Bölüm 713: Tüm Ruh İttifakı'nı Karşına Almak

avatar
2308 22

Charm of the Soul Pets - Bölüm 713: Tüm Ruh İttifakı'nı Karşına Almak


Editör: Kinyas

Bölüm 713: Tüm Ruh İttifakı'nı Karşına Almak

 

Tian Ting karanlıkta hareket etmiyordu. Chen Peng'e çoktan Chu Mu'yu öldüremeyeceğini söylemişti. Ayrıca Chu Mu'yu uzay yüzüğüyle kaçırması gerekiyordu.

 

Zamanlamayı doğru yapması lazımdı. Eğer çok erken giderse Chu Peng Chu Mu'ya dersini veremezdi ve Tian Ting öfkesini dindiremezdi. Ama çok geç giderse Chen Peng ve adamları kaçmış olurdu.

 

Bir süre bekleyen Tian Ting Aynalı Kılıç Dağı'nın tepesindeki ışık tekniğinin yavaş yavaş söndüğünü gördü.

 

İmparator sınıfı gücü doğal olarak çok güçlüydü. Ayrık Dünya Kapıları özel olmasa imparator sınıfı gücü burayı çoktan mahvetmiş olurdu.

 

Dağın tepesindeki kargaşa dinmeye başlayınca Tian Ting'in yüzünde ister istemez bir gülümseme belirdi. Kavganın sona ermek üzere olduğunu düşünüyordu.

 

Tian Ting hemen bir efsun söyleyerek asıl ruh hayvanını, Muzaffer Diş Kralı'nı çağırdı!

 

Muzaffer Diş Kralı canavar tipi bir ruh hayvanı olmasına rağmen kolaylıkla dağın zirvesine tırmanabiliyordu, güçlü bir bedeni vardı.

 

Tian Ting endişeliymiş gibi rol yaparak belirdi!

 

Tian Ting işlerini çok acımasızca hallederdi. Kimsenin hayatta kalmadığından emin olmak için Muzaffer Diş Kralı'na önce Ayrık Dünya Kapıları'nda dikkat dağınıklığı için kullandığı insanlara doğru gitmesini söyledi.

 

Tian Ting'in bu insanlardan kurtulması gerekiyordu. Arkasına hançeri saplayacak birini hayatta bırakamazdı!

 

Chen Qiang'ın adamlarının çoğu hükümdar seviyesindeydi, ayrıca iki taraf da etrafa rastgele cesetler atarak Kâbus Sarayı'nı suçlayacaktı.

 

Chen Qiang zeki biriydi, Chu Mu'nun Jiang Yiteng, Lu Shanli ve Xing Yangjie'yle arasının bozuk olduğunu biliyordu. Bu yüzden Kâbus Sarayı adamlarının cesetlerini oraya buraya serperken araya Kâbus Saraylılar saldırmış gibi izler de serpiştirdi. Böylece Ruh Sarayı bu saldırıyı onlardan bilecekti.

 

Kırmızı bir maske giyen lider “Tamamdır bitti sayılır. Durabiliriz. Muhafızlar gelmeden gidelim.” dedi.

 

Lider “Tamam, hadi geri çekilelim. Ağabeyimin işi de şimdiye bitmiştir.” dedi.

 

Bu grubun bindiği ruh hayvanlarının çoğu yaygın bulunan hayvanlardı. Aralarında birkaç tane Camgöbeği Kâbus ve Mavi Kâbus da vardı ve bunun sebebi de Ruh Sarayı izlerini süremesin diyeydi.

 

Ruh hayvanlarının ortalama gücü yüksek seviye hükümdar sınıfındaydı, liderlerin iki ruh hayvanı ise üst kademe hükümdardı.

 

“Kim... O kim!” Kırmızı maskeli lider kendilerine doğru aceleyle gelen birini tespit etmişti.

 

Adam dişlerini gösteren vahşi bir canavarın sırtındaydı. Devasa canavar tipi aurası her yeri kaplamıştı, ruh hayvanları öyle bir korkmutşu ki titremeye başlamışlardı!

 

“İmparator... imparator  Bu imparator sınıfından bir hayvan!” adamlar bu aura karşısında donup kalmıştı!

 

Karşısında karınca gibi duran bu adamları gören Tian Ting sırıttı. Hemen yüksek seviye imparator Muzaffer Diş Kralı'na saldırıya geçme emri verdi!

 

Muzaffer Diş Kralı çok hızlıydı. Yüksek seviye hükümdarlar hiçbir teknik bile kullanamadan öldüler; Muzaffer Diş Kralı'nın sadece pençe ve dişlerini kullanması yeterli olmuştu. Her yere kan sıçramıştı!

 

Cheng Qiang'ın adamlarının dayanacak gücü yoktu; Tian Ting göz açıp kapayıncaya kadar çoğunu öldürmüştü.

 

Bir bir düşerken cesetler şehir muhafızları da gelmişti. Muhafızların lideri geldiğinde suçluların hepsinin öldüğünü gördü. Şok olup kalmıştı adam çünkü bunların hepsinde yüksek seviye hükümdar sınıfından ruh hayvanları vardı, bunlar uzmandı!

 

“Tian Ting... Kıdemli Tian Ting!” Muhafız hemen Tian Ting'i tanımıştı.

 

Muhafızlar dört tahtın ne kadar kuvvetli olduğunu iyi biliyordu ve saygıda kusursuzluk etmezlerdi.

 

Tian Ting “Bu suçlular nereden geldi bilmem. Bu yasaklı alanda suç işlemeye kalkıştılar. Zirveye gidip suçluların liderini yakalayacağım. Siz iki lider benimle gelin. Kalanlarınız etrafı arasın!” dedi.

 

Muhafızlar aceleyle başlarını salladı. Birkaç küçük grup olup Ayrık Dünya Kapıları'nın etrafını aramaya başladılar.

 

“Muhafızlar çoktan ulaştı. Ruh Saraylılar da çok geçmeden gelir değil mi?” Tian Ting'in yüzünde bir gülümseme belirmişti. Hiç düşünmeden hemen Muzaffer Diş Kralı'na zirveye doğru çıkmasını emretti!

 

İki lider de hemen Tian Ting'in peşine düştü. Tian Ting'in Muzaffer Diş Kralı'na kıskançlıkla bakıyorlardı; hayvan dağa sanki düz yolda yürüyormuş gibi tırmanıyordu. Bu ne güçlü ve heybetli bir yaratıktı!

 

    ...

 

Aynalı Kılıç Dağı'nın zirvesine geldiklerinde savaş çoktan bitmişti. Dağda yıkım izleri vardı ama bunlar çok da belli değildi.

 

“Görünen Chu Chen denen velet yakalanmadan önce çok dayanamamış. Umarım iyi bir acı çekmiştir. Böylesi iyi olurdu.” Tian Ting gülerek ruh andacını yaydı, Chen Peng'i bulmaya çalışıyordu.

 

Tian Ting hemen Chen Peng'in aurasını buldu.

 

Dağ zirvesi zifiri karanlıktı ve tek ışık kaynağı sis arasından zaman zaman kendini belli eden ay ışığıydı. Ama bu ışık Ayrık Dünya Kapıları'nın zirvesini aydınlatmaya yetmiyordu.

 

Tian Ting'in ruh andacı Chen Peng'i ve başka birini buldu. Ruh hayvanı çağırmadığını görünce gülümsemesi daha da büyüdü.

 

Tian Ting “Herhalde Chu Chen'i yendikten sonra hayvanlarını geri çağırmış. Bu daha da iyi oldu. Öldürmesi daha kolay olacak!” diyerek güldü.

 

Tian Ting hemen hızını arttırdı. Çok dikkat etmeden Cheng Peng ve Chen Qiang'ı öldürmeye gitti...

 

İkisinin de öldürülmesi lazımdı ama onları hemen öldürmeyecekti. Önce muhafızların kendisinin Chu Mu'yu kurtardığını gördüklerinden emin olması lazımdı.

 

“Bu adam... Bu Göklerin Altındaki Savaş'tan Chu Chen'e benziyor. Galiba suçlular tarafından yakalanmış.” Muhafızların liderleri hemen zirvedeki durumu anlamıştı.

 

Dağın tepesinde Chu Mu iki Ruh İmparatoru'nun zihinsel gücü tarafından bastırılmıştı. Chen Peng ve Chen Qiang çok sinirliydi, Chu Mu'yu ruh hayvanlarını çağırıp uzay yüzüğünü vermeye zorluyorlardı.

 

Chu Mu doğal olarak ruh hayvanlarını çağırmıyordu. Uzay yüzüğünü ise çoktan vermişti.

 

Ama Chen Peng aradığı Gizli Ejderha Yumurtası'nın yüzükte olmadığını fark etmişti. İçinde sadece birkaç tane eşya vardı. Bu onu aşağılamış ve sinirlendirmişti!

 

“Sen ne cesursun öyle. Buraya gelmiş bir tuzak kuruyor, Tianxia Âlemi'nin gençlerine zarar veriyorsun! Yoksa sen beni, Tian Ting'i, ciddiye almıyor musun!” Tian Ting durumu görünce hemen fırsattan istifade etmeye karar verip öfkeyle bağırdı.

 

Sesini ruh andacıyla güçlendirmişti, sanki gök gürlüyordu. Şehirdekiler bile sesini duyabilirdi!

 

Muhafız liderleri donakalmıştı, Tian Ting güçlü imparator Muzaffer Diş Kralı'na iki suçluyu öldürme emrini çoktan vermişti!

 

Chen Peng ve Cheng Qiang piyon olarak kullanılmayı beklemiyordu. Tian Ting'in sesini duyunca yüz ifadelerinde büyük bir değişiklik oldu! Hemen ruh hayvanlarını çağırdılar!

 

“Geberin!” Tian Ting tabii ki bu iki adamın konuşmasına fırsat vermeyecekti!

 

Yüksek seviye birimparatorun dövüş gücü sahte imparatorların dayanabileceği bir şey değildi. Chen Peng daha yeni sahte imparatorunu çağırmıştı ki korkunç Muzaffer Diş Kralı güçlü canavar tipi aurasıyla ortaya çıktı. Dağı bile parçalama gücüne sahip pençelerini hiddetle Chen Peng'e savurdu!

 

Chen Peng hemen sahte imparatoruna kendini koruma emrini verdi. Ama arada dokuz seviye fark vardı; Chen Peng ve ruh hayvanı çığlık bile atamadan kara pençenin altında paramparça oldular!

 

Chen Peng'in yüzü pençeyle birlikte kaybolan son şey oldu. Acı dolu ve şok içerisindeki yüzünden ustasının, Tian Ting'in, böylesine korkunç bir şey yapabileceğini aklının almadığı belli oluyordu.

 

Chen Qiang durumun iyi olmadığını görünce hemen sahte imparatoruna kaçma emrini vermişti!

 

Ama yüksek seviye bir imparator belirmişti... Chen Qiang ne kadar acımasız olursa olsun artık ölmüştü. Numaraya geldiği için sayıp söverken kaçmaya başladı!

 

Tian Ting de tabii ki Chen Qiang'ın böyle kaçmasına izin veremezdi ama cesedine de ihtiyacı vardı. Ne de olsa suçu birine atmak için cesedine ihtiyacı vardı. Hemen Muzaffer Diş Kralı'na Chen Qiang'ı öldürmesini ama cesedine dokunmamasını emretti.

 

İki lider dört tahtın lideri Tian Ting'in kontrolü hemen ele geçirdiğini görüyordu. Hemen ağaçtan inip Chu Mu'nun durumunu kontrol etmeye gittiler.

 

“Ah!”

 

Tian Ting, Chen Qiang'ı karanlıkta öldürürken acı dolu bir çığlık yükseldi. Tian Ting hemen cesedi şüpheli sayılabilecek bir yere fırlattı.

 

Tian Ting'in yüzünde bir gülümseme belirmişti. Hemen Muzaffer Diş Kralı'nın sırtına atladı ve soluk yüzlü Chu Mu'nun yanına doğru gitti.

 

“Tian Tin efendi, Chu Chen'in zihni zayıf ama durumu çok da kötü değil. Neyse ki vaktinde geldiniz efendim. Yoksa sonu ne olurdu düşünmek bile istemiyorum.” İki muhafız bitik hâldeki Chu Mu'ya destek oluyor ve Tian Ting'e durumu bildiriyorlardı.

 

Tian Ting'in istediği de buydu. Bu yüzden içten içe gülüp kafasını salladı. Soluk yüzlü Chu Mu'ya bakıp sakin sakin, “Bu yaptıklarınla milletin ilgisini çekiyor duruyorsun, bu suçlulara fırsat vermek değil de ne? Biraz daha geç gelsem ölmüş olacaktın!” dedi.

 

Tian Ting, Chu Mu'nun kendisine inanıp inanmamasını umursamıyordu. İnsanlar ona inandığı sürece bu yeterliydi. Chen Peng'den uzay yüzüğünü alarak umursamaz bir tavırla,  “Ruh hayvanı yumurtasını getirdin mi?” diye sordu.

 

Chu Mu “Hayır.” dedi.

 

Tian Ting'in yüzü buruştu. Hemen uzay yüzüğüne baktı ve yüzüğün içinde bir şey olmadığını fark etti!

 

Bu veledin kendisini kandırmaya cüret edeceğini düşünmemişti. Gerçekten de ruh hayvanı yumurtasını getirmemişti!

 

Madem durum böyleydi Tian Ting'in zor yolu seçmekten başka şansı kalmamıştı. Kıdemli yaşlı kendisini tekrar durdurursa Ruh İttifakı uzmanlarına harekete geçme emrini vermesi gerekirdi!

 

Tian Ting “Velet sen vallahi de cesursun. Gerçekten de şu minick kuvvetinle rakibin yok mu sanıyorsun? Gerçekten de geberip giden bir ailenin iti olan babandan bir farkın yok!” diye kükredi.

 

“İttifak Efendisi'ni sinirlendirmek Ruh İttifakı'nı karşına almak demektir! Seni kıdemli yaşlı bile kurtaramaz. Sana bir kez daha soracağım. Şunu verecek misin?”

 

Chu Mu'yu destekleyen muhafızlar birbirine bakıyordu, ne yapacaklarını bilememişlerdi.

 

Tian Ting gerçekten de çıldırmıştı. Bu velet kaç kere kendisini çiğneyip geçmişti. Yoksa gerçekten de arkasında bir kıdemli yaşlı var diye istediğini yapabileceğini mi sanıyordu? Bu sefer kıdemli yaşlı gelse bile acımayacaktı!

 

Chu Mu gerçek yüzü ortaya çıkan Tian Ting'e baktı.

 

Şüphesiz bütün bunlar Tian Ting tarafından ayarlanmıştı. Tian Ting artık sabrını kaybetmişti ve saldırıya geçmek üzereydi.

 

“En çok da kendisine fazla güvenenlerden nefret ederim. Chu Chen, madem Ruh İttifakı'nı karşına almak istiyorsun bunun bedelini ödeyeceksin!” Tian Ting, Chu Mu'nun hâlâ kendisini görmezden geldiğini görünce daha da öfkelendi.

 

“Ruh İttifakı'nı karşıma almak mı?” Chu Mu yavaş yavaş ayağa kalktı.

 

 Chu Mu'ya destek olan muhafızlar Chu Mu'nun buz gibi bir aura yaydığını fark ettiler!

 

“Gerçekten de Ruh İttifakı'nı karşıma almak istiyorum! Ne olmuş?”

 

Chu Mu'nun sesi buz gibi bir ateşi andırıyordu. Chu Mu'nun bedeni birden heybetli şeytan alevleriyle kaplandı. Sanki vahşi bir rüzgâr esiyor, dalgalar çarpıp duruyordu. Şiddetli ve öfkeliydi. İhtişamı garip ve şok ediciydi!

 

İki muhafız tepki bile veremiyordu. Güçlü şeytan alevleri anında ruh hayvanlarının içine girmiş, Buz Kanatlı Kaplanı kül etmişti!

 

Muhafızlar hayretler içerisinde kalmıştı. Daha imdat diye bağıramadan şeytan alevleri onları da kaplamış ve onları da kül etmişti!

 

Yerde yarı yatan Chu Mu yavaş yavaş kara gözlerini açmaya başlamıştı. Gözlerinde garip bir şeytan alevi yanıyordu!

 

İnsanların Yarı Şeytan kimliğini fark etmediğinden emin olması için Chu Mu'nun bu muhafızları öldürmesi gerekiyordu!

 

“Hu hu hu hu hu!”

 

Şeytani ve heybetli bir şeytan alevi aurası yüzünde vahşi bir ifade olan Tian Ting'e doğru uçmaya başladı. Tian Ting bir adım ilerlemişti ki Chu Mu'nun enerjisi onu gerilemeye zorladı. Yüksek seviye imparator, vahşi ve korku saçan Muzaffer Diş Kralı bile Chu Mu'nun enerjisi karşısında yarım adım gerilemek zorunda kalmıştı!

 

“Sen!” Tian Ting gittikçe daha da geriliyordu. Yüzünde eşi benzeri olmayan bir dehşet vardı!

 

Yüksek seviye imparator Muzaffer Diş Kralı bile bu aura tarafından bastırılmıştı!

 

Chu Mu'nun içinden çıkan bu aura ne kadar kuvvetliydi!

 

Nasıl oluyordu da yirmilerindeki bir delikanlının içinde yüksek seviye bir imparatoru bile bastırmaya yetecek güçte bir enerji vardı? Bir de nasıl oluyordu da Tian Ting daha önce bu enerjiyi hiç görmemişti!

 

“Bu... Bu... bu...” Daha önce hiç görmediği şeytan alevleri Chu Mu'yu kaplarken Tian Ting'in gözleri büyüdükçe büyüyordu.

 

Chu Mu şimdi cıvadan yapılma bir heykeli andırıyordu. Gözlerinde şeytani bir ışık vardı. Sırf gözlerine bakmak bile adamı korkudan titretmeye yeterdi!

 

Birden Tian Ting'in aklına uzun mu uzun bir vakit önceki bir manzara geldi!

 

O zaman da beyaz şeytan alevleriyle yanan bir Kâbus vardı. Ama Beyaz Kâbus'tan yüzlerce kat daha korkunçtu. Bu gördüğü en şeytani varlıktı, insan ve Kâbus formunun birleşimiydi!

 

“Yarı şeytan!”

 

“Bu nasıl mümkün olabilir! Bu kesinlikle imkansız!”

 

Tian Ting önceden çok gençken bir Yarı Şeytan görmüştü. Ayrıca kısa bir süre önce Li Şehri'ndeki bir Yarı Şeytan Tian Ting'i şok etmişti.

 

Bu şeytani ve uğursuz bir şeytandı, sırf ismi bile tüm ruh hayvanı dünyasını şok etmeye yeterdi!

 

Böylesine bir varlık olgunlaştığında felaketten başka bir şeye sebep olmazdı!

 

Tian Ting sanki bir Kâbustaydı. Bu genç adamın bir Yarı Şeytan olabileceği aklının kıyısından bile geçmezdi!

 

“Ruh İttifakı, gün gelecek ve seni kökünden sökeceğim.” Chu Mu'nun diğer gözlerinden şeytani bir ışık yayılıyordu. Chu Mu Tian Ting'e sanki ölü bir adama bakıyor gibi bakıyordu.

 

“Ve bu işe seninle başlayacağım!”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr