12.Bölüm

avatar
389 0

ÇILGIN CANAVARLAR DİYARI - 12.Bölüm


            12.Bölüm

“Patron! Bu kötü.”

Kanepede şarabını mutlu bir ruh halinde içen patronun ruh hali içeriye aceleyle giren bir adam tarafından bozuldu.

“Ne oldu? umarım önemli bir şeydir yoksa gerçekten pişman olursun.” Patron adama çok sinirli ve ürkütücü bir bakış attı.

“Pa-patron emin olabilirsin. Çok önemli bir şey olsa seni asla rahatsız etmezdim.” Adam patronun bakışlarını görünce telaşlandı ve yalvarmaya başladı.

“Kısa kes.” Patron telaşlı adamı izledikçe daha da sinirlendi.

“Evet. Bir ölü bulundu. Kimliğinin… Leon olduğu söylendi.” Adam daha fazla konuşmaya cesaret edemeyip başın eğdi.

“Ne dedin sen!?” Patron yudumladığı şarabı tükürdü ve bağırarak konuştu.

“Patron be-…”

“Kapa çeneni ve beni hemen oraya götür.” Patron adamın konuşmasına izin vermedi ve aceleyle odadan dışarı fırladı.

Adam sessizce peşinden gitti.

“Douglas! Bu da ne demek oluyor?” kızıl saçlı güzel bir kadın, karşısındaki yakışıklı adama öfkeyle baktı.

“Leydim sakinleşin. Bende neler olduğunu bilmiyorum. Ama en kısa sürede-“ (Douglas)

“Bahaneleri bırak Douglas! Onun kim olduğunu hemen öğren. Cezası bizzat ben vereceğim.” Kadın bir hışımla odadan dışarı çıktı ve Douglas’ı yalnız bıraktı.

“Hah kim olabilir?” Douglas iç çekti ve elindeki mektuba baktı.

Mektupta, görevin başarısız olduğu ve Leonun öldüğü yazılıydı.

Douglas iç çekti ve yorgun bir şekilde masasında oturdu.

“Hah lanet. Bunu kimin yaptığını buldunuz mu?” Patron hiçbir yaşam belirtisi göstermeyen Leonun yüzüne baktı ve gözünü ayırmadan etrafındaki 5 adamıyla konuştu.

“Hayır patron. Ama kısa süre sonra bulacağız emin olabilirsin.” Adam ciddi bir şekilde cevap verdi.

“3 gün içinde kim olduğunu bulamazsanız. Hayatınıza veda edebilirsiniz.” Patron yavaşça söyledi ama sözlerinin ağırlığını hisseden etrafındaki adamların yüzü soldu.

“Evet!” herkes birlikte söyledi.

“Bu iyi.” Patron başını salladı ve odanın kapısına yürüdü dışarı çıkmadan durdu ve “Bu arada bu cesetten de kurtulun artık bir işe yaramaz.” Bu sözlerle dışarı çıktı.

Adamlar Leonun cesedini çıkarmadan önce bir süre birbirilerine baktılar ve sonlarının bu çocuk gibi olmaması için suçluyu en kısa sürede bulmaya karar verdiler.

Pencereleri kırık ve terk edilmiş birkaç binanın çevrelediği karanlık bir yolda, kanlar içinde beyaz saçlı ve soluk tenli bir çocuk yatıyordu.

İlk bakışta çocuğun, göğsünü delip geçen kılıçtan öldüğü anlaşılıyor, aynı zaman da hemen yanında kırmızı gözlü bir erkek sanki kıtlıktan çıkmış gibi çocuğun kolunu ısırıyor ve etini parçalıyordu.

Sonunda karşılaştık Leon.” Bir anda insanların içini titreten duygusuz ve yoğun bir ses Leonun cansız vücudunun seğirmesine ve gözlerini açmasına yol açtı.

“Sen kimsin? Burası da neresi?” Leon hızla etrafına baktı ama karanlıktan başka bir şey göremedi.

Bana Anti diyebilirsin. Burası senin zihninde oluşturduğum bir alan.” Leon arkasını döndü ve karşısında birkaç ayrıntı dışında ikizi kadar benzer bir çocuk gördü.

Çocuk, siyah saçları ve kırmızı gözleri, duygusuz yüzü ve derin bakışları dışında tamamen kendisiyle aynı görünüyordu.

“Sen, nesin sen böyle?” (Leon)

Anti direkt olarak Leonun gözlerinin içine baktı ve “Ben senin yarattığın bir gölge şeytanıyım.” Dediği gibi arakasından bir çift siyah yarasa kanadı çıktı.

Leon o kadar şaşırdı ki kalçasının üstüne düştü ve tek parmağıyla onu işaret etti.

“Be-benden ne istiyorsun?” titrek bir sesle.

Merak etme sana zarar vermek gibi bir planım yok. En azından şimdilik.” İkinci kısmı kimsenin duyamayacağı kadar kısık bir sesle söyledi.

Leon ne yapacağını bilmiyordu. Şu anda olan her şey o kadar olağan üstüydü ki dışarıdaki canavarlardan daha inanılmaz buldu.

“Peki ne istiyorsun?” Leon Antinin söylediklerini duyunca, rahat bir nefes verdi yine de vücudunu gevşetmedi ve tetikte kaldı.

Çok basit hayatta kalmanı istiyorum çünkü sen ölürsen bende ölürüm ve şu anda sen neredeyse ölü bir durumdasın.” Anti derin bir iç çekti.

“Ne dedin? Ben ölüyor muyum?” (Leon)

Evet. Daha önceki adamlar seni neredeyse öldürüyordu. Neyse ki ben son anda müdahale edebildim.” (Anti)

“Ne? Nasıl?” (Leon)

Ne kadarda soru soruyorsun. Cebindeki kristal. Ona Beceri kristali denir. Bu kristal senin sandığın şeyden çok farklı ve daha güçlü bir şey. Yoksa kristalin sadece küçük bir yenilenme yeteneği olduğunu mu düşündün?” (Anti)

“Öhöm yani bu kristal ne işe yarıyor?” Leonun biraz utanmış bir şekilde öksürdü yine de kimse onu suçlayamazdı.

Hah. Dediğim gibi bu bir beceri kristalidir. Her bin zombi de sadece bir tane çıkan efsanevi bir eşyadır. Beceri kristali onu yutan kişiye muazzam güçler bahşeder. İlk kez kullanıldığındaysa bir insanı ne kadar yaralı olursa olsun iyileştirir. Seni de bu şekilde kurtardım.” (Anti)

“Anlıyorum. Yani son anda kristali tüketmemi sağlayıp beni iyileştirdin. Şimdi her şey daha mantıklı.” Leon biraz düşündü ve yeni bir soru sordu “Peki bu kristalden iki tane tüketirsek ne olur?”

Ölürsün. Hem de çok acılı bir şekilde.” Antinin ciddi yüzüne bakan Leon yutkundu.

“Peki muazzam güçlerden kastın nedir?” (Leon)

Sağ eline bak.” Antinin sözleriyle birlikte Leon eline baktı, Elinin üzerinde mavi renkte ve içinde üç sarı nokta bulunan bir kristal gördü.

“Bu nedir?” (Leon)

Senin güçlerinin kaynağı, Güç kristali.” (Anti)

“Ooo onu nasıl kullanıyoruz?” (Leon)

Merak etme sana her şeyi öğreteceğim.” (Anti)

Leon gözlerini açtı ve etrafına baktı.

‘Geri döndüm ama burası neresi?’ Leon hayal dünyasından çıkmasına rağmen burasının neresi oluğunu anlayamadı.

“Ahhh” Leon tam hareket etmeye başladığı anda kolundan ve göğsünden yoğun bir acı hissetti.

Başını koluna çevirdiğinde bir çift kırmızı gözle karşılaştı.

“Lanet!” sol eliyle göğsündeki kılıcı kavradı ve acı dolu bir çığlıkla bir şekilde yerinden çıkardı.

Kılıçla zombinin kafasında bir delik açtı.

“Hah Lanet olsun! Ne yapmalıyım? Bu gidişle lanet bir zombiye döneceğim.” (Leon)

Sakin ol Leon.” (Anti)

“Anti? Sen misin? Ne demek istiyorsun az önce bir zombi tarafından ısırıldım.” Leon telaşlı bir şekilde.

Sana sakin ol dedim. Bu kadar düşük seviyeli bir zombinin seni enfekte etmesi mümkün değil.” (Anti)

“Öyle mi?” (Leon)

Evet. Şu anda seni enfekte edebilecek kadar tehlikeli bir zombinin karşına çıkma şansı çok düşük.” (Anti)

“Anladım. Peki sen neredesin.” Leon etrafına bakmaya başladı.

Arkandayım.” (Anti)

“Benimle dalga mı geçiyorsun?” Leon arkasına baktı ama onu göremedi.

Salak yukarı bak.” Antinin soğuk sesini duyunca yukarı baktı ve sonunda Antiyi gördü.

Havada 30 cm boyutunda, yarası kanatları olan siyah saçlı ve kırmızı gözlü tıpatıp kendine benzeyen küçük bir çocuk gördü.

“Bu sen misin? Ne kadar da sevimli.” Leon dalga geçti.

Kapa çeneni. Bunu senden duymak istemiyorum salak.” Anti göz ucuyla baktı ve başka bir şey söylemedi.

“Aw sözlerin kalbimi incitiyor.” Leon kalbini tuttu.

Az önce ölecek birine göre bayağı sakin görünüyorsun.” (Anti)

“Hah sonuçta birçok kez ölümle burun buruna geldim. Artık biraz direnç kazandım.” Leon gururlu bir şekilde sırıttı.

Hah bizim küçük çocuk büyümüş ne kadar mutluyum. Ama endişeliyim şu anda yaptığı surat tehlike anında ilk ölecek kişilerin ki ile aynı.” (Anti)

“Vay canına Antinin espri yapacağını düşünmezdim.” Leon şaşırmış şekilde gözlerini büyüttü.

Dalga geçmeyi bırak artık. Şimdi ne yapmamız gerekiyor.” (Anti)

Derin bir nefes aldı ve bir süre düşündü.

“İlk önce arkadaşlarımı o piçin elinden kurtarmalıyım. Ondan sonrasını sonra düşünürüm.” (Leon)

Peki bunu nasıl yapacaksın?” (Anti)

“Hm bilmiyorum.” Leon iç çekti.

Benim bir planım var ama bayağı bir tehlikeli ve doğrudan olacak var mısın?” Leon Antinin sorusunu duyunca sessizleşti ve düşündü.

“Hah daha iyi bir planım olmadığına göre.” Sonunda pes etti ve yola koyuldu.

“Hey şimdi sıra sizde yürüyün.” Bir adam hücre duran iki kişiye baktı ve çağırdı.

İki kişi hiç konuşmadı ve yüzlerinde Kasvetli ve kederli bir yüzle başlarını eğmeye devam etti.

“Hey! Sizinle konuşuyorum duymuyor musunuz?” Adam ikilinin cevap vermediğini görünce sinirlendi ve bağırdı.

“Siz! Pekâlâ güzel. Alın bunları ve arenaya atın.” Adam artık dayanamadı ve başka birilerini çağırdı.

İkili bu sefer sessiz kalmadı ve yavaşça ayağa kalktı.

Hiçbir şey söylemedi ve hazırlanmaya başladılar.

“Siz-“ Adam yine bağırmak üzereyken James adamın yüzüne tekme attı ve adamın yüzünden kanlar fışkırtmasına neden oldu.

Bunu gören diğer adamlar da James’e saldırmaya çalıştı ama bu sefer Frank onlara saldırdı ve ikili kısa sürede 5 adamı indirdiler.

“Kardeşimin intikamını istiyorum.” James yerde yatan adamlara tükürdü ve yürümeye başladı.

Frankta James’i takip etti.

“Patron büyük bir sorunumuz var!”

“Yine ne oldu?”

“İsyan! Bir isyan çıktı. Bütün arena köleleri serbest kaldı patron.”

“Ne dedin?” patron bir telaşla odasındaki camdan dışarı baktı gördü, her yerden yükselen dumanlar ve etraftaki binanın duvarlarını boyayan kırmızı kanlardı.

“Siz ne yapıyorsunuz! Neler oldu? isyanı kim başlattı?” Patron adamın omuzlarını sert bir şekilde sıktı ve adamın acıyla çığlık atmasına neden oldu.

“İki kişinin gardiyanları yendiği ve kölelerin kapılarını açtığı söylendi.” Adam acıyı zorla bastırdı ve kısık bir sesle konuştu.

“İki kişi? Nasıl olur da iki kişiyi idare edemezsiniz? Kim onlar?” patron az önce duyduklarından dolayı daha da sinirlendi.

“Onlar Leonun kafesindeki adamlar.” Adam konuştu.

“Demek onlardı. Adamları toplayın ve hepsini öldürün.” Patron derin bir nefes aldı ve kararını verdi.

“Ama patron-“ Adam bir şey söylemeye çalıştı ama patron bağırarak sözünü kesti.

“Kapa çeneni ve dediğimi yap.” Patronun kızgın bağırışı karşısında adam hızla oradan uzaklaştı ve ortadan kayboldu.

“Hah ne kadar üzücü. Bana bayağı bir paraya mal oldunuz. Sizi kendi ellerimle öldüreceğim.” Patron odasına döndü ve masasının çekmecesindeki tabancasını alıp odadan dışarı çıktı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44712 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr