Bölüm 104: Yağmursuyu Kılıç Bölgesi

avatar
4643 56

Desolate Era - Bölüm 104: Yağmursuyu Kılıç Bölgesi



Bölüm 104: Yağmursuyu Kılıç Bölgesi

 

Yağmur damlaları durmaksızın akıyordu. Yağmurun orta yerinde duran Ji Ning kendini kılıç oyununa kaptırmıştı. Kılıç parmakları, “Tao”yu taşıyan hamleler yapabiliyordu.

 

Rahat…

 

Genç adam adeta o an için yağmur damlasına bürünmüştü! Süzülüyor, akıyor ve diğer Yağmur damlalarıyla dans ederek tek bir çizgiye dönüşüyordu. Bu birleşimin oluşturduğu ağ yapısı ve damlaların birbirlerini çeken hissiyatları… Nihayetinde sayısız yağmur damlasının bir araya toplanmasına sebebiyet vermişti.

 

“Tırırım…” Ning’i çevreleyen yağmur damlaları aniden ufak ipliklere dönüşmüştü… Sayısız, kristalvari yağmur iplikleri insanı şaşkına çevirecek cinstendi.

 

Swish! Swish! Swish!

 

Her yağmur ipliği adeta bir bıçağı andırıyordu…

 

“Tırırım…” Yağmur sağanağa dönüşmüş, çok geçmeden bir fırtınaya bürünmüştü. Fırtına beraberinde vahşi duyguları getiriyordu ve Ning’in kılıç oyunu da bu vahşi duygulardan etkilenmeye başlamıştı…

 

………..

 

Yaşlı boğa aptala dönmüş, yaşananları şaşkınlıkla izlemeye koyulmuştu. Yağmur damlaları, yağmur iplikleri, fırtına… Ve nihayetinde yağmursuyu bir kez daha o akan, süzülen yağmura dönüşmüştü.

 

 Birbiri ardına havada beliren yağmur çizgileri… İnce işlenmiş kristal heykellere benziyordu. Ayrıca nazik el hareketleriyle çocuğunu seven bir anneyi de andırmaya başlamışlardı.

 

Nihayetinde, Ning duraksadı…

 

“Bu… Tao mu?” Ning kendi kendine söylenmişti.

 

“Tebrikler, Ji Ning.” Yaşlı boğanın ağzı sonuna kadar açılmıştı. Yaratık oldukça heyecanlıydı, “Kendini tamamen ve gerçekten Tao’ya odaklayabildin. Tao’nun parçası olmak muazzam hissettiriyor, değil mi?”

 

Ning hafifçe başını salladı.

 

Henüz yaşadığı hissiyatı anlatmaya kelimeler bulamıyordu. Adeta sudan yapılma bir inciye, bir yağmur damlasına dönüşmüştü! O esnada, yağmur suyuna hiç olmadığı kadar yakın hissetmişti. Ning meseleyi gayet iyi biliyordu… Kendi Tao’sunu oluşturmuştu. Yağmursuyu Taosu!

 

“Geçtiğimiz beş yıl boyunca Tao’nun Gerçek Manası’na dair çok sayıda bilgi kırıntısı elde etmiştin. Yeni bir seviyeye, yeni bir sınıra adım atmak için yeterli kırıntıları toplayarak nihayetinde ‘Tao Bölgeni’ oluşturdun.” Yaşlı boğa heyecanlıydı.

 

“Tao Bölgesi mi?” Ning şaşırmıştı, “O neymiş ki?”

 

Yaşlı boğa da şaşırmıştı, “Bunu bile bilmiyor musun yani?”

 

“Hiçbir fikrim yok.” Ning konuştu.

 

Başını iki yana sallayan yaşlı boğa iç çekti, “Klanın gerçekten sıradan, ufak bir klanmış… Daha öngörünün farklı seviyelerine dair en ufak bir fikrin bile yok. Madem öyle, sana biraz bahsedeyim. Kişi pratik yaptığında, ilk gelişme gösterdiği nokta teknik bağlamdadır. Kılıcı, mızrağı, hatta resmi ve müziği bile bu teknik bağlama örnek gösterebiliriz. İlk seviye ‘temel’dir! Yani bir sanatın basit tekniklerine alışmak, aşina olmaktan bahsediyorum. İkinci seviyeyse ‘gelişmiş’ seviyedir bu seviyeyse tekniklerde mükemmele yakın bir derecede ustalığa sahip olduğunu gösterir. Üçüncü seviye, ‘Dünya ile Bir’, yavaş yavaş ‘Tao’ya yaklaştığını ve gökyüzünün iradesine ulaşmaya başladığını anlatır…”

 

Ning dinliyordu. Doğal olarak ilk üç seviyeyi biliyordu.

 

“Dünyayla Bir’den sonraki seviyede, kişi dünyanın gizemlerine adım atarak ‘Taolar’dan birini keşfetmeye başlar. Keşfetmeyi başardığın zaman! ‘Tao’nun Gerçek Manası’ndan bir kırıntıya ulaşmışsın demektir! Buna dördüncü seviye, ‘Tao’nun Gerçek Manası’ diyoruz.” Yaşlı boğa başını iki yana salladı, “Tao’nun Gerçek Manası’na adım atmak çok zordur! Zifu Öğrencileri’nden bile bazıları bu kırıntıya ulaşmayı başaramaz.”

 

 Geçmişte, genç adam göletin yanında Tao üzerine meditasyon yaptığında, “Tao’nun Gerçek Manası”na adım atmayı başarmıştı.

 

“Ardından, öngörünü ve kavrayışını geliştirerek ‘Tao’nun Gerçek Manası’na dair öğrendiğin kırıntıları biriktirmeye, arttırmaya başlarsın. Öyle ki bir gün, biriken bu kırıntılar birleşerek başkalaşım geçirir! Kişi yalnızca bu sayede ‘Tao’yla bir olabilir. Tao’yla bir olan kişi tek bir düşüncesiyle Tao’nun gücünü çağırarak, kendi Bölgesi’ni oluşturabilecek yeteneğe erişir. İşte buna beşinci seviye diyoruz ‘Tao Bölgesi’. Şu anda bu seviyedesin. Etkileyici, etkileyici.” Yaşlı boğa iç çekti, “Sadece belli başlı Wanxiang Üstatları bu seviyeye ulaşabilir. Genel bağlamda, yalnızca Kadim Taoistler bu seviyeye ulaşabilecek kadar Tao bilgisine sahiplerdir.”

 

“Oh? O kadar iyi miyim yani?” Ning gülümsedi.

 

“Yeteneklerin üst düzey, özellikle de kılıç konusunda gerçekten muazzamsın. Bana kalırsa ucube yetenek olarak anılmaya layıksın! Yıldız Salonu’nun katkılarıyla, 16 yaşında ciddi ciddi bu seviyeye ulaşabildin!” Yaşlı boğa konuştu.

 

Ning meseleyi anlıyordu.

 

 Genç adam [Nuwa’nın Resmi]’ne sahipti ve durmaksızın çalışıyordu. Ayrıca yüksek kavrayışının yanında Yeraltı Malikanesi’ne de sahipti… Bu farklı noktalar birleşince ortaya böyle bir sonuç çıkmıştı.

 

“Peki ya Tao Bölgesi’nin üstünde ne var?” Ning sordu.

 

“Üstünde…” Yaşlı boğa Ning’e baktı, “Tao Bölgesi seviyesine ulaşman, nihayetinde Tao’ya odaklanabildiğini gösterir. Şimdiyse kavramaya başladığın Tao konusundaki bilgilerini geliştirecek ve günün birinde bu Tao yolunu tamamen anlayıp kavrayacaksın! İşte buna altıncı seviye Tao Yolu’nu anlamak diyoruz!”

 

Ning meseleyi kavramaya başladı.

 

 Gerçekten de daha demin kendini tamamen Yağmursuyuna odaklamıştı lakin bu yalnızca odaklamak, kendini kaptırmaktan öteye gidemiyordu. Henüz Yağmurdamlası Taosu’nu tamamıyla kontrol edebilecek seviyede değildi.

 

Yaşlı boğa konuştu, “Kavrayış ve aydınlanma yeteneği çok önemlidir. Yeterli kavrayışa sahip olamazsan büyük bir güce karşı koyarak, heybetli güçleri kontrol edemezsin.”

 

“Kutsal Ölümsüz olmak için koca bir Tao Yolu’nu öğrenmen gerekiyor!” Yaşlı boğa Ning’e baktı, “Örneğin, Ölümsüz Juhua milyonlarca yıldır Kayıp Ölümsüz olarak gezdiği için dokuz Tao Yolu’nu kavramayı başarmıştı lakin sonuç olarak ne yaşadı? Üç Felaket ve Dokuz Kıyamet’e can verdi! Kayıp Ölümsüz olan her kişi ölmeye mahkumdur.”

 

Ning iç çekti.

 

“Kılıç konusunda çalışıyorsun ve ‘Tao Bölgesi’ seviyesine ulaştın. Genel bağlamda, Bölgene ‘Kılıç Bölgesi’ diyebiliriz.” Yaşlı boğa hatırlattı, “Sadece Kılıç Bölgesi’ne sahip olduğun gerçeği bile büyük klanların, sayısız tarikatın sana kapılarını açmalarını sağlayacaktır.”

 

“Kılıç Bölgesi mi?” Ning konuştu, “Kavradığım Tao, Yağmursuyu Tao’su. Madem öyle, bugünden itibaren Kılıç Bölgem artık ‘Yağmursuyu Kılıç Bölgesi’ olarak bilinsin.”

 

Ning etrafına baktı.

 

Tırırırım…

 

Aniden yanında beliren yağmur suyu, etrafında dönmeye başlamıştı. Her ufak yağmur çizgisi dağları, taşları ve çeliği bile delecek keskinliğe sahip okları andırıyordu.

 

“Seni uyarayım. Daha demin kendini Kılıç Bölgene odakladığında, dış dünyada sekiz saat geçmişti.” Yaşlı boğa konuştu.

 

“Sekiz saat mi?” Ning şaşırmıştı, “Gerçekten de Tao’ya odaklanmışken geçen zamanın farkına varamıyorum. Doğru ya, Üstat, artık Yağmursuyu Kılıç Bölgesi’ne sahip olduğuma göre… Savaştanrısı Salonu’nun ilk seviyesine meydan okursam kazanabilir miyim?”

 

Yaşlı boğa şaşırmıştı, “Savaştanrısı Salonu’nun ilk seviyesi mi? Evet, deneyebilirsin!”

 

Ning gülümsedi.

 

Yaşlı boğa bir şey söylememiş olsa bile genç adam kendini deneyecekti. Çünkü Habistanrılar’ın her seviyede iki deneme şansları oluyordu. Çoktan Habistanrı eğitiminde Xiantian’ın zirvesine ulaşmıştı ve büyük ihtimalle yakında Zifu’ya da adım atacaktı. Eğer iki seçeneğini şimdi kullanmazsa Zifu’ya adım attığında bu seçenekleri boşa gidecekti.

 

“Gidelim. Savaştanrısı Salonu’nun ne kadar güçlü olduğunu merak ediyorum.” Ning oldukça heyecanlıydı ve Hazine Salonu’ndan bir hazine seçmeyi çok istiyordu!

 

Hazine Salonu’nun içindeki hazinelerin hepsi ilk efendi tarafından bırakılmıştı.

 

Ölümlü seviye büyülü hazineler bile muhtemelen olağanüstü güçler barındıran eşyalardı! Bu eşyaları kullanarak Ji Klanı’nın Karejderi Dağı’na karşı yapacağı mücadelede elde edeceği sonucu değiştirebilirdi.

 

“Karejderi Dağı.” Ning kendi kendine konuştu…

 

___________________________

 

Hava çoktan kararmıştı ve Zifu Öğrencisi “Muse” durmaksızın bu mekana gelmek için on binlerce kilometre yol katetmişti. Işık hüzmesine dönüşerek aşağıda duran bölgeye doğru atıldı.

 

Hemen altında, devasa bir dağ duruyordu. Dağın adı Karayılanı Dağı’ydı.

 

“İnsan, derhal burayı terk et.”

 

“İnsan, ne cüretle Karayılanı Dağı’na adım atabiliyorsun? Ölmek mi istiyorsun?”

 

 Muse büyülü hazinesiyle aşağıya inerken, Karayılanı Dağı’ndaki Yabaniyaratıklar’ın bazıları ağız dolusu küfürler savurmaya başlamışlardı. Karayılanı Dağı heybetli bir güçtü ve dağın zirvesinde, bin yıldır eğitim yapan Zifu seviyesindeki kadim “Karayılanı” yaşıyordu. Karayılanı, Tanrıyaratıkları’ndan biriydi ve Zifu seviyesinde olduğu için sahip olduğu gücün ne denli heybetli olduğu da ortadaydı.

 

Doğal olarak, geniş sayıda Yabaniyaratıklar’a hükmetmeye başlamış ve bölgesini insanlara yasaklamıştı.

 

 Tanrıyaratığı soyundan gelen Zifu seviyesindeki bu yaratık, çoğu Zifu Öğrencisi’nin karşılaşmayı istemeyeceği bir yaratıktı.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim, Yeşimçocuk, küçük öğrenci kardeşiniz Muse sizinle görüşmek istiyor.” Muse ona seslenen Yabaniyaratıklar’a dikkat etmiyordu. Direkt olarak Karayılanı Dağı’nın zirvesine yönelmişti.

 

“Urghhhhhh.”

 

Devasa, ejdere benzer bir baş aniden dağın zirvesindeki mağaradan fırladı. Ejdervari mavi başın üstünde devasa bir boynuz duruyordu ve yaratığın tekerlek boyutlarındaki gözleri Muse’a bakıyordu. Sadece bu ejdervari baştan yayılan aura bile…Muse’u germeye yetmişti. Önündeki yaratığa denk olmadığını iyi biliyordu.

 

Tanrıyaratığı soyundan gelen Karayılanı Zifu’nun zirvesindeydi.

 

“Saygılar, Taoist dostum Karayılanı.” Muse eğildi.

 

“Efendim rahatsız edilmekten hiç hoşlanmaz. Bunu bilmiyor musun?” Karayılanı kükredi.

 

“Önemli bir mesele vardı…” Muse konuştu, “Kıdemli öğrenci kardeşim Yeşimçocuk’a, işine yarayacak bir haber vermem lazım.”

 

Yeşimçocuk…

 

 Kırlangıç Dağı’ndaki Karejderi Dağı’nın yan oluşumunun çağıracağı onca insan arasından en önemlisi bu şahıstı. Dong Ziqi ve Muse’a göre, Yeşimçocuk’u çağırmayı başarırsalar başkasına ihtiyaç duymayacaklardı. Herif tek başına Ji Klanı’nı yerle bir edecek güce sahipti. Aslında, sadece ruh yaratığına, Karayılanı’na bakarak bile Yeşimçocuk’un ne denli güçlü olduğu anlaşılabiliyordu.

 

 Zifu seviyesindeki ruh yaratıklarının nadir oldukları bilinen bir gerçekti.

 

Her ne kadar çoğu insan üstadın Yabaniyaratık olan ruh yaratıkları bulunuyor olsa da bunun sebebi insanların Zifu’ya adım atabilmek için yeterli ve gerekli öngörülere sahip olmalarıydı. Lakin ruh yaratıklarının Zifu’ya adım atması çok daha zordu! Kadim, Zifu seviye yaratıklar genelde hizmet etmeye ve boyun eğmeye razı gelmiyorlardı. Olur da bu yaratıklar boyun eğmeye razı gelirlerse karşılarındaki kişinin heybetli bir figür olduğuna da şüphe kalmıyordu!

 

Dong Ziqi, Muse, Ji Dokuzateş… Bu insanlardan hiçbiri Zifu seviye ruh yaratığına sahip değildi.

 

“Beni görmek mi istiyorsun?” Uzun, mavi saçlı, kaslı adamın ortaya çıkan figürüne sesi eşlik ediyordu. Adam siyah kıyafetlere bürünmüştü.

 

“Saygılar, kıdemli öğrenci kardeşim.” Muse saygıyla eğildi.

 

“Seni daha önce görmüştüm. Adın Muse’du.” Yeşimçocuk adama baktı, “Yoksa sınırlarımı aşmak için antrenman yaptığımı bilmiyor musun?”

 

Muse’un kalbi titriyordu.

 

 Kıdemli öğrenci kardeşi Yeşimçocuk’un ne denli dehşet verici olduğunu biliyordu. Yeşimçocuk, Zifu’nun sınırlarına ulaşmış bir Habistanrı Vücut Geliştirme Ustası’ydı! Üstelik, Yeşimçocuk’un “Gökyüzü Dönüşümü” adlı bir ilahi yeteneği vardı. Zifu’nun zirvesinde olan bir Habistanrı ustasının ne kadar güçlü olduğu ortadaydı ve bunun üstüne bir de ilahi yetenek eklenince… Bu adam kendinden üst seviyede yer alanlarla savaşabilecek güce sahip oluyordu.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim, Yeşimçocuk.” Muse konuştu, “Rahatsız edilmek istemediğini biliyordum lakin yakınlarda, Kırlangıç Dağı’nda içinde çok sayıda üst seviye element taşı bulunan bir element maden keşfettik. Madenin dört bin kilometrelik uzunluğu ve üç yüz kilometrelik derinliği var.”

 

“Ne!” Daha önce sakin ve sessiz takılan Yeşimçocuk şaşkına dönmüştü, “Doğru mu söylüyorsun?”

 

“Eğer yalanım varsa, beni hemen öldürebilirsiniz kıdemli öğrenci kardeşim.”

 

............

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr