Çevirmen: Çıngıraklı

Editör: Mariposa

Bölüm 1024: Xiang Rong Şehri'nde Ateşte Dans (1)

Uzun dövüşten sonrasında bile Xiang Rong Şehri vatandaşları yeraltında sığınaklarında saklanıyordu.

Xiang Rong Şehri'nin zemin bileşimi çok sağlamdı. Yeraltı halkı saldırılarca hedef alınmazsa ya da bir egemen sınıfı çatışması olmadıkça savaştan etkilenmeyeceklerdi.

Ancak, içlerinde çıkıp bakacak cesaret bulan birkaç ruh hayvanı eğitmeni vardı. Seçkin ve hayatları boyunca ulaşamayacakları yaratıkların dövüştüğünü gördüklerinde savaş alanına yaklaşmak için hayatlarını riske attılar.

Lakin Beyaz Kabus ordusu ortaya çıktığında ruh hayvanı eğitmenleri hemen saklandı!

Bir milyon Siyah Peri Kelebeği ve kukla çiçeği şeytanı ordusu insanlara saldırmayacağından daha önce hiç böyle nefes kesen bir savaşa tanık olmamış bu insanlar şanslıydı. Ancak, Beyaz Kabuslar'ın vahşi olduğu biliniyordu. Ruh imparatorları bile yer altına saklanmaya gitti!

Ateş tipi Beyaz Kabuslar kukla çiçeği şeytanı ordusuna karşı mutlak avantaja sahipti. Chu Mu, kraliçelerini ve Xia Zhixian'ı geri çekilmeye zorladıktan sonra Beyaz Kabuslar havaya girdi. Şehrin güney yakasını kaplayan mavi bitki denizi artık beyaz bir şeytan aleviyle sarılmıştı!

Chu Mu'ya benzeyen on binden fazla Beyaz Kabus. Dengesiz Beyaz Şeytan alevlerine bürünmüş tüm bu yaratıklar bir araya gelince ortak auraları kukla çiçeği şeytanını geri çekilmeye zorladı!

İmparatoriçe Cariye ve Xia Zhixian geri çekildikten kısa bir süre sonra şehrin güney yakasının kukla çiçeği şeytanından sadece on bin tane kaldı.

On bin kukla çiçeği şeytanıyla on bin Beyaz Kabus arasında belirgin bir fark vardı. Birinin daha az gücü vardı ama sayısı önceden daha fazla olduğundan egemen Chu Mu'yu tuzağa düşürebilmişti. Bunların arasında birçok imparator ve hükümdar sınıfı da vardı.

Ama şimdi, yüksek sınıflı kukla çiçeği şeytanlarının çoğu yok edilmişti. Kalan on bin yaratık başlangıçta olanlara kıyasla önemsizdi.

Bu yüzden, Chu Mu, şehrin güney yakasından büyük bir Beyaz Kabus grubunu gökyüzüne getirdiğinde, on bin kukla çiçeği şeytanı misilleme yapmadan zorbalık edilen küçük yaratıklar gibiydi. İtaatkâr bir şekilde yeraltına girdiler ve başlarını çıkarmaya cesaret etmediler.

Yeraltına saklandıklarında şeytan alevleri onlara hiçbir şey yapamazdı.

Ancak, tekniğinin tek bir kullanımı çimlerin büyük bir arazinin üzerinde büyümesini engelleyebilecek Ölü Rüya, yeniden büyümelerine ve sayılarını kazanmalarına izin vermeyi planlamıyordu.

Bulutlu bir gölge gibi gri bir renk çöktü. Hatta havayı gri bir tona çevirdi.

Karanlık Soldurma!

Soldurma kuvveti yavaşça yere sızdı. Beyaz Kabuslar'dan yerdeyken kaçınmaya çalışan kukla çiçeği şeytanları bu zehirli karanlık kuvvet varken kaçmakta zorlanacaktı!

    …

“Yok edin!” Chu Mu elini salladı ve tüm Beyaz Kabuslar'a emretti!

“Nie!!!!”

Kabus Hükümdarı heyecanlı bir çığlık attı. Hedefini çoktan tespit etmiş gibiydi. Bunlardan sonra, şehri katletmek ve yağmalamak için kralını takip edecekti!

Tüm Beyaz Kabuslar'ın içinde yoğun bir yok etme arzusu vardı. Doğuştan kabuslardı ve kendi alevlerinde dans etmeden önce kasten her şeyi yakmayı taahhüt ederlerdi!

Şehre bakıldığında her yerde mavi güzel bitkilerle büyük ve gelişmiş olduğu görülebiliyordu. Bir sürü açan çiçek ve acınası çiçek şeytanı bulunuyordu.

Ahhhh, onları yok edip çığlıklarını duyarken Beyaz Şeytan alevleri arasında dans etmek ne kadar güzel olurdu!

“Nie Nie Nie Nie”

“Nie Nie Nie Nie”

Beyaz Kabuslar heyecanla bağırdı. Krallarıyla bir şeyleri yok ederlerse korkacak bir şeyleri yoktu!

    …

“Majesteleri, şehirdeki tüm bitkileri yok ediyorlar.” Xia Zhixian'ın ifadesi Beyaz Kabuslar'a bakarken aşırı çirkindi.

Bu şehri yaratmak için yıllarını harcamıştı. Kukla çiçeği şeytanlarının İmparatoriçe Cariye'nin ona verdiği hızlı büyüyen tohumlara bağlı olduğunu bilmemesine rağmen şehir sonuçta kendi projesiydi ve onun bakımındaydı. Bitkilerin tek tek solup yandığını görünce kalbini tutup sıkmışlar gibi hissetti! 

Kahraman olduğundan görünüşte insan aleminde eşsiz bir varlıktı. Nadiren sorun çıkarmaya cesaret eden biri olurdu.

Ancak bugün, ana şehirde saklanmak ve bir grup Beyaz Kabus'un tüm şehri yok edişini izlemek zorunda kaldı!

Xia Zhixian'ın ruh hali şu anda son derece kötüydü ve İmparatoriçe Cariye yetiştirmek için büyük çabalar verdiği kukla çiçeği şeytanı ordusunun katledilişini izlerken kan ağlıyordu.

İnsanlık topraklarının bütününde yeterince verimli olan tek bölge Xiang Rong Şehri'nin içinde olduğu krallıktı. Dahası, 200 yıl önce, bir uzman olan Chen Mo arkasında doğal bir hazine bırakmıştı. Bu yüzden, bir imparatorluğa benzer muazzam bir çiçek şeytanı ordusu yetiştirmişti!

Bu çiçek şeytanı imparatorluğu onun gelecekteki egemenliği için son derece önemliydi. Şu anda yaralıydı ama tek yapabildiği ateş püsküren gözleriyle gümüş şeytanın şehri yok edişini izlemekti!

Onu daha da sinirlendiren başka bir mesele daha vardı!

Aslında, İmparatoriçe Cariye Chen Mo'nun geride bıraktığı eşyanın Doğal Kaynak olduğunu tahmin etmişti. Bu bir bitkinin büyük bir kaynak elde etmesini sağlayacak bir hazineydi. 

Xiang Rong Şehri'nin toprağı nihayetinde bereketli ve zengin kaynaklara sahipti. Bitki dünyası yaratıklarının olgunlaşması için son derece uygundu. Doğal Kaynak'ın gizli besini de buna eklenince Xiang Rong Şehri'nin büyümesi hızlanmış ve neredeyse bir krallık seviyesine yaklaşmıştı. 

Doğal Kaynak'ın varlığı, asıl Şehir Efendisi Xia Zhixian tarafından bile bilinmeyen bir sırdı. İmparatoriçe Cariye Dünyevi Ruh Sesleri'ne bizzat sahip olmasa hazinenin varlığını da fark etmezdi.

Ancak Chen Mo, kötü niyetli birinin bunu elde etmesini istemediği için Xiang Rong Şehri'ne sakladı.

İmparatoriçe Cariye uzun zamandır boşuna aramıştı. Lakin çaresiz de olmamıştı.

Xiang Rong Şehri'nin kaynaklarını yağmalamak için kukla çiçeği şeytanı yarattığı her seferde kaynak bir süre sonra başka bir enerji ile yeniden dolduruluyordu. Daha sonra Xiang Rong Şehri'nin doygun durumunu sürekli olarak koruyan bir hazine kaynağından kaynaklandığını tahmin etti.

Bu yüzden, hazineyi bulamamasına rağmen ordusunu hızla yetiştirmek için bu yöntemi kullanabildi.

Ona göre, Xiang Rong Şehri sonsuz bir ruh kaynağıydı!

Ordusunun sürekli genişlemesi de hırslarını arttırdı. Gerçekten de, bu Doğal Kaynak'ın bunca yıldan sonra bile azalmaya dair hiçbir belirti göstermemesini hiç beklemiyordu.

Onuncu sınıf bir ruh kaynağı bile bu muazzam yaratıkların büyümesini destekledikten sonra muhtemelen tükenmiş olurdu!

Ancak, hala oradaydı. Bu da bunun bir ruh kaynağı kadar basit olmadığı anlamına geliyordu. Aksine, bir ruh kaynağından bile daha yüksek bir sınıftı. Sayısız zirve uzmanının sadece efsanelerin bir parçası olduğunu düşündüğü bir şey: bir Xuan Aurası Kaynağı!

Xuan Aurası Kaynağı!

Bu egemen sınıfı yaratıkları güçlendirebilecek bir ruh eşyasıydı!!!

Ruh eşyası artık ne kadar değerli olduğunu tarif edemezdi. Onun yerine, bir Xuan eşyasıydı!

Kimse ne kadar önemli bir Xuan eşyası olduğunu İmparatoriçe Cariye'den daha iyi anlayamazdı. İnsan aleminde egemen sınıfı yaratıklara sahip on kişiden az insan vardı. Bir Xuan Aurası Kaynağı egemen sınıfı yaratık yaratabilirdi; insanlar bunun için aklını kaçırabilirdi!

Xuan kaynağını elde etmek için çabalamasa, insanlığın şu anki hükümdarlığını yöneten o, neden özellikle Wanxiang Şehri'nden Xiang Rong Şehri'ne gelecekti ki? Gerçekten namına biraz prestij katmak için miydi?

Xuan kaynağını elde etmek için Ölü Rüya'nın ortaya çıkışını bile göz önünde bulundurmuştu.

Bir egemen sınıfı yaratık olarak bu toprakların gerçek kralını hissedebiliyordu. Bu eşyayı almak üzere olduğu anda efsanevi Ölü Rüya'nın ortaya çıkacağını çok iyi biliyordu!

Aslında, her şey onun planladığı gibi olmuştu.

Xuan kaynağına yaklaştı ve Ölü Rüya ortaya çıktı...

Ancak, zamanında Göksel Cariye Mu Qingyi'yi yaralayan gümüş şeytanın bu şehre gelmesini beklemiyordu!

Tianxia Şehri'ndeki kayıp onu çoktan aşağılanmış hissettirmişti. Özellikle de o lanet Chu Mu yarı şeytana dönüştüğü ve üç büyük sarayı yok etme planını engellendiğinden beri...

Her ne kadar sonraki planları başarılı olsa da bu sefer de başka bir benzer şeytan ortaya çıkmış ve böyle önemli bir xuan eşyasını çalmıştı!

İmparatoriçe Cariye'nin iliklerine kadar nefret ettiği bu şeytan her şeyi mahvetti!

Artık hazinesi çalınmıştı ve özenle yetiştirdiği muazzam ordu gözlerinin önünde yok edilmişti. Bu duygu, ruhunun şeytan alevleri tarafından yakılmasından daha acı verici bir histi!

Şeytan, başka bir şeytan!

Bu olaylardan sonra, Beyaz Kabuslar'dan, yarı şeytanlardan ve şeytanlarından iliklerinin son zerresine kadar nefret etti. Büyük olasılıkla gelecekte, Beyaz Kabus'la alakalı herhangi bir yaratık görürse göğsü birkaç kez ağır bir şekilde kabaracak ve soğukkanlılığı ile sakinliğini korumakta zorlanacaktı.

    …

Şeytan mı?

İmparatoriçe Cariye'nin kalbi aniden yerinden oynadı ve ciddi bir soruyu düşündü!

“Bu adam. Chu Mu olabilir mi?

Chu Mu çoktan bir şeytana dönüşmüştü. Bu tartışılmaz bir gerçeklikti. Az önce kaçan Ju Que onu bizzat görmüştü. Sahte olamazdı!

Dahası, aradan bayağı zaman geçti ve İmparatoriçe Cariye ruhunu hiç fark etmemişti. Bu, şeytana dönüştükten sonra ruhunun tamamen kaybolduğu anlamına geliyordu.

İmkansız! Ruhu hala var olsa bile sadece bir kıymık kadar. Şeytana dönüştükten sonra yeniden uyanmak imkansız! Anılarını korumak da imkansız!” İmparatoriçe Cariye çabucak kendi tahminini yalanladı.

Yarı şeytanın nihai sonu ya insan ya da şeytan olmaktı.

İmparatoriçe Cariye, ona karşı büyük düşmanlık duyan gümüş şeytanın Chu Mu olduğuna inansa bile kesinlikle hatırası olmayan düşüncesiz bir şeytandı!

Aniden başını iki yana sallayarak bu fikri aklından çıkardı.

Chu Mu kesinlikle bu dünyadan kaybolmuştu. Yeniden dirilmesinin hiçbir yolu yoktu! Kesinlikle böyle bir şey olamazdı!