Bölüm 94: Mücadele Başlar

avatar
4748 54

Desolate Era - Bölüm 94: Mücadele Başlar



Bölüm 94: Mücadele Başlar

 

“Patrik, formasyonu daha önce yerleştirme fikri nereden çıktı?” Ji Dikduran sormadan edememişti.

 

Tabii bu soru Ning ve diğerlerinin de aklını kurcalıyordu. İçlerinden hiçbiri Patriğin formasyonu yerleştirdiğini görmemişti ve Karejderi Dağı’nın Zifu Öğrencileri buraya geldikten sonra… Formasyonu yerleştirecek zaman kalmamıştı.

 

Ji Dokuşateş yanındaki klan üyelerine baktı: “Meseleyi düşünürken olaya geniş çaplı bakmanız lazım. Element madeninin büyük olabileceğini fark edince, Karejderi Dağı’nın açgözlülüğünü hesaba katarak onlara karşı önlemler almaya başladım! Sonuçta, Karejderi Dağı bizleri baskılamaya gelirse ne olacaktı? İşte bu sebepten, bölgeye formasyonu yerleştirdim. Eğer savaşmak zorunda kalmasaydık sıkıntı olmayacaktı. Tabii olur da savaşmamız gerekirse doğal olarak avantajı elimizde tutmamız gerekecekti. Peki niye size söylemedim? Eğer önümüzde böyle büyük bir formasyonun durduğunu sizlere söyleseydim, o kadar öfke ve acı içerisinde kalır mıydınız? İfadelerinizde büyük değişmeler yaşanmayacağından, Karejderi Dağı bir şeylerin ters gittiğini anlayabilirdi. Formasyonu bulup yok ettikleri takdirde elimizden hiçbir şey gelmezdi!”

 

“Uh…” Ning ve diğerleri onayladı.

 

Lakin Ning meseleyi iyi kavramıştı….

 

Her ne kadar mesele açıklandığında öyle üzerinde çok düşünülmüş, garip bir mesele olmadığı anlaşılabiliyor olsa da madenin büyüklüğünü öğrendiklerinde insanlar şaşkına dönmüştü. Dokuzateş’ten başka hiç kimse, önden bir formasyon yerleştirmeyi akıl edememişti. Bu durum tamamen kişinin öngörü ve tecrübesinden kaynaklanıyordu!

 

“Ne olursa olsun, yaptığım hareketler Ji Klanı’nın atalarına karşı layık olamadığımı gösteriyor. Ji Klanı’nı tehlikeye soktum.” Dokuzateş konuşuyordu “Bu yolu seçmek hiç istemiyordum zira artık Karejderi Dağı’yla direkt mücadele etmek zorundayız. Ji Klanı’mın olabildiğince kısa bir sürede Büyük Xia Hanedanlığı’yla anlaşma imzalaması gerekiyor. Anlaşmayı imzaladığımız takdirde, en azından bin yıl boyunca güvende olacağız. Bin yıl geçtiğindeyse, Ji Klanı’mızın yükseleceğine inanıyorum. Şu an için zayıf olsak da bin yıllık süre zarfı, gerekli ayarlamaları yapmamız için yeterde artar…”

 

“Evet…”

 

“Şimdi öldürebildiğimiz kadarını öldüreceğiz. Sayıları ne kadar azalırsa üstümüzdeki baskı da bir o kadar azalacaktır.” Dokuzateş etrafını süzüyordu. Gölge Nine, yaşlı köle, Ah Xing, Dikduran, Yichuan, Ning… Bunlar Ji Klanı’nın en üst seviye ustalarıydı. “Ben, Gölge, Ah Xing ve Ning birleşerek He kardeşlere saldıracağız! Dikduran, Yichuan, siz ikiniz Ju San’la mücadele edeceksiniz.”

 

“Tamam.”

 

“Anlaşıldı.”

 

Herkes onayladı.

 

Gölge çabucak sormuştu: “Peki ya Dong Ziqi? Herif resmen patlamaya hazır bir alev topu gibi. Onu erkenden öldürmemiz lazım.”

 

“Dong Ziqi, Muse’un yerini bularak ona ulaştı bile.” Dokuzateş konuştu: “Onları en sona bırakacağız.”

 

“Gidelim. Sizi sisin içinde yönlendireceğim.” Dokuzateş ileriye atılmış, hemen arkasından Gölge Nine, Ah Xing ve Ning takip etmeye başlamıştı. Bu dördü Ji Klanı’nın en güçlü dört ustasıydı. Dikduran ve Yichuan içinse formasyonda bir koridor açıldığı için ikili tam gaz ilerleyebiliyordu.

 

……….

 

Formasyonun içinde…

 

Dong Ziqi’nin suratında soğuk, vahşi bir ifade vardı: “Ciddi ciddi yaşlı bunağın tuzağına düştüm.” Etrafında aniden sekiz siyah kristal top belirmişti. İnsan kafatası büyüklüğünde olan kristal topların her birinde zar zor da olsa ejderhaya benzer bir gölge seçilebiliyordu. Giydiği cübbenin üstündeki sekiz kanlı diyagram aniden parlamaya başlamıştı.

 

 Parlayan kanlı ışık hüzmeleri mesafedeki sekiz siyah kristal topu kaplıyordu.

 

“Yüksel!”

 

Birbiri ardına devasa, gölgeyle kaplı kan kırmızısı ejderhalar Ziqi’nin önünde beliriyordu. Toplamda kan kırmızısı, gölgeyle kaplı ejderhalardan sekiz tane vardı. Birbirlerine doğru atılıyor, formasyondaki siste ilerliyorlardı.

 

“Öğrenci kardeşlerim, yerinizden ayrılmayın. Ziqi kükremiş, aynı esnada Sekiz Diyagramın Kan Ejder Formasyonu’nu kullanarak bölgeyi taramaya başlamıştı.

 

Sekiz Ejder Formasyonu’nun çapı arttıkça formasyondaki ejderhalar da gitgide uzaklara yayılmaya başlamıştı. Çok geçmeden, çapı üç yüz metreye çıkan formasyon, Muse’u da içine almıştı. Bu tür geniş bir formasyon… Aldatıcı sis formasyonunda bile genişleyebiliyordu!

 

“Kıdemli öğrenci kardeş Ziqi.” Gri cübbeli Muse, keyif ve şaşkınlıkla konuştu. Sekiz Diyagramın Kan Ejder Formasyonu’nun sınırlarına girdiği için sevinmişti.

 

“Diğerleri nerede?” diye sordu Ziqi.

 

“Burada değiller.” Muse başını iki yana salladı: “Sekiz Ejder Formasyonu’nun içinde yalnızca ben varım.”

 

Dong Ziqi dişlerini sıkarak yüksek sesle kükredi: “Muse’la birlikteyim. He Fang, He Xing, dikkatli olmanız lazım. Ve Ju San… Başının çaresine bakacaksın.”

 

“Merak etme…”

 

“Onlardan korkmuyoruz.”

 

“Eğer beni öldürmeye çalışırlarsa öteki tarafa elim boş gitmeyeceğim!”

 

Üç ses yankılandı.

 

“Hayret bir şey.” Dong Ziqi keyifsizdi: “Yaşlı bunağın tuzağına düştük. Aksi takdirde, beşimiz birleşirsek bu Ji Klanı bozuntuları bizimle aşık atabilir miydi? Tek başıma bile onların yarısını öldürebilecek güce sahibim. Küçük öğrenci kardeşim Muse, İllüzyon Kadim Sarmaşıklar tekniğindeki bilgilerin epeyi geniş. O tekniği kullanarak bu formasyonu parçalayabilir misin?”

 

“Çok zor.” Muse başını iki yana salladı: “Parçalasam bile bunu yapmak için uzun zamana ihtiyacım var ve muhtemelen vücudumdaki Ki de yetmez.”

 

“Elinden geleni yap.” Ziqi konuştu. “Yanımda, Ki yenileyen bir sürü hap var. Al bakalım.”

 

“Tamam.” Muse dişlerini sıktı: “O zaman savunma işini sana bırakıyorum, kıdemli öğrenci kardeşim.”

 

Ziqi kendine bir hayli güveniyordu: “Sekiz Diyagramın Kan Ejderi Formasyonu’nun sınırları içerisindesin. Birkaç tanesi aynı anda saldırsa bile onlardan korkacak değilim. Tek korktuğum şey benden başkasına saldırmaları! Utanmazlar… Eğer daha önceden meseleyi bilseydim, çoktan onları öldürmüştüm. Şimdiyse heriflerin izini bile bulamıyorum.” Ziqi tek başına, diğer dört öğrenci kardeşinin toplam güçlerine denk bir güce sahipti. Lakin ne yazık ki bu güce sahip olsa da gücünü sergileyebileceği bir fırsatı yoktu.

 

“Yüksel.”

 

 Muse oracıkta duruyor ve o esnada adamın önünde, yere doğru bir tohum düşüyordu.

 

Whoosh!

 

Aniden tohumdan fırlayan sarmaşıklar dört bir yana saçılmaya başlamıştı.

 

“Aldatıcı formasyonlar kişinin hislerini ve duyularını manipüle eden kavramlardır.” Muse konuştu: “Sarmaşıklarım da bu aldatıcı formasyondan etkilenecektir. Bu yüzden onları doğru yönlere göndermenin kolay olacağını sanmıyorum. Yine de sarmaşıklar durmaksızın büyücekleri için… Eninde sonunda büyüyerek bütün formasyonu kaplayıp hatta formasyonun dışına bile çıkabilirler. Zihnim bu sarmaşıkların içine entegredir. Yani sarmaşıklar formasyonu terk edebildiği takdirde, durumdan haberdar olacağım.”

 

“Lakin tek sıkıntı formasyonun ne kadar büyük olduğunu bilmemem. Sonuçta, sis formasyonunun boyutu on kat artarsa, uzatmam gereken sarmaşık sayısı yüz kat artacak. Formasyon ne kadar büyükse vücudumdaki Ki’yi de bir o kadar fazla kullanmam gerekecek.” Muse kendine güveniyor sayılmazdı.

 

“Elimizden geleni yapacağız.” Ziqi dişlerini sıktı: “Burada tutsak kalmaya devam edersek istedikleri gibi bizi öldürebilirler.”

 

“Haklısın.” Muse daha fazla konuşmamış ve sarmaşıklarına odaklanmıştı.

 

Şşşş… Şşşşşşş…

 

Birbiri ardına uzaya sarmaşıklar aldatıcı formasyonda yönleri bulamadıklarından rastgele, başıboş şekilde ilerliyorlardı. Yine de, zamanla bu sarmaşıkların dört bir yana saçılacağına şüphe yoktu!

 

………

 

Başka bir bölgede…

 

Ning, Dokuzateş ve diğerleri ilerliyordu.

 

“He kardeşler ileride.” Dokuzateş konuştu: “İlk saldırıyı yapacağım ve sisi açacağım. Ardından onları görebileceksiniz. Derhal ölümcül saldırılarınızı yapmaya başlayacaksınız ona göre!”

 

“Tamam.” Ning onayladı.

 

Whoosh!

 

Yedi yüzden fazla kılıç tipi büyülü hazine aniden Ning’in etrafında belirmişti. Kılıçlar durmaksızın, muazzam bir döngüyle dünyanın gücünü emiyorlardı. Ning’in vücudundaki ki de sürekli büyülü hazinelere akın ettiği için önündeki kılıçlar çok geçmeden dikkat çeken, parlayan beyaz bir kılıç ışığına dönüşmüştü.

 

 [Düşük Bin Kılıç Formasyonu]: Dokuzuncu Seviye!

 

“Ne keskin bir kılıç ışığı ama…” Dokuzateş, Gölge Nine ve yaşlı köle şoke olmuşlardı. Her ne kadar kılıçla direkt temas yaşamamış olsalar da ışığın ne denli keskin olduğunu anlayabiliyorlardı.

 

 Gölge Nine parmağını uzattığı gibi önünde üç uçan kılıç belirmişti. Kılıçlardan etrafa keskin, heybetli ışık hüzmeleri saçılıyordu.

 

Hemen yanında duran yaşlı köle Ah Xing elini kaldırarak savaş çekicini çağırdı.

 

“Hadi bakalım.” Dokuzateş elini hava savurarak lekeli, beş renkli uçan bir kılıç çağırmıştı. Dokuzateş zehirler ve formasyonlar konusundaki bilgileriyle ünlüydü… Her ne kadar bu kılıç seviyeli bir büyü hazine olsa da, tam olarak zehir içerikli bir silahtı.

 

………

 

Ning’in yüz metre ilerisinde, He Fang ve He Xing duruyordu. İkilinin kullandığı Tao mühürleri, kardeşleri altın bir ışık hüzmesiyle çevrelemişti. Aynı esnada, iki büyülü hazine durmaksızın etraflarında dönüyordu. Bunlardan ilki demirden yapılma bir tokmak, diğeriyse garip görünen bir kavanozdu.

 

“Etrafımızı göremiyoruz. Kesinkes bize saldırmaya geleceklerdir, dikkatli ol.” Yeşil saçlı adam He Fang konuştu.

 

“Tamam.” Küçük kardeşi, Xe Xing bir hayli dikkatliydi.

 

Aniden….

 

Beş renkli uçan kılıç akılalmaz bir hıza ulaşmıştı lakin kardeşler meseleye dikkat ettiklerinden hemen kendi teknikleriyle savunmaya geçmişlerdi.

 

“Whoosh…”

 

Aniden, havada süzülen kavanozdan fırlayan yeşil sıvı akılalmaz bir kalkana dönüştü. Yeşil sıvının oluşturduğu kalkanı delip geçen beş renkli kılıcın hızı oldukça azalmıştı.

 

“Whoosh! Whoosh! Whoosh!”

 

Ardından, gökyüzünden onlara doğru üç uçan kılıç fırlamaya başladı. Bu kılıçlar Gölge Nine’den başkasına ait değildi.

 

Durumu gören He Fang ve He Xing gerilmişti. Çabucak bu kılıçları da karşılamaya çalışmışlardı lakin yeşil sıvıdan yapılma kalkan daha fazla dayanabilecekmiş gibi görünmüyordu.

 

“Bang!” Devasa, siyah bir savaş çekici beraberinde taşıdığı akılalmaz güçle yeşil sıvı kalkanını delip geçmiş ve direkt olarak küçük kardeş He Xing’in vücudunu kaplayan altın ışık hüzmesine saplanmıştı. Altın ışık hüzmesi adeta parçalanacakmış gibi titremeye başladı.

 

“Sıkıntı.”

 

“Çabuk, kaçalım. Eğer burada durursak öleceğiz.” İkili paniklemeye başlamıştı zira karşılarında birden fazla düşman olduğunu anlamışlardı.

 

Swish!

 

Aniden muazzam, fevkalade görünen bir kılıç ışığı yalnız başına gezindiği gökyüzünden inerek He Xing’in vücudunu saran altın ışığa doğru atıldı….

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr