Cilt 6 Bölüm 22: Muazzam Alev

avatar
7038 12

Coiling Dragon - Cilt 6 Bölüm 22: Muazzam Alev


 

 

"Bu Kanter Debs, Debs klanının üçüncü kardeşi olmalı." Clayde hafifçe Linley'e bakarak güldü ve Linley de kafasını salladı. Tüm Debs klanı dehşet içindeyken Linley ve Clayde davayı çok az izliyorlardı.

 

Debs klanından olan tüm izleyiciler o kadar korkuyorlardı ki çoğu titriyordu.

 

"Şıngırt!"

 

İki asker eşlikçiyle gelen altın sarısı saçlı, orta yaşlı ve oldukça ince adam içeri girerken, zincirlerinden gelen şakırtılar duyuluyordu. Bernard, Kalan ve Nimitz dahil salondaki herkesin bakışları gelen kişiye kaymıştı.

 

Altın saçlı adamın gözükmesiyle Bernard bir süre adama baktı ve gözlerini kapattı.

 

"O gerçekten de Debs klanının üçüncü kardeşi Karter!" Salondaki izleyicilerden asillere herkesin tartışma sesleri duyuluyordu. Asillerin çoğu çoktan Kanter Debs'i, Debs klanındaki konumu yüzünden tanıyordu.

 

O an Debs Klanından hiçkimsenin duygularını gizlemek konusunda bir umudu veya çabası kalmamıştı.

 

Yargıç sandalyesinde oturan Meritt, kendisine kafa sallayan Clayde e baktı.

 

"Bernard." Merritt Bernard'a baktı. "İşler böyle gidiyorken diyebilecek herhangi bir şeyin var mı?"

 

Fakat Bernard Merritt'e bakmadı. Kendine bakmakta olan üçüncü kardeşi Kanter'e dönmüştü. İki kardeşin bakışları buluştu.

 

"Üçüncü kardeş bunu  neden yaptın?" Bernard'ıninanmak istemeyen birinin gözlerine sahipti. Hem acıyla hem de tüm vücudunu titreten bir öfkeyle bakıyordu.

 

"Gerçekten üzgünüm." Karter yavaşça fısıldadı.

 

Bernard acıyla gülümseyip kafasını salladı. Ağırbaşlı bir sesle "Özür dilemen gereken kişi ben değilim, tüm Debs Klanıdır! Debs Klanı var olalı kaç sene geçti? Hiç durmadan çalışıp şu anki refah ve mutluluk seviyesine gelebilmemizi sağlayan sayısız nesil sayesinde bu durumdayız. Ama sen...sen!" Bernard çok acılıydı öyle ki konuşmaya devam edemedi.

 

"Küt!"

 

Kanter dizlerinin üzerine salonun yerine çöktü ve iki gözü yaş seli gibi akmaya başladı.

 

"Büyük kardeş, ölmeyi hak ediyorum!"

 

Zincirli elleriyle pek çok kere kendine vurdu. Acıyla ağladı, "Büyük kardeş üzgünüm. Bunlar benim suçum. Debs Klanı içinde sahip olduğum küçük otorite ve refah bana yetmedi. Bu yüzden klanın parasını kullanıp bu kaçakçılığa giriştim. Bunların hepsi benim hatam. Büyük kardeş! Bunların hepsi benim hatam!"

 

Bu sahne halihazırda herkesi şaşırttı.

 

Linley ve Clayde, Yargış Meritt kaşlarını çatarken tek gözlerini kaldırdılar.

 

"Mademki olaylar bu şekilde gelişti..." Bernard kafasını kaldırıp gözyaşlarını durdurmak için kendini zorladı. O an oldukça kimsesiz gözüküyordu. "Üçüncü kardeş artık bu mesele "kimin hatası" sorusundan çıktı. Senin hareketlerin tüm klanı yok olması tehlikesiyle karşı karşıya getirdi. Ben Bernard Debs, Debs Klanının bu neslinin lideri olarak atalarımla bu şekilde yüz yüze gelemem, ölümde bile."

 

Konuşurken Bernard ın gözyaşları yeniden dökülmeye başladı.

 

Bernard aniden Clayde'e dönerek dizlerinin üstüne çöktü. "Efendim, bu değersiz küçük düşürücü haini ortaya çıkarmak Debs klanı için çok büyük bir şanssızlık."

 

"Debs klanının lideri olarak ben Bernard Debs, sorumluluklarımdan kaçamam. Ben Bernard size yarvalmak adına ölmeyi göze alıyorum. Sonuçta klanımdaki diğer insanların hepsi masumlar!"

 

Clayde Bernard'a baktı.

 

Ve Meritt'e bakıp bir kez kafasını salladı.

 

Meritt, Clayde'ın niyetini anlamıştı. Anında ,

 

"15 dakika ara! 15 dakika sonra son sözümüzü söyleyeceğiz!"dedi.

 

...

 

O an tüm asilleri çıkmak zorundaydı ve 15 dakika sonra dönebilirlerdi. Davanın gidişatı kesin bir noktaya doğru gidiyordu ve o an oldukça netleşmişti. Ancak Debs klanının kaçakçılık için nasıl cezalandırılacağı tamamen Majesteleri Clayde 'e bağlıydı.

 

Bu kadar büyük bir kaçakçılık operasyonu kesinlikle tüm klanı ilgilendiricekti. Tüm klan yok edilse bile bu anlaşılabilir bir cezaydı.

 

Fakat tabii ki Clayde daha anlayışlıda olabilir ve Debs klanının kurtulmasına da izin verbilirdi.

 

Tüm sonuç Clayde'a bağlıydı.

 

.....

  

Mahkemenin dışında Duke Bonalt, Linley'le sohbet ediyordu.

 

"Linley, gördün mü? Bu Debs klanının varisleri gerçekten çok iyi. Bu Kanter birkaç gün önce ele geçirildi. Ama intihar etmek yerine bugüne kadar bekledi ve bu şovu gerçekleştirdi." Duke Bonalt güldü.

 

Linley de övgüyle kafasını salladı.

 

"Eğer Kanter kendini öldürseydi Şu an Debs klanı çok daha kötü bir durumda olurdu." Linley de güldü.

 

Eğer Kanter intihar etseydi, cesedi kaçakçılık operasyonu için delil olarak kullanılabilir ve kanıt olabilirdi. Bu şekilde Debs klanının hiç konuşma şansı kalmazdı. Fakat şimdi Kanter kaçakçılığı tek başına yaptığını kabul ederek Debs klanına hayatta kalma şansı veriyordu.

 

Ama yine de Debs klanının hayatta kalıp kalmayacağı tümüyle Majestelerine bağlıydı.

 

"Hepsini öldürün, hepsini öldürün." Bebe, Linley in omuzlarında oturmuş zihinsel şekilde konuşuyordu.

 

"Bu Debs klanı oyunlar oynamakta çok iyi, ben Bebe bile onları sindiremez."

 

Bunu duyunca Linley istemeden güldü.

 

"Gıcıııııırt."

 

Mahkemenin kapısı açıldı. 15 dakika geçmişti. Dışarıdaki tüm asiller mahkemedeki eski yerlerine geri döndüler. Demin salonda kalanlar sadece Meritt, Kral Clayde ve beraberlerindeki bir avuç kişiydi.

 

"Linley tahmin et bakalım. Ne söyleyeceğimi varsayıyorsun?" Clayde Linley'e bakarak gülümsedi.

 

"Fikrim yok." Linley sessizce cevap verdi.

 

Clayde hınzırca gülümsedi.

 

"Herkes kalksın!"

 

Bu sözleri söyledikten hemen sonra Meritt ciddiyetle ayağa kalktı ve mahkemedeki tüm asiller dikkatlerini ona verdiler. Kafasını yukarı kaldırdı ve net bir sesle konuştu,"Bu mahkemenin kararıdır. Debs klanının üyesi olan Kanter Debs çok büyük miktarda yeşim taşı kaçakçılığı yapmaya teşebbüs etmekten 11 kasım günü asılarak infaz edilecektir."

 

"Tüm operasyonun değeri yaklaşık olarak 40 milyon altın. Para cezası olarak bu miktarın iki katı olan 80 milyon altın ceza veriyoruz. Bernard Debs beraat etmiştir. Mahkeme bitmiştir!" Meritt'in bu sözlerini duyan Bernard, Kalan ve Nimitz rahatladı ama kalplerinde umutsuz hissettiler.

 

80 Milyon altın para!

 

Dehşet verici bir miktar!

 

Tüm Debs klanının potansiyel değeri 100 milyon altındı ve bu klanın nakit olmayan tüm varlıklarını hesaba katarsak böyleydi. Bu kadar yüksek miktarda ceza ödemek için pek çok nakit nakit olmayan şey satılıcaktı. Bu kadar büyük ve toplu bir satışta  potansiyel alıcılar aşırı pazarlık yapacak ve mülkleri doğal değerlerinden çok daha altına satılacaktı.

 

Alabilecekleri para 80 milyon altın olsa da gerçekten 80 milyon almaları düşük bir ihtimaldi.

 

"Linley ne düşünüyorsun?" Clayde Linley e bakıyordu.

 

Linley güldü ve kafa salladı. "Tertemiz halledildi."

 

Debs klanına verilen cezanın miktarı iyice hesaplanmış ve Debs klanının tüm kaynakları iyice hesaplanarak verilmişti. Eğer Debs klanının yok edilmesi söz konusu olsa Clayde tek kuruş bile kazanamazdı. Ama bu şekilde Debs klanının neredeyse tüm kaynaklarını elde edebilirdi.

 

Ama eğer ceza çok yüksek olsaydı muhtemelen Debs klanı cezayı ödemektense yok olmayı tercih edebilirdi. 80 milyonluk ceza tam ayarındaydı.

 

"Baba." Kalan ve diğerleri hemen Bernard'ı ayağa kaldırmaya yardıma gittiler.

 

Fakat Bernard yüzünde sakin ve garip bir ifade olan üçüncü kardeşine bakıyordu. Kanter kardeşine kısa bir kafa salladı. Kaçakçılık operasyonu ortaya çıktıktan sonra Kanter zaten sorgusuz sualsiz öleceğini biliyordu. Fakat şimdi klanı için ölüyordu ve klan büyük ihtimalle karısına ve çocuğuna iyi bakıcaktı.

 

Bernard da kardeşi Kanter'e bakarak kafasını salladı.

 

İki kardeş. Bakışlarındaki küçücük birer sinyalle birbirlerinin ne düşündüğünü anlayabiliyorlardı.

 

"Hadi ...ge...geri gidelim." Bernard yanındakilere söylemişti.

 

Bu sıkıntıyı yaşadıktan sonra Debs klanı eski büyük varlığına büyük bir darbe yemiş oldu. Şu andan itibaren en iyi halleri bile eskisinin ancak onda biri olabilirdi. Bu günden itibaren.... Fenlai krallığının en büyük klanları arasında görülen Debs klanı, Onlar ancak "ucu ucuna zengin" küçük bir klan sayılacaktı.

 

.....

 

Linlein malikanesinde Sıcak Su Bahçesinde.

 

Linley bir sandalyede oturmuş sessizce boşluğa bakıyordu.

 

"Linley, ne düşünüyorsun?" Doehring Coward kıvrılan ejderha yüzüğünden dışarı çıktı.

 

Linley Doehring Coward'a baktı ve "Bugün Debs klanını görünce birden kendi klanımı düşündüm. Klanım bir zamanlar tüm Yulan Kıtasına hükmetmiş bir klandı. Ama onca zamandan sonra kim kaldı? Babam öldü, annemin nerede olduğu belli bile değil. Küçük kardeşim Wharton O'Brien imparatorluğunda. Tüm kutsal birlikte akrabasız ve yapayalnızım." dedi.

 

Linley güçlü ve yalnız bir melankolinin esiri olmuştu.

 

Ailesi ölmüş ve yapmak istediği intikam görevi de henüz yerine getirilememişti.

 

İntikam yolunda Linley'in kalbi sıkıca düğümlenmişti ve birazcık bile gevşetmeye cesaret etmiyordu.

 

Linley'e bakarken Doehring Coward bir acıma hissetti. Dışardan bakarken Linley çok olgun davranıyor ve önemli asillerle bile ilgilenirken herhangi bir problem yaratmıyor olsa da...Linley bu yıl sadece 17 yaşındaydı. Büyücü akademisinden mezun olalı çok bir zaman geçmemişti.

 

"Linley, sakin ol. Hemen üstüne çok büyük bir yük yükleme. Hala çok fazla zamanın var." Doehring Coward Linley'i cesaretlendirdi.

 

Linley Doehrin Coward a baktı. Bu yalnız başına yolculuk ettiği yolda, büyükbaba Doehring e hiç yanından ayrılmayan yaramaz Bebe'nin yanında sahip olmak güzeldi.

 

"Teşekkürler Büyükbaba Doehring" dedi Linley minnettarlıkla.

 

Doehring gülmeye başladı.

 

"Anneme ne olduğunu olabildiğince erken öğrenmek istiyorum. Clayde'ı mümkün olduğu an öldürmek istiyorum." Clayde'ın sadece annesinin kaçırılmasıa sebep olduğunu düşünsek bile, annesinin 10 sene boyunca ailesinden ayrı kalmasına ve babasının ölümüne sebep olması bile Clayde öldürmek için yeter sebeplerdi.

 

Linley "Katiller Kralı" Cesar'ın zehrin tarifini ne zaman getireceğini merak etti ve yavaşça sabırsızlanmaya başladı.

 

.....

 

Linley hergün Katiller kralı Cesar'ın dönüşünü bekliyordu. Ama Cesar'dan haber gelmiyordu. Zaman göz açıp kapayana kadar geçti ve Kasım geldi. Bu geçen ay boyunca Fenlai krallığı oldukça sakindi. Tek büyük olay Debs klanının büyük çaplı açık artırması olmuştu.

 

Pek çok klan düşük fiyattan pazarlık ederek elde etmeyi yada değerli eşyaları değerinin altında almayı istediler. Ama Debs klanının mallarının değeri oldukça yüksekti ve teklifçiler sadece diğer klanlardan birkaç kişiydi. Böylece malların fiyatları çok düşük olmadı. Önceden değeri 80 milyon olan mallar, açık artırma sonunda toplamda 70 milyona satılmış oldu.

 

Borçları olan 80 milyonluk altını ödeyen Debs klanı sonunda tehlikeden kurtulmuş olarak kabul edilmişti.

 

Fakat bu olaydan sonra Debs klanının toplam net varlığı %90 azalmış oldu.

 

.....

 

10 Kasım. Kanter'in infazının bir gün öncesi..

 

O Linley Kaplıca Bahçesi kaldı ve her zaman ki gibi antremana devam etti.

 

"Efendi Linley, Efendi Cesar geldiler!" Bir kadın hizmetçi yüksek sesle dışarıdan içeriye bağırıyordu!

 

Linley daha önceden evdekileri uyarmış Cesar gelirse uyarmalarını söylemişti.

 

"Cesar mı geldi?" Linley anında üstüne kıyafetlerini giydi ve anında Sıcak Kaplıca Bahçesinden dışarı fırladı. Şu anki Linley'in hızıyla, 10 saniyede ana salona girmişti. Cesar aynı uzun ve bol kıyafetler içinde tembelce oturmuş bekliyordu. Elinde  bir fincan çay vardı.

 

"Bay Cesar." Linley uzaktan seslendi. 3 adım sonra Linley de ana salona girmişti.

 

 

Linley'i görünce Cesar'ın gözleri hareketlendi ve anında ayağa kalktı. "Usta Linley ancak bugün gelebildiğim için özür diliyorum." Konuşurken bir yandan da elbiselerinin içinde bir şey arıyordu. "Linley, bu daha önceden bahsetmiş olduğum tarif. Artık tamamen senindir."

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr