Bölüm 912: Kar Şehri Savaşı'nın Ani Haberleri

avatar
1357 26

Charm of the Soul Pets - Bölüm 912: Kar Şehri Savaşı'nın Ani Haberleri


Çevirmen: Çıngıraklı

Editör: Mariposa



912. Bölüm: Kar Şehri Savaşı'nın Ani Haberleri

 

Rüzgar her yerdeydi. Ortadan kaybolduğunda, her şeyin sakin olduğu anlamına gelmiyordu; aksine, gerçek bir rüzgar bölgesinde, hava akımlarındaki dalgalanmalar nedeniyle bir saniye sonra daha da güçlü bir fırtına ortaya çıkabilirdi!

 

Bu yüzden, Chu Mu nihayetinde en güçlü fırtınaya uçmayı seçti!

 

Chu Mu oraya uçtuğunda, fırtına daha en güçlü noktasında değildi fakat yavaş yavaş zayıflıyordu. Bu fırtına durduğunda, sakin bir an olacaktı ve Chu Mu'nun kaçması için tek şans buydu!

 

Bu tahmin doğruydu ve Chu Mu böylece dar düzlüğü parçalayıp başarıyla kaçmayı başardı!

 

Rüzgar mağarasının diğer düzlüğü uzamsal fırtınaydı ve uzamsal fırtına sayesinde buzlu ayna dünyasına geri dönebilirlerdi.

 

Buzlu ayna dünyası hala gökyüzünü birbirine bağlayan cennetin ve yeryüzünün bir yansımasıydı. Saf ve lekesizdi. O kadar güzeldi ki hayallerindeki cennet gibiydi. Ancak, gerçekten bu yerde yürümüş olan insanlar, saf güzellikteki bu dünyanın dokuz yeraltı dünyasından bile daha korkunç olduğunu biliyordu.

 

Chu Mu buzlu aynada sendeleyerek uzamsal bir yarıktan çıktı fakat vücudu çatlaklarla doluydu.

 

Gözlerinin önünden geçen uzamsal fırtınayı düşünürken kalbi hala güm güm atıyordu. Biraz daha yavaş olsaydı sonsuza dek orada kalırdı.

 

Çok yorgundu. Hissettiği şey, okyanus dalgaları tarafından durmaksızın dövüldükten sonra öfkeli okyanustan kaçmak için mücadele eden bir insanın hissedeceğine benziyordu.

 

Chu Mu yere oturdu ve Mu Qingyi ile Veliaht Anka Kralı'nı bir kenara bırakıp kendi vücuduna baktı.

 

Chu Mu mırıldandı.

 

Qin'in Chu Mu'ya okutturduğu kelimeler rüzgar tipi yetişim hakkında değildi. Aksine, buzlu saraydan ayrılmak için bir yöntemdi. Muhtemelen bu yöntemin Teng Lang'ın anladığı dille bir ilgisi vardı. Chu Mu, Ruh Sarayı üyesi olarak kabul edilmesine rağmen Ruh Sarayı'nın antik tarihini anlamıyordu.  Bu yüzden, bu kelimelerin anlamını anlayamadı ve umutsuzluğun rüzgar bölgesine adım attı.

 

Rüzgar mağarasının içindeki uzamsal rüzgar fırtınalarının değişimlerini anlamakla ilgili olan sözlere gelince, bu muhtemelen buzlu mağaranın efendisi egemen sınıfı yaratıklara bıraktığı hayatta kalmak için bir yoldu. Nedeni ise bu kelimelerin aralıklı uzamsal rüzgar fırtınaların gizli yasalarıydı.

 

Ondan sonra, buz sarayının efendisinin gücünün ne kadar korkunç olduğunu görmek mümkündü. Bu kişi sadece iki sonsuz rüzgar mağarası yaratmakla kalmadı, aynı zamanda uzamsal bir fırtına ölüm bölgesinin yasalarını da kontrol edebildi.

 

Chu Mu her şeyi anladıktan sonra rahat bir nefes verdi. Bir daha böyle antik bir bölgeye girdiğinde önce çıkışı bulmak zorundaydı çünkü bu antik yerler kendini mühürleyip yağmalamak ve bir şeyler çalmak isteyenleri öldürürdü.

 

Chu Mu dinlendikten sonra fiziksel gücünün bir kısmını geri kazandı. Vücudundaki yaralara gelince, sadece kendi yavaş iyileşmesine güvenebiliyordu. İmparator sınıfı ilaçların üzerinde bir etkisi yoktu.

 

Chu Mu, baygın halde yatan Mu Qingyi'ye baktı.

 

Mu Qingyi tamamen çıplaktı ve seksi kıvrımlarının Chu Mu'yu hayallere daldırabilecek kadar güzeldi.

 

“Vücudu hiç de fena değil. Çok yazık...” Chu Mu iç çekti.

 

Normal şartlarda, Mu Qingyi yanında çıplak yatıyor olsaydı Chu Mu, genç ve güçlü bir erkek olarak çılgına dönerdi. Bu kadının figürü çok kışkırtıcıydı. Yumuşak ve dolgun göğüsleri olsun, ipince beli olsun, ya da ince belini vurgulanan kıvrımlı ve yuvarlak kalçası olsun...

 

Bu dünyada kesinlikle insanın kanını daha fazla kaynatan vücutlar vardı fakat vücuduna bir de onu on binlerce kişinin üstüne koyan soylu statüsü ile zapt edilemez tavrı da eklenince, daha da çekici oluyordu. Her erkeği tahrik edebilirdi.

 

Ancak, çok talihsizdi...

 

Beyaz ve dolgun cildi ufak bir trajedi içindeydi.

 

Uzamsal fırtınalar onu korkunç derecede yaralamıştı. Derisi birkaç yerden çatlamış ve boynundan ayağına kadar kan akıyordu.

 

Bu durumda, Chu Mu sapığın teki olsa bile yara bere içindeki kadına bakarken tahrik olamazdı.

 

Chu Mu doğal olarak kadının ölümünü görmezden gelemezdi.

 

Birisi onun için bir tehdit olsaydı ya da kaçınılmaz olarak ona sorun çıkarsaydı, onları öldürmekte tereddüt etmezdi. Mu Qingyi böyle bir insandı.

 

Ancak, onu kurtarmak için hayatını riske atan birini öldüremezdi. Aslında, daha önce Veliaht Anka Kralı ve Mu Qingyi'nin mavi bariyer kalkanı olmadan Chu Mu'nun kaçabileceği garanti değildi.

 

Neyse ki, Mu Qingyi onu yarı şeytana dönüşürken görmedi. Chu Mu onu kurtarmak için tehlikelere göğüs geren birini öldürmek istemiyordu.

 

“Ayy, her neyse. Uyandığında direkt ona soracağım.” Chu Mu başını iki yana salladı. Onu kurtarmak için neden tehlikelere göğüs gerdiğini anlamadı.

 

Chu Mu, Mu Qingyi'yi ters çevirdi ve sol elindeki uzay yüzüğünü aldı.

 

Her ruh hayvanı eğitmeni yanında iki uzay yüzüğü taşırdı ve içlerinde ilaç, ruh kristali, ruh ve değerli eşyalar olurdu.

 

Mu Qingyi kesinlikle içinde yüksek kaliteli ilaç olan bir ilaç yüzüğü taşıyordu.

 

“Her neyse, bakmasam daha iyi, böylece zenginliğini gördüğümde öldürme dürtüsü duymam...” Chu Mu önce servet yüzüğünü aldı. Muhtemelen içinde hazineler vardı.

 

Aslında meraklıydı ama başlı başına düşününce, baktıktan sonra gidip Mu Qingyi ile Veliaht Anka Kralı'nı küle dönene kadar yakacağını hissetti...

 

İkinci yüzükte ilaç vardı. Mu Qingyi'nin yüzüğünde öyle sıradan miktarda ilaç yoktu, resmen içinde mümkün olabilecek her şey vardı. Yaralı ruhları iyileştirmeye yardım edecek ruhlar bile vardı. Bu ilaçlar muhtemelen bir dövüşte zirve imparator destek tipi ruh hayvanıyla aynı etkiye sahip olurdu. Bu kadın gerçekten zengindi.

 

Temel ilaçları bulduktan sonra biraz kendine alıp Mu Qingyi'nin küçük ağzını açtı ve birkaç tanesini içine koydu.

 

İki tür ilaç vardı. Oral yoldan alınan ilaçlar ve dışarıdan uygulanan ilaçlar. Dışarıdan uygulanan ilaç bitki tipi ilaçlar değil, aksine tıbbi sıvılardı. Hastanın durumu yeterince iyiyse tıbbi sıvıyı sokulurdu.

 

Mu Qingyi'de de ortalama miktarda tıbbi sıvı yoktu. Chu Mu buz aynasında doğrudan bir "buz tabutu" oydu ve tıbbi sıvıyı içine döktükten sonra Mu Qingyi'yi içine attı.

 

Veliaht Anka Kralı'na gelince, Chu Mu onu görmezden geldi. Bu adamın muhtemelen yeniden doğuş tekniği vardı ve ölemezdi.

 

Eğer Mu Qingyi uyanırsa yüzü muhtemelen simsiyah olurdu. Veliaht Anka Kralı gerçekten yeniden canlanabilirdi fakat bu sadece ateş varken mümkündü. Bu aşırı buz ve kar topraklarında nasıl olur da canlanabilirdi?!

 

    ...

 

Buz Müslini Vadisi'nin dışında, ruh hayvanının üstünde ruhsuz gözlü iki kadını taşıyan bir adam beyaz karla kaplı yeryüzünde bitkin bir şekilde ilerliyordu.

 

Uzakta beyaz bir şehir görebiliyorlardı.

 

“Sonunda kaçtık!” yanındaki iki kadın hemen canlandı.

 

Ancak, adam kaşlarını çattı ve anlamsız bir şekilde şöyle dedi: “Ama asla kaçamayacağımızı ummuştum.”

 

Yanındaki iki kadının yüzü kıpkırmızı oldu ve aceleyle ileri koştular.

 

Üçü doğal olarak Teng Lang, Guan Guan ve Xiao Tong'du. Mu Qingyi'nin beklediği gibi aralarında olmaması gereken bir şey olmuştu.

 

Guan Guan ve Xiao Tong'un doğası ortadaydı ve şartlar normal olsaydı, özellikle üç kişilerken kesinlikle böyle bir şey olmasına izin vermezlerdi. Ancak, buz aynası dünyasının zihinsel yıkımı üzerlerinde normal birinin dayanileceğinden çok daha fazla etki bırakmıştı. Bu yüzden, ikisinin yerde bir çukur kazıp kafalarını içine sokacak kadar neden utanç duyup kızdıkları hayal edilebilirdi.

 

Ancak, Teng Lang, çoktan olmuş bitmiş olduğundan son derece kararlıydı. İki kadının davranış şeklinden çok memnun olmamasına rağmen onlara birkaç ders vermeyi başardı ve onları kadını yaptı.

 

En önemlisi de, Teng Lang onları kadın yaparak Göksel Cariye'yi etkilemelerini sağlayabilir ve duruşunu Ruh Sarayı'nın yanına çekmelerini mümkün kılabilirdi. Bu kesinlikle Ruh Sarayı için iyi bir şeydi ve Teng Lang'in adı Ruh Sarayı'nın bin yıllık temeline kendini feda ettiği şeklinde geçecekti.

 

“Bekle, neden dışarıda kocaman bir grup insan var!” Teng Lang birden şehre dönmek için sabırsızlanıp dururken iki kadın durdu.

 

Guan Guan'ın doğası oldukça açıktı ve onu görmezden geldi. Ancak, Teng Lang kaşlarını çatıp ona baktı.

 

Guan Guan ondan korkuyor gibiydi ve yanlış bir şey yapmış gibi itaatkarca geri çekildi.

 

Chu Mu bu sahneyi görseydi, Teng Lang'ın onları yönetme kabiliyetine gerçekten hayran kalırdı. Guan Guan bile, bu inatçı kız zapt edebilirdi.

 

“Ruh İttifakı'ndan gibi görünüyorlar. Siyan renkli kıyafetler giyenler Ruh İttifakı'nın ruh lordu birliği. Onları daha önce Wanxiang Şehri'nde görmüştüm. Büyük güce sahip iyi eğitimli bir gruplar.” dedi Xiao Tong.

 

Ne Guan Guan ne de Xiao Tong Ruh İttifakı'na katılmıştı. Wanxiang Şehri'nin insanlarıydılar ve Wanxiang Şehri Efendisi'nin oluşumuna aitlerdi. Wanxiang Şehri Efendisi Mu Qingyi'nin babasıydı fakat sahip olduğu etki fazla değildi. Wanxiang Şehri'nin gerçek efendisi aslında Ruh İttifakı'ydı.

 

Fang Wu, Tie Xin ve Luo Hen Ruh İttifakı üyeleriydi fakat Mu Qingyi öğrenci aldığında hangi oluşumdan olduklarını umursamadı. Tıpkı Xue Tang ve diğer kadın öğrencileri gibi, onlar da eskiden Ruh Hayvanı Sarayı'ndan ve büyük bir krallıktan geliyorlardı. Bunun dışında, Ruh Sarayı ve Kabus Sarayı'ndan birkaç kadın öğrencisi de vardı.

 

Üç büyük sarayın ona karşı çok düşmancıl olmamasının nedenlerinden biri de buydu. Ruh İttifakı'nda Sekiz Issızlık'ı, On Altı Mücerret'i ve Otuz İki Kabuk'u seferber etme yetkisine sahipti. Ancak, yine de emirleri İmparatoriçe Cariye ve Kahramanların başından geçmek zorundaydı çünkü bu ikisi Ruh İttifakı'nın gerçek yöneticileriydi.

 

“Ruh İttifakı Kar Şehri'me saldırıyor!” Teng Lang havaya yükseldiğinde yüz ifadesi ciddileşti.

 

Ruh Sarayı'nın Üçüncü Genç Efendisi olarak hayatını Ruh Sarayı'na adamak için genç yaşlardan beri telkin edilmişti. Ruh İttifakı'ndan böylesine büyük bir ordunun Kar Şehri'ne geldiğini görünce açıkça bir çatışma olacağını anladı. Teng Lang kesinlikle tereddüt etmezdi fakat Ruh İttifakı'nın beklenmedik şekilde ağır korunan Kar Şehri'ne saldıracağını hiç beklemiyordu!

 

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr