Bölüm 666: İkinci Kademenin En Güçlüsü (1)

avatar
2260 16

Charm of the Soul Pets - Bölüm 666: İkinci Kademenin En Güçlüsü (1)


 

Bölüm 666: İkinci Kademenin En Güçlüsü (1)

 

Ye Wansheng'in Çok Renkli Şeytan Kaplanı dokuzuncu faz orta evredeydi ve düşük seviye hükümdardan iki seviye aşağıdaydı. Bir heykeli uyandırmış olsa yine iyiydi ama iki heykeli uyandırmıştı ve mutlaka ölecekti.

 

Si Tian'ın ardından giden Ye Wansheng, şimdi söve söve Çok Renkli Şeytan Kaplanı'na geri dönmesini emrediyordu.

 

Ye Wansheng “Siktir adam doğru söylüyormuş. Yüz metre yaklaşınca canlanıyorlar!” dedi.

 

Şimdiye kadar Si Tian yolu yarılamıştı. Birden durdu ve arkasını dönüp Chu Mu ve diğerlerine: “Taş heykeller herhalde iki saatinizi alır değil mi? Ben de o vakte kadar Kan Canavarı'nın kristalini almış olurum. O yüzden boşa vakit harcamayında usul usul gidin...” dedi.

 

Sonra da bir kahkaha patlatarak yoluna devam etti. Heykellere ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın heykeller uyanmıyordu.

 

Ye Wansheng öfkeyle “Ne yapacağız? Adam muhtemelen son onurun Kan Canavarı'yla savaşacak güce sahiptir. Burada çok vakit harcarsak dokuzuncu âlemin son onurunu alacak!” dedi.

 

Chu Mu “Başka şansımız yok. Öldüre öldüre gideceğiz.” dedi.

 

Ye Wansheng Chu Mu'ya “Chu Mu, hiçbir ruh hayvanı çağırmadan gitmelisin. Belki de ruh hayvanı olmazsa uyanmazlar.” dedi.

 

Chu Mu “Neden bunu kendin denemiyorsun?” diye çıkıştı.

 

Bu heykellerin yüz metre yanına ruh hayvanı olmadan yaklaşmak çok tehlikeliydi.

 

Ye Wansheng “Hahah sen dayanırsın.” diyerek güldü.

 

Chu Mu, Si Tian'ın da yanında ruh hayvanı olmadığını fark etmişti. Belki de muhafızların uyanmasının ruh hayvanlarıyla bir ilgisi vardı. 

 

Chu Mu, yanına ruh hayvanı almadan ileri doğru yürümeyi denedi.

 

Yüz metrelik alana girmişti şimdi...

 

Ama heykel hâlâ hareket ediyordu. Yeşil gözleriyle dik dik Chu Mu'ya bakıyordu!

 

“Dövüş!” Chu Mu bu yöntemin de işe yaramayacağını anlamıştı. Geriye sadece savaşmak kalıyordu!

 

Chu Mu hemen geri çekildi. Hayalet Kral da önüne geçti.

 

Hayalet Kralı hayalet alevleriyle yanıyordu. Bedeni iki metreden dört metre uzunluğuna çıkmıştı. Muhafız heykel yavaş yavaş canlanırken Hayalet Kral önce davranıp ilk saldırıyı yaptı. Hükümdar hayalet kılıç muhafıza doğru harekete geçmişti!

 

“Hong!”

 

Kılıcın hayalet gibi aurası indi ve heykel muhafıza çarptı!

 

Muhafız heykel gerileyerek gücünü topladı. Devasa ayaklarını tuğla yola iyice sabitledi ve dengesini kazandı!

 

“Yaralanmadı... Bu yaratığın savunması çok iyi!” Chu Mu şok olmuştu.

 

Hayalet Kral'ın Hükümdar Hayalet Dönüşümü sayesinde gücü ikiye katlanmıştı. Kılıcını tam gücüyle salladığında kudreti dokuzuncu faz orta evreye ulaşıyordu. Ama bu saldırı heykel muhafızın üstünde ancak hafif bir yara oluşturmuştu. In other words, the doubling of strength wasn't able to break the enemy's defense!

 

Kaya tipinin üstün yanı savunmasıydı, yani saldırısı bu kadar iyi olmayabilirdi. Ama düşük seviye hükümdar kaya tipini öldürmek de zordu. Böyle bir bir heykelleri öldürerek devam ederlerse... Karşılarında bu savunması çok iyi olan heykellerden on beş tane vardı.

 

Prenses Jin Rou “Bunlardan hemen kurtulmalıyız.” dedi.

 

Konuşurken de bir efsun söyleyerek Beyaz Kâbus'unu çağırdı.

 

Prenses Jin Rou'nun Beyaz Kâbus'u dokuzuncu faz yüksek evredeydi. Düşük seviye hükümdar heykellerle başa çıkması şimdi çok daha kolaylaşmıştı.

 

Beyaz Kâbus Prenses tepeden tırnağa beyaz şeytan alevleriyle kaplıydı. Savaşa girer girmez heykellere saldırmaya başladı.

 

Beyaz Kâbus Prenses öncüydü ve diğer ruh hayvanları da ona destek oluyordu. Düşük seviye hükümdar heykel muhafızları öldürmek çok zor değildi ama savunmaları sinir bozucuydu; herkesin vaktini harcıyorlardı.

 

Birinci heykeli yenmeleri iki dakika sürdü!

 

Ye Wansheng “Bir tanesinden iki dakikada kurtulduk. Birlikte hepsini bir saatten az bir sürede hallederiz!” dedi.

 

Chu Mu buna itiraz etti çünkü ikinci heykel uyandığında üçüncü de uyanmıştı!

 

Eğer birer birer savaşırlarsa güçlerini birleştiren ruh hayvanlarının işi kolaylaşırdı. Ama bir seferde birden fazla heykel uyanırsa savaş uzadıkça uzardı!

 

Chu Mu Ye Wansheng'e “İki heykel aynı anda uyandı. Ye Wansheng, Kılıç Böceğin ana saldırıyı üstlensin.” dedi.

 

Ye Wansheng'in Kılıç Böceği dokuzuncu faz yüksek evredeydi. Heykel muhafızlarla çarpışmada bir sorun yaşamazdı. Diğer saldırı gücü ise doğal olarak Prenses Jin Rou'nun Beyaz Kâbus'uydu.

 

Altı dakika içerisinde Chu Mu ve diğerleri bu iki heykel muhafızı da öldürmeyi becerdi.

 

Ye Qingzi başını kaldırdı ve merkezdeki Kan Canavarı Sunağı'na baktı. Si Tian'ın muhafız yaratıkla savaşmaya başladığını gördü. Kısa bir süre sonra muhtemelen mühürlü Kan Canavarı'nın mühürünü açacaktı!

 

Ye Qingzi “Böyle devam edersek son onuru alacaktır.” dedi.

 

Chu Mu gözlerini Si Tian'a çevirdi. İnatçı muhafızlar çok büyük bir tehdit değildi, bu heykeller kolayca öldürelebiliyorlardı. Ama çok fazla vakit harcıyorlardı.

 

“Beyaz Kâbus!”

 

Chu Mu daha fazla gücünü saklamadı. Hemen bir efsun söyledi ve bedeninde dokuz yeraltı şeytan alevleri yanmaya başladı.

 

Dokuz yeraltı şeytan alevleri her yere yayılmaya başladı. Ürpertici aurası üç heykel muhafızı birden uyandırdı!

 

Üç heykelin tozu heykellerin hareket etmesiyle birlikte etrafa dağıldı. Yeşil gözleri uyanmıştı ve üçü de bu gözleri Beyaz Kâbus'a dikmişti!

 

Yüksek seviye hükümdar olan Beyaz Kâbus'un aurası zalim ve heybetliydi. Beyaz Kâbus, üç düşük seviye hükümdarı ciddiye bile almamıştı.

 

“Hu hu hu hu!”

 

Beyaz Kâbus'un avucunda dokuz yeraltı şeytan alevleri belirmeye başladı. Yanan ruh enerjisini yere aktardı ve on dokuz yeraltı şeytan alevi yerden yukarı doğru sıçradı. Üç heykel muhafızın etrafı yanmaya başlamıştı! 

 

Üç muhafız, Beyaz Kâbus'un dokuz yeraltı şeytan alevleri tarafından kapana kıstırılmıştı. Öfkeyle alevlerin içerisinden Beyaz Kâbus'a doğru bağırmaya başladılar.

 

“İyi yaptın. Şimdi birincisinin işini hallet!” Chu Mu, heykelleri birbirinden dokuz yeraltı şeytan alevleriyle ayırmıştı.

 

“Beng! Beng!”

 

Heykel muhafızların üstüne farklı renkteki teknikler yağıyordu. Tekniklerin hepsi de dokuzuncu seviyeyi aşıyordu. Ölümsüz Şehri'n eşsiz yanı olmasa muhtemelen toplanma alanı şimdiye dek bu tekniklerin altında paramparça olmuştu!

 

Prenses Jin Rou “Chu Mu, Beyaz Kâbus'un nasıl bu kadar güçlendi?” diye şok içerisinde Beyaz Kâbus'a baktı.

 

Beyaz Kâbus dokuzuncu faz yüksek evre yüksek seviye hükümdardı ve gücü muhtemelen onuncu faz orta evre hükümdarlardan bir seviye yüksekteydi.

 

Ama Beyaz Kâbus onuncu faz yüksek seviye hükümdar ve hatta belki de daha güçlü bir güç sergiliyordu. Düşük seviye heykel muhafızlar Beyaz Kâbus'un tekniklerine dayanamıyordu.

 

Ye Wansheng “Dokuzuncu seviye ruh zırhı ve dokuzuncu seviye tam teşekküllü yakın dövüş ruh ekipmanı. Üstünde on beş milyarlık ekipman var. Gücü üst kademe hükümdara yakın. Nasıl güçlü olmasın!” diye cevapladı. Yüzünde kıskançlık vardı.

 

Bu ekipmanlar Beyaz Kâbus'un gücünü dokuzuncu fazdan onuncu faza kolaylıkla yükseltmeye yeterdi. Bir de Beyaz Kâbus'un doğuştan gelen bir seviye yüksekte olan dövüş gücüyle birlikte Beyaz Kâbus şimdi yüksek seviye ve üst kademe hükümdar arasında bir güce sahipti. Düşük seviye hükümdar heykel muhafızlar Beyaz Kâbus'la aynı seviyede değildi.

 

Heykel mahkumlar Beyaz Kâbus karşısında iki dakika bile dayanamamıştı!

 

    ...

 

Sonraki muhafızlar da Beyaz Kâbus'un karşısında fazla duramadı. Beş dakika içerisinde düşük seviye mahkumların hepsi yenilmişti, geriye sadece son iki orta seviye hükümdar heykel muhafızlar kalmıştı.

 

Ye Wansheng “Chu Mu, önden sen git. Biz son iki muhafızın işini hallederiz.” dedi.

 

Chu Mu gözlerini Si Tian'a çevirdi ve başını salladı. Si Tian şimdi son muhafız yaratıkla dövüşüyordu. “Dikkatli olun.”

 

Chu Mu hemen Beyaz Kâbus ve Hayalet Kral'la Kan Canavarı Sunağı'na doğru yola koyuldu.

 

Muhafız yaratık zayıf değildi. Si Tian tüm dikkatini bu yaratığa vermişti, bu yüzden Chu Mu ve diğerlerinin heykel muhafızlarla olan savaşını görmemişti.

 

Chu Mu üç ruh hayvanıyla basamakları tırmanınca Ruh İttifakı'ndan Si Tian'ın yüzünde bir şok belirdi!

 

“Bu nasıl mümkün olabilir? Nasıl bu kadar hızlı olabildin!” Si Tian dikkatlice Chu Mu'ya baktı.

 

Si Tian, Chu Mu'nun diğer üç arkadaşının son iki orta seviye hükümdar heykelle savaştığını fark etmişti. Hâlâ iki heykel kalmış olsa bile buraya bu kadar hızlı gelmiş olmaları mümkün değildi!

 

Si Tian'ın tahminlerine göre Chu Mu ve diğerlerinin tüm heykel muhafızları öldürmek için en azından iki saate ihtiyacı vardı. Bu heykellerin savunmaları çok güçlüydü! Bu vakit içerisinde de Si Tian Kan Canavarı Sunağı'ndaki yaratıkların işini halledebilirdi.

 

Ama on beş dakika bile geçmeden Chu Mu yanına gelmeyi başarmıştı!

 

Si Tian bunu gerçekten de beklemiyordu.

 

Chu Mu küçümseyici bir tonla “Fazla kibirliydin!” dedi.

 

Şimdiye dek Ruh İttifakı'ndan Si Tian herkes tarafından ikinci kademenin en güçlüsü olarak bilinirdi. Geçmişte olsa Chu Mu böyle bir uzman karşısına ikincil hayvanlarıyla bile çıksa yenmekte zorlanırdı.

 

Ama Göklerin Altındaki Savaş'ı boyunca Chu Mu çok güçlenmişti. Chu Mu'nun artık bu sözde en güçlü denilen kişiyi ciddiye almasına bile gerek yoktu!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr