Çevirmen: Çıngıraklı

Editör: Mariposa

Bölüm 1012: Kabus Ölüm Kılıcı

“Öttürmek neden bu kadar zor? Çiçekçi kızların üzerinde bir çeşit zihinsel kısıtlama olabilir mi?” Chu Mu şeytan alevlerini hatırladı ve gözlerini, boş boş bakan çiçekçi kıza çevirdi.

Hain genç kadının hedefinin ne olduğunu anlamak için bu çiçekçi kızı yakalamıştı. Ne yazık ki, çiçekçi kıza ne kadar baskı yaparsa yapsın hiçbir şey söylemedi.

Ruh imparatoru sınıfına ulaştıktan sonra herkes kendi hayatını çok önemserdi. Başkasına sadık olsalar bile normal sırları korumak için hayatlarını feda etmezlerdi. Ancak, hain genç kadının astı onu bir tanrı olarak görüyordu. Düşmana herhangi bir bilgiyi sızdırmak, ruhunun şeytan alevleriyle yakılmasından daha acı vericiydi.

“Bu kadının yöntemleri gerçekten sıra dışı. Astlarını bu kadar sadık olmaları için eğitmiş.” Ye Qingzi, ruhu şeytan alevleriyle küle dönen çiçekçi kıza baktı.

Kör yaşlı adam Chu Mu'nun yaptıklarına dair herhangi bir yorum yapmadı. Sadece sessizce bu iki gencin eylemlerinde gerçekten kararlı olduklarını düşündü. Herhangi bir bilgi olmasalar da birini öldürüp bedenini ve tüm izlerini yakmışlardı. Xia Zhixian bunu öğrenirse ikisinin başı büyük belaya girerdi.

"Xia Zhixian muhtemelen Chen Mo'nun Xiang Rong Şehri'nde bıraktığı eşyayı bulmak istiyor.  Eğer doğru tahmin ettiysem, şehri örtmek için bu kadar çok bitki yaratmasının nedeni gözü kulağı olmaları için. Xiang Rong Şehri'nin yeraltı temellerinin son birkaç yıldır pek sağlam olmamasının nedeni bu,” dedi kör yaşlı adam.

“Ne bıraktı?” diye sordu Chu Mu.

Görünen o ki kör yaşlı adam da İmparatoriçe Cariye'nin görünüşüyle kandırılmıştı. Suçu İmparatoriçe Cariye yerine Xia Zhixian'a atmıştı.

Kör yaşlı adam başını iki yana salladı ve dedi ki: “Daha önce hiç görmedim.”

Genç kadın bunu elde etmek istediğine göre kesinlikle normal değildi. Chu Mu burada olduğundan onu durdurmanın bir yolunu bulmalıydı.

Ancak, bu kez yeraltı olmasına rağmen bulması kolay değildi.

Şu anda, muhtemelen sadece bekleyip neler olduğunu görebilirdi.

Ölü Rüya hala havada, soğukkanlı ve zarif Bin Liao'nun beş ruh hayvanına karşı savaşıyordu. Dövüş devam ederken Bin Liao'nun beş ruh hayvanı birkaç kez güçlendirilmelerine rağmen Ölü Rüya'yı gerçekten durduramadı.

Ölü Rüya'nın nadiren saldırgan teknikler kullandığı görülebiliyordu. Şehirdeki bitkiler üzerinde sürekli Karanlık Soldurma kullanırken özgürce havada uçuyordu.

Savaşın devam etmesi ordudaki on binlerce ruh hayvanı eğitmeninin tüm şehri kaplamasına sebep oldu.

Orduya saldırma şansı vermek için Ölü Rüya ile savaşan beş ruh hayvanı vardı. Aksi takdirde, egemen sınıfı tekniklerinden tek bir tanesi onları vurursa ruh hayvanı eğitmenlerinin büyük bir kısmı yok olurdu. Neden olduğu hasar muazzam olurdu.

“Çok fazla insan var. Eğer birlikte saldıracak olurlarsa Ölü Rüya muhtemelen savunamaz.” Ye Qingzi uzaktaki bitki dünyası ruh hayvanlarının siyah kütlesine baktı ve biraz endişeyle konuştu.

Chu Mu kaşlarını çattı. Ordunun gücü küçümsenemezdi. Chu Mu bile orduyla tek başına savaşabileceğinden emin değildi. Ölü Rüya bu kadar çok düşmanla yüzleşirse şehirdeki tüm bitkileri silip süpüremezdi.

“Majesteleri, artık ordu saldırmalı mı?” Xia Zhixian İmparatoriçe Cariye'ye doğru yürüdü ve konuştu.

Bin Liao, Xia Zhixian'ın desteğini almış ve Ölü Rüya'ya karşı savaşabiliyor olsa da bunu uzun süre devam ettiremezdi. Xia Zhixian'ın bakış açısından, Ölü Rüya tam gücünü kullanmamıştı.

Tam gücünü kullanmamışken bile başa çıkması zaten çok zordu. Ordunun gücü olmazsa ona zarar vermek sıkıntı olabilirdi.

“Beklemeye devam et,” dedi İmparatoriçe Cariye.

Xia Zhixian başka bir şey söylemedi. Dört Kahraman'ın bir parçası olarak bu kadının düşüncelerini göremediği pek çok durum vardı. Dahası, Xia Zhixian daha Chen Mo, Ölü Rüya, hatta İmparatoriçe Cariye'nin neden şehrin her yerine bitki dağıtmasını istediğini dahi bilmiyordu.

Bunların bir sebepten dolayı yapıldığından emindi ama sonuna kadar ne istediğini tahmin edemezdi.

“Emredersiniz, Majesteleri.” Bir dakika sonra, kanat tipi ruh hayvanına binen baş çiçekçi kız İmparatoriçe Cariye'nin önüne indi.

İmparatoriçe Cariye'nin parlak gözlerinde bir gülümseme belirdi. Ama zarafetinde bir de tehlike vardı!

İmparatoriçe Cariye'nin bakışlarını gören Xia Zhixian, Ölü Rüya'nın ortaya çıkışı da dahil olmak üzere her şeyin avucunun içinde olduğunu biliyordu!

“Harekete geçin!” İmparatoriçe Cariye emretti!

Aniden, kutsal mavi ışıkla parlayan bir çiçek, İmparatoriçe Cariye'nin yeşimden ayaklarının altında açtı. Çiçeğin yaprakları, yere düşerken çıkarılan bir etek gibiydi. Düştüklerinde gizemli bir şekilde yerle birleştiler. 

Işık sanki bir tanrı iniyormuşçasına bereketliydi. Büyüleyici kutsal mavi renkli ışık, tüm şehri yıldızlı bir gökyüzüyle kaplayan mısır taşı gibiydi.

“Saldırabilirsin,” dedi İmparatoriçe Cariye.

Emri verdikten sonra on binden fazla elementelin bulunduğu ordu büyülerini kullanmaya başladı!!

Bu yüksek sınıflı elementel ruh hayvanları tarafından üretilen güçlü enerji, egemen sınıfına ulaşma yeteneğine sahipti. Alevlerin ilk ayağı Ölü Rüya'nın vücudunun etrafında çiçek açarken çok renkli teknikler aniden gökyüzünü kaplamaya, cenneti yarmaya başladı!

Xiang Rong Şehri sessizlikle kaplıydı ama biri yukarı bakarsa çeşitli göz kamaştırıcı elementel tekniklerin havaya uçtuğunu görebilirdi. Ölümcül renklerin ortasında mavi gökyüzünde bir sürü şaşırtıcı çatlak ortaya çıkmıştı. Şehirden başlayıp her yöne yayıldılar. Çatlaklar devasa yıldırım sürgüleri gibi gökten yere doğru fırlıyordu. Evler, sokaklar ve heykeller de dahil olmak üzere her şey harap oldu!!

“Hong Long Long Long!!!!!!!”

Patlamalar uzun bir süre geçtikten sonra durdu. Muazzam yıkıcı kuvvet yere şehri yerle bir etti. Hatta yerin onlarca metre altındaki mahzenler dahi içine göçtü!

“Hu hu hu hu hu!!!!!!!”

Enerji aynı zamanda Chu Mu, Ye Qingzi ve kör yaşlı adamın durduğu yerde de esti. Mo Xie tam zamanında Chu Mu'nun omzundan aşağı atladı ve kuyruklarıyla üçünü koruyan bir yelpaze yarattı.

“Ne korkunç bir güç.” Ye Qingzi, Chu Mu'nun kolunu tuttu. Enerji, zeminin ve uzayın şiddetle sarsılmasına neden olmuştu. Enerjinin yoğunlaştığı bölgeden yaklaşık on kilometre uzaktaydılar. Orada, yere giren enerjinin gücü daha da korkutucuydu ve merkezi patlamada yıkıcı gücün ne kadar şok edici olduğu görülebiliyordu.

Su, ateş, taş ve şimşek gökyüzündeki çatlakları yarattı. Siyah Ölü Rüya'nın vücudu hafifçe sarsıldı ve Siyah Peri Kelebekleri tarafından yaratılan birkaç tüyü düştü!

Bir saldırıyla, on binlerce Kara Peri Kelebeği anında öldürüldü. Bu ölü Siyah Peri Kelebekleri göletin içine karışıp tamamen çözülen yağmur damlaları gibiydi.

“Yi!!!!!!!”

Ölü Rüya aniden yere doğru uzun ve keskin bir çığlık attı. Ses insanın kulağının dibine düşen bir yıldırımınki gibiydi. Göz kamaştırıcı ve kulak tırmalayıcıydı. Kulak zarları patlayacak gibi görünüyordu.

Ay kadar soğuk bir çift göz, şehre saldıran insanlara baktı. Yaralı Ölü Rüya öfkeli görünüyordu!!

"İlk çığlık atışı gibi görünüyor!" Bin Liao'nun yüzü çok daha ciddileşti.

Bir sebepten dolayı Ölü Rüya sinirlendiğinde çok korkmuştu. Sanki ölüm tanrısı tırpanını kaldırmış gibiydi. Henüz öldürülmemiş olmasına rağmen alın yazısından kaçmak çok zordu!

“Ayyy, birçok insan hayatlarını feda edecek.” Kör yaşlı adam iç çekti.

Sesi gittiği anda Ölü Rüya'nın zarif vücudu yavaşça, şehrin üstüne sessizce çöken bir cübbeye dönüştü!

Renkli güneş rengini kaybetti ve elementler tarafından yok edilmiş olan ufuk batmaya başladı!

Siyah renk gökleri ve yeryüzünü çabucak kapladı. Yoğun bir ölüm aurası yerdeki insanların boğuk havadan daha gergin hissetmesine sebep oldu. Bir anlığına, tüm ruh hayvanı eğitmenleri parmaklarının dahi görülemediği kalın karanlığa kapıldı!

Sadece ruh hayvanı eğitmeni ordusu karanlığa bürünmemişti. Chu Mu ve diğer ikisinin dünyası da karanlığa kapıldı. Chu Mu'da karanlık özellik olsa da en fazla bir kilometre öteyi görebiliyordu!

Kabus Ölüm Kılıcı!

Ölü Rüya kanatlarını çok hızlı çırptı ve vücudu tamamen karanlığa gömüldü!

”Shua!!!! Shua!!!!!! Shua!!!!!!!!!!!”

Soğuk ölüm kılıçları karanlıkta parladı. Her savuruşla bir kızıl iplik fışkırıyordu. Ardından bir parlamayla karanlığa geri dönüyorlardı!

Havadan geçen soğuk bıçak sayıları git gide büyüyordu. Görüldüğü kadarıyla, ölüm tanrısı gururlu ve soğuk tırpanıyla ellerine sallıyordu. Her parlamaya bir hayat alınıyordu!!

Ölüm sıklığı çabucak etrafı parlamalara gömdü. Hiç kimse fark edemeden yoğun bir kan kokusu havaya hakim oldu!! 

“Dağılın!”

Kutsal mavi ışık ve altın şafak karanlıkta çiçek açıp siyah enerjiyi yavaşça dağıttı.

Ölü Rüya'nın tekniği görünüşte sona ermişti. İki ışık ışını aynı anda karanlığı dağıttı ve yavaş yavaş harabeye dönmüş bir şehri ortaya çıkardı.

Xia Zhixian aniden kaşlarını çattı. Işık ışınlarının karanlığı dağıttıkları yerde kan nehir gibi akıyordu!

Ruh hayvanlarının ve insanların cesetleri kanın altına gömülmüştü ve cesetlerin hiçbiri bütün değildi!

Kan hala sessizce akıyordu. Görme güçleri düzeldiğinde, şans eseri ölüm tanrısının tırpanından kaçmayı başaran ordu mensupları orada kalan tek kişinin kendileri olduğunu görünce titremeye başladı.  Ne olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu ve ayağa dahi kalkmayarak kanın içine yığıldılar.

Ölenlere gelince, onlar yerde yatıyorlardı. Gözleri hala açıktı, şok ve inançsızlıkla doluydu!