Cilt 2 Bölüm 6: Gölge fare "Bebe" (Part 2)

avatar
6844 14

Coiling Dragon - Cilt 2 Bölüm 6: Gölge fare "Bebe" (Part 2)


 

Küçük Gölgefare önceleri Linley`nin tavsan avlamaya gidisini izlerdi, ama bugün, Linley dağa doğru    gitmiyordu.

 

Tam tersi yönde, bir yolun üstünde ilerliyordu. Küçük Gölgefare hemen telaşlanmaya   başladı,                            

“Cyaak, cyaak!“

 

 

Aniden küçük Gölgefare Linley`nin yönüne doğru koşmaya   basladi.

 

 

Linley yürürken bir seyin arkadan bacaklarina sarildigini hissetti. Kafasini eğip baktiginda, küçük Golgefareyi   orda gördü. Arka ayaklarinin üstünde durmus on ayaklarıyla sikica Linley`i kavrıyordu. Titreyen, iki, acikli gözle, sanki her an aglayacakmis gibi Linley`e  bakıyordu.

 

“Uh, küçük Gölgefare burada ne yapıyor?“ Linley  sasirmisti.

 

 

Hemen yanlarindaki Hillman, dönüp onlara doğru bakti. Küçük Gölgefare`yi gördüğü gibi sok oldu. “Büyülü bir yaratik! Tasyiyici fare mi o?“ Hillman büyülü yaratik cesitleri hakkında cok sey bilmiyordu, fakat bir ordu tamamen Tasyiyici fareler tarafından yok edilmişti. Dolayisiyla cogu asker Tasyiyici fareleri bilir ve onlardan korkardı.

 

“Linley, dikkatli ol!“ Hillman hemen Linley`e doğru kostu, Linley sadece bir bulaniklik görebilmişti ve Hillman hemen küçük Gölgefare`nin yanina gelmişti  bile.

 

Fakat küçük Gölgefare daha da hizliydi, göz acip kapayıncaya kadar, çoktan Linley`nin omuzuna cikmisti. “Hillman amca, dur!“ Linley sonunda tepki vermeyi  basardi.

Hillman sasirdi.

 

 

“Hillman amca, arka bahçede besleyip, büyüttüğüm hayvan bu.“ Linley aceleyle söyledi. “ Oyle değil mi, küçük Gölgefare?“

 

Küçük Gölgefare sanki Linley`nin sözlerini anliyormus gibi küçük kafasini  salladı.

 

Hillman sok olmus sekilde Linley`e bakıyordu. “Linley, simdi bana bir büyülü yaratik büyüttüğünü mü söylüyorsun?“

 

“Hillman Amca, bekle bir saniye, ona eve gitmesini soyleyeyim.“ Linley küçük Goglefare`yi ellerinden kaldirdi ve “Küçük Gölgefare, ben, Hillman Amca ile başkente gidiyorum. Sen gelemezsin, tamam   mı?“

 

Gölgefare hala küçük acımakla gözleriyle, ağlayacakmış gibi bakmaya devam   ediyordu.

 

 

Linley küçük Gölgefare`yi yere bıraktı ve eliyle gitmesini işaret etti. “Geri git.“ Sonra da yolu işaret ederek “Ben bu yoldan, başkente  gideceğim.“

 

Ellerini sallattıktan sonra, Linley yürümeye devam  etti.

 

 

“Cyak, Cyaaaaak!“ küçük Gölgefare yolda durmuş Linley`i  izliyordu.

 

“Hillman Amca gidelim, hehe, küçük Gölgefare gerçekten zeki. Ne dediğimi anlıyor.“ Olanlari hayranlıkla izleyen Hillman, biraz güldü ve o da yürümeye   basladi.

Linley ve Hillman`in kaybolduğunu izlerken, küçük Gölgefare hala orada hareketsiz duruyordu. “Cyak, cyaak…“

Küçük Gölgefare aninden yüksek sesle ciyakladi ve birden siyah bir karaltıya dönüştü, gözle kaş arasinda yirmi­otuz metre ilerledi. Çevikliği ve hizi inanilmazdi. Linley ve Hillman yürürken sohbet ediyordu, fakat Hillman aniden birseyin hizla onlara doğru geldiğini hissetti ve dönüp arkasina   bakti.

 

“Whoooosh!“

 

 

Hillman tepki vermeye bile zaman bulamadi. Siyah karaltı aniden Linley`nin bacagina yapisti ve aniden Linley`nin sag ayagini isirdi.

 

“OW!“ Ani aciyi hisseden Linley havaya  sicradi.

 

 

Asagi bakinca küçük Gölgefare`yi gördü. Hala o acımakla küçük gözlerle Linley`e bakıyordu. Linley ayagini ovuşturdu ve kanadigini farketti. Elinde olmadan biraz morali bozuldu. Ama küçük Golgerafenin ne kadar üzgün olduğunu görünce ona  kizamadi.

 

“Linley, iyi misin?“ Hillman sordu. “İyiyim.“ Linley kikirdadi.

Aniden­

 

 

Küçük Gölgefare`nin vücudundan kalin ve doygun siyah bir isik yayilmaya basladi. Gölgefare`nin agzinin kenarindan bir damla taze kan damladi. O damlada hem Linley`nin hemde Golgefarenin kani vardi. O bir     damla kan anidan tuhaf bir sekilde iki zit, birbirine kenetlenmiş siyah üçgene dönüşerek, yayilan siyah isikla bir bütün oldular ve karanlık bir aurasi olan, garip bir büyü formasyonu    oluşturdular.

 

Linley ve Hillman donmuş sekilde, hic kipirdamadan izliyordu. “Yoksa bu sey olabilir mi?“ Linley kabaca bir tahmin  yürüttü.

Kivrilan Ejder yüzüğünden Doehring Cowart dışarı uçtu. Beyaz sakali dalgalanirken, mutlu bir sekilde, “Linley, bu küçük arkadaş `eşitlerin bagi` formasyonunu   oluşturuyor.“

 

“Gercekten `eşitlerin bagi`mi?“ Linley`nin kalbi duracak gibiydi. O da tahmin etmiş olsa da, yine de cok heycanli ve sasırmış hissediyordu.

 

Siyah büyü formasyonu ikiye ayrıldı ve siyah üçgenlerden biri Linley`nin vücuduna, diğeri de Golgefarenin vücuduna uçtu. Bunu görünce Hillman sok olmus bir sekilde korkuyla   doldu.

 

“Linley, iyi misin?“ Hillman Linley için korkmaya  başlamıştı.

 

 

“Iyiyim, harikayım!“ Linley kendisinin ve küçük Gölgefare`nin ruhunun bağlandığını    hissedebiliyordu.

 

 

Wushan`a giden sesiz yolda durmuş, Linley ve küçük Gölgefare birbilerine bakıyordu, ilk konusmalarina giriştiler.

 

“Küçük Gölgefare, ismin ne bakalim?“ Linley zihninden sordu. Küçük Gölgefare, bir sekilde, heyecanla “Bei…  bei…“

Linley küçük Gölgefare`ye bakti.

 

 

“Ne diyor bu Gölgefare?“ Linley  anlamamıştı.

 

 

Beyaz sakali dalgalanirken, yaninda duran Doehring Cowart, “Linley, bu küçük Gölgefare hala bebek. Sesleri tam    olarak çıkaramıyor. Zihinsel olarak konuşmaya calissa bile, en basit isteklerinden başka bisey anlatamaz.“

 

Ruhsal baglari sayesinde Linley, Gölgefare`nin heyecanli olduğunu anlayabiliyordu, fakat Gölgefare hic konuşamıyordu.

 

“Tamam, `Bei… Bei…` diyorsun, o zaman bende sana “Bebe“ diyeceğim. Nasil olur?“ Linley gülerek küçük Gölgefare`ye bakti.

 

Küçük Gölgefare biraz düşünür gibi oldu ve sonra mutlu bir sekilde kafa salladı. “Bebe.“ Linley öyle kahkaha atiyordu ki, yüzü neredeyse  ayrilacakti.

“Cyak cyaak“ Küçük Gölgefare de aniden hoplayıp ziplamaya basladi. “Bebe!“

“Cyak, cyaak.“

 

 

“Bebe!“

 

 

“Cyak, cyaak.“

 

 

….

 

 

Sekiz yasinda bir çocuk ve küçük bir Gölgefare heyecanla birbirlerine   bağırıyordu.

 

 

“Liney, bu… ne… ne oldu?“ Sonunda Hillman kendine geldi. Şoktan büyümüş gözleriyle, “Linley, şimdiki o büyü formasyonu neydi? Ne doldu? İyi  misin?“

 

Hillman karanlık­stili büyüde bir suru lanet ve uğursuzluk olduğunu duymuştu. Yoksa az önce Linley lanetlendi mi?

Hillman, sadece varsayimda bulunarak, korkuyla  dolmuştu.

 

“Haha, ben iyiyim. Sadece Bebe bundan sonra artik benim buyulu yaratığım.“ Linley asiri mutluydu. “Gel, Bebe, omuzuma sıçra.“ Hemen küçük Gölgefare mutlu bir ciyaklama ile beraber Linley`nin omuzuna kostu.

 

“Sen… onu evcilleştirdin mi?“ Hillman saskinliktan donup  kalmisti.

 

Hillman dunyayi taniyan biriydi ve tabi ki büyülü yaratiklari evcilleştirmenin asiri zor ve ugras isteyen bir is olduğunu biliyordu. Fakat suan, Linley aslinda bir tane büyülü yaratigi kendine   baglamisti.

 

Tamamen saskina dönmüştü. “Sen… senin ruh­baglama parşömenin yok, nasil…nasil   basardin?“

 

 

“Bu kadar yeter, Hillman Amca.“ Linley kikirdadi. “Hadi acele edelim, gitmemiz gereken bir dünya yol var. Baskent gerçekten cok uzakta.“ konuşurken Linley Hillman`in elini cekti, konusmasina izin vermeden tekrar yola koyuldular.

 

Ve küçük Goglefare `Bebe` Linley`nin omuzunda mutlu bir sekilde durmus, ciyakliyordu. Ciyaklamalar eşliğinde Linley, Hillman ve Gölgefare ufukta  kayboldu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr