Charm of the Soul Pets - Bölüm 810: Ölümsüz Şehri Antik Konak, Hayalet İmparator Mührü Kırıyor

---

 810. Bölüm: Ölümsüz Şehri Antik Konak, Hayalet İmparator Mührü Kırıyor

 

Chu Mu yalnızca şafak vaktine doğru uyudu ve o uyku da bir iki saat sürdü.

 

Bu sabah, Chu Mu tam yatmıştı ki Jia Jing hızla içeri girip Bayan Shan'ın onu görmek istediğini söyledi.

 

Chu Mu yüzünü sildi ve Ruh Sarayı Salonu'na doğru ilerledi.

 

Bayan Shan siyah giyinmişti ve saçı darmadağınık, yüzünde boncuk boncuk terler vardı. Chu Mu'yu görünce çabucak ileri gitti ve “Zhou Jinglong kayboldu!” dedi.

 

“Kaybolan o, neden bana geldin?” Chu Mu garip hissetti. Zhou Jinglong'u sadece bir günlüğüne tanıyordu. Kaybolmuş olsaydı, neden ona gelsinlerdi ki?

 

"Nasılsın?" Bayan Shan öfkeyle konuştu ve daha ağır bir ses tonuyla, “Dün sebepsiz yere Labirent Hapishanesi'ne gittin. Bizimle devriyeye çıkmayışından bahsetmiyorum bile, bu sefer grubumuzda Zhou Jinglong ortadan kayboldu. Nasıl bu kadar disiplinsiz olursun.”

 

“Ölümsüz Şehri'nde mi kayboldu?” diye sordu Chu Mu.

 

“Evet, dün üst kademe bir hükümdar sınıfını yenerken yanlışlıkla mühürlü bir savunma organizmasını tetikledik. Savunan organizmalar bizim üstesinden gelebilmemiz için çok fazla olduğundan onları uzaklaştırmamıza yardımcı oldu. Koruyan organizmaların hepsi sadece hükümdar sınıfı olmasından dolayı Zhou Jinglong'un kolayca kaçabileceğini düşündük. Ancak, Ölümsüz Şehri'nden ayrıldıktan sonra dışarı çıktığını görmedik ve kendi kendine geri döndüğünü varsaydık. Yine de yaşlı adam, Zhou Jinglong'un çıkmadığını söyledi ve biz de daha bugün öğrendik…” dedi Bayan Shan.

 

“Ölümsüz Şehri'nde yolunu kaybetmiş veya Xuanzhen Böceği ile karşılaşmış olabilir. Geri döndüğümüzde öğreniriz." dedi Chu Mu.

 

......

 

Zhou Jinglong kayıp gibi göründüğünden bu sefer Chu Mu ve Bayan Shan yanlarında on Tianxia muhafızı getirdi.

 

Bayan Shan, Chu Mu'yu dün koruma organizmalarıyla karşılaştıkları yere getirdi ve aramada ayrıldı.

 

"Mo Xie, hiç koku alabiliyor musun?" Chu Mu siyah duvardaki yarıkta durdu ve sordu.

 

“Vuvuvuvu~~~~~~~” Küçük Mo Xie bir şey fark etmiş gibi görünüyordu ve Chu Mu'nun önünden koştu.

 

Chu Mu ve Bayan Shan hemen onu takip etti. Belli ki bir şey bulmuştu.

 

Kokuyu takip eden Chu Mu yavaşça normal Ölümsüz Şehri'nden ayrılıp daha da yoğun ölüm aurası olan bir bölgeye girdiğini fark etti.

 

Chu Mu'nun önünde, siyah zeminde bir yumru ortaya çıktı.

 

Etraf son derece antik konaklarla doluydu ve her an zombilerin ortaya çıkabileceği hissini veriyordu.

 

Kasvetli konaklar arasındaki küçük yollarda, tamamen karanlık aurayla örtülmüş en büyük konağa damla damla akan çay renkli kan pıhtıları vardı.

 

“Chu Chen, artık daha fazla ilerlemeyelim.” Bayan Shan sesini alçalttı ve Chu Mu'ya seslendi.

 

"N'oldu?" diye sordu Chu Mu.

 

Tüm Ölümsüz Şehri bir hayalet şehir gibi görünüyordu. Etrafta hiçbir organizma yoktu. Yine de, siyah duvarın arkasında, pencerelerde, koridorlarda her zaman etrafta yüzen gölgeler vardı. Ölü bir şehir gibi görünmüyordu, askine içinde sanki sürekli hareket eden görünmez şeyler vardı.

 

"Yerdeki kırmızı işareti görüyor musun?" Bayan Shan aşağıya doğru işaret etti.

 

“Anlıyorum ama bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum.” dedi Chu Mu.

 

“Bu büyük tehlike işareti. Ölümsüz Şehri'nin mühürlerinin hepsi bununla işaretlenmiştir. Bu işaret, devriye olarak bizlerin bile giremeyeceği anlamına geliyor çünkü orada aşırı güçlü organizmalar olabilir.” Bayan Shan fısıldadı.

 

“Mühürlü olduğuna göre korkacak ne var?” Chu Mu becerilerine güvendi ve cesurdu.

 

Korkak Bayan Shan'a aldırış etmedi ve kan izini takip etti.

 

Chu Mu'nun ayrıldığını gören Bayan Shan ruh hayvanını çabucak sürdü. Kasvetli konakta tek başına kalmaya cesaret edemedi.

 

“Chu Chen! Chu Chen!” Bayan Shan aniden bağırdı.

 

“Yine ne var!” dedi Chu Mu, sabırsızlıkla.

 

“Mühürlü... mühürlü...” Bayan Shan elindeki yüzüğü gösterdi ve panikledi.

 

Chu Mu kendi yüzüğüne baktı. Bayan Shan'ın yüzüğü, mühürlerin hareket edip etmediğini tespit edebiliyordu. Chu Mu'da da bir tane vardı.

 

Chu Mu hemen ruh andaçını serbest bıraktı ve yüzüğünü kullanarak tespit etmeye başladı.

 

Yine de Chu Mu'nun endişelenmesine neden olan şey, daha önce loş olan kılavuz çizgilerinde aniden çok güçlü ve derin bir mühür gevşemesiydi. Bu gevşeme, Xuanzhen Böceği'nin kırık mühründen bile daha güçlüydü!

 

Bu, mührünü terk eden imparator sınıfı Xuanzhen Böceği'nden daha güçlü bir organizmanın olduğu anlamına geliyordu!

 

Neredeyse aynı anda, küçük Mo Xie konağın çatısına sıçradı ve uzağa baktı.

 

Dokuz kuyruğu kasvetli bir biçimde savrulurken şeytan aurası hemen yayıldı ve gümüş kürkünü solup parlayan koyu kırmızı günah sembolleriyle uçuşturdu!

 

Mo Xie, gözbebekleri Chu Mu'nun yüzüğünün işaret edildiği yere bakarken savaş haline giriyordu!

 

"Neden böyle?" Chu Mu şaşırdı. Genellikle, Ölümsüz Şehri'ndeki mühürler çok sağlamdı - herhangi bir sebep olmadan gevşeyemezlerdi!

 

Bayan Shan da korkutan taş kesilmişti çünkü yüzükten gevşeyen mührün tam da büyük konağın arkasında olduğunu söyleyebilirdi!

 

“Auranı geri çek yolumuzu gizleyeceğiz.” dedi Bayan Shan.

 

“Biz... biz mi gidiyoruz?” Bayan Shan boş boş Chu Mu'ya baktı, onun artık yaşamak istemediğini düşündü. Mühür inanılmaz derecede güçlüydü ve sarsıntısı da inanılmaz derecede güçlüydü. Muhtemelen mühürlü organizma kaçmak üzereydi. Şimdi oraya gidecek olurlarsa ölümün kapısını çalıyor olmazlar mıydı? Bunun yerine hemen dönüp rapor vermeliydiler.

 

Chu Mu zaman kaybetmedi ve hemen Mo Xie'ye antik konaktan aşağı atlamasını ve şeytan aurasını gizleyip yavaş yavaş mühüre yaklaşmasını söyledi.

 

“Awu~~~~ Awu~~~~~~~~ Awu~~~~~~~~~~”

 

O anda, çevredeki konaklar aniden kan donduran bir çığlıkla yankılandı!

 

Bu ses, insanın kulak zarını delen soğuk dikenler gibiydi. Resmen kulak tırmalayıcıydı ve Bayan Shan'ın titremeye başlayıp geri dönmeye cüret edememesine sebep oldu, tek yapabildiği kendini Chu Mu'yu takip etmeye zorlamaktı.

 

Mo Xie sonuçta alt seviye imparator sınıfıydı. Bu şeytan aurası belli bir dereceye kadar Chu Mu'nun saklanmasına yardımcı olabilirdi. Chu Mu dikkatli bir şekilde saklandı. İçinde kesinlikle hayalet tipi organizmaları olan konağı geçip yarı yıkık avlunun arkasına saklandı.

 

Bayan Shan kıvrımlı vücudunu oynattı ve artık zarif olmayan solgun yüzü takip etti.

 

“Zhou Jinglong öldü…” dedi Chu Mu, donuk bir sesle.

 

“Öldü?” Bayan Shan'ın yüzü değişti ve neredeyse “Bu nasıl mümkün olabilir? O bir ruh imparatoru!” dedi.

 

“Kendin bakın, ruh andaçını kullanma yoksa keşfedilirsin.” Chu Mu yarım duvara yaslandı ve Bayan Shan'la konuştu.

 

Bayan Shan duvara tırmandı ve kırık delikten baktı.

 

Ardından yüzü soldu ve gözlerini fal taşı gibi açtı.

 

Bayan Shan'ın tüm vücudu titremeye başladı ve birkaç saniye sonra nihayet yıkılıp geri çekildi, ölü gibi duvara yaslandı, koyverdi.

 

Bayan Shan'ın zihni Zhou Jinglong'un ölü haliyle doluydu. Zhou Jinglong, yarım duvardan sadece on metre uzakta, vücudu iki parça halinde uzanıyordu. Üst yarısı yavaş yavaş Chu Mu ve Bayan Shan'ın bulunduğu yere doğru ilerlerken alt yarısı otuz metre uzakta kan ve pislikle kaplıydı.

 

Duvardaki delikten Zhou Jinglong'un kanlı yüzünü görebiliyordu. Gözleri hala bu duvara bakarken yarı açıktı. Zaten bir süredir ölüydü ama Bayan Shan etrafına baktığında Zhou Jinglong'un yarım parçası duvarın arkasına saklandıklarını biliyor ve destek arıyormuş gibiydi.

 

“O... bir ruh imparatoru… öylece ölmüş!” Bayan Shan'ın zihni boşaldı.

 

Bir ruh imparatoru ikiye bölünmüştü, vücudu vahşi bir köpek tarafından çiğnenmiş gibiydi. Burada neler olduğu hayal dahi edilemezdi.

 

......

 

“Çok dikkatsiz, devriye üyeleri tarafından keşfedilmiş. Umalım da başa çıkması zor birilerini çekmemiştir yoksa planımız tekrar başarısız olacak." Duvarın arkasından ince bir erkek sesi geldi.

 

Antik konak bölgesinin kasvetli gökyüzü doğal bir örtüydü. Chu Mu ruh andaçını çok fazla yayamıyordu fakat diğer kişi de belli ki onların duvarın arkasında saklı olduğunu tespit edemiyordu.

 

“Endişelenme, bugün yapmamız gerekenlerin çoğunu bitirdik, hadi gidelim.” Daha soğuk ve daha derin bir ses geldi.

 

Daha sonra iki kişinin iletişimi ruh andaçını dönüştü. Bir süre daha iletişim kurduktan sonra belli bir yöne doğru gittiler.

 

Bayan Shan hafiften başını dışarı çıkardı ve hızla geri çekti.

 

"Onları daha önce gördün mü?" Chu Mu, o ikisi ayrılırken Bayan Shan'ın yüzünün şaşkınlıkla dolu olduğunu gördü ve çabucak ruh andaçıyla sordu.

 

“Sadece birini tanıyorum. Ruh İttifakı Büyük Salon Ustası, dördüncü andaç ruh imparatoru. Geçmişte defalarca Ölümsüz Şehri'ne girmeye çalışmıştı, ancak rekabet personeli tarafından reddedildi.” dedi Bayan Shan, alçak bir sesle.

 

“He Ting?” Chu Mu hemen kaşlarını çatlattı.

 

Saray Ustası Yu'nun bahsettiği He Ting kişiliğini büyük ölçüde değiştiren değil miydi? Shen Yichen'in arkasındaki kişi oydu. Ölümsüz Bahar'ı çalan ve Elemental Tarikatı ile Ruh Sarayı arasındaki ilişkileri kışkırtan kişi buydu.

 

Hain genç kızın hizmetkarıydı. Hain genç kadının eski işine devam edip Ölümsüz Şehri ile ilgili planlarını sürdürüyor olabilir miydi? Bu kızın hareketleri çok hızlıydı! Wanxiang Şehri kadar uzaktan nasıl kontrol ediyordu!

 

"Onlara aldırma. Önümüzdeki mühür kırılmak üzere!” dedi Bayan Shan çabucak.

 

"Biliyorum." Chu Mu başını salladı.

 

“Biliyorsan neden gitmiyorsun!” Bayan Shan o kadar aceleydi ki neredeyse bağırıyordu.

 

“Awu~~~~ Awu~~~~ Awu~~~~~~~~~~~~~”

 

“Awu~~~~~ Awu~~~~~~~~~~~~~~~”

 

Aniden, antik konağın büyük bir parçası daha da heyecan verici hayalet çığlıkları ile çalmaya başladı! Bu sesler, imparatorlarının dönüşünü memnuniyetle karşılıyorlar gibiydi ve konakların derinlerindeki Bayan Shan'ın korku içinde kıvrılmasına neden olmuşlardı!

 

Bir hayalet tipi imparator sınıfı ve sayısız hayalet tipi hükümdar sınıfı kükremesiyle Ruh Lordu olan Bayan Shan bu korkuyu nasıl yenebilirdi?!

 

“Onlar... hayalet imparatorlarını karşılıyorlar!” dedi Bayan Shan, titrek bir şekilde.

 

"Büyük hayaleti geri mühürleyeceğim, sen küçüklerle başa çık!" dedi Bayan Shan.

 

“Sen... büyük hayaletin alt seviye imparator sınıfı olduğunu bilmiyor musun!!” Bayan Shan, Chu Mu'nun devam edip imparatoru mühürlemek üzere olduğunu ve daha yüksek sesle bağırdığını gördü. Chu Chen deli miydi? Alt seviye imparatorun, sahte imparator sınıfını kolayca öldürebileceğini bilmiyor muydu?