Bölüm 669: Tüm Heykel Muhafızlar Uyanır (2)

avatar
2326 16

Charm of the Soul Pets - Bölüm 669: Tüm Heykel Muhafızlar Uyanır (2)


 

Bölüm 669: Tüm Heykel Muhafızlar Uyanır (2)

 

“Long long long long!”

 

Zemin titremeye başladı. Yirmi taş muhafızın tozları etrafa saçılmıştı ve tozlar kalkınca güçlü ve zırhlı bedenleri iyice ortaya çıkmıştı. Yeşil gözleri parlıyordu. Hepsi de gözlerini aralarına düşmüş olan Mo Xie'ye çevirmişti. Birden devasa bir aura indi!

 

“Wu Wu Wu Wu!”

 

Mo Xie orada daha fazla durmaya cüret edemedi. Hemen illüzyonu kullanarak dört illüzyon oldu ve muhafızların önünde koşturmaya başladı.

 

Muhafızlar bu dört illüzyonla meşgulken Mo Xie hızını arttırdı!

 

“Mo Xie, sola kaç!” Chu Mu'nun ruh andacı etrafı kaplamıştı. Kısa bir süre içerisinde nerede en az muhafız olduğunu buldu.

 

Mo Xie'nin pençeleri artık neredeyse yere bile değmiyordu. Koştukça daha da fazla muhafızı uyandırıyordu!

 

Muhafızların yanına vardıktan bir saniye sonra muhafızlar uyanıyordu. Tamamen uyandıktan sonra yeşil gözleriyle kendilerini uyandıran yaratığa bakıyor ve üstlerindeki tozu toprağı silkeleyip bu yaratığın peşine takılıyorlardı!

 

Bu yüzden Mo Xie'nin bir saniye bile duraksamaya vakti yoktu.

 

Neyse ki Mo Xie saniyede 200 metre yol alabiliyordu. İlk uyanan 20 muhafızdan başkası uyanmadı.

 

Ayrıca heykel muhafızlar Mo Xie kadar hızlı değildi. Uyanmadan önce Mo Xie en yüksek hızıyla heykel muhafızların en az bulunduğu yerden geçmişti. Böyle yapınca da tekrar heyecan içerisinde Kan Canavarı Sunağı'nın merdivenlerine ulaşmıştı.

 

Çok uzakta olmayan Ye Qingzi, Chu Mu ve Mo Xie'nin geri geldiğini gördüğünde alnından soğuk terler boşalıyordu. Biraz sonra dört bir yandan yüzlerce muhafız heykel tarafından saldırıya uğrayacaklardı!

 

“Kaçmayı başardın. Kendisi şanslı say!” Si Tian gülümsedi.

 

Ruh hayvanları Ye Qingzi'den kurtulmasaydı Si Tian kesinlikle Chu Mu'nun toplanma alanındaki heykel muhafızlardan bu kadar kolay kurtulmasına izin vermezdi.

 

Si Tian gözlerini Ye Wansheng ve Prenses Jin Rou'ya çevirdi.

 

Aptal değildi. Bu ikisi son iki taş muhafızı yenip de savaşa katılırsa dörde bir savaşamazdı.

 

Ama Si Tian bu kadar kısa bir süre içerisinde Chu Mu'nun ruh hayvanlarını yenemezdi. Durum böyle devam ederse kaybedecekti.

 

Gerçekten de savaş devam ederken Ye Wansheng ve Prenses Jin Rou iki heykel muhafızı yendi ve ruh hayvanlarıyla birlikte Kan Canavarı Sunağı'na geldiler.

 

Ye Wansheng “Haha, son onur bizimdir!” diyerek güldü.

 

Si Tian gerçekten de güçlüydü ve ruh hayvanlarının yetenekleri Chu Mu'nun ruh hayvanlarının yeteneklerinin karşı tipleriydi. Chu Mu tek başına olsa gerçekten de başı belada olurdu.

 

Ama şimdi Kan Canavarı Sunağı'nda Ye Qingzi, Ye Wansheng ve Prenses Jin Rou'yla birlikteydi. Si Tian daha güçlü olsa bile dördüne karşı duramazdı.

 

Si Tian hemen Kan Canavarı Sunağı'nın kenarına çekildi, Ye Wansheng ve Prenses Jin Rou burada savaşlarını bitirmek üzereydi. Kaçmaya hazırlandığı belliydi.

 

“Bir de en güçlü derler. Onu mahvettik!” Ye Wansheng ağzını tutmuyordu ve Si Tian'la alay etmeye başlamıştı.

 

Ye Wansheng ruh hayvanlarını savaşa sürmüş ve Si Tian'ın ruh hayvanlarını geri çekilmeye zorlamıştı.

 

Si Tian dişlerini sıktı. Beklemediği şey, Chu Mu'nun Beyaz Kâbus'unun bu kadar güçlü olmasıydı. Onun sayesinde Kan Canavarı Sunağı'na çok hızlı gelmişlerdi. Şimdi dört kişi tarafından etrafı sarılmıştı ve şüphesiz kaybedecekti.

 

Sunak toplanma alanının dışında.

 

Bir Ruh Hayvanı Sarayı üyesi Kan Canavarı Sunağı'nı işaret ederek “Bakın, bu Chu Chen ve Si Tian!” dedi.

 

Sunak toplanma alanı çok özel bir yerdi. Chu Mu ve diğer üçü sütunlu yoldan geçerken heykellerle uğraşmışlardı. Ama heykelleri yenmiş olmalarına rağmen onların yerini gizemli bir şekilde yenileri almıştı.

 

Yani Chu Mu'nun yürüdüğü sütunlu yol eski hâline dönmüştü. Ruh Hayvanı Sarayı üyeleri geldiğinde bu heykel muhafızlar yine orada duruyor ve yolu koruyorlardı. Kan Canavarı Sunağı'na gelmek isteyenlerin bu yeni beliren heykelleri yenmesi lazımdı.

 

Ruh Hayvanı Sarayı takımının lideri Wu Qing'di. Chu Mu ve Si Tian'a bakarak, “Görünen o ki Si Tian zor durumda.” dedi.

 

Üyelerden biri “Evet Si Tian tek başına. Chu Chen'in Beyaz Kâbus'u da çok baskın bir hayvan. Işık tipi ruh hayvanı tarafından bastırılıyor olmasına rağmen hâlâ güçlü Kâbus tekniklerini kullanabiliyor!” dedi.

 

Wu Qing hemen bakışlarını Chu Mu'nun Beyaz Kâbus'una çevirdi. Yüzü şok içerisindeydi. “Bu Beyaz Kâbus dokuzuncu faz yüksek evre yüksek seviye bir hükümdar, ama dokuzuncu seviye zırhı sayesinde gücü onuncu faz yüksek seviye hükümdarlarla eşdeğer!”

 

“Onuncu faz yüksek seviye hükümdar... Bu nasıl mümkün olabilir?” diğer Ruh Hayvanı Sarayı üyeleri kocaman açılmış gözleriyle Chu Mu'nun Beyaz Kâbus'unu izliyordu.

 

Wu Qing “Gerçekten de öyle. Ben Si Tian'ın Lin Yin Canavarı'nı daha önce gördüm. İki asıl yeteneği olan bir hayvan; ışık ve canavar. Yüksek seviye hükümdara kafa tutabilir ve görünene göre Lin Yin Canavarı da onuncu faza ulaşmış. Buna rağmen Beyaz Kâbus ayakta ve hayvana karşı durabiliyor.” dedi.

 

“Si Tian'ın da Chu Mu'nun da onuncu faz yüksek seviye hükümdarları var. Bu insanlar anormal! Tek ruh hayvanlarıyla tüm ikinci kademeyi silip süpürebilirler!” Diğerlerinin yüzünde de garip ifadeler vardı.

 

Bu insanların onuncu faz orta seviye bir hükümdarları bile yoktu. Ama karşılarındaki bu iki kişinin de birer tane onuncu faz yüksek seviye hükümdarı vardı. Aralarındaki fark çok büyüktü!

 

Takım üyelerinden biri “Si Tian kaybetmek üzere gibi duruyor. Ne yapmalıyız liderim?” diye sordu.

 

“Önce durup izleyelim.” Wu Qing hemen harekete geçmeyip kenardan izlemeyi tercih etmişti.

 

Kan Canavarı Sunağı'nda Si Tian'ın dört ruh hayvanı yaralı bir hâldeydi. Si Tian'ın Kan Canavarı Sunağı'nın dışına çekilmekten başka bir şansı yoktu.

 

Chu Mu Si Tian'a “Kaçabilirsin!” dedi.

 

Chu Mu'nun Ruh İttifakı'na karşı beslediği iyi bir niyet yoktu, Si Tian da bir istisna değildi.

 

Bu yüzden sözlerinde kibarlık falan yoktu.

 

Si Tian'ın yüzünden düşen bin parçaydı. Hiddetle Chu Mu'ya bakarak, “Son onuru alabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Saflar sizi!” dedi.

 

“Ne? Tek başına hepimizle başa çıkabileceğini mi sanıyorsun?” Ye Wansheng başka insanlarla uğraşmayı severdi, özellikle de uğraştığı kişi Ruh İttifakı'ndan efsanevi Si Tian ise bundan daha da hoşlanırdı.

 

İkinci kademenin en güçlüsünü kaçmaya zorluyor olmak Ye Wansheng'in çok hoşuna gitmişti.

 

Si Tian soğuk soğuk güldü ve hemen heykellerle dolu toplanma alanına çekildi.

 

“Bu heykelleri uyandırmamanın yolunu biliyorsam, uyandırmanın yolunu da biliyorumdur. Bu heykel muhafızların hepsi de Kan Canavarı Sunağı'nı koruyor. Şimdi toplanma alanından çıkarsanız en azından 15 tane heykel öldürmeniz gerekir. Ölümünüz kesin!” Si Tian geri çekilmeye devam etti. Çekilirken de üç ruh hayvanını ruh hayvanı uzayına çağırıp geride sadece Lin Yin Canavarı'nı bıraktı.

 

Lin Yin Canavarı Beyaz Kâbus'la savaşmaya son verip hemen Si Tian'ın yanına çekildi.

 

Birden Si Tian'ın Lin Yin Canavarı “Hou hou!” diye kükredi!

 

Şafak savaş zırhının her bir parçası kavurucu bir ışıkla parlıyordu!

 

Kısa bir süre sonra tüm Kan Canavarı Toplanma Alanı bu ışıkla kaplandı. İnsan baş döndürücülüğünden gözünü açmakta zorlanıyordu.

 

“En başta Kan Canavarı'nın iç kristalini alıp sizin işinizi yavaş yavaş halledecektim. Madem ölüme bu kadar susadınız, beni suçlamayın!” Işığın içinden Si Tian'ın sesi duyuldu.

 

Beyaz ışık havaya yükseldi ve en yüksek noktaya ulaşınca şekiller oluşturmaya başladı. Birden tepeden ışıktan kılıçlar yağmaya başladı!

 

“Long long long long long!”

 

Işık tekrar parıldadı ve tüm toplanma alanı şiddetle sarsılmaya başladı. Kaya tipi devasa bir aura birden her yeri kapladı!

 

“Ne... Ne oluyor!” Dışarıdaki Ruh Hayvanı Sarayı üyeleri şok içerisinde bağırmaya başlamıştı.

 

Işık baş döndürüyordu ama içerideki heykellerin hareket etmeye başladığını az çok görebiliyorlardı.

 

Ruh Hayvanı Sarayı'ndan biri “Heykeller... Heykeller canlandı!” diye bağırdı.

 

Tüm toplanma alanı heykellerle doluydu. Bu heykeller kule gibi kuvvetli ve uzun askerlerdi. Hareket etmiyorken bile insanı korkutan bir havaları vardı.

 

Tüm heykeller yeşil gözlerini açtığında sanki toplanma alanında birden binlerce ışık parlamaya başlamıştı. Böylesine bir manzara karşısında insan zar zor nefes alabiliyordu!

 

Yüzlerce, binlerce muhafız heykel uyanıyordu!

 

Her bir heykel muhafızın gücü onuncu faz düşük seviye hükümdardı. Yüzlerce binlerce düşük seviye hükümdar... Bu korkunç bir sahneydi!

 

Bu sahneyi gören Wu Qing “Çabuk! Buradan hemen gitmeliyiz. Bu heykellerin içinde kalamayız, yoksa ölürüz!” dedi.

 

Heykellerden hiçbiri kendi ruh hayvanlarından zayıf değildi. Bin tane muhafız yoktu belki ama sekiz yüz tane vardı. Bu bir ordu sayılırdı. Bir yıkım ordusu! Daha güçlü olsalar bile bu ordunun karşısında duramazlardı.

 

Si Tian “Haha, sizin ölmenizi bekleyeceğim. Sonra da gelir cesetlerinizi alırım!” diyerek güldü. Hemen Lin Yin Canavarı'nı ruh canavarı uzayına çağırdı ve tek başına heykel muhafız ordusunun arasından yürümeye başladı.

 

Etrafından geçen heykel muhafızları izleyen Si Tian'ın yüzünde bir gülümseme belirdi. İçten içe Qin Ye'ye teşekkür etti. Qin Ye ona Kan Canavarı Sunağı heykel muhafızlarının saldırısına uğramama yöntemini söylemeseydi böylesine güçlü bir karşı saldırıda bulunamazdı!

 

Bu yüzden son onuru elde ederse Si Tian'ın Qin Ye'ye büyük bir teşekkür borcu olacaktı.

 

Ama Si Tian ileri doğru giderken daha uzun ve kaslı heykel muhafızlardan bazılarının yeşil gözlerini kendisine diktiğini fark etmemişti.

 

Si Tian, heykellerin kendisine saldırmayacağından emin bir şekilde aralarında yürüyordu. Ama bu gözleri fark etmiyordu!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr