Editör: Mariposa

866. Bölüm: Kin Aurasını Söndürmek Zor, Tianxia'nın Kraliyet Sarayı'nı Yakmak

“Niye işler tekrar Kabus Atası'na geldi?" Chu Mu'nun kafası karıştı. Beyaz Kabus'unun kökenleri gerçekten bu kadar büyük olabilir miydi?

Beyaz Kabus sorunu onu sürekli rahatsız etmişti. Başka kimsenin Beyaz Kabus'u onunki kadar aşırı değil gibi görünüyordu ve bu Beyaz Kabus'unun oluşturduğu büyük kin aurasıyla ve kendi babasını görünce yükselen öldürme niyetiyle bu örneklendirilmişti. Chu Mu'ya içinde kendi babasını öldürme dürtüsü varmış gibi hissettirdi.

Yaşlı Kıdemli Liu zamanını boşa harcamadı ve Chu Mu'ya, Ölümsüz Ming Kuşu'nun üstünde Ayrık Dünya Kapıları'na doğru giderken kendi türlerine karşı öfke ve şiddet eğilimlerinden bahsetti.

“Beyaz Kabus diğer Yedi Diyagram Aziz Hayvanları'yla aynıdır ve antik bir kralın mirasına sahiptir. Bir kraliyet soyuna sahip ruh hayvanları her zaman güçlü bir kin aurasına sahip olur ve tür üyelerine karşı galip olma arzusuna sahiptir çünkü kendi türlerinin kralı olduğunu hissederler. Yerleri doldurulamaz ve rakipsiz hissederler!”

“Bai Yu'nun Beyaz Kabus'u Kabus Atası'nın gücüne ulaşmamış olsa da yarı şeytan yeteneğinden dolayı, şüphesiz ki bu dünyada Beyaz Kabus Kralı olarak kabul edilmiştir. Senin Beyaz Kabus'unda da bir kralın kanı var. Bu yüzden, kral olabilmesi için kendi babasını yenmeye dair içinde aşırı bir arzu var. Bu, aslında, çok sayıda ruh hayvanı türünde var olan özel bir hayatta kalma doktrinidir - yani, kendi babasını yenmenin onurudur! En önemlisi, eğer bunu başarırsa kraliyet soyundan Beyaz Kabuslar güçlerinde büyük bir büyüme yaşayacaktır. Gelecekte, eğer aynı türün başka bir üyesiyle karşılaşırlarsa kraliyet ihtişamları rakibini zayıflatacaktır.”

Chu Mu bu olaya çok şaşırdı. Beyaz Kabus'un arka planı küçük değilmiş gibi görünüyordu. Sadece yarı şeytan Bai Yu'nun şeytan tarafının yavrusu değildi, aynı zamanda Kabus Sarayı'nın Kâbus Atası'ndan gelen kraliyet soyuna da sahipti. Bu, Xia Guanghan tarafından ona verilen büyük bir hediyeydi.

“Başka bir deyişle, eğer benim Beyaz Kabus'um Kabus Atası'nı yenebilirse gücü büyük ölçüde artacak ve Kabuslar Kralı olacak!” dedi Chu Mu.

“Evet, ama Beyaz Kabus'un çok zayıf görünüyor.” dedi Kıdemli Liu.

Chu Mu'yu takip eden Beyaz Kabus, bunu duyunca anında aşağılanmış gibi bir öfkeye kapıldı. Sürekli çığlıklar attı ve vücudunda şeytan alevlerini yakmaya başladı!

“Beyaz Kabus, uslu dur. Şimdi ortalığı karıştırmanın sırası değil.” Chu Mu, Beyaz Kabus'a hemen tehditkar bir bakış attı.

Chu Mu'nun bakışlarına maruz kalan Beyaz Kabus itaatkâr bir şekilde başını indirdi ve yavaşça alevleri söndürdü.

Beyaz Kabus'un kabul edilemez ve somurtkan tavırlarını gören Chu Mu, bu hayvanın hala kalbinde savaşmak için son derece güçlü bir arzusu olduğunu biliyordu. Eğer yarı şeytan Bai Yu'nun Liu Binglan ile Kıdemli Liu'ya saldırmasını engellemek için ona ihtiyacı olmasaydı, bu belalı Beyaz Kabus'u çağırmamayı tercih ederdi.

    .....

Savaşta, bir ruh imparatoru bile çok sınırlı bir güce sahiptir!

Ancak, bu dünyada, bir savaş alanında gerçekten esip gürleyebilecek yaratıklar vardır!

Bu yaratık, şu anda kayıtsız bir şekilde savaş alanına bakmakta olan yarı şeytandı. Varlığından dolayı, insanlar ve Ölümsüz Şehri'nin yaratıkları arasındaki sefil savaş duraklamaya başlamıştı.

Yarı şeytan Bai Yu'nun bakışları yüzünden Ölümsüz Şehri'nin tüm yaratıkları sessizce yere yatıyordu. Hiçbiri herhangi bir hareket yapmaya cesaret edemedi.

Aynı zamanda, insan kampının ruh hayvan eğitmenleri ve ruh hayvanları oldukları yerde dondu. Yukarıdaki şeytani hükümdara baktılar. Karşı koyma düşünceleri yoktu!

“Üçüncü... Üçüncü küçük kardeş...” Kıdemli Xie Tao'nun ifadesi şokla doluydu ve bir rüyada olduğunu hissetti!

Uyuyan uzayda mühürlenmiş olan Kabus İmparatoru uyanmıştı! Dahası, kızı Bai Jinrou'yu kollarında tutuyordu!

Kıdemli Xie Tao, Kabus İmparatoru Bai Yu'nun ağabeyiydi. Mühürlenmiş olan genç yarı şeytan kardeşinin ve hayatını kaybeden yeğeninin burada görünce o kadar şaşırdı ki hiçbir şey söyleyemedi!

Ölümsüz Şehri'nin eteklerinde binlerce yaratık bölgeyi işgal ediyorlardı. Uçsuz bucaksız bir bölgeyi koruyorlardı. Dahası, bu canlıların hepsi en azından hükümdar sınıfındaydı ve Majestelerinin her şeyi saran bir fırtına oluşturmasına neden oldular. 

Ancak, şu anda, bir imparator ya da hükümdar olmasına bakılmaksızın, savaş alanı sessizdi. Sadece Kıdemli Xie Tao inanamıyormuş gibi görünüyordu!!

Yarı şeytan Bai Yu'nun bakışları altında, savaş alanında kaç düşman olursa olsun bir grup güçlü karıncadan başka bir şey değillerdi.

Havadan aşağı uçtu ve insan savunmasına girdi.

Anında, tüm ruh hayvanı eğitmenleri dondu ve tek bir şey bile düşünemediler.

İnsanları görmezden geldi ve savunma hattından Ayrık Dünya Kapıları'na doğru uçtu!

Bu son derece hızlı oldu, birkaç saniyeden fazla değildi.

Ancak, binlerce ruh hayvanı eğitmeni için zaman son derece yavaş geçti çünkü onları bir ölüm tanrısı gibi geçmişti!

Hiç kimse, Tianxia Şehri'nin en güçlü ordusu olarak kabul edilebilecek bu devasa insan ordusunun, büyük bir yaratığın önünde bu kadar önemsiz olacağını beklemiyordu!

    .....

“Yarı şeytan Bai Yu nerede?” Yaşlı Kıdemli Liu aceleyle insan savunma hattına doğru yol aldı ve Kıdemli Xie Tao'ya sordu.

Kıdemli Xie Tao hala kendine gelememişti. Kıdemli Liu'yu gördüğünde yüzü korkuyla doluydu: “Yaşlı Kıdemli Liu, gördüklerim doğru mu? Kardeşim, o...”

Yaşlı Kıdemli Liu ciddiyetle başını salladı: “Durum çoktan bu noktaya geldi... Size saldırmaması bir lütuf.”

“O zaman şimdi ne yapacağız?” Kıdemli Xie Tao sordu.

“Burayı korumaya devam edin. Ölümsüz Şehri'nin mühürlü yaratıklarının Tianxia Şehri'ne girmesine izin vermeyin. Yarı şeytan Bai Yu'ya gelince, onu Tianxia Şehri'nden çıkarmanın bir yolunu düşünmek için elimizden geleni yapacağız.” dedi Kıdemli Liu.

“Bu... İşe yarayacak mı? Kâbus Sarayı, Ruh Sarayı ve Ruh Hayvan Sarayı'na karşı aşırı derecede öfkeli. Hemen bizim sarayları yok edecek diye korkuyorum!” dedi Kıdemli Xie Tao.

Yaşlı Kıdemli Liu yarı şeytan Bai Yu'nun insan birliğine saldırmamasının nedeninin duyguları olması değil, üç saraya odaklanması olduğunu çok iyi biliyordu. Katledilmiş aile üyelerinin intikamını almak istiyordu!

“Yine de, önce burayı savunmamız gerekiyor. Yeğenin Jinrou, Bai Yu'nun içinde birkaç anıyı uyandırmış olabilir. Eğer bu onun kalbindeki düşmanlık ve öfkeyi ortadan kaldırabilirse belki de Tianxia Şehri'ni koruma şansımız olur!” dedi Yaşlı Kıdemli Liu.

"Jinrou mu? Jinrou'ya ne oldu?” Kıdemli Xie Tao, Prenses Jin Rou'yu Bai Yu'nun kollarında görmüştü ama artık hayatının son bulduğunu fark etmemişti.

Yaşlı Kıdemli Liu'nun açıklayacak zamanı yoktu. Yarı şeytan Bai Yu'nun ailesinin ölümünden kaynaklanan kini ortadan kaldırmaya odaklanması gerekiyordu. Kin ortadan kalktığı an, insan tarafı muhtemelen kontrolü ele alacaktı...

Yaşlı Kıdemli Liu, Xie Tao'ya kendisi yarı şeytanın peşinden gitmek için Ayrık Dünya Kapıları'na ayrılırken buradaki durumu kontrol etmesini söyledi.

Chu Mu ve Liu Binglan da kalmadı. Şu anda yarı şeytan Bai Yu'nun ne yapacağını anlamak zorundaydılar.

    .....

“Tanrım. Gökyüzünde ne var!!”

İnsanlar sokakları doldurmuştu. Ruh hayvanı eğitmeni olmayanlar bile kaosun içindeydi!

Yarı şeytan Bai Yu'nun kini çok eziciydi. Tianxia Şehri'nde ortaya çıktığında, kin bulutları çoktan mavi gökyüzünü kaplamıştı!

Bir dakika önce, gökyüzü açıktı ve güneş ışığı dört bir yanı kaplıyordu. Ama şimdi, gökyüzü karanlıktı ve şimşekler çakıyordu. Havadaki ani değişiklik milyonlarca sakininin kaosa kapılmasına neden oldu!

Yarı şeytanın gözünde normal insanların hayatı daha da düşüktü. Tianxia Şehri'nden uçarken bu cılız normal insanlara saldırma zahmetine bile girmedi!

“Çelimsiz insanlar. Kendinize kral dersiniz ha?!!"

Aniden şeytani bir ses inip şehri sardı, sanki şimşekler yeryüzünde dalgalanıyordu. Dayanıksız insanların kulak zarları yırtılıp kulaklarında kan aktı!!

Yarı şeytan Bai Yu, göz kamaştırıcı olan altın Tianxia Sarayı'nın bir ucunda ortaya çıktı. Gökyüzünden soğukça kükredi ve kayıtsız bir şekilde Li Hong'un devasa altın heykelinin üzerinde uçtu!!

Yarı şeytan Bai Yu'nun gözleri yavaş yavaş başka ışıklar yaratarak keskinleşti!

Diğer ışıklar, Li Hong'un yüce altın heykelinde sayısız çatlak oluşmasına neden oldu. Yarı şeytan Bai Yu bakışlarını yoğunlaştırırken Tianxia Kralı'nın heykeli paramparça oldu!!

“Beng!! Beng! Beng!!!!!!!!!!”

Parçalar her yere uçtu, birkaçı sokaklara düştü. Büyük evler anında havalandı!!

Li Hong'un altın heykelini yok ettikten sonra altın Tianxia Sarayı'na doğru süzüldü!

Bu kudretli ve görkemli saray da gazabından sağlam çıkmadı. Yarı şeytan Bai Yu öylece elini salladı ve gürleyen gümüş şeytan alevleri altın sarayda belirip onu bir ateş okyanusu içine aldı!!!

Sadece Tianxia Sarayı değil, çevredeki sokaklar ve ilçeler de bu ateş okyanusuna kapıldı. Sayısız insan anında can verdi!

Şeytan alevleri yanarken yarı şeytan Bai Yu Tianxia Kralı'nın Sarayı'na uçtu.

Bu noktada, Yaşlı Kıdemli Liu, Liu Binglan ve Chu Mu geldi. Kıdemli Liu ve Liu Binglan bu kadar çok ilçenin yandığını ve sayısız sivilin bu daha çığlık atamadan bu dünyadan göçtüğünü gördüklerinde içlerinde bir acı hissetti!

“Dede, neden Tianxia Kralı'nın Sarayı'na giriyor?” Chu Mu uzaktan izliyordu.

“Kızını kurtarmaya çalışıyor olmalı.” dedi Liu Binglan.

“Kurtarmak mı? Onu kurtarmanın bir yolu olabilir mi?” Chu Mu aceleyle sordu.

“Tianxia Kralı'nın Sarayı'nın içinde Ölümsüz Şehri'ne çürük aura sağlayan Ölümsüz Çeşme gizlidir. Ölümsüz Kaynak Suyu dediğimiz şey asla çürümeyen hayat fikridir. Ölümsüz Şehri'ndeki mühürlü yaratıkların açlıktan ya da enerji eksikliğinden yok olmamalarının sebebi Ölümsüz Şehri'ndeki çürümüş havadan kaynaklanıyor. Bu çürük aura onları besliyor.”

“Bai Yu muhtemelen kızı Tianxia Kralı'nın Ölümsüz Çeşme'sine sokmak istiyor... Ama kızın içinde artık bir yaşam yok. Bai Yu'nun bu kızı canlandırmak için Ölümsüz Şehri'nin çürük aurasının yarısından fazlasını çekmesi gerekecek.” dedi Yaşlı Kıdemli Liu.