Bölüm 2: Hayatta Kalma İçgüdüsü

avatar
8980 40

Charm of the Soul Pets - Bölüm 2: Hayatta Kalma İçgüdüsü


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 


Chu Mu, beşinci sıranın baştan dördüncü yerinde duruyordu. Çabucak bir şeyler düşünmezse, ölmek üzere olan elli çocuktan biri olacaktı.


Chu Mu, Avcı Kurtlar gibi ruh hayvanlarını oldukça iyi tanıyordu. Klandayken, ruh hayvanlarını tanımak ve onları anlamak için çeşitli yollar öğrenmişti.


Avcı Kurtlar, hayvan tipi ruh hayvanlarıydı ve hem Hayvan Dünyası’nın hem de kurt klanının bir parçasıydılar. Önündeki Avcı Kurtlar’ın boyutlarına ve kürklerinin rengine bakılırsa, büyük ihtimalle Sekizinci Seviye’ye ulaşmışlardı.


Sekizinci seviyeye ulaşmış Avcı Kurtlar ve onun dengi hayvanlar, elinde büyük bir bıçak tutan güçlü kuvvetli, yetişkin bir adamdan aşağı kalmazdı! Bundan dolayı, Chu Mu, Avcı Kurtları yenmesinin bir yolu olmadığını, bu şekilde hayatta kalamayacağını biliyordu. Aksine, elli çocuk öldürülene kadar Avcı Kurtlar’ın saldırısından kaçınmanın yolunu düşünmeliydi.


“Ao Wu! Ao Wu! Ao Wu!”


Kurt ulumaları havada yankılandı ve şeytani bir rüzgarın esmesine neden oldu.


Zalim adamın emrini takriben, on aç Avcı Kurt, silahsız ve korunmasız olan çocuklara saldırmaya başladı. Çığlık sesleri ve kurt ulumaları birbirine karıştı!


Çocuklar çılgınca grubun merkezine doğru koşarken nizami sıralar bozuldu. Bunu yapmalarının nedeni, kurtların ilk yemekleri olmaktan kaçmak istemeleriydi.


Ama alan çok büyük değildi ve toplam yüz çocuk vardı, ne kadar birbirlerini sıkıştırmaya veya itmeye çalışsalar da, eninde sonunda en zayıf fiziğe sahip çocuklar kenara itildi.


“AAAH!”


Şiddetli, acınası çığlıklar yankılandı ve solgun yüzlü bir çocuğun kolu, diğerlerinden nispeten daha büyük bir kurt tarafından ısırıldı. Çocuğun kolu, çocuk ile Avcı Kurt’un dişleri arasında güvenli bir bölge yaratırken kurdun dudaklarından korkunç bir şekilde taze kan damlıyordu.


“Ah!”


“AAAAAHHH---”


Havaya yükselen acınası çığlıkların sayısı artıyordu. Başka bir yerde, birkaç çocuk Avcı Kurtlar’ın keskin pençeleri altında can vermişti. Bu testere gibi pençeler, çocukların narin ciltlerini kolayca kesiyor, eti öyle bir parçalıyordu ki, kemikleri ortaya çıkarıyordu.


Avcı Kurtlar’ın en şiddetli saldırıları, dişleri ve pençeleriyle yaptıklarıydı. Ağır, beyaz pençeleri çocukların bedenlerini deliyor, yüzlerini acımasızca parçalıyordu; dişleri boyunlarını delip, şah damarlarını parçalıyordu.


Taze kan küçük akıntılar hâlinde akarak toprağı çamur ederken, o sarhoş edici renk, insanın donakalmasına neden oluyordu.


Alandaki küçük çocuklar ağlıyor, kan donduran çığlıklar atıyordu. Yaralarla ve eziklerle dolu vücutlarıyla etrafta koşturuyor, sürünüyordu; gözlerinde, korkudan başka bir şey yoktu. Kan havuzunda hareketsiz bir şekilde yatan küçük cesetler, korkunç bir manzara oluşturuyordu.


Ama, tüm bunlara zıt şekilde, sakin ve duygusuz çocuklar da vardı. Hatta bazıları zalimce gülümsüyordu.


Chu Mu, insan grubunun merkezinde duruyordu. Bu, Avcı Kurtlar’ın ilk birkaç saldırısından kaçmasını sağladı. Ama çevresindeki çocukların hayatta kalmayı umarak sağa sola koşturması, Chu Mu’nun yavaş yavaş Avcı Kurtlar’ın görüş alanına girmesine neden oldu.


Neyse ki, önünde başka bir çocuk vardı. Chu Mu, bu çocuğun adının Zhou Shengmo olduğunu hatırladı. Adaya getirilen çocuklar arasında, en yeteneklisi olarak görülüyordu.


Chu Mu bu adanın çok tehlikeli bir yer olduğunu ve diğerlerine duygudaşlık göstermenin ölüme yürümekle sonuçlanacağını biliyordu. Bu durum, özellikle güçsüz çocuklar için geçerliydi, bu yüzden bir Avcı Kurt’u Zhou Shengmo’nun üzerine atladığını gördüğünde, onu görmezden gelmeyi seçti.


Zhou Shengmo’nun vücudu, Chu Mu’dan birazcık daha iriydi ve boyu, yarım baş kadar daha uzundu. Avcı Kurt’un üzerine atladığını görünce, yüzü bembeyaz oldu ve bilinçsizce geri çekildi.


Zhou Shengmo’nun hareketinin çok hızlı olduğu söylenebilirdi, ama Avcı Kurt o kadar hızlıydı ki, Zhou Shengmo ucu ucuna kaçınabildi. Ama Avcı Kurt tekrar saldırdığında, Zhou Shengmo’nun tekrar kaçması çok zor olacaktı.


O sırada, yanındaki Chu Mu’yu fark etti.


Chu Mu’yu görmesiyle birlikte bir hayatta kalma fırsatı da gördü ve beklenemedik şekilde Chu Mu’yu doğru atıldı. Sağlam bedenine güvenerek Chu Mu’yu yakaladı ve onu, acımasız bir şekilde Avcı Kurt’a doğru itti.


Chu Mu tepki verecek zamanı bulamadı ve bedeni, Avcı Kurt’un kar beyaz dişlerine doğru ilerlemeye başladı.


İki keskin köpek dişinin uzunluğu yirmi santimetre kadardı ve kurdun alt çenesinden çıkıyordu. Chu Mu’nun görüntüsü Avcı Kurt’un gözlerinde yankılanırken, Avcı Kurt’un korkunç nefes kokusu da, Chu Mu’nun onu hissedebileceği kadar yakındı!


Avcı Kurt’un saldırısı acımasızdı ve amacı öldürmekti. Chu Mu ona yaklaştığında, Avcı Kurt hemen ağzını açtı ve Chu Mu’nun boynunu hedefledi.


Ölümün kıyısında olan Chu Mu, Avcı Kurt’un saldırısından kaçınmak maksadıyla bedenini bükmek için olağanüstü bir çaba harcadı. Buna rağmen, boynunda hafif bir soğukluk hissetti. Kurdun keskin dişleri sıyırıp geçmişti.


Chu Mu bedenini çevirmesinin momentini kullanarak yerde dört metre kadar yuvarlandı!


“Da, da!”


Arkasından gelen ayak seslerini duydu ve az önce boşluğu ısıran kurdun ona doğru geldiğini fark etti. Hem paniğe kapılmıştı hem de allak bullaktı. Ama yine de soğukkanlılığını korumaya çalıştı.


Chu Mu, Avcı Kurtlar’ın sahip oldukları tüm yetenekleri hatırladı ve tahmin etmesi gerekirse, arkasından saldıran kurdun, Vahşi Kurt’un Şeytani Saldırısı’nı seçeceğini düşündü!


Vahşi Kurt’un Şeytani Saldırısı, neredeyse tüm Avcı Kurtlar tarafından gerçekleştirilebilen ardışık pençe saldırılarıydı. Yetişkin bir insan bile bu güçlü ve sürekli pençe saldırılarının dördünün ardından nalları dikerdi.


Chu Mu yarı yarıya ayağa kalktı ve Avcı Kurt’un saldırı yöntemini tahmin ettikten sonra, çömelip bir top hâline geldi.


Başlangıçta saldırıdan kaçınmak için yüzüstü yere yatmayı düşündü ama hemen yüzüstü yere yatarsa Avcı Kurt’un onun üstüne zıplayacağını tahmin etti. Öyle olursa da, onu bekleyen tek şey ölüm olurdu.


Çömelip bir top hâline gelmek, hayati organları korumanın en etkili yoluydu. Avcı Kurt’un tekrar saldırması zaman alacağından, o arada hemen kalkıp koşabilirdi!


Beklendiği gibi pençelerini kaldırarak Chu Mu’yu kovalayan Avcı Kurt, Chu Mu’ya yaklaştığında hemen Vahşi Kurt’un Şeytani Saldırısı’nı yaptı. Aniden, ardı ardına gelen dört güçlü pençe saldırısı dört soğuk parlama yarattı.


“Shuashuashua!” Saldırılardan üçü, Chu Mu’nun çömelmesinden dolayı ıska geçti.


“Si La!” Ama dördüncü saldırı doğrudan Chu Mu’nun sırtına geldi ve sırtında derin bir yara açıldı. Taze kan hemen akmaya başladı.


Chu Mu’nun anlık olarak nefesi kesildi. Sırtındaki şiddetli acı, korkunç alevlerle yanmanın acısına benziyordu.


Chu Mu dişlerini sıktı ve Avcı Kurt saldırısını bitirdikten sonra, hemen yerden kalkarak Avcı Kurtlar’ın olmadığı bir yöne doğru koştu. Sırtından delicesine kan akıyor ve kanlı ayak izleri bırakmasına sebep oluyordu.


Kan akışı sekteye uğradığından, tüm rengi solmuştu. Yüzü hafifçe titriyordu ama güvenilir ve kararlı ifadesi, solmuş cildiyle bir zıtlık oluşturuyordu.


On beş yaşındaki bir çocuğun böyle bir ifade sergilemesi, sadece kararlılık ve cesaretle açıklanamazdı, umutsuz durumlardan sağ çıkmak için gereken bir iradeye de sahipti. Bu, pek çoklarının gıpta ile baktığı hayatta kalma içgüdüsüydü!

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44305 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr