında bunu bilmeyen tek bir kişi bile yoktu. Yine de konuşan Yeşimçocuk olunca sessizce dinlemekten başka çareleri kalmamıştı.

 

………….

 

Geçen dört saatin ardından, bölgeye üç Zifu Öğrencisi daha gelmişti. Mekâna yeni gelen üç Zifu Öğrencisi, kalabalığı görüp Yeşimçocuk’un bizzat bölgeye geldiğini anladıktan sonra doğal olarak onu liderleri olarak kabul etmişti. Her ne kadar birkaç Zifu Öğrencisi ileriye atılarak Yeşimçocuk’la konuşmak istese de Yeşimçocuk onlara yalnızca kısa cevaplar veriyordu.

 

“Hm?” Yeşimçocuk’un parlayan gözleri gökyüzüne odaklanmıştı. Elindeki kadehi bile yere bırakmıştı.

 

Gökyüzünde, bembeyaz kürklere bürünmüş Peri Turnası seçilebiliyordu. Yaratığın sırtında iki Zifu Öğrencisi duruyordu. Öğrencilerden biri, diğerlerini davet etmek için yola çıkan Muse diğeriyse sıradan kürklere bürünmüş bir adamdı. Adamın salık saçlarına, yıldız gibi parlayan gözleri eşlik ediyordu. Sadece gözlerine bakıldığında bile kişinin kalbinde huzur dolu bir hissiyat beliriyordu.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşimiz Zidao geldi.” Dong Ziqi çabucak ayağa kalktı.

 

“Gelin, küçük öğrenci kardeş Zidao’yu karşılayalım.” Yeşimçocuk ayağa kalktı.

 

Yeşimçocuk, Zidao’yu karşılamak için ayağa kalkınca, diğer Zifu Öğrencileri de doğal olarak onu takip etmişti.

 

Nong Zidao…

 

Kırlangıç Dağı bölgesinde bu ismi duymayan biri yoktu. Yeşimçocuk, nihayetinde Karejderi Dağı’na katılmış başıboş bir adamdan başkası değildi! Lakin Zidao, küçük yaştan beri Karejderi Dağı’nda eğitim görüyordu ve Karejderi Dağı’ndaki heybetli “Nong” soyundan geliyordu! Karejderi Dağı’nın genç jenerasyonu arasında, formasyon dalında büyük başarılara imza atmıştı ve çalıştığı Ki Arıtıcılığı tekniği de epey üst seviyeydi. Gelecekte, Wanxiang Üstadı olma ihtimali vardı.

 

Mantıken, böylesine bir figürü davet etmek kolay olmamalıydı.

 

“Dong Ziqi’nin Nong Zidao’yu bile çağırabileceğini düşünmemiştim.” Zifu Öğrencileri şaşırmıştı.

 

“Küçük öğrenci kardeşim Zidao.” Yeşimçocuk gülümseyerek ileriye atıldı, “Bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim, küçük öğrenci kardeşim.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Yeşimçocuk.” Cennetsel turna halıya iner inmez Nong Zidao yere adımlamıştı, “Beni davet ederek başarı puanları kazanmama imkân verdiğini duyunca, kıdemli öğrenci kardeşim Yeşimçocuk, doğal olarak gecikmeye cüret edemedim. Turna’ya sahip olduğum için çoğunuzdan daha hızlı geldim diyebiliriz.”

 

İkili muhabbete tutuşmuş, diğerlerini adeta görmezden gelmeye başlamıştı.

 

“Küçük öğrenci kardeşim Ziqi.” Nong Zidao yanında duran Dong Ziqi’ye baktı, “Bu sefer, büyük bir başarıya imza attın.”

 

“Yanımıza katıldığın için artık meseleye dair güvenim daha da arttı, kıdemli öğrenci kardeşim Zidao.” Dong Ziqi konuştu, “Daha önceleri, kıdemli öğrenci kardeşim Yeşimçocuk’la beraber formasyonlar konusunda endişeliydik… Her ne kadar Ji Klanı ufak bir klan olsa da binlerce yıllık tarihe sahipler. Yaşamaya devam etmek için yerleştirecekleri formasyonların sıradan olacağını düşünmüyorum. Tabii siz geldiğinize göre bu meseleye kafa yormama gerek kalmadı.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşimiz Zidao buraya olduğuna göre ufak Ji Klanı’nın formasyonları darmadağın olacaktır.”

 

“Basit ve hızlı.”

 

 Zifu Öğrencileri kahkahalar atarak gülmeye başlamışlardı.

 

Nong Zidao başını hafifçe öne salladı. Ana tarikat aslen formasyon konusundaki bilgisine büyük değer veriyordu lakin, nihayetinde kendisi henüz Wanxiang seviyesine adım atamadığı için tarikatta fazla yükselememişti. Buna karşılık Yeşimçocuk, ilahi yeteneğine bel bağlayarak Wanxiang Üstatları’yla mücadele edebiliyordu. Yeşimçocuk’un henüz yaşlı sayılabilecek biri olmadığı ve Wanxiang seviyesine adım atma şansı bulunduğu için doğal olarak Zidao onunla dostane bir ilişki kurmak istiyordu. Maden meselesi basit bir görevdi lakin getirisi epeyi bol olacaktı. Bu yüzden mekâna gelmeyi reddetmemişti.

 

“Küçük öğrenci kardeşim Zidao, seninle birlikte toplamda on dokuz Zifu Öğrencisi’ne sahibiz.” Yeşimçocuk etrafını inceledi, “Karayılanım ve Peri Turnası’nı da katarsak bu sayı yirmi bir’e çıkıyor.”

 

Herkes onayladı.

 

 Ardından Yeşimçocuk Nong Zidao’ya bir bakış atmış ve ikilinin kesişen bakışları meseleyi kararlaştırmıştı.

 

“Güç bağlamında mutlak bir üstünlüğümüz var ve formasyon konusunda da küçük öğrenci kardeşim Zidao’ya sahibiz.” Yeşimçocuk konuştu, “Durum böyle olduğuna göre meseleyi daha fazla ertelemenin anlamı yok. Öküzboynuzu Dağı’na doğru yola çıkalım! Daha sonra gelecek öğrenci kardeşlerimi karşılamaları için birilerini ayarla, küçük öğrenci kardeşim Ziqi. Öküzboynuzu Dağı’na gittiğimizi söylesinler.”

 

“Tamamdır.” Dong Ziqi hemen konuştu. Yeşimçocuk ve Zidao’nun bu kararı doğal olarak sonradan gelecek Zifu Öğrencileri’nin laf edebileceği bir şey değildi.

 

“Güzel, gidelim.”

 

“Bu kadar insanla Ji Klanı’nı kolayca haritadan silebiliriz.”

 

“Yanımızda kıdemli öğrenci kardeşlerimiz Yeşimçocuk ve Zidao bile var. Her şey tamamdır.” Zifu Öğrencileri meseleyi onaylamıştı. Sonuçta, Zifu Öğrencisi sayısı ne kadar artarsa grubun başarı puanı dağılımı da bir o kadar artacaktı. Muhtemelen geç gelen öğrenciler pek bir şey kazanamayacaktı.

 

 Dong Ziqi başını çevirip Karejderi Dağı’ndaki klan üyelerine konuştu, “Şehirde bekleyin. Öğrenci kardeşlerim gelirse onlara… Kıdemli öğrenci kardeşlerimiz Yeşimçocuk ve Zidao’nun önderliğinde Öküzboynuzu Dağı’na gittiğimizi söylersiniz.”

 

“Anlaşıldı, Patrik.” Şehirdeki Xiantian yaşam formları hazırlıklara başlamıştı.

 

“Gidelim.” Dong Ziqi gülümsedi.

 

Whoosh!

 

Halı gökyüzüne atılmıştı.

 

Zifu Öğrencileri halının üstünde oturuyor, şarap içerek keyifle muhabbet ediyorlardı. Öküzboynuzu Dağı’na yaptıkları bu yolculuk onlar için epeyi rahat ve keyifliydi…

 

………..

 

Öküzboynuzu Dağı…

 

Güneş çoktan batmaya başlamış ve batı dağlarına ulaşmıştı. Güneş ışıkları ıssız ormanları ve Öküzboynuzu Dağı’nı kızıla boyuyordu.

 

Ji Klanı’nın usta isimleri çoktan formasyona adapte olmayı bitirmiş ve dinlenmeye başlamışlardı. Herkesin gözünde beklenti ve özgüven dolu ifadeler yer alıyordu. Daha önceleri ölümüne mücadele etmeye kararlıydılar hatta bazıları kendilerini ölüme bile hazırlamıştı… Lakin artık Karejderi Dağı’na sağlam bir şekilde direnebileceklerine inanıyorlardı. Dokuzateş konuştu, “Bir düzine Zifu Öğrencisi’ni kaybetmeden, bu formasyonu parçalamalarına imkân yok.” Kelimelerinde, yaklaşan mücadeleyi bekleyen bir ifade vardı.

 

 Bu heybetli formasyon… Kesinkes Karejderi Dağı’ndan gelecek Zifu Öğrencileri’nin büyük bir kısmını öteki dünyaya postalayacaktı.

 

“Şişedeki, sıvılaşmış element özü…” Ning elinde yeşimden bir şişe tutuyor, klan üyeleriyle konuşuyordu, “Daha önce, pratik yaptığımda yalnızca üçte birini kullanmıştım. Epeyi kaldı yani. Karejderi Dağı’yla yapacağımız mücadelede dikkatli elden bırakamayız. Bu sıvılaşmış element özü işimize yarayacaktır. Patrik, lütfen kabul edin.”

 

 Ning’in konuştuğu esnada… Dikduran aniden bağırdı, “Şuraya, kuzeye bakın!”

 

“Hm?” Herkes kuzeye dönmüştü.

 

Öküzboynuzu Dağı’nın tepesinde oturdukları için mesafede beliren devasa halıyı gözden kaçırmamışlardı. Halının üstünde sandalyeler, masalar ve bağdaş kurmuş oturarak şarap içen rahat görünümlü Zifu Öğrencileri vardı. İçlerinden biri halının en ön kısmına dikiliyordu.

 

 Dikilen herifin figürü Dong Ziqi’den başkasına ait değildi!

 

………

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr