Her biri Griffon`dan daha büyük 10`dan fazla Ejderşahini, hızla Linley`i kovalamaktaydı. Kıvrılan Ejder Yüzüğü aracılığıyla Linley büyü gücünü artırıp, daha da hızlandı. Bir yandan da Toprakkoruma büyüsünün sözlerini söylemeye başladı.
Sadece kulaklarını tırmalayan rüzgârın sesini duyabiliyordu. Çoktan Yeşil Dövmeli Yılanı atlatmıştı fakat Ejder Şahinleri çok hızlı uçuyorlardı ve git gide yaklaşmaktaydılar. Linley kanyondan çıktıktan sonra bile kovalamayı bırakmadılar ve yakın takibe devam ettiler.
Son hız, ormana doğru koşuyordu. Olabildiğince hızlı kendini oraya atmaya çalışıyordu. Fakat ayakları ne derece hızlı olursa olsun, nasıl olurda EjderSahinlerinin kanatlarını geçebilirdi?
“Screeeech!” EjderŞahinleri çiğlik atmaya devam ediyordu.
EjderŞahinlerinin kanat uzunluğu, tamamen açıldığından yirmi metreyi geçiyordu. Ve su anda Linley`nin pesini bırakmaya niyetleri yoktu. Linley için sanki bütün dünya kararıyordu. Üstüne doğru alçaldıklarında, gagalarını açıp dörder ateş topu fırlattılar ve anında etraftaki ağaçlar yanıp kul oldu.
Neyse ki Toprakkoruma hala Linley`nin bütün vücudunu kaplamaktaydı.
Ateşler Toprak korumanın etrafını sardıkça, toprak esansı Linley`nin etrafında girdap gibi döndü.
Ejder turu yaratıklar içinde, EjderŞahinleri ve ToprakWyrm`leri turunun en zayıflarıydı. Fakat onlar bile altıncı seviyeydi. Dahası EjderŞahinleri ve ToprakWyrm`leri sürüler halinde dolanırdı. Ondan fazla altıncı seviye yaratığın hava saldırısıyla karşılaşsa, yedinci seviye bir savaşçı bile düşünmeden kaçardı.
EjderŞahinleri Linley`e iyice yaklaştılar…
Güçlü pençeleriyle Linley`nin toprak korumasına saldırıyorlardı. Toprak koruma sarsılamaya ve üstünde altın renginde ışık zerrecikleri parlamaya başladı.
“Bu darbeleri daha fazla direk karşılayamam.“
Pençeler Linley`i gerçekten korkutmuştu. Koşabileceği en yüksek hızda, ormanın derinliklerine ilerledi. En yoğun ağaçlarla dolu, en zor ilerlenecek yerlerine girdi. Atladı, zıpladı, surundu… Kaçmak için denemediği yol kalmadı. Fakat EjderŞahinleri acımasızca saldırmaya devam ediyordu.
“Hissss!”
Bebe tiz bir çiğlik atti, arka ayaklarının üstüne kalktı ve aninden 20 cm den yârim metreye büyüdü. Fakat kanat uzunlukları 20 metreye varan EjderŞahinleri için hala küçük bir zerreydi.
Bebe Linley`nin omuzlarından zıpladı ve siyah, bulanık bir gölgeye dönüştü. Direkt en yakındaki Ejderşahinine doğru atıldı.
Ejderşahininin acı dolu çiğliklari eşliğinde aniden korkunç kemik kırılma sesleri gelmeye başladı. Ejderşahini anında yere çakıldı. Fakat bu olmadan hemen önce Bebe onu bir zıplama tahtası olarak kullandı ve en yakındaki Ejderşahinine sıçramıştı bile. Iki tane öldürücü ısırıkla onu da diğerinin yanına yolladı.
EjderŞahinleri yalnızca altıncı seviyeydi, oysa Bebe`ye Velocidragon bile karşı koyamamıştı.
Dahası…
Altıncı seviyeden yedinci seviyeye devasa bir güç farkı vardı. Tamam, Bebe uçamıyordu, ama yakın temasa geçebilirse Ejderşahini anında yeri öpüyordu. Kısa bir sure içinde üç tanesi eksilmişti bile.
Diğer EjderŞahinleri korkudan yükselmeye başladı. Yükseldiklerini görünce Bebe`nin yapabileceği bir şey yoktu, sonuçta uçamıyordu.
EjderŞahinleri epey bir Linley`nin üstünde uçtu ve sonunda havayı kaplayan çığlıklar eşliğinde kanyona geri uçtular,
“Ne kadar korkunç bir kanyon.“ Sonunda Linley de rahatlayabilmişti.
Ölü üç Ejderşahininin büyü özütünü toplarken, Linley`nin sisli kanyona dair kafasındaki sorular artmaya başlamıştı.
“Büyükbaba Doehring.“ Linley hemen Doehring Cowart`i cagirdi. El değmemiş beyaz bir elbiseyle, Doehring Cowart ortaya cikti ve Linley`e güldü. “Linley, bir şeye mi ihtiyacın var?“
Linley henüz sakinleşmemişti.
“Büyükbaba Doehring, az önce sisli bir kanyona girdim. Büyülü yaratıklarla dolu olacağını hic tahmin etmemiştim. Yeşil Dövmeli Pitonlar vardı ve devasa sürünen yaratıklar. İyice bakamadım ama büyüklük olarak Velocidragon`dan hiçte küçük değillerdi. EjderŞahinleri de vardı ayrıca… ve bu sadece çok küçük bir kısmiydi. Bütün sisli kanyonun ne kadar büyük olduğu hakkında hic bir fikrim yok.“
Olanları düşününce, Linley`nin vücudunu yine bir korku kapladı. Öyle bir durumdan kıl payı kurtulmuştu.
Doehring Cowart şaşırmıştı. “Bu sisli kanyonda gerçekten bu kadar fazla büyülü yaratık mı var? Enteresan! Genel olarak konuşursak, sadece ayni tur yaratıklar bir arada yaşar, fakat senin bahsettiğin yaratıkların hepsi farklı tür. Ve bunlar bir araya toplanmış öylemi? İlginç. Çok ilginç. Eğer hala sağ olsaydım, büyük ihtimalle içine girer kendim incelerdim.“
Linley çaresizce kafasını sallayıp, güldü. “O kanyon da Mavikalp otu bile vardı. Sadece bir bağ toplayabildim. Bir bağ daha vardı ama almaya zaman olmadı.“
“Mavikalp otu?“ Doehring Cowart`in gözleri bir anda büyüdü. “Mavikalp otunun büyüyebildiği herhangi bir yer kesinlikle sıradan bir yer değildir. O sisli kanyonun içinde kesinlikle değerli bir hazine var. Hatta belki de bazı yüksek seviyeli büyülü yaratıklar, dokuzuncu seviye veya belki de azizseviye bir yaratık. Yine de…“
Doehring Cowart somurtmaya başladı. “Genelde güçlü yaratıklar çok bölgesel olur. Eğer orada güçlü bir büyülü yaratık olsaydı EjderŞahinleri veya Yeşil Dövmeli Pitonların orada yaşamalarına muhtemelen izin vermezdi.“
“Fakat eğer EjderŞahinleri, Yeşil Dövmeli Pitonlar ve diğer büyük büyülü yaratıklar bir arada yasayabiliyorsa? Tuhaf! Bu gerçekten çok tuhaf!“ Doehring Cowart`ta buna anlam veremiyordu. Bu sisli vadi çelişkilerle doluydu.
Linley gülerek, “Büyükbaba Doehring, çok düşünme üzerinde. Yedinci seviye büyücü olduğumda `Uçma Büyüsü ‘nü kullanabileceğim. O zaman tekrar, araştırmak için geliriz.“
Yedinci seviyeye ulaştığında, Toprakkoruma da yeşim zırha dönüşecekti. Süpersonik büyüsünün sağladığı hızda önemli derecede artacaktı. O zaman Linley EjderŞahinleriyle gayet rahat baş edebilecek bir seviyeye gelmiş olacaktı. Ve uçma tekniği sayesinde kanyona kolayca girip çıkabilecekti.
Doehring Coward “Yedinci seviye büyücümü? Şuan sadece besinci seviye bir büyücüsün. Önünde cok uzun bir yol var.“ diyerek Linley`nin hevesini biraz kırdı.
Kalbinde Linley de bunun farkındaydı.
Belki de altıncı seviyeye ulaşmak zor olmayacaktı, ama altıncı seviye ile yedinci arasında devasa bir fark vardı.
“Bütün yollar yavaşta olsa ilerlediğinde son bulur.“ Linley güldü. “Büyülü Yaratık Sıradağlarına gireli neredeyse iki ay oldu. Geri gitme zamanı geldi. Zaten geri dönmek epey zaman alacak. O zamanı da biraz daha eğitim için kullanırım.“
Bebe omuzlarında, Linley geri dönüş yolunu tuttu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..