Çevirmen: Çıngıraklı

Editör: Mariposa

896. Bölüm: Ning'i Savaşçı Sınıfından İmparator Sınıfına Güçlendirmek

"Bunu uzun zaman önce düşünmeliydim. Göksel Cariye yaralandığından ruhunu iyileştirmek için kesinlikle buz tipi ruh eşyasına ihtiyaç duyacak. Bu sefer, Buz Müslini Vadisi'ne gitmesi, muhtemelen buz tipi malzeme arayacağı anlamına geliyor.

İmparator sınıfı ruh eşyaları çok nadir. Bazen, güce sahip olmak birinin onu çabucak bulabileceği anlamına gelmiyor. Göksel Cariye'nin bile gümüş şeytan alevini tedavi edebilecek kadar hızlı bir şekilde buz tipi malzeme bulacak kabiliyeti yok. Buz Müslini Vadisi'ne doğru yapacağı bu sefer kesinlikle buz tipi ruh eşyasını aramak için.

Güzel, gelecekte bir tehdit haline gelmesi durumunda onu yenmek için bir fırsat bulabilirim.” Chu Mu gülümsedi.

Mo Ling yakınlarda değildi. Kafa kafaya bir savaşta Göksel Cariye'yi yenebileceği dair kendine güveniyordu. Ancak, aynı zamanda egemen sınıfı bir ruh hayvanına sahip kadını öldürmek neredeyse imkansızdı.

Lakin, bir pusu kafa kafaya çarpışmak ile aynı şey değildi. Göksel Cariye'nin ruh zırhı çoktan paramparça olmuştu. Bir daha ki sefere o hazırlıksızken saldırdığında kesinlikle ölmekten kaçamayacaktı!

Elbette, şu an saldırmak için iyi bir zaman değildi. Kadının tek bir darbede öldüğünden emin olmak için gardını tamamen indirmesini beklemek zorundaydı, yoksa kimliği ortaya çıkacaktı.

Chu Mu yavaş yavaş bu insanların önüne geçti ve Göksel Cariye'yi görünce sanki heyecanını saklayamıyormuşçasına şaşırmış gibi davrandı.

Herhangi bir ruh hayvanı eğitmeni için aynı takımda olmayı bırak, savaş tanrıçası görebilmek bile büyük bir onurdu. Chu Mu çok ilgisiz davranamazdı. Eğer öyle davranırsa, şüpheli görünürdü.

“Görünüşe göre benden daha sakinsin...” Teng Lang acı bir şekilde güldü. Göksel Cariye'yle gideceğini öğrendiğinde, duygularını bastırmaya çalıştığında bile yüzü ve gözleri ona ihanet etti. Ona kıyasla, Chu Mu çok daha sakindi.

Önceden, Chu Mu başını selam niyetine eğmiş ve Teng Lang'ın yanında sessizce durmuştu.

Göksel Cariye sadece Chu Mu'ya baktı ve biraz şaşırdı. Adamın bu kadar genç olacağını fakat çoktan altıncı andaç ruh imparatoruna ulaşmış olacağını düşünmüyordu, resmen Wanxiang Bölgesi'ndeki gerçek bir dahiydi!

“Ruh Sarayı gerçekten dahilerle dolu.” Göksel Cariye düşündü ama fazla kafa yormadı.

Guanguan ve Küçük Tong da yaşlı değildi. Göksel Cariye'nin öğrencisi olabilmek için kesinlikle son derece yetenekli kadın ruh hayvanı eğitmeniydiler. Terbiyelerini korudular fakat genç gözleri Chu Mu'ya bakıp duruyordu çünkü onlarla aynı yaşta olan bu kişinin andacının ne olduğunu göremiyorlardı.

“Daha fazla tahmin etmeyin. Hiç ruh andacı saklama tekniği yok. Altıncı andaç ruh imparatoru, yani sizden yüksek. Dünyada her zaman sizden daha güçlü biri var dediğimde ne demek istediğimi anlamamış mıydınız?” Göksel Cariye belli ki iki kızın düşüncelerini fark etti ve azarlayan bir şekilde ruh andacı ile onlara söyledi.

“Emredersiniz." İki kız hızla itaatkar ve güzelce cevap verdi.

Guanguan ve Küçük Tong dıştan mütevazı ve itaatkar davranırdı fakat kibirli kızlar gizlice ruh andacı ile konuşmaya başladı.

“Daha önce hiç bu kadar yüksek andaca sahip birini duymamıştım? Ruh Sarayı'nın genç prenslerinden biri mi?”

“Tabii ki değil. Ruh Sarayı'nın genç prenslerini gördüm, hepsi yüksek andaçlı ruh imparatorları, artık bizim seviyemizde değil. Gördüğüm kadarıyla, bu adam muhtemelen ruh andacı çabucak yükselten bir mucizeyle karşılaştı.” Guanguan gönülsüzce konuştu.

Gençliğinden beri dahi olarak adlandırılmışlardı. Savaş tanrıçasının müritleri olarak kabul edildikten sonra daha da kibirli oldular. Bütün akranlarını dövmek artık güçlerini tanımlamaya yetmiyordu. Wanxiang Bölgesi'nin tüm ruh imparatorlarına kıyasla dahi ortalamanın üzerindeydiler. Bu yaşta böyle bir güce ulaşan biri Wanxiang Bölgesi'nde bile fazla görülemezdi.

Kibirleri mutlak güçlerinden, büyük potansiyellerinden ve güvenlerinden kaynaklanıyordu. Kibirli olacak güce sahiplerdi ve uzun yıllardır öyleydiler. Rastgele genç bir adamın Göksel Cariye tarafından onları azarlamak için örnek gösterilmesi karşısında mütevazı davranmaları gerekiyordu ama içten içe huzursuzlardı.

İki kadın Buz Müslini Vadisi'ne girdikten sonra bu adamın ne kadar güçlü olduğunu dikkatlice görmek için komplo kurdu.

Buz Müslini Vadisi'nin dış bölgesi seviyeleri için pek çekici değildi. Teng Lang çok stratejik bir şekilde yolu gösterdi ve onları buz tipi organizmalarla dolu bölgeye getirdi. Göksel Cariye hava sahasını kontrol etmek için güçlü ruh hayvanları kullanmasa bile herhangi bir özel durumla karşılaşmayıp orta bölgeye hızlıca girdiler.

“Göksel Cariye, Buzlu Hayalet Bostanı'nı bulman gerekmiyor mu? Buzlu Hayalet Bostanı buzlu toprağın çatlaklarında bulunur. Çatlakların en çok olduğu yerler burası olduğundan Buzlu Hayalet Bostanı olma şansı da çok yüksek. Bulmak için etrafa bakınabiliriz.” Teng Lang kanat tipi ruh hayvanına bindi ve sayısız siyah kırkayak-benzeri çatlakların yeryüzünü doldurduğu araziyi işaret etti.

Chu Mu aşağı baktı ve on kilometrede 100'den fazla doğal çatlak olduğunu keşfetti. Bu çatlaklar kuru ağaç dalları gibi yayılıyordu ve iki bin metre uzunluğundaki ana çatlaktan dallanıyorlardı. Bazıları her yöne uzanırken bazıları da doğrudan çıkmaz yol gibi son buluyordu.

İş böyle karmaşık bir çatlak yapısında dolaşmaya geldiğinde, biri yolu bilse bile yolu kaybetmek kolay olurdu!

Havada uçmaya gelince, Göksel Cariye gibi süper bir uzmana sahip olmadıkça, bir ruh hayvanı kabilesinin görüşüne girdikleri anda kesinlikle buz sarkıtlarından fırtına benzeri bir bombardımana tutulacaklardı. Doğrudan ölümle yüzleşmekten bir farkı yok.

“Aşağı in. Eğitim olduğu için ana ruh hayvanımı normal durumlarda çağırmayacağım.” Dedi Göksel Cariye, havada kalmak için kendi gücünü kullanmayı planlamadığı belliydi.

Chu Mu onurlu Göksel Cariye'ye baktı ve içinde soğukça güldü, “Şeytan alevi ateşi zehrinden darbe aldıktan sonra ruh hayvanlarını çağırmak için ne kadar ruh gücü harcayabilirsin ki?”

Chu Mu, hava sahasını mühürlemek için kadının bazı üst kademe imparator sınıflarını çağırmasını diledi. Birini çağırması bile daha fazla ruh gücünü boşa harcamasına neden olurdu. Veliaht Anka Kralı'nı bile çağıramayacak kadar çok harcarsa daha iyi olurdu. Böylece Chu Mu onu kolayca öldürebilirdi.

Ancak, Göksel Cariye kesinlikle Veliaht Anka Kralı'nı çağırmak için yeterli ruh gücü bırakmayacak kadar aptallık etmezdi.

“Bir yıl önce, burada Buzlu Hayalet Bostanı bıraktım. O zamanlar sadece birkaç orta seviye imparator sınıfı onu koruyordu ve olgunlaşmasını bekliyordu. Şimdi düşününce, muhtemelen toplamamışlardır. Eğer majesteleri yaşını önemsemezse oraya gidebiliriz.” dedi Teng Lang.

“Kaç yaşında?” Cennetteki cariye sordu.

“Yüz iki yüz yıl kadar. Buzlu Hayalet Bostanı gibi ruh eşyaları ne kadar uzun süre büyürse o kadar değerlenir." dedi Teng Lang.

“Olur.” Göksel Cariye başını salladı, gerekenden fazlasını söylemiyordu.

Ruh eşyaları sınıflara ayrılıyordu ve aynı zamanda ilacın gücüne göre de sınıflandırılıyordu. Defalarca düşük sınıf buz tipi ruh eşyalarının daha değerli olduğu olmuştu çünkü bazı Ruh Öğretmeni tarifleri için önemli malzemelerdi. Bu tür ruh eşyaları genellikle nadirdi ve bu yüzden fiyatları kat ve kat artardı.

Örneğin, buz tipinin en saf Dünyalı Ölümsüz Buz'u yasaklı bölgelerde dahi bulunamazdı. Saflığı ve tıbbi değeri genellikle ruh hayvanlarını güçlendirmek için bir ruh eşyası olarak kullanılmazdı, aksine tıpta bir malzeme olarak kullanılırdı.

Zaten bu yüzden Liu Binglan onu bulmakta çok zorluk çekmişti. Ruh hayvanlarını güçlendirmek için kullanılan herhangi bir ruh eşyası olsaydı, Liu Binglan'ın gücüyle bulmak o kadar da zor olmazdı.

Benzer şekilde, Buzlu Hayalet Bostanı nadir bir malzeme olduğundan kendi sınıfındakilerden çok daha değerliydi, özellikle de yüz yaşını geçmişten, zira Teng Lang da bu yüzden onu bir sır olarak sakladı.

Yine de, bu kez Ruh Sarayı büyükleri ona Göksel Cariye'ye en iyi şekilde davranması gerektiğini söylediğinden o da üç saraya karşı kötü hisler edinmedi. Bu yüzden Teng Lang onu Göksel Cariye'ye vermeye karar verdi. Bundan sonra kesinlikle Ruh Sarayı'na karşılığını almaya gidecekti.

... Chu Mu ve Teng Lang beraberce Buz Dağı Aslanı'nı büyük çatlak vadisine sürdü. Her iki tarafta da buzlu duvarlar vardı. Buz duvarları tamamen dik değildi. Ulaştığı en yüksek nokta iki yüz metreydi. Kafalarını kaldırdıklarında gökyüzünü dahi göremiyorlardı. Sanki karanlık bir tünelde çatısı olmadan yürüyorlarmış gibiydi.

Teng Lang, bir yıl önce Buzlu Hayalet Bostanı'nı bulduğunda ardında izler bıraktı. Karmaşık çatlaklar ona hiç karmaşık gelmiyordu. Çok hızlı bir şekilde daha önceden bahsettiği birçok çatlağı buldu.

 Chu Mu'nun önünde çatlamış buzla dolu bir yer vardı. Ancak, bu buzun çapı yaklaşık on kilometreydi. Çatlaklar, biri düştüğünde kaçınılmaz olan türdendi.

Kulaklarının dibinde soğuk rüzgarlar esiyordu. Bazen derinliklerden korkunç bir kükreme duyuluyordu. Burada ne yiyecek arayan zayıf kabileler vardı, ne de etrafta uçan buzlu kuşlar vardı. Bütün bunlar artık güçlü ruh hayvanı topraklarında olduklarını işaret ediyordu!

“Savaşmaya hazır olun.” Teng Lang, Buzdağı Aslanı'ndan aşağı atladı ve alçak sesle söyledi.

Chu Mu da atladı ve yerdeki derin çatlakları tespit etmek için ruh andacını anımsattı.

O anda, Guanguan ve Küçük Tong Göksel Cariye'nin onayını aldı ve buz tipi ruh hayvanlarını çağırdı.

Böylesine buzlu bir yerde, diğer tür ruh hayvanları bir veya iki dereceden güç kaybederken buz tipi ruh hayvanları buzlu güçlerini kendi lehlerine kullanabilirdi. Eğer biri şanssızsa diğer tip ruh hayvanları bile bir rütbe altı olan bir ruh hayvanınca anında öldürülebilirdi. Bu yüzden buz tipi ruh hayvanları bu durumda çağırılabilecek en iyi hayvanlardı.

“Ning!” Chu Mu da tembellik etmedi. Onlar ruh hayvanlarını çağırırken kendisi de Buz Perisi'ni çağırdı.

Ning onu çevreleyen sırlı buzla ortaya çıktı ve kristal vücudunu yavaşça oluşturan bir hançer dalgası yarattı.

“Savaşçı sınıfı Buz Perisi mi?”

O anda Teng Lang durakladı. Chu Mu'nun buz tipi ruh hayvanını çağırdığını görünce özellikle Guanguan ve Küçük Tong tarafından çağrılan Sırlı Buz Ruh İmparatoru ile Kar İçeceği Heykeli'ne baktı fakat yüzünde çok garip bir ifade vardı. Uzun bir süre sonra şöyle dedi: “Buz Perisi'ni savaşçı sınıfından orta seviye imparatora yükseltmek, Chu Kardeş, sen cidden yetenekli birisin!"

Guanguan ve Küçük Tong'un gözleri neredeyse yerinden fırlayacaktı... Gücü onlarınki gibi orta seviye imparator sınıfı olsa da savaşçı sınıfı Buz Perisi'nin yüksek yetenekli, gelişmiş teknikli ve gelişmiş tür yetenekli alt seviye imparator sınıflarını yenip yenemeyeceği konusunda şüpheliydiler... Birisi ruh imparatoruna ulaştığında savaşçı sınıfı türleri emekliye ayrılmalıydı. Sadece kaynakları boşa harcamakla kalmıyorlardı, ayrıca doğuştan güçlü ruh hayvanları kadar yetenekli değillerdi. Bırakılmamış olsa bile genellikle sadece yedekte kalmalıydılar. Neden biri hala böyle birini eğitirdi ki?