802. Bölüm: Liu Binglan, Utanç Verici Buluşma

Chu Mu, Bağlayıcı Rüzgar Ruhu'nu güçlendirmeyi yeni bitirmişti ve çok fazla ruh gücü kalmamıştı. Art arda iki kez güçlendirilmesi, Chu Mu'nun bir ton zihinsel enerjisini tüketmesine neden oldu.

Bu yüzden, Bağlayıcı Rüzgar Ruhu'nun güçlendirilmesini bitirdikten ve bir süre heyecanlandıktan sonra zihinsel durumunu ayarlamak için odasında kaldı.

Başlangıçta, Xiang Yiyun'un gelmesi Chu Mu'nun garip bulmadığı bir şeydi. Bu kişinin muhtemelen yüksek seviye imparator hakkında bir şeyler bulduğunu hissetti.

Ama Chu Mu'nun sersemlemesine neden olan şey Xiang Yiyun'un annesiyle birlikte gelmesiydi! Ve aklını kaybetmesine neden olabilecek bir kız kardeşi tanıttığını mı söylemiş miydi?

Kız kardeş? Bu ne tür bir şakaydı?

Liu Binglan gerçekten genç görünüyordu ama aslında Chu Mu'nun annesiydi.

Chu Mu her zaman zihninde Liu Binglan'a dair anne izlenimine sahipti. Gençken, yılda bir veya iki kez birbirlerini görürlerdi. Çok fazla etkileşime girmemelerine rağmen onu tanıyamayacak değildi!

Chu Mu'nun ifadesi tuhaftı. Başta Xiang Yiyun'un onu baştan çıkardığı geceyi düşündü ve bunun Liu Binglan tarafından düzenlenip düzenlenmediğini merak etmeye başladı. Tüm bunlar ne içindi?

Liu Binglan henüz Bayan Xiao ile tanışmadığından Chu Mu'nun burada olduğunu bilmiyordu.

Liu Binglan dünyevi meseleleri pek önemsemediğinden Chu Mu sahte adını, Chu Chen'i kullanıp inanılmaz derecede ünlenince Liu Binglan da onu gerçekten takip etmedi.

Chu Mu biraz zihinsel hazırlık yaptı ve Liu Binglan'ın yakında olduğunu biliyordu. Ancak, Liu Binglan, Chu Mu'yu tekrar böyle şaşırtıcı bir ortamda göreceğini asla düşünmemişti.

"Mu-er, neden buradasın?" Doğrudan odaya ve Chu Mu'nun önüne yürürken Liu Binglan'ın güzel yüzünde hoş bir gülümseme oluştu.

“Mu-er?” Xiang Yiyun, Liu Binglan'a baktı ve şok edici bir şey gördüğü için birkaç kez daha göz kırptı: Liu Binglan'ın yüzünde göz kamaştırıcı bir gülümseme vardı.

Xiang Yiyun ağzını şaşkınlık içinde tuttu. Xiang Yiyun, daha önce Liu Binglan'ı tanıyordu ve onun yüksek seviye imparatorların ünlü soğuk güzeli olduğunu biliyordu. Neredeyse hiç kimse onun ufaktan gülümsediğini dahi görmemişti.

Başlangıçta, Xiang Yiyun, bu buz güzelinin şaşırtıcı güzelliğini ve mesafeli havasını Chu Mu'yu cezbetmek için kullanmayı planlıyordu. Xiang Yiyun, bu güzelin önünde kimsenin, hatta kadınların bile sakin kalamayacağından emindi.

Xiang Yiyun'un şaşkına dönmesine neden olan şey, Chu Mu'yu gördüğünde bu buz güzelin sadece gülümsemekle kalmayıp, aynı zamanda biraz panikle inanılmaz derecede mutlu olduğunu görmesiydi.

Bu durum da neydi? Panikleyen, her zaman sakin olan Chu Mu olmamalı mıydı? Panik yapan nasıl gizemli asil kadın olurdu? Xiang Yiyun için Liu Binglan, onun kıskanmaya dahi cüret edemediği bir hayranlık hedefiydi.

Xiang Yiyun, bu saygın ve mesafeli güzelliği panikletecek bir şeyin bu dünyada olacağını asla düşünmezdi!

Tam Xiang Yiyun şaşkına dönmüştü ki, Liu Binglan çoktan Chu Mu'nun yanına gitmiş ve ona şefkat dolu bir kucaklama vermişti.

Bu küçük kucaklama Xiang Yiyun'un bayılmak istemesine neden oldu. Liu Binglan o kadar seçiciydi ki kadınların ona dokunmasına bile izin vermedi. Bir erkeğe nasıl dokunabilirdi ve bu kendi rızasıyla olurdu.

“Ha... anne.” dedi Chu Mu, garip bir şekilde.

Chu Mu, sanki Liu Binglan ona her an yere düşecek bir çocukmuşçasına bakıyormuş gibi hissetti.

Chu Mu gençken Liu Binglan çocuklara nasıl bakacağını bilmiyordu, neredeyse çok mesafeliydi, genç Chu Mu'nun sevgiye ve bakıma ihtiyacı olduğunu anlayamadı. Bu uzun yıllar önceydi, bu yüzden Chu Mu ona bunun için kızmadı.

Ancak, şimdi çok yaşlıydı. Bu tür şefkatli hareketler gereksizdi. Bu, Chu Mu'nun soğuk, sakin ve kendine hakim görüntüsünün anında parçalanmasına, annesinin biricik bebeği olmasına sebep oldu.

“Ne... kız kardeş Lan az önce ne dedin sen? Yanlış mı duydum?” Xiang Yiyun, Chu Mu'ya baktı ve şokundan kurtulup aniden bir soru sordu.

Liu Binglan'ın bakışları hızla Xiang Yiyun'a düştü. Liu Binglan, Xiang Yiyun'un ondan genç erkekleri sık sık cezbetmeyi sevdiğini biliyordu.

Ancak Xiang Yiyun, oğluyla sorun yaşadı. Liu Binglan onu nasıl bu kadar kolay affedebilirdi? Sonuçta, genç ve vahşi bir adam için bu egosuna büyük bir darbeydi.

“Yiyun, ormanda karşılaştığın adamın onun olduğunu mu söylemiştin?” Liu Binglan'ın sesi çabucak soğuk bir hale geldi.

Chu Mu hemen bir şeyin ters olduğunu fark etti ve hızlı bir şekilde şöyle açıkladı: “Anne, düşündüğün gibi değil. Ona sadece çiçek tipi ruh hayvanıyla ilgili sorular soruyordum ve daha sonra bir yüksek seviye imparator sınıfı ortaya çıktı…”

Xiang Yiyun, Chu Mu'nun ikinci kez seslendiğini duydu ve hemen kafasında şimşekler çakmış gibi hissetti!

Mükemmel bir yüz ve lekesiz bir soğuk güzelliği ile hayran olduğu kişi… çoktan bir anneydi! Ve çocuk çoktan yirmi yaşındaydı!

Chu Mu, Liu Binglan'ın yanında durursa ve Chu Mu ona kardeşi olarak hitap ederse kimse buna inanmazdı!

    ...

Xiang Yiyun'un kendisi bir süre inançsızlık içindeydi ve daha sonra nihayet soğuk güzelin yirmi yaşlarında bir erkeğin annesi olduğu gerçeğini kabul etti.

Xiang Yiyun başlangıçta Chu Mu'nun, bu meleksi olgun kadın önünde gerçekten panik yaptığını görmek istiyordu. Yine de, Xiang Yiyun, Liu Binglan'ın Chu Mu'nun annesi olduğunu bilse bile onun Chu Mu'dan daha az sakin olduğunu keşfetti. Bu, Xiang Yiyun'un buz dağının eriyip heyecan, endişe gösterişini ilk görüşüydü.

“Hayır, gerçekten yok.” Chu Mu sert bir şekilde başını iki yana salladı.

Liu Binglan, oğlunun gizli hayatını çok merak ediyordu. Chu Mu ve Xiang Yiyun ona aynı soruyu tekrar sordular.

Chu Mu'nun geçen sefer kendini bu şekilde ayırması iyi bir şeydi. İyi kontrol edemezse ve Liu Binglan tarafından keşfedilirse gerçekten şok olurdu.

“Anneye yalan söyleme. Artık büyük bir çocuksun, onun yöntemlerine nasıl direnirsin? Merak etme, anne senin için adalet sağlayacak.” Liu Binglan suspus oldu. 

Chu Mu acı bir şekilde gülüyordu. Bu neydi? Nasıl bu kadar paranoyak olabilirdi?

“Zaten bir kız arkadaşım var ve o sırada garip hissettim ama hiçbir şey yapmadık.” Chu Mu yeniden söyledi.

“Hmm, bir kız arkadaşın var mı? Adı ne?" Liu Binglan'ın bu konuya daha fazla ilgi duyduğu görülüyordu.

Bir anne olarak Liu Binglan, Chu Mu'ya yardım etme görevinin olduğunu hissetti. Yani Chu Mu bir kızdan bahsedince Liu Binglan konuyu her açısından sordu.

“Gelecekte bunun hakkında konuşabiliriz. En azından önce başka bir şeyden bahsedebilir miyiz?” Chu Mu, Liu Binglan'ın soğuk yüz hatlarıyla daha iyi olduğunu hissetti, yoksa böyle devam ederse asla durmayacaktı!

Konusu açılmışken, doğal olarak iş ima ediyordu.

Xiang Yiyun'un sözlerinden, yüksek seviye imparator sınıfını kontrol eden uzmanın Chu Mu'un peşinde olduğunu söylenebilirdi. Chu Mu'nun kazara böyle büyük bir sıkıntıya girmesi bir anne olarak onu çok gerdi. Anne olarak elbette ki, fazla bir şeye ihtiyacı yoktu. Hemen herhangi bir vahşi ruh imparatoru ruh hayvanının adını verebilir mi diye sordu.

Chu Mu başını iki yana salladı. Daha önce, yüksek seviye imparator sınıfının bununla bir ilgisi olduğunu düşünüyordu. Ancak, Liu Binglan'ın sormasıyla, büyük olasılıkla bu yüksek seviye imparator sınıfının bakışları felaketle ilgili değildi.

Peki başka ne yüksek seviye imparator sınıfının gözlerini üstüne dikmesine sebep olabilirdi.

Ancak, başka bir gücün başka ne nedeni olabilirdi?

“Kardeş Lan, sen orada değildin. Organizmanın, güce ve düşmanlığa sahip herhangi bir organizmadan farklı olduğu duygusu... Belki de sadece bir tesadüftür.” dedi Xiang Yiyun.

Liu Binglan, Xang Yiyun'a biraz soğukluklukla baktı.

Oğlunun başına bela açtığı için Xiang Yiyun'u affedemezdi. Liu Binglan hiçbir şey olmadığını biliyor olsa bile Xiang Yunyi bir kişinin açıklamasının hala yanlış olduğunu biliyordu.

Başkasını baştan çıkarsaydı birkaç cümleyle geçiştirebilirdi. Chu Mu'yu cezbetmek istemesi, Xiang Yiyun'un suçluluk duygusunun fırlamasına neden oldu.

Xiang Yiyun, Liu Binglan'ın ona kızgın olduğunu fark etti ve çabucak kenara oturdu. Liu Binglan sormayınca düşüncelerini çabucak ifade etmeye cüret edemedi.

Daha düşük pozisyonlarda, Liu Binglan Xiang Yiyun'un eski ruh öğretmeninden çok daha ünlüydü.

Xiang Yiyun kız kardeşine samimice seslenmesine rağmen ona her açıdan saygı duyup bir kıdemli olarak görmek zorundaydı.