Bölüm 102: Hazineler

avatar
4588 53

Desolate Era - Bölüm 102: Hazineler



Bölüm 102: Hazineler

 

........

 

Burada bahsi geçen yaş, kişinin Habistanrı yaşına işaret ediyordu. Normalde Habistanrılar dünyanın doğal güçlerinden doğan ve doğdukları gün itibariyle Xiantian yaşam formu olarak hayata başlayan varlıklardı. Ning on bir yaşına geldiğinde, ilahi ateşin ve suyun göklerden inmesiyle Habistanrı vücuduna sahip olmuştu. Aslında bu durum Habistanrılar’ın doğuşundan pek de farklı değildi. Her ne kadar on altı yaşında olsa da… Habistanrı olarak henüz beş yaşındaydı.

 

“On yıl içinde Zifu’nu oluşturabilirsen potansiyelini kanıtlamış olursun.” Dev, altın ayı bronz kapıya karmaşık ifadelerle bakıyordu, “Bunu başardığın takdirde İlahi Yetenek Salonu’na girebileceksin… İlahi Yetenek Salonu’nda, Efendimin bıraktığı çeşit çeşit testler bulunuyor. Eğer onları geçebilirsen, içeride yer alan olağanüstü ilahi yetenekleri öğrenme şansına erişebilirsin.”

 

“Unutma, İlahi Yetenek Salonu’na girmek için yalnızca tek bir şansın var.” Altın kürklü ayı bakışlarını Ning’e çevirdi, “Bu yüzden, içeriye girdiğinde ne kadar güçlü olursan, yetenek alma şansın da bir o kadar artacaktır. En iyisi on yaşına girdiğin zaman şansını kullanman. Aksi takdirde başarılı olamazsan elin boş döneceksin. Sonuçta burada bir sınavdan bahsediyoruz, beraberinde tehlikeleri getiren bir sınavdan… Dikkatli olmazsan hayatını bile kaybedebilirsin.”

 

Ning merakla sordu, “İlahi Yetenek Salonu’nda ne çeşit ilahi yetenekler var?”

 

Altın kürklü ayı sakin bir ses tonuyla konuştu, “Testleri geçtiğinde göreceksin. Peki ya geçemezsen? O zaman öğrenmeye layık değilsin demektir.”

 

“Hadi, bir sonraki salona geçelim.” Altın kürklü ayı yürümeye devam etti.

 

Ning bronz kapının üstündeki el ayasına bir bakış attı. Hala daha bu kadim, heybetli iradenin kaynağını çözebilmiş değildi.

 

İlahi Yetenek Salonu’na girmek mi?

 

Henüz Habistanrı olarak Zifu’ya adım atmamıştı. Bu yüzden meseleyi şimdilik düşünmenin bir anlamı yoktu.

 

……..

 

Altın kürklü ayı önden ilerliyor, yaşlı boğa ve Ning yan yana onu takip ediyordu.

 

“Bu salon…” Altın kürklü ayı devasa bronz kapıya bir bakış attı. Kapının üstündeki mızrak ve balta tasvirleri insanın dikkatini çekiyordu. Bronz kapıysa sahip olduğu hafif kırmızı rengiyle Ning’in merakını cezbetmişti.

 

“Burası Savaştanrısı Salonu’dur.” Altın kürklü ayı konuştu, “Sualtı Malikanesi’nde bu salon kadar tehlike içeren başka hiçbir yer yoktur. Yine de… Tehlikeli olduğu kadar, içinde barındırdığı fırsatlar da bir o kadar fazladır.”

 

En tehlikeli yer mi? Fırsatlarla mı doluydu?

 

Ning merakına hâkim olmakta güçlük yaşıyordu.

 

“Bakmaya devam et.” Altın kürklü ayı kelimelerle vakit kaybetmemiş, yürümeye devam etmişti.

 

……….

 

 Uzaktan, az da olsa akan suyun sesi duyulabiliyordu. Ning açık duran tahta kapıdan içeriye merakla bakmaya başladı. Açılan tahta kapının ardında, akan suyu ve yalnız başına dikilen kulübeleri görmek mümkündü.

 

“Burası Yıldız Salonu’dur.” Devasa ayı salonun önünde durduktan sonra geniş, sonsuz görünen mekâna bir bakış attı, “Yıldız Salonu’ndaki her şey bizzat Efendim tarafından yerleştirilmiştir. Yıldız Salonu’nda yaşayan kişi Tao’nun olağanüstü gizemlerini bile hissedebilir.”

 

Yan tarafta duran yaşlı boğa heyecanla konuştu, “Ji Ning, Ölümsüz Juhua’nın milyonlarca yıl yaşayabilmesinin sebebi bu salondur. Yıldız Salonu’nun dört bir köşesi Tao’nun gizemleriyle doludur ve hatta içeride çok sayıda tamamlanmış ‘Taolar’ bile vardır… Ölümsüz Juhua bu salon sayesinde Tao konusunda geniş bir bilgiye sahip olmuştur. Eğer bu salon olmasaydı, o kadar felaketin üstesinden gelmesi de mümkün olmazdı.”

 

“Çok sayıda tamamlanmış Tao mu?” Ning’in aklı karışmıştı.

 

“Söylemem gerekenleri söyledim.” Devasa ayı Ning’e baktı, “Şu an için yalnızca ana salona, bu koridora ve gösterdiğim dört salona girebilirsin. Diğer bölgelere girme iznin yok. Hoş, zaten istesen bile giremezsin. Düzgün ve doğru bir şekilde davranmalısın. Umarım Kadim Taoist olana kadar hayatta kalabilirsin.”

 

Woosh!

 

Devasa ayı ışık hüzmesine dönüşerek ortadan kaybolmuştu.

 

Ning derin ve rahat bir nefes çekti. Devasa ayının önünde dikildiğinde, nedense akılalmaz bir baskı hissediyordu. Adeta karşısında dikilen yaratık kadim, güçlü bir Habistanrı’ydı…

 

“Malikane ruhuyla tanıştın.” Yaşlı boğa gülümsedi, “Seni geçtim Ölümsüz Juhua’yı bile fazla önemsediğini düşünmüyorum. Yalnız ve kibirli bir figürdür. Aslında, geçen onca yılın ardından yalnız olmasına anlam verebiliyorum. Sonuçta, Ölümsüz Juhua bile Sualtı Malikanesi’nin gerçek bir efendisi olamamıştı.”

 

Ning meseleyi kavramış gibi görünüyordu. Başını hafifçe öne salladı.

 

Ardından hemen sormuştu, “Üstat, bu dört salonla ne yapacağım? Lütfen bana rehberlik edebilir misiniz?”

 

“İlk önce Hazine Salonu’na gidelim.” Yaşlı boğa konuştu, “Benimle gel, salonları iyi bilirim.”

 

“Tamam.” Genç adam için yaşlı boğa, devasa ayıya kıyasla daha cana yakın ve sakindi.

 

Hazine Salonu…

 

Ning ve yaşlı boğa birlikte salona adım atmıştı. İçeriye giren Ning, adeta dünyanın değiştiğini ve bambaşka bir boyuta adım attığını hissediyordu. Havada süzülen büyülü hazinelerin yarattığı manzara muazzamdı. Bazı büyülü hazineler Ning’in kalbine akılalmaz bir baskı uygulamayı bile başarıyordu. Büyük ihtimalle, bu büyülü hazinelerin ufak bir hamlesi bile genç adamı toz parçalarına dönüştürmeye yetecek güce sahipti.

 

“Hazineler…” Yaşlı boğa iç çekmiş, gözleri parlamaya başlamıştı. “Hepsi de gerçek hazinelerdir! Zamanında, Ölümsüz Juhua bu hazinelere baktığında salyalarına hâkim olamıyordu lakin elinden bir şey gelmemişti. Hazineleri elde edebilmesi mümkün değildi. Eğer havada süzülen hazinelerden istediğini seçebilseydi, muhtemelen gökyüzü felaketini atlatarak Kutsal Ölümsüz olmayı başarabilirdi.”

 

Ning heyecanlanmıştı.

 

Büyülü hazinelerin içinde, kızıl renkli bir savaş mızrağı duruyordu. Savaş mızrağı sade ve sıradan görünüyor olsa da sadece havada süzülmesiyle bile bölgeyi titreyebiliyordu. Yine de titreyen hava ve kırılan uzay zaman parçacıkları çabucak eski hallerine geri dönüyorlardı. Parçalanıyor, yenileniyor, kırılıyor, iyileşiyor, sonsuz döngü durmaksızın devam ediyordu…

 

“Gördüğün hazinelerin hepsi ilk efendiden kalmadır.” Yaşlı boğa meseleyi açıkladı, “Gelecek efendiler için bu hazineleri bıraktığını duymuştum. Gerçekten de gelecek nesli geliştirmeyi ve onlara fırsatlar sunmayı isteyen biriymiş. Bu yüzden hazineleri almak istiyorsan, gerekli koşulları sağlaman lazım. Aksi takdirde, Ölümsüz Juhua gibi Üç Felaket ve Dokuz Kıyamet’e göğüs germeye çalışarak hayatını kaybetsen bile tek bir hazineyi alamazsın.”

 

 Ning meraklıydı, “Koşullar neler peki? Hazineleri almak için ne yapmalıyım?”

 

“Şuraya bak.” Yaşlı boğa yan tarafa doğru işaret etti. Ning boğanın bakışlarını takip etmiş ve mesafedeki duvarı görmüştü. Duvar küçük Habistanrı karakterleriyle doluydu.

 

 Ning çabucak duvara yürüdükten sonra yazılanları okumaya koyuldu.

 

“Demek böyleymiş.” Ning’in suratı ekşimişti.

 

Hazine Salonu’ndaki hazinelerin hepsi… Elde edilebilecek şeylerdi.

 

Bunun için iki yöntem vardı.

 

Yöntemlerden ilki Habistanrı olarak güçlenmeyi içeriyordu.

 

Kişi Habistanrı eğitiminde Zifu’ya ulaştığında, bir adet “Ölümlü seviye büyülü hazine” ya da aynı değerde olan bir eşyayı alabiliyordu.

 

Habistanrı eğitiminde Wanxiang seviyesine ulaşıldığında, kişi bir adet “Yeryüzü seviye büyülü hazine” ya da buna eşdeğer bir eşya alabiliyordu.

 

Habistanrı eğitiminde Kadim Taoist seviyesine ulaşıldığı takdirde… Kişi bir adet “Gökyüzü seviye büyülü hazine” ya da buna eşdeğer bir eşya abiliyordu.

 

 Boşluk seviyesindeyse “Ölümsüz seviye büyülü hazine” alınabiliyordu…

 

 Felaketleri ve kıyametleri başarıyla geçerek Kutsal Ölümsüz olunabilirse! Kişi “Saf Yang büyülü hazine” ya da buna eşdeğer bir eşya alabiliyordu.

 

“Demek büyülü hazinelerin beş farklı seviyesi varmış.” Ning konuştu. “Zifu Öğencileri yalnızca Ölümlü seviye büyülü hazineleri kullanabiliyorken, Wanxiang Üstatları Yeryüzü seviye büyülü hazineleri kullanabiliyor. Kadim Taoistler’in Gökyüzü seviye büyülü hazineleri kullandığını görebiliyorum… Bunun üstündeyse Ölümsüz seviye ve Saf Yang seviye büyülü hazineler var…”

 

Ning daha önce bu şeyleri duymamıştı. Büyülü hazinelerin sadece “seviyeli” olduklarını biliyordu.

 

“Büyülü hazinelerin beş farklı seviyesi vardır.” Yaşlı boğa konuştu, “Ayrıca, seviyeli büyülü hazineler de kendi içlerinde ‘üst’, ‘yüksek’, ‘orta’ ve ‘düşük’ olarak ayrılırlar. Kırlangıç Dağı’nda gördüğün Zifu Öğrencileri seviyeli büyülü hazineler kullanıyor olsalar da çoğu, düşük ya da orta seviyeli büyülü hazinelere sahip lakin Hazine Salonu’ndan bir hazine seçebilirsen… Doğal olarak kendine uygun, fevkalade bir büyülü hazine alabilirsin.”

 

Ning dikkatle dinliyordu. Bu tür şeylerden haberi yoktu.

 

“Eğitiminde ilerledikçe, işine yarayacak büyülü hazineleri bulmakta da zorluk yaşayacaksın.” Yaşlı boğa konuştu, “Boşluk seviyesinde, Toprak Ölümsüzleri ölümsüz seviyeli büyülü hazineleri kullanabilirler lakin ölümsüz seviye büyülü hazineler… Ölümsüzler arasında değerli hazineler olarak görülen şeylerdir. Toprak Ölümsüzleri’nden kaçı böyle bir hazineyi kullanabiliyor peki? Çok ama çok az bir kısmı…Bu yüzden, genel bağlamda Toprak Ölümsüzleri ve Kayıp Ölümsüzler Gökyüzü seviyesindeki büyülü hazineleri kullanırlar.”

 

“Geçmişte, Ölümsüz Juhua Habistanrı eğitiminde Kadim Taoist seviyesinde takılmıştı. Ne yaparsa yapsın, sınırlarını aşarak Boşluk seviyesinde adım atamamıştı. Ki Arıtıcılığı konusunda Boşluk seviyesine adım atmasıysa pek bir anlam ifade etmiyordu.” Yaşlı boğa başını iki yana salladı, “Bu yüzden, ölümsüz seviye bir büyülü hazine alamamıştı.”

 

(Çn: Boşluk Seviyesi aynı zamanda Toprak Ölümsüzü olarak da geçiyor.)

 

“Ah.” Ning şaşkına dönmüştü.

 

Doğru ya…

 

Kişi güçlendiği takdirde, buradan bir hazine alabiliyordu lakin bu yalnızca Habistanrılar için geçerliydi. Peki ya Ki Arıtıcıları? Ne kadar ilerlerseniz ilerleyin, Ki Arıtıcıları bu malikanede önem arz eden varlıklar değillerdi! Sadece bu noktadan bile malikanenin ilk efendisinin ne denli Habistanrılar’a önem verdiğini anlayabiliyordunuz.

 

“Böylece, Ölümsüz Juhua gökyüzü kıyametini alt edemediği için Kayıp Ölümsüz olmuştu. Aradan geçen sayısız yılın ardından, gitgide güçlendiği için Savaştanrısı Salonu’nun yedinci seviyesini geçmeyi başararak Ölümsüz seviye büyülü hazinelerden birini alma şansına erişmişti.” Yaşlı boğa konuştu, “Ardından, Ölümsüz Juhua çok sayıda materyal toplamaya başladı. Bin Kılıç Ölümsüzü’yle yaptığı mücadelenin ardından yüzlerce uçan kılıç elde etmişti… Bütün bunları kullanarak beni yaptı…”

 

Ning meraklıydı, “Üstat, peki siz hangi seviyedesiniz?”

 

“Ölümsüz seviyeli büyülü bir hazineyim tabii ki.” Yaşlı boğa kibirliydi, “Ölümlü, Yeryüzü ve Gökyüzü seviyelerini aşmayı başardığım için bilinç kazandım! Ölümsüz Juhua, namını dört bir diyara duyurmak için beni kullanmıştı!”

 

“Habistanrı vücudun henüz Xiantian yaşam formu seviyesinde. Büyülü hazineleri almak istiyorsan, Savaştanrısı Salonu’nda zafer kazanmalısın.” Yaşlı boğa konuştu.

 

Ning onayladı.

 

Hazine Salonu’ndaki büyülü hazineleri almanın iki yolu vardı. Bunlardan ilki, Habistanrı olarak güçlenmekti. İkinci yolsa, on aşaması olan Savaştanrısı Salonu’na meydan okumaktı.

 

Eğer kişi birinci ve ikinci aşamaları geçmeyi başarırsa bir adet Ölümlü seviye büyülü hazine ya da buna eşdeğer bir eşya alabiliyordu.

 

Aynı şekilde üçüncü ve dördüncü aşamayı geçerseniz, Yeryüzü seviyesinde olan bir büyülü hazine ya da buna eşdeğer bir eşya alabiliyordunuz.

 

Bu şekilde aşamalar devam ediyordu ve nihayetinde, Savaştanrısı Salonu’nun dokuzuncu ya da onuncu aşamasını geçtiğinizde Saf Yang büyülü hazine ya da buna eşdeğer bir eşya alabiliyordunuz.

 

 Malikaneyi alan Habistanrı ustalarına, Savaştanrısı Salonu’na meydan okumak için her seviyede iki şans veriliyordu. Örneğin, Ning Xiantian seviyesinde olan bir Habistanrı’ydı. Bu yüzden Savaştanrısı Salonu’na meydan okumak için iki şansı vardı. Habistanrı eğitiminde Zifu’ya adım attığında, iki şans daha kazanacaktı.

 

Xiantian, Zifu, Wanxiang, Kadim, Boşluk.

 

Ölümsüz olana dek yalnızca on şansa sahip olacaktı! Her şans akılalmaz derecede değerliydi!

 

“Savaştanrısı Salonu’na meydan okumak çok ama çok zordur.” Yaşlı boğa başını iki yana sallayıp iç çekti, “Lakin bu sayede büyülü hazineleri ele geçirebilirsin. Şansını deneyebilirsin.”

 

“Gerçekten kolay değilmiş.” Ning onayladı. Ölümsüz Juhua bile Kayıp Ölümsüz olmasına rağmen yalnızca Savaştanrısı Salonu’nun yedinci aşamasına ulaşmayı başarmıştı.

 

Yaşlı boğa konuştu, “Yılankanadı Gölü’nde yaptığın kılıç pratiğini izledim. Cesaretini kırmak istemiyorum, ancak… Şu anki gücünle ilk aşamaya meydan okursan kazanma şansın %10’u geçmeyecektir.”

 

“%10 mu?” Ning inanmak istemiyordu.

 

 Savaştanrısı Salonu’nun toplamda on aşaması vardı ve ilk iki aşama ona yalnızca Ölümlü seviye büyülü hazine seçme şansını verecekti. Parlakkalp Adası’nda kılıcıyla pratik yaptığı için… Sualtı Malikanesi’nde yaşayan boğa onu görebiliyordu bu yüzden tam olarak ne kadar güçlü olduğunu da iyi biliyordu. Lakin Ning’in yalnızca %10’luk bir başarı şansı olduğunu söylemek?

 

“Hazine Salonu, İlahi Yetenek Salonu, Savaştanrısı Salonu, Yıldız Salonu.” Yaşlı boğa konuştu, “Hazine Salonu’nda, şimdilik büyülü hazine elde etmen mümkün değil. İlahi Yetenek Salonu’na da giremeyeceksin. Diğer iki salondan birine gitsen daha iyi olur.”

 

“Savaştanrısı Salonu…belki de şansını deneyebilirsin. Eğer başarırsan, bir tane büyülü hazine seçebileceksin. Kesinkes alacağın büyülü hazine şu anki hazinelerinden çok ama çok daha üstün olacaktır. Lakin başarısız olursan, Savaştanrısı Salonu’ndaki şanslarından birini kaybetmiş olacaksın.”

 

“Yıldız Salonu sayısız Tao yoluyla doludur ve öngörü kazanmak için bire birdir.”

 

“Hangi salona gideceksin?” Yaşlı boğa Ning’e baktı.

 

………

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr