Çevirmen: Çıngıraklı

Editör: Mariposa

Bölüm 984: Kendimi Yeniden Tanıtmama İzin Ver, Ben Zhu Chao

Ruh Şehri dışında

Devasa dağ benzeri yılan resmen çöktü.

Shen Qiu da dahil olmak üzere Kabus Sarayı'ndan birçok saldırganla karşı karşıya kalan Zhu Chao'nun İmparatoriçe Göksel Yıldırım Yılanı nihayet düştü. Her renkte ateş vücudunda yanarken kilometrelerce uzanıyordu.

Zhu Chao, her biri imparator sınıfının üstünde olan çirkin yüzlü ruh hayvanı ordusuna bembeyaz bir yüzle baktı.

“Sakin ol Zhu Chao, hayatın hâla değerli. Ben, Shen Qiu, en kötü seni yaralı beş ruh yaparım.” Shen Qiu, Buz Kanatlı Kaplan'ını sürdü.

Zhu Chao'nun astları neredeyse üç saray tarafından yok edilmişti. Geri kalanların hepsi döküntüydü. Kabuslarla dolu bir orduya karşı Ruh İttifakı'nın ruh imparatorları bile uzun süre dayanamazdı.

Zhu Chao tüm yaralı ruh hayvanlarına baktı. Kalan birkaç ruh imparatoru sadece kısmen kaçabildi.

Belki öğrencileri kaçabilir ama Zhu Chao'nun kendisi kesinlikle sıkı gözetimde olacaktı. Kaçması imkansızdı.

“Hahaha, Shen Qiu, gerçekten benim, Zhu Chao'nun burada kalıp beni yenmene izin vereceğimi mi sanıyorsun?” Zhu Chao aniden güldü.

“Oh, demek başka bir kozun daha var.” Shen Qiu yavaşça konuştu.

Zhu Chao şimdiden üç ruh hayvanını Chu Mu'ya kaptırdığından Shen Qiu onunla uğraşırken sorun yaşamadı.

Zhu Chao, ruh hayvanlarının güçlü yönlerini kuvvetli bir şekilde ortaya çıkarmak için ilaç kullanmak isterse Shen Qiu'nun hala büyük bir yüksek seviye imparator sınıfı uzmanı vardı. Zhu Chao'nun öğrencilerinin gitmesine izin verip onunla savaşırlarsa alaşağı edebilirlerdi.

“Shen Qiu, yöntemlerin oldukça gelişmiş. Ancak, benim gücüm neden sürekli inip çıkıyor biliyor musun?” Zhu Chao git gide sakinleşerek konuştu.

Bu dövüş Zhu Chao'yu tamamen hazırlıksız yakaladı.

Zhu Chao'yu öldürmek gerçekten bu kadar kolay mıydı?

Shen Qiu konuşmadı, sadece Zhu Chao'yu izledi.

Gerçekte, Shen Qiu bile bunun harip olduğunu hissetti çünkü Zhu Chao ile başa çıkmak beklediğinden çok daha kolaydı.

Shen Qiu bu saldırıyı titizlikle planlamıştı. Yani Ruh Şehri'ni devirip Ruh İttifakı'nı yok edeceğinden emindi. Ancak, Shen Qiu'nun beklediği pek çok sorun ortaya çıkmadı ve her şeyin yolunda gittiğini hissettirdi.

"Shen Qiu, gerçekten çok dikkatsiz davranıyorsun. Güçlüyken ve ortalamayken ne gibi farklarım olduğunu hiç düşünmedin mi?" dedi Zhu Chao.

Bunu duyunca Shen Qiu aniden kaşlarını çattı.

Ardından, Shen Qiu'nun yüzü çok kasvetli bir hal aldı ve alçak bir sesl konuştu, "İki kişisiniz.

“Hahahaha, sonunda anladın! Şimdi söylesem de fark etmez çünkü gerçek Zhu Chao o!!" Zhu Chao çılgınca güldü!

“O zaman... O zaman sen kimsin?” Shen Qiu ürpermeden edemedi!

Zhu Chao'nun farklı gücünü ve farklı türdeki ruh hayvanlarını düşününce daha önce olmadığı kadar endişelendi!

“Ben mi? Ben sadece ağzını mühürlememek için kullandığı bir kuklayım. Ancak İttifak Efendisi Zhu Chao'yu listeye eklemediğinden ben de yaşamayı başardım ve o andan itibaren her zaman Zhu Chao oldum...” Zhu Chao sinsice gülümsedi!

“Sen onun kardeşi Zhu Yi'sin!” Shen Qiu sonunda hatırladı!

Shen Qiu, 20 yıl önce Zhu Chao'nun kardeşi Zhu Yi'nin Ruh Sarayı'nın asil kadını Liu Binglan'ın kovaladığını ve Chu Tianmang tarafından Wanxiang Şehri'nin dışında öldürüldüğü söylentilerini hala hatırlıyordu.

Zhu Chao'nun daha önce Chu Mu'ya söylediklerine göre Chu Tianmang bir zamanlar ona karşı çıkmıştı. Shen Qiu, Zhu Chao'nun kardeşinin Chu Tianmang tarafından öldürüldüğü olaya atıfta bulunduğunu düşünüyordu. Zhu Chao'nun sadece Zhu Yi olduğunu ve gerçek Zhu Chao'nun yirmi yıl önce kardeşini kukla olarak kullanarak herkesin gözünden kaybolmasını hiç beklemiyordu.

Bunun farkına varınca Zhu Chao'nun yanında duran Zhu Zizhan da şaşırdı.

Zhu Zizhan'ın aklına aniden biri geldi. Bu kişi genellikle Şehir Efendisi kalesinde ve Zhu Chao'nun evinde görünüyordu. Sürekli bir hayalet gibiydi ve Zhu Chao bile o varken saygılı davranmak zorundaydı.

Zhu Zizhan bu gizemli yaşlı Ruan'ın kim olduğunu ve vaftiz babası Zhu Chao'nun neden bu kadar saygılı olduğunu asla anlayamadı. İlaç Issızlığı Zhu Chao'nun yanıbaşındaki vampir benzeri yaşlı adamın aslında gerçek Zhu Chao olacağını asla beklemezdi!

“Gerçek Zhu Chao'nun ne yaptığını bilmek istemiyor musun?” Zhu Chao, Shen Qiu'ya ve beyaza dönmüş kıdemlilere baktı.

Zhu Yi gerçekten korkunç bir şekilde kaybetmişti ama üç saray da çok iyi durumda değildi!

Shen Qiu arkasını döndü ve uzaklardan saraya baktı.

Eğer gerçekten iki Zhu Chao varsa o zaman gerçek Zhu Chao kesinlikle üç saraya girmiş ve muhtemelen kalan tüm üyelerle beraber katliama başlamıştı!

Kendisi kadar düşmana da zarar vermek. Shen Qiu dişlerini sıktı. Zaten her şeyi çok dikkatli bir şekilde düzenliyordu ama Zhu Chao'nun son yirmi yıldır kardeşini yem olarak kullanacak kadar kurnaz olmasını asla beklemezdi. Gücünün sık sık dalgalanmasına ve bu savaşın çok sorunsuz geçmesine şaşmamalıydı!

“Kıdemli, kesinlikle yalan söylüyor!”

“Kıdemli, ne yapacağız?”

Yakınlardaki üç saray kıdemlilerinin hepsi panik belirtileri gösteriyordu.

Üç saray üyelerinin aileleri nispeten huzurlu şehirlerde bulunsa da oluşumlarına yardım için gelen Wan Ning, Shen Mo, Qian Qing ve Prenses Xiang Nan gibi yetenekli genç nesil üyeleri de vardı. Gerçek Zhu Chao Yang Que'yle gücünü birleştirdiyse üç saraydaki savunma kuvvetleri onları yenemezdi.

Shen Qiu önündeki kişinin Zhu Yi olduğunu çok iyi biliyordu ve kendisinden daha zayıf olduğunun farkındaydı fakat gerçek Zhu Chao büyük olasılıkla Son Kahraman Mo Ling'e rakip olabilirdi!

“Merak etme, Zhu Chao saraylarınızı yenmeye gitmeden önce birini öldürecek. O kişinin kim olduğuna gelince, sanırım hepiniz zaten biliyorsunuz!” Zhu Yi acımasızca güldü.

“Chu Fangchen!!”

Shen Qiu yine sarsıldı!

Chu Fangchen, Zhu Yi'nin üç hayvanına karşı savaşmıştı ve fazla dövüş gücü kalmadığından Shen Qiu Chu Fangchen'in saflarına katılmasına izin vermedi.

Bu, gerçek Zhu Chao Chu Fangchen'i öldürecek olursa kimsenin onu durduramayacağı anlamına geliyordu.

Shen Qiu bugün Chu Mu'nun gerçek gücüne tanık olduktan sonra genç adamın bir gün Li Hong'u geçebileceğini açıkça biliyordu.

Yani, ne olursa olsun onun güvenliğini sağlamak zorundaydılar. Chu Fangchen şimdi Zhu Chao tarafından öldürülürse üç saray için eşi benzeri olmayan bir kayıp olurdu!

Üç sarayın hepsi moloza dönse bile o genç adama zarar gelemezdi!!

“Dört büyük kıdemli benimle gelin! Geri kalanlar öldürmeye devam edin!” Shen Qiu nihayet bir emir verdi!

Shen Qiu, kendisi orada olmazsa Zhu Yi'nin başarılı bir şekilde kaçabileceğini çok iyi biliyordu.

Ancak, Zhu Yi gerçek bir dahinin hayatına kıyasla bir hiçti.

“Yaşlı kıdemli, bu Zhu Chao'nun saçmalaması!" Büyük kıdemli çabucak konuştu.

“Geri dön!” Shen Qiu'nun göğsü öfkeden kabarıyordu ama genç adam üç saray aşırı önemli olduğundan inanmayı tercih ederdi!!

“Hahaha, artık korkunun ne olduğunu biliyorsun. Gitseniz bile ancak Chu Fangchen'in ve onu savunanların cesetlerini toplamak için oraya zamanında varırsınız!” Zhu Yi en güçlü beş kişinin gittiğini görünce yüksek sesle güldü.

Kabus ordusunun lideri Shen Mo öfkeyle yanıp tutuşurken Zhu Chao'ya "Sakın kaçmayı bile düşünme!" dedi.

“Shen Mo, baban gittikten sonra seni kolayca öldürüp gidebilirim!!" Zhu Chao soğukça güldü.

Shen Qiu ve üç kıdemli olmadan onu kim durdurabilirdi?

“Benim sadece yüksek seviye imparator sınıfı olduğumu mu düşündün?” Shen Mo somurttu.

Kâbus Sarayı Genç Prensi olarak Ruh Sarayı Genç Prens ile aynı seviyeye sırf konumu yüzünden konulmamıştı.

    ...

Şehrin dışındaki yeşil akçaağaç ormanında hafif bir esinti vardı. Şehirdeki karmaşa, birbirine sarılmış iki insanın huzurlu ve şefkat dolu ama dokunaklı anını etkileyemezdi.

“Qingzi, Batı Krallığı'nın Cennetsel Sınır Anıtı'nı hatırlıyor musun?” Chu Mu, Ye Qingzi'nin kulağına fısıldadı.

"Hmm.” Ye Qingzi başını salladı.

“Bana gözyaşını alıp saklamamı söylemeseydin şimdi hala Güney Yasaklı Bölge'de kaybolmuş ceset gibi dolaşıyor olurdum..." dedi Chu Mu.

“Anıt Gözyaşı? Ruhunu uyandıran Anıt Gözyaşı mıydı?” Ye Qingzi hayretler içinde söyledi.

Chu Mu başını salladı ve ikinci Cennetsel Sınır Anıtı'nı bulup şeytani ruhunu yıkamak için gerçek gözyaşını kullanışını anlattı.

“Anıt Gözyaşı içindeki enerji hep gizemli olmuştu fakat cidden ruhları uyandırabileceğini beklemezdim..." Ye Qingzi'nin kalbi, gizemli güçlere karşı ve Chu Mu'ya gözyaşlarını saklamasını söylediği için minnetle doluydu.

“Gözyaşı kristalin hala burada. İşte, bana elini ver.” Chu Mu, Ye Qingzi'yle beraber yaptığı gözyaşını çıkardı...

Ye QIngzi elini yukarı bakacak şekilde uzattı ama hala tam olarak ikna olmamıştı.

Chu Mu gözyaşı kristalini avucuna koydu ve elini sıkıca tutarak samimiyet gözyaşını yavaşça eritmek için avuçlarındaki ısıyı kullandı.

Kristal, Chu Mu ile Ye Qingzi'nin avuçlarında yavaşça kristalleşmiş sıvıya dönüştü. Tüm vücutlarına, hatta ruhlarına yayılan sıcak ama ıslak bir his yaydı.

Chu Mu o anda Ye Qingzi'nin kalbine dokunduğunu hissetti.

Ye Qingzi de Chu Mu'nun kalbini hissetti ama Chu Mu'nun kalbinin acı ve yorgunlukla dolu olduğunu keşfedince acı hissetti; çok fazla acı ve olaya katlanmak zorunda kalan bir kalpti ama yine de kararlı ve son derece tutkuluydu...

"İnsanın kalbini ısıtan böylesi bir sahneyi neredeyse bozmak istemeyecektim."

İkilinin sessiz dünyası bir anda soğuk ve tiz sesle bozuldu!

Chu Mu, Ye Qingzi ve kalbinin bağlandığı özel ana kendini kaptırdığından ses onları bölünce hemen kaşlarını çattı.

Arkasını döndü ve bir ağaç gölgesinde aşırı sıska, kemikli bir adamın yavaşça öne çıktığını gördü.

“Chu Fangchen, Ye Qingzi, adlarınız bunlar, değil mi?” Gri cübbeli yaşlı adam kargaya benzer bir ses çıkardı. Cılız yüzü sahte gülümsemeyle gerildi, "Kendimi tekrar tanıtmama izin verin, ben Zhu Chao!!"