Charm of the Soul Pets - Bölüm 674: Üç Ana Evcil Hayvanın Savaşı

---

 

Bölüm 674: Üç Ana Evcil Hayvanın Savaşı

 

Mühürlü alanda...

 

Xia Guanghan orada duruyordu. Buzlu bir havayla kaplanmıştı. Gözlerinde büyük bir öfke vardı ve soluk suratı seğiriyordu.

 

“Sen çılgınsın. Mühürü açarsan içeri yüzlerce ve binlerce heykel muhafız gelecek. Onlarla başa çıkabilir misin?” Qin Ye, Xia Guanghan'ın bir şey yapmak üzere olduğunu anlamıştı.

 

Xia Guanghan mührü açmayı planlıyordu. Chu Mu'nun ölümü umurunda değildi ama Kraliyet Alevli Dokuz Kuyruklu Cehennem Tilki'sini elde etmeyi uzun süredir istiyordu!

 

Qin Ye “Kusursuz bir komutan sınıfından Dokuz Kuyruklu Tilki değil mi altı üstü? Birazcık para vererek alırsın. Özel olsa bile Beyaz Kâbus ve Savaş Canavarı Mo Ye'den daha değerli olabilir mi?” dedi.

 

“Sen ne bilirsin!” Xia Guanghan'ın aklı yerinde değildi, sesinde kibarlıktan eser yoktu.

 

Qin Ye bu tilkinin sürekli evrim geçiren bir ruh hayvanı olduğunu bilmiyordu. Bu hayvan çoktan Xia Guanghan'ın eline düşmüş olmalıydı. Ama tuzağa düşmemiş olması her şeyi bozuyordu!

 

Xia Guanghan'ın sinirden başı dönmeye başlamıştı!

 

Gözlerini üç kişiye çevirdi ve yüzünde şeytani bir ifade belirdi!

 

“Hepiniz öleceksiniz!”

 

Xia Guanghan'ın bedeninden dışarı dokuz yeraltı şeytan alevleri patladı ve yoğun soğuk bir aura birden dar mühürlü alanı kapladı. Aura hemen Beyaz Kâbus'u ve Beyaz Kâbus Prenses'i bastırdı!

 

Bu orta seviye dokuz yeraltı şeytan alevleri olan bir Beyaz Kâbus'tu!

 

Xia Guanghan'ın yüzünde şeytani bir ifade vardı, öfkesi şiddetle yanan dokuz yeraltı şeytan alevlerini andırıyordu.

 

Sonunda Beyaz Kâbus belirdi, bu üst kademe hükümdar onuncu faz bir Beyaz Kâbus'tu!

 

“Üst kademe hükümdar!”

 

Ye Qingzi, Ye Wansheng ve Prenses Jin Rou şok içerisindeydi. Onların bırakın üst kademe hükümdar bir Beyaz Kâbus'u yüksek seviye bir hükümdarla başa çıkması bile zordu!

 

“Nie!”

 

Ye Qingzi'nin yanındaki Beyaz Kâbus kederli bir çığlık attı!

 

Xia Guanghan'ın gözü dönmüştü belki ama Chu Mu'nun Beyaz Kâbus'u da ondan iyi bir durumda değildi. Karşısındaki kişi Chu Mu'nun ölümünden sorumluydu ve öfke dolu bir aura yükselmeye başladı!

 

Beyaz Kâbus'un üstündeki alevler yükselmeye başladı. Yüksek seviye hükümdar olmasına rağmen Xia Guanghan'ın üst kademe hükümdar Beyaz Kâbus'u karşısında yine de tüm acımasız aurasıyla duruyordu. Diğer göz bebekleriyle kendisiyle aynı türden olan ruh hayvanına baktı, gözünde zayıflıktan işaret yoktu!

 

Xia Guanghan öfke ve küçümseme dolu gözlerle Beyaz Kâbus'a bakarak “Seni nankör. Sen benim sayemde hayattasın. Şimdi bana isyan mı edeceksin?” dedi.

 

Sözlerini bitiren Xia Guanghan Beyaz Kâbus'una saldırı emrini verdi!

 

Orta seviye dokuz yeraltı şeytan alevleri Chu Mu'nun Beyaz Kâbus'unun dokuz yeraltı şeytan alevlerinden daha kuvvetliydi. Ruh yakma gücü savunma yoksa kişinin ruhunun derinliklerine kadar işliyordu.

 

Orta seviye dokuz yeraltı şeytan alevlerinin rengi düşük seviye dokuz yeraltı şeytan alevlerinden daha koyuydu. İki şeytan alevi mühürlü alanda çarpıştığında Chu Mu'nun Beyaz Kâbus'unun bastırıldığını anlamak zor değildi.

 

Kısa bir süre sonra orta seviye şeytan alevleri Beyaz Kâbus'a erişti, kolunu yakmıştı ve koyu renkli bir yara bırakmıştı.

 

Beyaz Kâbus ise bunu umursamıyordu. İçindeki öfke dolu aurayı kullanarak gücünü arttırdı!

 

    ...

 

Qin Ye, Xia Guanghan'ın ilerlediğini görünce gözlerini kapkara Zhan Ye'ye çevirdi ve yüzünde bir gülümseme belirdi.

 

Qin Ye Zhan Ye'nin gözlerinden hayvanın ne kadar sinirli olduğunu görebiliyordu. Mo Ye belli ki ona meydan okuyordu, imparator Mo Ye'sine meydan okuyordu!

 

“Hâlâ savaşmak mı istiyorsun? Zamanım var. Savaşalım bakalım. Ama beni hayal kırıklığına uğratma. Beni hayal kırıklığına uğratırsan ölürsün.” Qin Ye de bir efsun söyledi.

 

Karanlık bir aura etrafa yayıldı. Bu enerji normal elemental ruh hayvanlarının enerjisinden de yoğundu. Efsunun çağırma işaretleri canavar tipi ruh anlaşmasının işaretleri olmasa bu kara enerjiyi hissedenler Qin Ye'nin karanlık tip elemental bir ruh hayvanı çağırdığını sanardı!

 

Ruh hayvanı anlaşması işaretlerinin içerisinden kudretli bir Mo Ye belirdi. Bu imparator Mo Ye'nin zırhı daha parlak ve daha siyahtı. Zhan Ye'nin karşısında durdu. İkisinin arasındaki fark çok barizdi!

 

İmparator Mo Ye kudretliydi, güçlüydü ve zırhı simsiyahtı. Bu ruh hayvanının soyunun daha üstün olduğu belliydi, dövüş gücü normal ruh hayvanlarından çok daha kuvvetliydi!

 

İki asıl yeteneği vardı; hem karanlık hem de canavar tipiydi. Karanlık yeteneğinde de sıra dışı bir yeteneğe sahipti!

 

Bir ruh hayvanının bir yetenekte doğuştan olağan üstü bir yeteneğe sahip olması o ruh hayvanının üst kalite bir hayvan olduğunun göstergesiydi. Böylesi ruh hayvanları savaşlarda her zaman avantaja sahip olurdu.

 

İki asıl yetenekli olan imparator Mo Ye'nin iki yeteneğini de yükseltebilmesi için normale kıyasla üç kat daha fazla kaynağa ihtiyaç duyuyordu. Ancak iki yetenekli ruh hayvanlarının gücü normal hayvanlara kıyasla hep üç seviye daha yüksek olurdu!

 

Bu Savaş Canavarı Mo Ye'nin aurasından orta seviye hükümdar olduğu anlaşılıyordu. Ancak ikili asıl yeteneğiyle birlikte dövüş gücü yüksek seviye hükümdara ulaşıyordu. Eşsiz karanlık gücünü de ekleyince yüksek seviye bir hükümdar bile rakibi olamazdı!

 

Dövüş gücü açısından bakıldığında imparator Mo Ye'nin gücü Zhan Ye'den üç seviye daha yüksekti!

 

Neyse ki bu Mo Ye daha dokuzuncu faz yüksek evredeydi, onuncu faza ulaşmamıştı. Bu yüzden Zhan Ye'den ancak bir seviye üstündü.

 

Qin Ye'nin imparator Mo Ye'sinde çok pahalı bir dokuzuncu seviye ruh zırhı vardı. Bununla birlikte her şeyi gözle alınca imparator Mo Ye'nin gücü Zhan Ye'den tam dört seviye yüksekti!

 

Qin Ye umursamazca “On dakika içinde ölmezsen, yaşayabilirsin.” dedi.

 

Sözlerini bitirdikten sonra gözlerini diğer yorgun ruh hayvanlarına çevirdi ve yüzünde küçümseyici bir gülümseme belirdi. “Sizin ruh hayvanlarınız çöpten farksız. Bu yüzden ölüme bu kadar hızlı gitmenizin bir anlamı yok. Sizle oynasın diye bir asıl hayvan daha çağıracağım!”

 

    ...

 

    ...

 

Sunak toplanma alanında.

 

On saniye çok kısa bir süreydi ve Chu Mu kaya tipi enerjinin kendisine doğru geldiğini hissedebiliyordu.

 

Etrafındaki hava kıpraştı ve sıra sıra heykel muhafızlar ellerinde kayadan kılıçlarla Chu Mu'nun önünde belirdi.

 

Liderleri yüksek seviye hükümdardı, Chu Mu'nun mühür merkezine gitmesini engelleyen heykeldi.

 

Bu heykel muhafızın kafası diğer heykellerden daha uzundu ve elindeki kaya kılıç çok daha büyüktü. Yerde kılıcı sürüklerken kulakları sağır eden bir ses çıkıyordu ve arkasında derin izler bırakıyordu!

 

“Ao!”

 

Birden yüksek seviye hükümdar heykel muhafız elindeki kaya kılıcı kaldırdı ve derin derin kükredi.

 

Kaya kılıcı kaldırır kaldırmaz diğer heykel muhafızlar durdu. Yeşil gözleriyle Chu Mu ve Mo Xie'ye bakıyorlardı.

 

Düzenli bir ordunun askerleri gibi Chu Mu ve Mo Xie'nin etrafını sarmışlar, onları yüz metrelik bir alana kıstırmışlardı!

 

“Gücünün kendi adamlarını yaralayacağından mı korkuyor?” Chu Mu hemen bu yüksek seviye hükümdar heykelin aklından geçenleri anlamıştı.

 

Tüm toplanma alanı heykel muhafızlarla doluydu. Gücünü toplayıp saldırırsa kesinlikle kendi adamlarına da zarar verirdi. Bu yüksek seviye hükümdar heykel Chu Mu hükümdar sınıfı ve Mo Xie'nin kaçamayacağını biliyordu, kendi adamları zarar görmesin diye savaşa bizzat kendisi gidiyordu!

 

“Beng!” Beng!”

 

Yüksek seviye hükümdar heykel ağır adımlarla, yeşil gözlerini Mo Xie'ye dikmiş bir hâlde ilerliyordu.

 

Şeytan Ayı'nın Gelişi'nin etkisi hâlâ devam ediyordu. Ama durum böyle olsa bile Mo Xie ve heykel muhafız arasında üç seviyelik bir güç farkı vardı!

 

“Ao!”

 

Yüksek seviye hükümdar heykel tekrar kükredi ve birden yeri gösterdi.

 

Yer birden çatladı ve içinden siyah oklar çıktı. Oklar fırladı, Chu Mu ve Mo Xie'nin yanından geçiyorlardı!

 

“Wu Wu Wu Wu!”

 

Mo Xie'nin dokuz kuyruğu dans edip duruyordu. Siyah kayadan oklar sanki yağmur olmuş da yağıyordu. Bu oklar çok güçlüydü. Mo Xie'nin savunmasını kolayca aşıp bedenini ve dokuz kuyruğunu vurdular.

 

Mo Xie kaçma yetenekleriyle oklardan kolayca kaçabilirdi. Kuyruğunu kullanmasının sebebi Chu Mu'yu koruyor olmasıydı.

 

Siyah okların Mo Xie'yi vurduğunu gören Chu Mu derin bir nefes aldı. Siyah gözleriyle yara bere içerisindeki Mo Xie'ye baktı.

 

“Ölsek bile bu heykeller de bizle gelecek!” Birden Chu Mu dokuz yeraltı şeytan alevleriyle kaplandı!

 

Bu Chu Mu'nun son ruh gücüydü. Ruh gücünü soluk ve beyaz bir saldırıya aktardı. Chu Mu bedenini öyle boş yere harcamazdı!

 

Mo Xie ise çoktan evrim geçirmeye başlamıştı. Özel soyu doğa kanunlarına aykırı geliyordu ve onun böyle kötü bir şekilde ölmesine izin vermezdi!

 

“Mo Xie, tür evrimi! Düşmanlarımız bunu canlarıyla ödeyecek!”

 

Bu yenilmez düşmanlar karşısında Mo Xie'nin evrim geçiren kanı kaynamaya başlamıştı.

 

Aslında Chu Mu Kan Canavarı karşısında sadece Mo Xie'yi kullanmayı düşünüyordu. Böylece Mo Xie evrim geçirecek ve sahte imparator olacaktı.

 

Ama şimdi karşılarındaki düşmanlar yüz kat daha güçlüydü, Mo Xie evrim geçirse bile onları yenmeleri çok zordu. Ama Chu Mu kendini çaresiz hissetmiyordu. Sahte imparator olursa kendileriyle birlikte birçok heykeli de öldürebilirlerdi. Bu yeterdi!

 

Chu Mu'nun üstündeki dokuz yeraltı şeytan alevleri şeytan alev çemberi oldu. Çemberin ortasında Chu Mu vardı. Çember birden dışarı doğru yayılmaya başladı!

 

Şeytan alev çemberi etraftaki yüzlerce heykele yayıldı. Dokuz yeraltı şeytan alevleri onlara zarar veremiyordu belki ama görüşlerini kaybetmesine sebep oluyordu!

 

“Wu Wu Wu Wu! Wu Wu Wu Wu!”

 

Beyaz şeytan alevleri her yere yayılınca kanı zaten kaynamış olan Mo Xie kafasını gururla kaldırdı ve kara gökyüzüne doğru ruhunun derinliklerinden gelen bir uluma patlattı.

 

“Wu Wu Wu Wu Wu Wu!”

 

Ruh titreten bu uluma Ölümsüz Şehri'nde yankılandı durdu. Gücün içerisinde sanki şeytani bir güç vardı; ufukta garip şeyler olmaya başlamıştı!

 

    ...

 

Chu Mu'nun ruhu hızla yükseliyordu çünkü bu Mo Xie'nin tür evrimi geçirmek üzere olduğunun işaretiydi!

 

    ...