Bölüm 37: Öldürme İsteği

avatar
5163 73

Desolate Era - Bölüm 37: Öldürme İsteği



Bölüm 37: Öldürme İsteği

 

“Kaçmayı aklından bile geçirme!” Bi’an Kaplanı vahşi bir kükreme savurduğu gibi Ji Ning’in peşine takılmıştı lakin attığı her adımda etrafa dalgalar saçıyordu. Sonuçta daha “Dünyayla Bir” seviyesine ulaşamamıştı. Vücudundaki yaratık enerjisini kullanarak suyun üstüne koşabiliyordu. Üstelik, yaratık başlı başlına karada yaşamak için yaratılmıştı. Doğal olarak suda fazla hızlı ilerleyemiyordu!

 

Aslında dağlarda, ormanlarda, düz arazilerde bile muhtemelen Ning’i yakalayabilecek hıza sahip değildi! Oracıkta aralarında açılan mesafeyi çaresizce izlemekle yetinmişti.

 

“Grrrr.” Bi’an Kaplanı geri dönmek zorunda kaldı. Devasa formasyondaki mücadeleye baktığında, Mavi Gökyılanı Kralı’nın arada sırada genişleyip daraldığını görünce şaşırmıştı: “Bu yaratık nasıl büyülü formasyona dayanabiliyor? Yine de ne kadar çırpınırsa çırpınsın er ya da geç boyun eğmek zorunda kalacak!”

 

——————————-

 

Formasyon, dünyanın doğal enerjisini kullanan akılalmaz bir aletti!

 

İkiz Yin Yang Enerji Formasyonu’nun gücü Mavi Gökyılanı Kralı’nın dayanabileceği düzeyde değildi.

 

“Hahaha…” Demirağaç Zhan suyun üstünde dikildiği esnada formasyondaki devasa yılana işaret ediyordu. “Mavi Gökyılanı Kralı, formasyonuma yakalandığına göre artık ne yaparsan yap boş! En iyisi zamanını harcamayıp bir an önce beni efendin olarak kabul etmen. Bu şekilde fazla acı çekmezsin!”

 

“Grooowl.” Mavi Gökyılanı Kralı başını kaldırıp öfke dolu bir kükreme savurmuştu.

 

“Boyun eğmeyecek misin?” her ne kadar Zhan meseleyi anlamasa da Mavi Gökyılanı Kralı’nın nefretini ve öfkesini hissedebiliyordu. Soğuk bir kahkaha savurdu, “Mavi Gökyılanı Kralı, bu devasa dünyada asıl hükümdarlar insan ırkıdır! Bu toprakları birleştiren yegâne güç Büyük Xia Hanedanlığı’dır! Ne kadar güçlü olursan ol ne yapabilirsin ki? Seni bıraksam bile bir başkasıyla karşılaşacaksın. Bu yüzden bana boyun eğmek zorundasın!”

 

Demirağaç Zhan durmaksızın konuşuyordu ancak ne kadar dil dökerse döksün ona dikkat etmeyen Mavi Gökyılanı’ndan sebep sinirlenmeye başlamıştı: “İyi o zaman. Görmek istiyorum… Bakalım senin kemiklerin mi sağlam, yoksa benim İkiz Yin Yang Enerji Formasyonu’m mu!”

 

“Çata…” siyah ve beyaz enerji iplikleri adeta değirmen taşı gibi çevreleniyor ve Mavi Gökyılanı’nın pullarına atılıyordu. Yaratığın ayrılan pullarından yere damlayan zümrüt kan damlaları gerçekten içler acısı bir görüntü meydana getiriyord; ancak bu pullarını parçalayan, etini kesen acılar Mavi Gökyılanı’nın gururlu başını eğmesine yetmiyordu!

 

Shua!

 

Mavi Gökyılanı aniden bir parmak kalınlığına kadar daralmış, siyah ve beyaz enerji ipliklerinden kaçmaya çalışmıştı ancak çok geçmeden iplikler bir kez daha yaratığın etrafını sarmıştı.

 

Enerji durmaksızın kayboluyor ve yeniden oluşuyordu! Böylesine sonsuz bir döngüden nasıl kurtulabilecekti?

 

“Aaaaargh!” parmak kalınlığına, minyatür Mavi Gökyılanı keskin bir çığlık atıp devasa haline bürünmüştü. Yaratık o esnada Yılankanadı’ndan bile daha büyüktü! Bazı zamanlar büyük formunda, bazenleriyse küçük halinde debelenmeye devam ediyordu. Yalnızca bu yöntemi kullanarak Yin Yang enerji iplikliklerinin vücudunu sarmalamasını geciktirebiliyordu. Sonuçta, iplikler tarafından sarmalanınca canı akılalmaz derecede yanıyordu.

 

Mavi Gökyılanı debelenmeye devam ettiği esnada sürekli Zhan’e doğru da atılmaya çalışıyordu;- ancak İkiz Yin Yang Enerji Formasyonu gerçekten adına yaraşır, heybetli bir formasyon olduğundan yaratığın Zhan’e yaklaşmasına izin vermiyordu.

 

Mücadelesine devam eden Mavi Gökyılanı’nın vücudundaki yaralar artmaya devam ediyor, pulları parçalanıyor ve yeşim kanları yere saçılıyordu.

 

“Yaaaaaaa!”

 

“Yaaaaaaa!”

 

Birbiri ardına havaya savrulan keskin çığlıklar.

 

Mavi Gökyılanı hala mücadele ediyordu. Bir yaratık olarak, kişiliğinin büyük bir kısmını kibir oluşturuyordu. Böyle kibirli ve gururlu bir yaratık nasıl olur da bir insana boyun eğebilirdi? Eğer bahsi geçen insan bir Zifu Öğrencisi olsaydı belki de Mavi Gökyılanı boyun eğmeyi düşünebilirdi ancak onun gözünde Demirağaç Zhan, efendisi olmaya layık bir adam değildi!

 

“Huh?” uzun zamanın ardından Zhan’in suratı ekşimeye başlamıştı.

 

“Hala nasıl mücadele edebiliyor bu?” Zhan, Mavi Gökyılanı’na bir bakış atmış ve yaratığın yara bere içerisinde kalan aciz figürünü incelemişti: “Her ne kadar İkiz Yin Yang Enerji Formasyonu’nun yalnızca bir kısım gücünü kullanıyor olsam da daha fazla debelendiği takdirde ciddi ciddi hayatını kaybedecek! Yoksa bana boyun eğmek yerine ölmeyi mi tercih ediyor?!”

 

Zhan dişlerini sıktı. Aklından geçirdiği bir düşünceyle Mavi Gökyılanı’nı sarmalayan enerji ipliklerini dağıtmıştı.

 

“Mavi Gökyılanı!” Zhan yaralı, yorgun Yabaniyaratık’a seslendi: “Formasyonu kullanarak sana boyun eğdirmeye çalışıyordum ancak görünüşe göre bu yöntem işe yaramıyor! Madem öyle, o zaman bire bir savaşacağız. Formasyonun gücünü kullanmayacağım… Beni yenebildiğin takdirde seni bırakacağım ancak kazanan ben olursam, bana boyun eğeceksin. Anlaştık mı?”

 

“Yaaaaaa!”

 

Mavi Gökyılanı birkaç keskin çığlık daha savurmuş ve on metrelik formuna bürünmüştü. Yaratığın bu formu sahip olduğu en güçlü dönüşümüydü ve vakit kaybetmeden Zhan’e doğru atılmıştı!

 

“Hmph!” Demirağaç Zhan’in elinde kaşla göz arasında siyah bir kırbaç belirmişti. Sağ elinde tuttuğu kırbacın üstüne doğal yollardan sebep büyüyen keskin diken bulunuyordu. Uzun, siyah bir büyülü hazine olan bu kırbacın ismi “Karaağaç Asmakırbacı”ydı. Aslında Demirağaç Klanı’nın ünlü büyülü hazinelerinden biri olarak görülüyordu. Elini havaya savuran herif kırbacı Mavi Gökyılanı’na doğru yolladığında, kırbaç anında siyah bir gölgeye dönüşmüştü.

 

Şlak! Şlak!

 

Mavi Gökyılanı sürekli savuşturuyor, kırbacı atlatmayı başarıyordu.

 

“Huahuahua…” Demirağaç Zhan sağ elindeki kırbacı savurmaya devam ediyordu. Kırbaç daire üzerine daire çizmiş, gökyüzünü dairelere kaplayarak Mavi Gökyılanı’na saldırmıştı. Ardından, keskin bir sesle birlikte Mavi Gökyılanı bir yara daha almıştı.

 

“Ssssssssssssss.” Mavi Gökyılanı öfkeyle tısladı. Yaralanmış olsa da ileri atılmıştı.

 

Zhan soğuk gülümsemesiyle “Karaağaç Asmakırbacı”nı savurmaya devam ediyordu. Aslen bu Mavi Gökyılanı’yla ilk mücadelesi değildi. Kırbaç kullanımda bir ustaydı ve Mavi Gökyılanı’nın çevikliğini çok iyi bastırıyordu lakin, Mavi Gökyılanı hızlıca kaçmaya yeteneğine sahip bir canlıydı. Geçmişte Zhan, kaçan yaratığı kovalamayı başaramamıştı ancak şimdi yaratık formasyona tıkıldığı için kaçacak yere sahip değildi.

 

“Ne diyorsun?” Zhan oracıkta kırbacını savurmaya devam ediyor, kırbacın hamleleri beraberinde ufak dağları bile yok edecek güçleri taşıyordu. Mavi Gökyılanı bu kırbaç darbelerine birden fazla kez maruz kalmıştı: “Senden daha güçlüyüm. Uslu uslu boyun eğ…”

 

“Pa!”

 

Büyülü hazine, yaratığın vücuduna saplandı. Zhan’in Xiantian’ın üst seviyesinde yar aldığı düşünülürse, rakibini kolayca baskılamasının sebebi de anlaşılabiliyordu.

 

“Swoosh!”

 

Bu esnada, tam kırbacı atlatmaya koyulan Mavi Gökyılanı aniden ortadan kaybolmuş ve birkaç düzine metre ileride belirmişti.

 

Demirağaç Zhan şaşkın dönmüş olsa da suratındaki ifade bir kez daha değişmişti.

 

“hsssssssss…” Mavi Gökyılanı heyecanla tısladı. Aynı esnada, vücudunun ufak hareketleriyle düzinelerce metre ışınlanmaya başlamıştı.

 

“Geber!” Demirağaç Zhan’in suratında beliren çılgın ifade herifin adeta kafayı yediğini gösteriyordu.

 

Tırırırım….

 

Formasyon titremiş ve fazla sayıda siyah beyaz enerji ikilisi Mavi Gökyılanı’na doğru atılmıştı ancak yaratık, Zhan’e soğuk bir bakış attığı gibi ışınlanmıştı.

 

“Bang!” siyah ve beyaz enerji parçaları çarpıştığı gibi etraf kaosa dönmüştü.

 

“Alçak!” Demirağaç Zhan öfke dolu bir şekilde yumruklarını savuruyordu: “Lanet!!!”

 

“Boşluk Zıplaması! Boşluk Zıplaması!!” Demirağaç Zhan’in suratında öfke dolu bir ifade yer etmiş ve herifin gözleri kan çanağına dönmüştü: “Mavi Gökyılanı ciddi ciddi Boşluk Zıplaması’nı kullanabiliyor. Doğru ya. Bunun sebebi o Ji Klanı’ndan gelen velet olmalı. O veletle yaptığı mücadelelerden sonra… Mavi Gökyılanı gelişerek ‘Dünyayla Bir’ seviyesine adım atmış ve Boşluk Zıplaması’nı öğrenmiş olmalı!!”

 

Demirağaç Zhan gerçekten sinirden deliye dönmüştü.

 

Her ne kadar Kırlangıç Dağı’nda yalnızca bir tane Mavi Gökyılanı olsa da Büyük Xia Hanedanlığı’nda başkaları da bulunuyordu. Bu yüzden, Demirağaç Zhan Mavi Gökyılanı’nın ne kadar güçlü olduğunu biliyordu ve aslen yaratığı ehlileştirmek istemesinin sebebi de buydu!

 

Genel bağlamda Yabaniyaratıklar suyu, zehri, ateşi ya da bu tarz güçleri kontrol edebilen canlılardı.

 

Suyun Gergedan Kralı ve Yılankanadı gibi, Tanrıyaratığı olmayan canlılar bile bu tür yeteneklere sahipti lakin Tanrıyaratığı olmasına rağmen Mavi Gökyılanı’nın özel bir yeteneği yoktu…

 

Ancak aslında, bir şeye sahipti!

 

Yalnız, bu sahip olduğu doğal yetenek oldukça güçlüydü. Yaratık düşük seviyede olduğunda bu yeteneğini kullanamıyordu. Aynı normal yaratıkların Houtian’da suyu kontrol edemiyorken Xiantian’da kontrol edebiliyor olmasına benziyordu. Mavi Gökyılanı’nın yeteneği “Boşluk”la alakalıydı. Xiantian yaşam formu seviyesine ulaşmış olsa da “Dünya ile Bir” alemine adım atmadığı sürece “Boşlukla Bir” olamadığından, önceleri Boşluk Zıplaması’nı kullanamıyordu!

 

“Boşluk Zıplaması!” Demirağaç Zhan dişlerini sıktı. “Boşluk Zıplaması tekniğine sahip bir Mavi Gökyılanı’nın akılalmaz bir güce ulaşacağına şüphe yok!”

 

Boşluk Zıplaması…

 

Bu yetenek Mavi Gökyılanı’nın gizli bölgelere gitmesini ve hatta dünyanın ruh meyvelerinden bile çalmasını sağlıyordu. Yani bu yeteneği uygulayabildiği takdirde akılalmaz bir gelişme göstereceğine şüphe yoktu! Aynı şekilde, bu Mavi Gökyılanı’nın Doğuetek Bataklığı’nı terk edip macerasına başlayacağı da garantiydi. Sonuçta, yalnızca diğer bölgeleri keşfederek doğal hazineler bulabilir ve gelişebilirdi. Eğer burada rahat rahat takılmaya devam ederse kendi yeteneğini boşa harcayacaktı!

 

“Yaratığın bana olan nefretini düşünürsem, gelecekte Kırlangıç Dağı’na döndüğünde benden intikam almak isteyebilir.” Zhan hem öfkelenmiş hem de korkmuştu.

 

“Aaaaaaaaaaaaargh!!!”

 

Demirağaç Zhan öfke dolu bir kükreme savurduğunda önünde duran su parçaları patlamıştı!

 

Sinirliydi.

 

“Hepsi o veledin suçu!” Demirağaç Zhan dişlerini sıkmış, kalbini nefrete kaptırmıştı.

 

Ji Ning Mavi Gökyılanı’nın bu kadar gelişmesine sebep olmasaydı, yaratık Zhan’le mücadelesinde nasıl limitlerini aşabilirdi ki? Büyük ihtimalle, Ji Ning olmasaydı Zhan çoktan Mavi Gökyılanı’nı ehlileştirmiş olacaktı lakin şimdiyse yaratığı ehlileştirmeyi bırakın, gelecekte akılalmaz bir güce sahip olacak Mavi Gökyılanı’nın düşmanı haline gelmişti! Mavi Gökyılanı’nın bu meseleyi unutmayacağı kesindi!

 

————————

 

Devasa formasyon kayboldu. Demirağaç Zhan sekiz formasyon flamasını topladıktan sonra suratındaki çirkin ifadeyle suda yürümeye koyuldu.

 

“Efendim.” Bi’an Kaplan siyah kıyafetli adama dönüşmüş, hemen efendisinin yanına gelmişti: “Usta, sinirlenmeyin. Mavi Gökyılanı aptalın teki. Kendi elleriyle ölümünü karşıladı!”

 

“Ölmedi ki!” Demirağaç Zhan soğukça söylendi.

 

“Ölmedi mi?!” siyah kıfayetli adam şaşkına dönmüştü: “O zaman?”

 

Demirağaç Zhan başını iki yana salladı: ‘Mücadele esnasında Boşluk Zıplaması tekniğini öğrendikten sonra kaçıp gitti.”

 

“Ama ama ama…” Siyahlara bürünmüş adam inanmakta güçlük çekiyordu. Mavi Gökyılanı ciddi ciddi o kritik anda Boşluk Zıplaması’nı öğrenmeyi başarmıştı.

 

“Hepsi o Ji Klanı’na ait olan veledin suçu.” Zhan söylendi: “Gücü Mavi Gökyılanı’na denkti. O kadar mücadeleden sonra Mavi Gökyılanı kendini iyice aşmıştı. Durum böyle olunca, benimle yaptığı mücadelede aniden dünyayı hissedip ‘Boşlukla Bir’ seviyesine ulaştı ve Boşluk Zıplamasını öğrendi! O velet her şeyi berbat etti. Kesinkes derisini soyup tendonlarını parçalayacağım onun. Aksi takdirde rahat uyuyamayacağım!”

 

Siyahlı adam onayladı: “Usta, merak etme. Mücadele başında sırtımdaki dikenlerden birkaçı ona fırlatıp çocuğun kıyafetlerine ‘Buzçiçeği Sıvısı’nı bulaştırdım. Buz Arısı’nı çağırdığımız takdirde onu bulmakta güçlük çekmeyiz.”

 

“Güzel.” Zhan belinden bir çanta çıkarmış ve çantayı açtığı gibi aletin içinden şeffaf, mücevher benzeri bir arı fırlamıştı.

 

“Takip et.”

 

Zhan ve Bi’an Kaplanı Buz Arısı’nın peşine takıldı.

 

Mekânı terk ettiklerinde yeşil yılan aniden sudan çıkmıştı. Uzaktan, gözlerindeki umutla etrafa bakıyordu. Ji Ning’le mücadele ettikleri uzun zaman süreci boyunca güç bakımından ikili birbirine denkti. Ayrıca, Ji Ning yaratığın “Dünyayla Bir” seviyesine adım atmasında büyük bir rol oynadığından Mavi Gökyılanı Ning’e minnettardı.

 

“Ssss…” Mavi Gökyılanı hafif bir ses çıkardı. Ning’in meseleyi atlatmasını umuyordu. Çoktan elinden geleni yapmıştı. Sonuçta, şu an için her ne kadar kaçış konusunda akılalmaz bir yeteneğe sahip olsa da, güç bakımından Demirağaç Zhan’in dengi değildi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr