Çevirmen: Çıngıraklı

Editör: Mariposa

Bölüm 967: Ruh Yeteneği Yarışması Finali

Ruh yeteneği yarışmasının bir ay süren finali nihayet gelmişti.

Bu gün aynı zamanda son yirmi ruh öğretmeninin karışımın son adımını yapmak zorunda olduğu gündü.

Birçok ruh öğretmeni, yirmi yetenekli ruh öğretmeninin karışımlarının son adımlarını bizzat yaptığını görmek için çoktan büyük meydanda bekliyordu. Tribünlerin üst taraflarında özel koltuklar olduğundan plazada izleyecek yalnızca sınırlı yer vardı.

Ruh öğretmenlerinin tek bir dikkatsiz hareketinin bile bu düşük sınıflı ruh öğretmenlerine büyük yardımı olabilirdi. Sonuçta, birinin öğretmeni olmadıkça yüksek düzey ruh yeteneklerini kendi başına öğrenmek inanılmaz derecede zordu.

Öğlene kadar tüm meydan doldu. Şu anda, erkenden gelip bekleyen birçok kişi, sabahın erken saatlerinde gitmeye ve beklemeye karar verdikleri için cennetlere teşekkür ediyordu.

“Yirmi yetenekli ruh öğretmenine hoş geldin diyelim!!”

Gürleyen sesten sonra, asil kıyafetler giyen yirmi ruh öğretmeni, yumuşak ve kırmızı çiçek yaprağı halı boyunca yürüyerek yavaşça dışarı çıktı. Plazadaki on binlerce insanın yapabileceği tek şey onlara kıskanç bakışlar atmaktı.

Bu bir onurdu, insanlığın ruh öğretmeni alemindeki en yetkili onurdu!

Plazanın merkezinde yirmi eritme fırını vardı. Bu fırınlar on metre yüksekliğindeydi ve farklı enerjiler, dişlerini gösteren tuzağa düşmüş canavarlar gibi fırının havalandırmalarından tütüyordu. Normal insanlar bu fırından sızan enerjilere dayanamazdı.

Fırının son adımı çok uzun sürmeyecekti. Birazdan, yirmi yetenekli ruh öğretmeni tek tek sahneye çıkacak ve bu farklı fırınları ruh eşyalarını tamamlayıp son değerlendirmeden geçmek için kullanacaktı.

Bugün, Ruh Şehri Krallığı'nda ünlü olan herkes gelmişti. Birinci sınıf Krallık Efendiler'inden onuncu sınıf Krallık Efendiler'ine, birinci andaç ruh imparatorlarından dokuzuncu andaca, saray efendilerinden kıdemlilere ve yaşlı kıdemlilere kadar daha birçok kişi buradaydı.!

Bu yirmi ruh öğretmeni büyük sahnelere şahitlik etmişti; sonuçta, genellikle bu büyük oluşumları dolaşırlardı.

Ancak, normalde göremedikleri insanların yüksek koltuklarda bulunduğunu çabucak fark ettiler. Bu aşırı saygın insanların sayısız saatlik ruh yeteneği araştırmasının sonuçlarını göreceğini düşünen finale katılacak tüm ruh öğretmenleri gergin ama heyecanlıydı.

Yüksek koltukların merkezinde şu anki Ruh Şehri Efendisi Yang Que oturuyordu.

Ruh öğretmeni bulunduğu güç pozisyonundaki yıllarında heybetli bir tutum edinmişti. Elleri sandalyenin kolçaklarındayken delici gözleri aşağı baktığında, insanın nefes almasını etkileyen görünmez bir baskı vardı.

Yang Que'nin solunda Kabus Sarayı Kıdemlisi Shen Qui bulunuyordu!

Kabus Sarayı üyelerinin gözlerinde, Shen Qiu herkesin tanıdığı şeytan imparatorunun hemen altında bulunan en güçlü kişiydi!

Yang Que'nin sağında ise Ruh Kilisesi'nin efendisi İlaç Issızlığı Zhu Chao vardı!

Sağda oturmasına rağmen pozisyonu ikisinden aşağı değildi.

Shen Qiu, Yang Que ve Zhu Chao; bu üçünün pozisyonları insan piramidinin zirvesini temsil ediyordu. Tavırları bile sayısız kişiye saygıdan boyun eğdirtebilirdi.

Bu üç büyük kişinin altında yaşlı kıdemliler ve yüksek sınıflı Krallık Efendiler'i oturuyordu. Bunların hepsi milyarlarca kişiyi yöneten insanlardı. Milyarlarca insanın bulunduğu topraklarda, sayısız insanın ulaşamayacağı bir yüksekliğe ulaşan gerçek hükümdarlardı.

Şu anda, onlar da koltuklarda oturuyor ve yirmi ruh öğretmenine rahatça ve ilgisizce, sohbet ederken bakıyordu...

Bu durumda, krallıkların ve oluşumların en yüksek yetkilileri gölgede kaldı.

Bu yirmi ruh öğretmeni Tianxia Bölgesi ve Wanxiang Bölgesi'nin en iyi ruh öğretmenleriydi. Bugünden sonra, kazanmış ya da kaybetmiş olsalar da gelecekleri inanılmaz derecede parlak olacaktı ve gelecekte yüksekteki koltuklara onlar da katılabilecekti!

Yirmi üyeden birinci olma ihtimali en yüksek olan kişi doğal olarak Ruh Şehri Efendisi Yang Que'nun torunu İlaç Issızlığı'nın kıdemli öğrencisi Yang Qian'dı.

Yang Qian uzun ama kıvrımlı bir kadındı. Asil mor ruh öğretmen elbiseleri, bitmek bilmeyen bir kıskançlık uyandıran kıvrımlarını vurgularken kibirli yüzünde kendine güvenen bir gülümseme vardı.

Yang Qian'ın ruh öğretmeni olarak şöhreti çok büyüktü ve ona gizliden gizliye hayran olan erkekler şehrin etrafını sarabilirdi. Ancak, bu kadın son derece kibirliydi ve büyük gücüyle şaşırtıcı arka planı, önünde duran herhangi bir erkeğe aşağılanmış bir hisse kaptırırdı. Ne kadar mükemmel olursa olsun, hangi adam onu alt edebilirdi?

Yang Qian'ın arkasında Bulut Kabuğu Lu Yun, Zhu Zizhan, Prenses Xiangnan, Ye Qingzi vardı.

Bu beşi, önceki üç turda en seçkin olanlardı. Aslında, güçlü yönleri açıkça diğer on beş finalistin ötesindeydi.

Bu ruh yeteneği yarışmasının ilk üçü kesinlikle bu beşten gelecekti!

Güçlü insanlar saygı ve övgüye layıktı. On bin kişilik plaza çoğunlukla bu beş kişiyi destekliyordu ve çoğu insan Yang Qian'ın tartışmasız galip olduğunu düşünürken ikinci ve üçüncülük ise diğer dördünün savaşması için bırakılmıştı.

    ...

“Qingzi, ruh eşyanın bittiğine emin misin?” Ye Wansheng endişeyle sordu.

Birçok önemli insanın önüne çıkan Ye Wansheng nadiren bundan daha çekingen davranırdı. Sonuçta, yüksek seviye imparator sınıfının gücüne sahip yüksekteki koltuklarda oturan on kişi vardı. Bu, öğretmenlerinin mirasını doğrudan etkilediğinden bugün başarı ya da başarısızlıkları belli olacaktı.

“Hayır.” Ye Qingzi başını iki yana salladı.

Üç gün çok kısaydı. Ye Qingzi ruh öğretmeni tekniğini kullandıktan sonra bile tamamlayamadı.

“Hayır mı... O zaman neden bu kadar sakin duruyorsun!” Ye Wansheng kız kardeşinin sakinliği karşısında tamamiyle şok oldu!

Öğretmenlerinin katillerinin de yüksekteki koltuklarda onları izledikleri bilinmeliydi. Bu yarışmaya katılmak zaten büyük bir riskti. Eğer sonuç alamazlarsa, burada kalmaya gerek yoktu.

“Biraz geride kaldım, fırında son adımı yaparken bitirmem gerekiyor,” diye cevap verdi.

“...” Ye Wensheng, Ye Qingzi'nin ruh eşyasını on binlerce insanın bakışları altında bitirmeyi planlamasını beklemiyordu. Bu biraz fazla çılgınca değil miydi?

“Kendine güveniyor musun?” Ye Wansheng çabucak sordu.

“Bilmiyorum, tek yapabileceğim denemek.” Ye Qingzi soğuk ellerini yavaşça birleştirdi.

Bugün, siyah uzun bir cüppe giyiyordu. Parmak ısırtan bacakları ve zarif kıvrımları Yang Qian'inkinden aşağı kalmıyordu ve bacaklarıyla kalçaları onunkilerden daha dolgundu. Ancak, çekingen Ye Qingzi vücudunu sakladı ve kasten hiçbir yerini göstermedi.

Öyle olsa bile, üstündeki cüppe, maske ve siyah saçıyla herkesin dikkatini çeken ama onları uzak tutan gizemli ve soğuk bir hava edinmişti.

“Qingzi, buraya kadar gelebileceğini biliyordum!"

Ye Qingzi'nin aklında aniden bir ruh andacı duyuldu.

Ye Qingzi sesin tanıdık geldiğini hissetti ve arkasını döndüğünde yüksekteki koltuklardan onu dikkatle izleyen bir adam gördü.

"Hmm.” Ye Qingzi usulca cevap verdi.

“Ben de yarışmaya katıldım ve elimden geleni yaptım ama yine de üçüncü turda elendim. Son turda ne olursa olsun, seninle aynı sahnede rekabet edebileceğimi düşünüyordum. Ruh yeteneğimin harika olmaması çok kötü.” Adam iç çekti.

"Hmm.” Ye Qingzi yine başını salladı.

Ye Wansheng, Ye Qingzi'nin bir adamla konuştuğunu fark etti ve tam Chu Mu'nun daha fazla dayanamayıp konuştuğunu düşünmüş tü ki başka bir adam olduğunun farkına vardı.

Bu adam Ye Wansheng'i tanıyordu. Zamanında yasaklı bölgeye girerken karşılaştıkları, Lin Shang adındaki çok güçlü bir ruh imparatoruydu.

Lin Shang gizemli birisiydi. Ye Wansheng geçmişte konumunu gizlice anlamaya çalıştı ama hiçbir bulgu yoktu. Ancak, farkında olmadan bu kişinin Wanxiang Şehri'nde çok yüksek bir konuma sahip olduğunu fark etti. Çünkü zamanında üst kademe imparator sınıfı Krallık Efendisi'nin saygılı bir şekilde ona boyun eğdiğini görmüştü.

Lin Shang'ın Ye Wansheng ve Ye Qingzi'yle kısa beraberliğinin ardından Lin Shang çılgınca Ye Qingzi'nin peşine takıldı.

Ye Wansheng ve Ye Qingzi sayısız şehirden geçti ve nedense Lin Shang sürekli onları bulabiliyordu.

Lin Shang gerçekten garip bir dahiydi. Aralarında konuşacak daha fazla ortak konu bulmak için gidip biraz ruh yeteneği öğrendi.

Ye Wansheng üçüncü turda bu adamı gerçekten gördü. Ancak, onu şok eden şey, adamın aslında sadece kız kardeşini etkilemek için öğrendiği ruh yeteneğiyle üçüncü tura gelebilmiş olmasıydı!

Lin Shang'ın kararlılığı Ye Wansheng'in ona saygı duymasını sağladı. Ye Qingzi'nin zihinsel gölgesini aşmasına yardım etmek için Lin Shang ile bir araya gelmesine çok istekliydi.

Ye Wansheng gerçekten çaresizdi. Eğer Lin Shang Chu Mu'dan önce ortaya çıksaydı iyi bir şansı olabilirdi. Ancak, kız kardeşi ilişkilerini öylece bırakacak tipte biri değildi.

Tabii ki, Ye Wansheng artık Chu Mu'nun hayatta olduğunu biliyordu. Doğal olarak kız kardeşini Lin Shang'a zorlayamazdı.

“Ye Wansheng, uzun zamandır görüşmüyorduk. Bu ruh yeteneği yarışmasından sonra Qingzi'nin ilişkisine dair bazı planları olmalı, değil mi?” Lin Shang, Ye Wansehng'a ruh andacıyla söyledi.

“Muhtemelen...” Ye Wansheng Chu Mu'dan bahsetmek ve Lin Shang'ın vazgeçmesini sağlamak üzereydi.

Ancak, biraz düşününce, Chu Mu ortaya çıktığında Lin Shang'ın, bu ilişkinin onun için imkansız olduğunu anlayacağını fark etti.