Bölüm 100: Fırtına Yaklaşıyor

avatar
4657 57

Desolate Era - Bölüm 100: Fırtına Yaklaşıyor



Bölüm 100: Fırtına Yaklaşıyor

 

Proofreader: Wias

 

Ji Ning havuzun yanında bağdaş kurmuş oturuyordu. Genç adamın aurası vahşi, heybetli dalgaları andırıyordu. Ağzını açarak havuzdaki sıvılaşmış element özünü emmeye devam ediyordu. Dikkatle bakıldığında, havuzdaki sıvı miktarının azaldığını görebiliyordunuz!

 

Lakin aniden, Ning ağzını kapattı.

 

“Whew…”

 

 Ning gözlerini açtığında, suratında beliren geniş gülümseme de adeta parlamaya başlamıştı. Genç adam havuzdaki yeşil, sıvı element özüne bakıyordu: “Element özü sayesinde Xiantıan’ı aşarak Zifu’ya adım atmayı başardım. Ardından Zifu Öğrencisi olarak temelimi sağlamlaştırdım. En azından bir ya da iki yıllık uğraştan kurtuldum diyebiliriz. Sıvının üçte birini kullanmışım!”

 

 Yalnızca ufak bir tencerede çay demlemeye yetecek kadar zaman geçmesine rağmen genç adam Zifu’yu oluşturarak, temelini sağlamlaştırmıştı. Element özüne sahip olmasaydı, canavarvari bir yetenek olarak görülen Ning’in bile bu seviyeye ulaşması için yıllarını harcaması gerekecekti.

 

 “Eğer kalan sıvıyı kullanırsam, Zifu’nun orta seviyesine adım atabilirim.” Genç adam havuzda kalan sıvı miktarıyla gücünü artırabileceğini biliyordu lakin [Su Element Sanatı] gibi basit bir teknikle Zifu’da ilerlemeye çalışırsa Ki Arıtıcısı olarak geleceği pek de parlak olmayacaktı.

 

Sonuçta, [Su Element Sanatı] gerçekten düşük seviyeli bir teknikti. Zifu’yu oluşturmak için fena sayılmazdı zira her insanın Zifu’su aynıydı. Lakin Zifu’nun orta seviyesine bu teknikle adım atmak? Bu kesinkes vücudundaki enerji saflığını etkileyecekti. Ufak bir adım gibi görünse de, bu adım genç adamın gelecekteki ilerleyişini zora sokacaktı. Gelecekte, Wanxiang Üstadı olması belki de yüz, iki yüz kat zorlaşacaktı.

 

“Zifu’ya adım atarak büyük bir gelişim yaşadım zaten! Eğer Zifu’nun orta seviyelerine adım atarsam, güç bakımından pek de fazla bir gelişme yaşayacağımı düşünmüyorum.” Ning kendi kendine düşünüyordu. Yeni bir aleme geçiş yapmak adeta başkalaşım yaşamaya benziyordu! Ancak aynı alemdeki ufak bir adım, kişiye pek de güç kazandıran bir şey değildi.

 

Xiantian yaşam formları, Houtian yaşam formlarına üstünlük sağlayabiliyordu!

 

Zifu Öğrencileri’yse Xiantian yaşam formlarını kolaylıkla ezebiliyorlardı!

 

 Zifu’ya yeni adım atmış biri bile kolayca çoğu Xiantian yaşam formunu alt edebiliyordu. Bu gerçekten de büyük bir farktı. Üst alemdeki birini yenmek?

 

Çok zordu!

 

Lakin Zifu’ya yeni atmış biri Zifu’nun orta seviyelerinde yer alan biriyle mücadele etseydi… Kazananın kim olacağını söylemek pek de kolay olmazdı zira bu ufak fark kişiye güç bakımından fazla bir ekstra sağlamıyordu.

 

“Kalan enerjiyi kullansam bile ufak bir güç artışı yaşayacağım. Ayrıca geleceğimi sıkıntıya sokacağı için buna değmeyecektir.” Elini havaya savuran Ning, üstünde Habistanrı Karakterleri’nden “Sağ.” yazan tılsımı çıkardı. Tabii bu tılsım Yeraltı Malikanesi’nin kontrol tılsımından başka bir şey değildi. Ning heyecanla tılsıma bakıyordu, “Her ne kadar Zifu’mu yeni oluşturmuş olsam da, eğer Dong Ziqi’yle bir daha karşılaşırsam o herife üstünlük sağlayabileceğimi düşünüyorum. Belki de öldürebilirim… Lakin bu sefer karşımda yalnızca Dong Ziqi değil Karejderi Dağı’ndan gelecek bir sürü üstat olacak.”

 

“Umarım Sualtı Malikanesi sayesinde gücümü artırabilirim.”

 

“Sualtı Malikanesi’nin Ölümsüz Juhua gibi figürlere ev sahipliği yaptığını düşünürsek, kesinkes sıradan bir şey olmadığını da söyleyebiliriz.” diye düşündü Ning. Elinde beliren yeşil element Ki çabucak tılsıma girmişti.

 

Adeta eski zamanları andıran bir güç uyanıyordu. Yaşadığı bu hissiyat Ning’i etkilemişti. Genç adam gerçekten başını yere koyarak bu kavrama tapmak istiyordu.

 

Ning tılsıma bakıyordu, “Merak ediyorum da Sualtı Malikanesi’nin ilk efendisi kimdi acaba?”

 

“Gidelim.”

 

 Ning çabucak ayağa fırladı. Aynı esnada elinde yeşimden bir şişe de belirmişti. Şişe seviyesiz bir büyülü hazineydi. Her ne kadar büyüklüğü avcunu geçmese de içinde binlerce kilo şarap bulundurabiliyordu. Ning’in buna benzer çok sayıda depo tipi hazinesi vardı. Örneğin, Ning Habistanrı Kangelişim ritüellerinden geçtiği esnada, bin kilo kanı tutması için buna benzer bir hazine kullanmıştı.

 

“Gir.” Ning sıvılaşmış element özüne bakıyordu. İlahi iradesiyle meseleyi kontrol etmeye başlamış ve sıvılaşmış element özü havaya fırlayarak şişenin ağzına akın etmeye koyulmuştu. Genç adamın geriye tek bir damla bile bırakmaya niyeti yoktu.

 

“Acaba bu oda hangi Ölümsüz’e aitti?” Mekânı terk etmeden önce Ning son kez odayı süzmüştü. “Element madeni Ji Klanı’ma felaket getirmiş olsa da aynı zamanda Zifu’mu oluşturmama da yardımcı oldu...”

 

 Tabii ki genç adam yaşananlar konusunda ölümsüzü suçlamaması gerektiğini iyi biliyordu konuyla ilgili sıkıntılı olan tek kısım, Ji Klanı’nın sahip olduğu güçtü.

 

“Whoosh!”

 

Taş odayı terk etti. Ardından Suateş Nilüferi’ni kullanmaya başlayan Ning, element madeninde ilerlemeye başlamıştı. Hızla ilerliyordu. Yeryüzüne ulaşmasının zaman alacağını bilen genç adam depo tipi hazinesinden Bei Zishan’a ait uçan tekneyi ve Ju San’a ait siyah kanatları çıkarmıştı. Kanat ve tekne seviyeli büyülü hazinelerdi.

 

“Artık Zifu’ya adım attığıma göre… Seviyeli büyülü hazineleri kullanabiliyor olmam lazım.” Zifu’ya adım attıktan sonra, genç adam sadece kendi gücü konusunda bir artış yaşamakla kalmamıştı. Elde ettiği diğer şeyse kullanacağı büyülü hazine ağının genişlemiş olmasıydı. Sadece bu iki kavram bile Zifu Öğrencileri’nin Xiantian yaşam formlarını alt etmelerine yetiyordu.

 

……..

 

Boom!

 

Suateş Nilüferleri yeri delerek çıkmıştı.

 

“Ji Ning.” Mesafede Ji Dokuzateş, Gölge Nine ve diğerleri görülebiliyordu. Çoktan etrafa ayrılmış ve aldatıcı formasyonu toplamaya koyulmuşlardı. Bölgeye baktığınızda ıssız dağ ormanının eski manzarasına şahitlik edebiliyordunuz.

 

“Patrik, baba.” Ning çabucak onlara doğru yürüdü.

 

“Bakıyorum da çabuk çıkmışsın. Biz geleli de çok olmamıştı.” Dokuzateş ve diğer dörtlü gülerek genç adamı karşılamışlardı, “Dikduran dışarıya çıkalı birkaç dakika bile olmuyor.”

 

 Ning meseleyi düşündü. Aslen aşağıda, ufak bir tencerede çay demlemeye yetecek kadar süre kalmıştı. Yeryüzünü delerek dışarıya çıkmak içinse bundan daha fazla zaman harcamıştı. Patrik ve diğerleri muhtemelen yüzeye çıkmak için ondan daha fazla uğraş verdiklerinden… Aşağı yukarı aynı esnada dışarıya çıkmış olabilirlerdi.

 

“Evet, Ji Ning.” Dokuzateş sordu, “Daha önce Ju San’ı öldürdüğünde ne tür hazineler aldın?”

 

“Birkaç tane bulmuştum.” diye cevapladı Ning.

 

Hemen yanlarında duran Gölge Nine meseleyi açıkladı, “Büyülü hazineleri görmemiz gerekiyor, böylece hangi hazinenin kime uygun olduğunu anlayabilir, buna göre ayarlamalar yapabiliriz.”

 

Ning onayladı, “Ju San’ın üstünde kanat tipi, depo tipi, zırh tipi, büyük balta tipi ve uçan ulaşım aracı tipi hazinelerden birer tane vardı! Kanat tipi hazineler işime yarayabilir lakin diğerlerine ihtiyacım yok.” Ning daha önce Bei Zishan’dan uçan ulaşım aracı tipi seviyeli bir hazine almıştı. Bu yüzden, sadece kanat tipi büyülü hazine işine yarıyordu.

 

“Neye ihtiyacın var?” Dokuzateş Ning’e baktı.

 

“Kılıçlara!” Ning konuştu. “Sadece seviyeli uçan kılıçlara ihtiyacım var. Diğer şeyler işime yaramaz. Ne kadar uçan kılıç olursa o kadar iyi olur.”

 

Genç adamın iki ana odağı vardı yakın dövüş ve [Düşük Bin Kılıç Formasyonu].

 

Özellikle de Zifu’ya adım attıktan sonra [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] da büyük bir güç artışı yaşamıştı. Lakin bu seviyesiz uçan kılıçları kullanmaya devam ederse… Gücü muhtemelen bir ya da en fazla iki seviye artacaktı. Eğer olur da seviyeli kılıçları bulmayı başarırsa, Ning bu sayede Wanxiang Üstatları’yla bile karşılaşabileceğini düşünüyordu.

 

“Seviyeli uçan kılıçlar mı?” Dokuzateş, Gölge Nine, yaşlı köle Ah Xing ve Yichuan hemen bir ya da iki kılıç sunmaya başlamıştı.

 

“Toplamda, şu anlık ihtiyacımız olmayan beş seviyeli kılıcımız var.” Dokuzateş Ning’e baktı, “Bu kadarı yeter mi?”

 

Ning biraz hayal kırıklığına uğramıştı.

 

Beş mi?

 

İşe yaramaz…

 

 [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] bir formasyon merkezi oluşturmak için en azından dokuz kılıca ihtiyaç duyuyordu! Ve her [Düşük Bin Kılıç Formasyonu] seviyesi için dokuz formasyon merkezi gerekiyordu! Diğer bir deyişle en ufak oluşum, “formasyon merkezi” en azından dokuz tane seviyeli kılıca ihtiyaç duyuyordu. Ve [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nun gerçek gücünü ortaya çıkarabilmek için seksen bir uçan kılıca ihtiyacı vardı. Temel olarak bunları kullanamazsa diğer seviyesiz kılıçların gücünü de artıramazdı.

 

Tabii ki ideal durum bütün kılıçların seviyeli büyülü hazineler olmasıydı…

 

Ning’in hesaplarına göre, eğer sadece seviyeli uçan kılıç kullanıyor olsaydı, [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nun en fazla üçüncü seviyesini aktif edebilirdi lakin bu üçüncü seviye daha önceki durumdan bir hayli güçlü olacaktı!

 

“Kaç tane lazım?” Dokuzateş sordu.

 

“Yedi seviyeli kılıca ihtiyacım var. Ne kadar çok olursa o kadar iyi olur. Eğer birkaç yüz tane bulabilirsek, o zaman tadından yenmez.” Ning gülümsedi. Kılıç tipi hazineler çok yaygındı. Ning sadece Bei Zishan’dan bile iki tane seviyeli uçan kılıç almıştı. Eğer yedi tane daha bulmayı başarırsa, toplamda dokuz kılıcı olacağı için bir tane “formasyon merkezi” oluşturabilecekti. Bu ufak formasyon merkezini temel olarak alırsa [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nun gücü de en azından iki kat artacaktı!

 

“Birkaç yüz tane mi?” Diğerleri şaşkına dönmüştü. Lakin, daha önce Ning’in [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]’nu sergilediği zamanları hatırladıklarında, meseleyi anlamışlardı. Görünüşe göre Ning gerçekten de çok sayıda uçan kılıca ihtiyaç duyuyordu. Lakin birkaç yüz tane seviyeli büyülü hazineyi bulmak? Ji Klanı varını yoğunu ortaya koysa bile böyle bir serveti elde edemezdi.

 

“Yedi tane daha bulmana yardım edeceğiz.” Dokuzateş konuştukten sonra konuyu değiştirdi, “Karejderi Dağı meseleyi yaymaya çalışıyordur. Muhtemelen, bir ya da iki gün içerisinde gelecekler. Onlar gelmeden önce ihtiyacınız olan hazineleri ve halletmeniz gereken meseleleri ayarlayın. Ardından, burada buluşacağız.”

 

“Gidelim.”

 

Swoosh!

 

Dokuzateş, Dikduran, Gölge Nine ve Ah Xing devasa sukabağına atlayarak ufukta kaybolmuşlardı. Geriye yalnızca Ning ve babası kalmıştı.

 

Ning durumun adeta “ölmeden önce son yapılacaklar” meselesine benzediğini düşünüyordu.

 

“Baba, Batı Vilayet Şehri’ne dönecek misin?” Ning babasına baktı.

 

“Hayır, Yılankanadı Gölü’ne gideceğim.” Yichuan başını iki yana salladı. “Ufak Beyaz’ı ziyaret etmek istiyorum. Zamanında ölüm kalım mücadelelerine birlikte göğüs gerdiğimiz için kendisi benim için bir kardeşten farksızdır. Onu görmem lazım.” Yichuan’ın Yılankanadı Gölü’nde geçirdiği beş yılda ona Beyazsu Tazısı eşlik etmişti.

 

“Beyaz Amca mı?” Ning hafifçe onayladı.

 

Tanrıyaratığı “Beyazsu Tazısı”nın babasıyla çok yakın bir ilişkisi vardı. Beraber Karakuzey Denizi’ni ziyaret etmişlerdi ve Yichuan eşinden çok onunla zaman geçirmişti. İkili gerçekten de kardeşten farksızdı.

 

“Gidelim.” Ning’in ayaklarının altında uçan bir tekne belirmiş ve Yichuan da tekneye atlamıştı.

 

Whoosh!

 

Uçan tekne gökyüzüne atılarak bulutlara doğru ilerlemeye başladı…

 

Kırlangıç Dağı’nda toplam on eyalet şehri bulunuyordu. Karejderi Dağı’ysa on eyalet şehrinden üçünü kontrol ediyordu. Dong Ziqi, Kırlangıç Dağı’na adımını atıp eyalet şehirlerinden birini ele geçirdiği an şehre “Karejderi Şehri” adını vermişti zira herkesin bu şehrin Karejderi Dağı’ndan geldiğini bilmesini istiyordu!

 

 Her ne kadar meselenin ardından iki şehir daha ele geçirmiş olsa da Karejderi Şehri her zaman için bu yan oluşumun kalbi olarak kalmıştı.

 

“Neredeler? Diğerleri nerede?”

 

Karejderi Dağı’nın üstünde, perdeye benzer büyülü hazinede dikilen üç figür seçilebiliyordu. Uzaktan yaklaşan Dong Ziqi ve Muse’a bakan üç figürden biri konuştu.

 

“Diğer üçü nerede? Hepsi öldü mü?”

 

Perdeye benzer büyülü hazinede dikilen bu üç figür Karejderi Dağı’nın Kırlangıç Dağı’ndaki yan oluşumunda yaşayan diğer üç Zifu Öğrencisi’ydi. Ju Klanı ve Dong Klanı olarak ikiye ayrılmışlardı. Daha önce, Ju Klanı’na ait olan Zifu Öğrencisi Ju Nianxiong, yeğenine ait hayat tılsımının parçalandığını görür görmez bölgeye koşmuştu. Dong Klanı’nın iki üstadı yaşananları duyunca şaşkına dönmüştü.

 

Lakin yalnızca Ju San’ın değil, He kardeşlerin öldüğünü de düşünmemişlerdi.

 

“Öldüler. Üç öğrenci kardeşim de öldü.” Dong Ziqi dişlerini sıktı, “Meseleyi yapan Ji Klanı’ydı. Mekâna daha önceden yerleştirdikleri formasyonu aktif ederek bizi hazırlıksız yakaladılar. Birbirimizden ayrıldığımız için onları koruyamadım. He kardeşleri öldüğüne göre, resmi sembolü de almış olmalılar.”

 

Üç eyalet şehri. Dong, He ve Ju Klanları’na bölünmüştü. Resmi rozetlerden biri He kardeşlerindeydi.

 

“Ji Klanı gebermek mi istiyor!?” diye konuştu Ju Nianxiong.

 

Önünde duran Muse soğuk ses tonuyla konuşmaya başlamıştı, “Bu sefer, element dalgalarından sebep meseleyi incelemeye gittik. Ji Klanı’nın bölgesinde üç yüz kilometre derinliğe ve dört bin kilometre genişliğe sahip devasa bir maden keşfettik.”

 

“Ne!”

 

Nianxiong ve Dong Klanı’ndan gelen iki yaşlı şaşırmıştı.

 

“Ji Klanı madeni vermek istemeyince savaşmaya başladık.” Ziqi zar zor bu sözleri söylemişti.

 

Dong Klanı’ndan gelen yaşlılardan kısa olanı kükrüyordu, “Ana tarikatin böyle bir madene çok ihtiyacı var! Eğer madeni ana tarikate teslim edersek… Bu bizim için büyük bir başarı olarak görülecektir. Ji Klanı Karejderi Dağı’na karşı çıkmaya mı cüret ediyor?! O zaman Ji Klanı’nı parçalayacağız, hepsini öldüreceğiz!!!”

 

“Tabii ki öldüreceğiz!” Ziqi’nin gözlerinde soğuk bakışla vardı, “Lakin Ji Klanı Büyük Xia Hanedanlığı’yla anlaşma imzalar diye korkuyorum.”

 

Dong üstatları ve Ju Nianxiong duraksamıştı. Eğer anlaşma imzalanırsa Karejderi Dağı bile meseleye bulaşmaya cüret edemezdi. Büyük Xia Henadanlığı’na meydan okumak mı? Bu resmen ölüm fermanını imzalamakla aynı şeydi!

 

“Lakin bunun için ilk önce rapor verip Kutsal Elçi’nin gelmesini beklemeleri gerekiyor. En azından bu işlemler üç gün sürecektir. Eğer meseleyi geciktirmek için uğraşırsak bu süre zarfını artırabiliriz.” Ziqi konuştu, “Yani acele etmemiz lazım. Dostlarımızı çağırıp Kırlangıç Dağı’nda bir an önce toplanmamız lazım!”

 

“Evet.” Herkes onayladı.

 

Ji Klanı üç Zifu Öğrencisi öldürdüğü için geriye yalnızca beş kişi kalmıştı. Eğer mücadele etmeye kalkarlarsa kazansalar bile büyük kayıplar yaşayacaklarına şüphe yoktu.

 

“Dördünüz, Karejderi Dağı’na yakın olan oluşumları çağırın.” Ziqi konuştu. “Ben Kırlangıç Dağı Şehri’ne giderek generalle konuşacağım.”

 

“Tamamdır.”

 

“Birkaç düzine adam çağırın. Böylece Ji Klanı’nı sinek öldürür gibi kolayca silebiliriz.” Ziqi konuştu, “Güçlerimizi birleşirsek adam kaybedeceğimizi sanmıyorum. Hem zafer ve ün meseleleri de bu olayın içinde. Kesinkes geleceklerdir.”

 

“Tamam.”

 

“Gidiyoruz o zaman.”

 

 Çok geçmeden ayarlamalar yapılmıştı. Dört Zifu Öğrencisi dört farklı yöne ilerliyordu ve Dong Ziqi de Kırlangıç Dağı Şehri’ne doğru yola çıkmıştı.

 

………..

 

Geniş Yılankanadı Gölü’nde…

 

Uçan tekne yavaşça gökyüzünden süzülmüş ve Parlakkalp Adası’na ulaşmıştı. Geldikleri bölge Yichuan’ın yaşadığı yerdi. Burada yalnızca tek başına dikilen, sessiz bir bina bulunuyordu. Köle ya da hizmetçi görmek mümkün değildi. Sadece yerde yatan devasa, kar beyazı tazısı duruyordu.

 

Beyazsu Tazısı mekâna gelen tekneye bir bakış attı.

 

“Beyaz Amca.” Ning Beyazsu Tazısı’na baktığında duygulanmadan edememişti. Öncelikle Beyaz Amcası babasıyla yıllar boyunca yan yana mücadele etmiş, onun kardeşi olarak gördüğü biri haline gelmişti. Tabii Beyazsu Tazısı eskiden Ning’i ve Kar’ı da kurtarmıştı. Öte yandan zamanında, Ning okçuluk antrenmanları için Batı Vilayet Şehri’ni terk ettiğinde Beyaz Amca’sı sürekli ona eşlik etmişti.

 

 Babasıyla Beyaz Amcası’nın birbirlerine doğru ilerleyişini izledi. Her ne kadar Beyaz Amcası konuşamıyor olsa da efendi köle bağı sayesinde ruhsal bağlantıya sahiplerdi.

 

Ning sessizce mekânı terk etti.

 

Çok geçmeden…

 

 Ning kendi evine ulaşmış, her zaman sessizce pratik yaptığı odaya girmişti. Çabucak odayı mühürledi. Daha önce, Yılankanadı Gölü’nden uçarken genç adam zar zor da olsa Sualtı Malikanesi’ni hissetmişti! Daha önce yaşlı boğanın da söylediği gibi tılsımı bağladığında Sualtı Malikanesi’ni hissedebilecek ve istediği gibi içeriye girebilecekti.

 

“Yaklaşan savaşta, gücüm artmış olsa da hala daha yeterli performansı sergileyebileceğimi düşünmüyorum. Umarım Yeraltı Malikanesi’nde işime yarayacak bir şeyler vardır.” Ning umut ve beklenti doluydu.

 

“Hadi girelim.” Ning’in tek bir düşüncesiyle odada devasa bir gölge belirmiş ve gölge Ning’i tek bir harekette yutmuştu.

 

Genç adam sessizce odadan kayboldu…

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr